Monday 11 May 2009

TEK LİDER BENİM

Ali KASAPOĞLU

Enteresan bir başlık değil mi?. Bunu kimse söylemdi bu şekilde ancak, davranışları ile bunu hep söyledi tepedeki yöneticiler. Söylediler söylemesine ama ne kadar taşıdılar bu ağır yükü. Liderlik ve yöneticilikle ilgili okuduğum bir kitapta hoşuma giden bazı bölümleri okuyucularla paylaşmak istedim ve bunun da, Türkmen parti, dernek, basın kuruluşları, bürolar ve tüm kurumlarımızın başındakilere bir mesaj olsun istedim.
Sahte liderler her şeyi bildiklerini başkasının ise hiç bir şey bilmediklerini zannederler. Bu zavallı sahte liderlerin haline gelin birlikte bakalım: Her seviyedeki liderler eğer bütün işleri kendileri yapmak isterlerse’’Üç beş unvanı varsa’’şu zavallı inşaat ustasının halinden de beter olurlar. İnşaata geldiğimde binanın üzerinde 250 kilogram tuğla vardı, yardımcılarım ve işçiler kim bilir kaç saatte ve ne kadar paraya, kaç tanesini kırarak taşırlardı diye düşündüm. Onun için kendim taşımaya karar verdim, hepsini ellerimle taşımak uzun süreceğinden onları inşaatın tepesine yerleştirdiğim bir makarayla indirmeye karar verdim.
Bir varil büyüklüğündeki bidona tuğlaları doldurdum.Makarayla aşağı sarkıttım.İpin bir ucunu bir yere sıkıca bağladım. Bir ucunu da tuğla yüklü bidona bağlayıp binanın yan tarafından aşağıya sarkıttım.Aşağıya indim,ipi çözüp sıkıca tuttum.Bidonu yavaş yavaş aşağıya indirecektim 250 kilo ağırlık benim yetmiş beş kiloluk bedenimi o kadar hızla yukarı çekti ki elimi bırakacak fırsatı bulamadım.ikinci ve üçüncü kat arasında aşağıya doğru hızla düşen bidonla kucaklaştım. Bedenimin üst tarafını perişan etti. Tepeye ulaştığımda ise parmaklarım makara ile ip arasında sıkışmış kırılmadık parmağım kalmamıştı. Bidon hızla yere çakıldı, parçalandı, içi boşaldı, ipin ucu boşa çıktı.
Derken bu defada benim ağırlığım fazla olduğundan, kollarımı doladığım ipten kurtulamadığından hızla yere doğru inmeye başladım, yukarı gelen boş bidonun parçalanmış hali her tarafıma bıçak gibi saplandı. Yerde bekleyen korkunç bir tuğla yığının üzerine patates çuvalı gibi düştüm, ayaklarım kırıldı, köprücük kemiklerim zedelendi. Kafam tuğlalara çarptı, bayılmışım.
Baygınlık halimde artık ip serbest kalmış binanın üzerinden hızla düşen parçalanmış bidon kafama inmiş. Kafamın değişik yerlerini yaralamış. Hastanede tedavisi sırasında inşaat ustasına sormuşlar, tekrar aynı işi yapmak durumunda kalsan ne yaparsın. Verdiği cevap anlamlıydı. Yapacağım işleri bir daha tek başıma yapma fikrinden tamamen vazgeçtiğimi hemen söyleyebilirim. Bizim yöneticiler ne söylerdi acaba bunu merak ediyor Türkmenler.???

No comments: