Friday 31 July 2009

ORSAM: BARZANI YÜZDE 70' LIK SEçIM SONUCUNU KULLANACAK

30-7-2009

-Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi`nin, Bölgesel Kürt Yönetimi`ndeki Seçim Sonuçları Analizi`nde Irak`ta yapılan seçimlerde oyların yüzde 70`ini alan Mesut Barzani`nin kendisine olan desteği artırmayı başardığına dikkat çekilirken, `Dolayısıyla hiçbir grup kendisinin liderliğini doğrudan sorgulayabilecek durumda değildir. Yüzde 70`lik seçim sonucunu Mesut Barzani bundan sonra etkili bir araç olarak kullanacaktır` denildi.
ANKARA (ANKA)

ORSAM Ortadoğu Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Veysel Ayhan tarafından hazırlanan Bölgesel Kürt Yönetimi`ndeki Seçim Sonuçları Analizi`nde, Irak`ta 25 temmuz`da yapılan seçimlerle ilgili önemli tespitler yer alıyor. Seçimlere 41 parti katılmasına karşın aslında seçimlerin 3 önemli liste arasında geçtiğine işaret edilen raporda, `Bunlar şöyledir: KDP-KYB ittifakının oluşturduğu Kürdistan Listesi, Noşirvan Mistafa`nın liderliğini yaptığı ve eski KDP Genel Sekreteri Namık Salim tarafından da desteklenen Gorran (Değişim) Listesi ve içerisinde Kürdistan İslami Birliği, Kürdistan`daki İslami Grup, Kürdistan Sosyalist Demokratik Partisi ve Gelecek Partisi`nin bulunduğu Hizmet ve Reform Listesi`dir` denildi.

Yapılan seçim sonuçlarına göre ise seçimler öncesinde KDP ve KYB`nin ardından üçüncü parti konumunda olan İslamcıların güç kaybettiğinin görüldüğüne dikkat çekilirken, seçimlerden Mesut Barzani`nin önemli güçle çıktığına dikkat çekildi. Analiz raporunda, `Talabani`nin cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından, 2006 yılında toplanan Bölgesel Kürt Parlamentosu`nda alınan bir kararla Mesut Barzani bölge başkanı ilan etmişti. Dolayısıyla 25 Temmuz seçimlerinde bölge halkı ikinci kez başkan seçmek için sandık başına gitmiş oldu. Seçimlere 5 aday katılmakla birlikte KDP-KYB ve İslamcı partilerin desteğini arkasına alan Kürdistan Demokrat Partisi Lideri Mesut Barzani`nin büyük bir oy çokluğuyla seçileceğine kesin gözüyle bakılmaktaydı.

Nitekim, açıklanan seçim sonuçlarına göre oyların yüzde 70`ini alan Mesut Barzani yeniden Bölge Başkanı seçilmeyi başarmıştır. 1992 yılında gerçekleşen seçimlere tek başına giren Barzani oyların yüzde 48`ini almıştı. Matematiksel açıdan bakıldığında Barzani`nin kendisine olan desteği artırmayı başardığı ileri sürülebilir. Bunun da ötesinde 2009 seçimlerinin ardından Barzani ilk kez doğrudan halk oylamasıyla başkan seçilmiştir. Dolayısıyla hiçbir grup kendisinin liderliğini doğrudan sorgulayabilecek durumda değildir. Yüzde 70`lik seçim sonucunu Mesut Barzani bundan sonra etkili bir araç olarak kullanacaktır` görüşüne yer verildi.

Mesut Barzani`nin son yıllarda `Tartışmalı bölgeler` dahil olmak üzere Kerkük ve Musul konusundaki taviz vermez yaklaşımı ile bölge ülkelerine karşı takındığı milliyetçi duruşun Soran Bölgesi`nde Barzani`ye yönelik güçlü bir destek sağlamakta yetersiz kaldığına da dikkat çekilen analizde, `Öyle ki, İslami partilerin ve KYB`nin seçmenlerinin desteğinin yüzde 70`lik rakamdan düşülmesi halinde, Barzani`nin 1992`den dahi daha düşük bir oy aldığı sonucuna varılabilir.

Bu bağlamda Barzani`nin hem bölge hem de diğer aktörlerle ilişkilerini gözden geçirmesi kuvvetle muhtemeldir. Ayrıca, Değişim Listesi`nin adayı olarak başkanlık seçimine giren Dr. Kemal Miravdeli`nin seçimlerde yüzde 25 gibi hatırı sayılır bir oranda oy alması dikkat çekmiştir` denildi.
(ANKA)

Wednesday 29 July 2009

Iraqi Turkmens commemorated the massacre of Uighurs by the Chinese authorities



Turkmens gathered in Avcı Mosque in Kerkuk (Iraq) on 17/07/2009 to commemorate the massacre of their Uighur brethren by the Chinese authorities.

Kerkükte'ten Dogu Türkistan'a destek!

http://www.youtube.com/watch?v=KdpZueCjIME



Iraqi Turkmen Front (Irak Türkmen Cephesi) Representatives from Europe and the Middle East


Turkey: Mr. Saadun Köprülü,

U.K.: Mrs. Sündüs Abbas

Belgium: Dr. Hassan Aydinli

Germany: Mr. Ghanem Authman

Syria : Dr. Suphı N. Tavfık


were in Iraq (Kerkuk) to take part in the commemorations (14th-20th July) of the 50th anniversary of the massacre of Iraqi Turkmen leaders by communist Kurds in Kerkuk on 14th July 1959.

They visited the Turkmen town of Taza Khurmatu where the inhabitants were targeted in a car bomb explosion outside a mosque on June 20th 2009. Many Turkmens were killed and hundreds were severely wounded and had to be airlifted to hospitals in Turkey for treatment. The explosion also caused the destruction of the town center, leaving hundreds of people homeless.

Please see: http://turkmenfriendship.blogspot.com/2009/06/bomb-explosion-in-turkmen-city-of-taza.html


On 17th July, Turkmens gathered in Avcı Mosque in Kerkuk to commemorate the Uighur victims who were killed by the Chinese authorities in East Turkestan and to show their solidarity with their Uighur brothers who, like them, continue to suffer from ethnic cleansing.

Monday 27 July 2009

KERKÜK’TE 28 TEMMUZ OLAYI

Ali Kerküklü (İstihbarat Oyunları Petrol ve Kerkük’ün Yazarı)

Irak parlamentosu,Kütler tarafından silah zoruyla istila edilen Türkmen şehri Kerkük’ün çözümü ve ülkede yerel seçimlerin imkan sağlayacak yasa tasarısını (bu, herkese eşit haklar tanıyan tasarıya karşı yalnız Irak Kürtleri çıktı) 22 Temmuz 2008’de Kürtlerin boykotuna rağmen, Meclisin oylamasına sunulmuş ve oylama sonucunda tasarı salt çoğunlukla kabul edilmiştir. 28 Temmuz 2008 tarihinde Kürt grupları, Süleymaniye,çamçamal, Dohuk,Zaho,Selahaddin, Akra ve Erbil gibi yerleşim bölgelerinden Kürtleri Kerkük’e getirerek protesto gösterisi düzenlediler. Protesto yürüyüşü esnasında bir intihar saldırısı gerçekleşti. Patlamanın ardından Kürtler Türkmeneli Tv, işyerleri, Snober Oteli, Türkmen siyasi ve sivil kuruluşlarına saldırdılar, yağmalayıp yaktılar. Herkesin bildiği gibi Kürt gruplarının anladığı dil silah, kaba kuvvet, yağma, talan...


İntihar Bombacısının Patlama Anını gösteren Bir Görüntü

ABD’nin tanınmış gazetelerinden The Newyork Times’in bu olay hakkında 19 Ağustos 2008 tarihinde yayınladığı yazıda şöyle denmektedir: “Kerkük’teki Kürt Hâkimiyeti Irak’ta Bir Barut Fıçısı Yaratmış.”
Temmuz 2008’de ulusal parlamentonun, oldukça büyük öneme sahip eyalet (İl) seçimleri için bir takvim belirlemeye yönelik gerçekleştirdiği yasama görüşmesi, Kerkük konusunda sert bir ihtilaf nedeniyle tıkandı. Çünkü Araplar ve Türkmenler, Kürt iktidarlarının bir kısmından feragat etmesini talep etmişlerdi; fakat bu isteğin gerçekleşmesi, Kürtlerin Kerkük’teki otoritelerini pekiştirmelerinden (Silah zoruyla) dolayı, askeri müdahale dışında, pek mümkün değildir. Eyalet (İl) yönetimi ve polis idaresine ek olarak, Kürtler, Amerikan ordusuyla ve komutanlarına göre, ABD istihbarat servisleriyle (CIA) birlikte çalışan korkutucu yeraltı güvenlik servisi “Asayiş”in ( Asayiş Saddam dönemindeki gibi polisiye ve istihbarat toplamak ve Kerkük’ü kontrol altında tutmak için her mahallede bulunmaktadır.Bu servisi MOSSAD’ın eğittiği bilinmektedir) de kontrolünü elinde bulundurmaktadır.

Herhangi bir saldırının ilk hedeflerini genellikle Asayiş yetkilileri oluşturmaktadır. Asayiş yöneticileri sadece hâkim Kürt siyasi partileri olan KDP ve KYB’ye rapor vermekteler.


İsrail Askerleri Irak’ın Kuzeyindeki Kamplardan Birinde Peşmergeleri Eğitirken
Kerkük’teki KDP Asayiş gücünün komutanı olan Nejat, parti başkanı Mesud Barzani’nin oğlu ve de KDP istihbaratının (İsrail’in 1966’de kurduğu ve eğittiği Kürt istihbarat örgütü PARASTİN) başında bulunan Mesrur Barzani’nin bir resmine bakarak: “O benim patronum.” diye söylemiştir.

Kürtlerin, güvenlik güçleri üzerindeki kontrolü ve bunları siyasi amaçlarla kullanmaktaki becerileri, rakip grupların dediğine göre, 28 Temmuz 2008’de bir intihar bombacısının Kürt göstericilere saldırması sonrasında, onlarca insanın ölümüne ve yüzlercesinin yaralanmasına yol açan bir yağma hareketinin (Kürtler tarafından) tetikçisi oldu. Saldırıdan sonra Kürtlerden oluşan kalabalıklar Türkmen siyasi karargâhlarına saldırarak binaları ve arabaları ateşe verdiler. Bir bütün olarak ele alındığında, Amerikan yetkililer, yağma sırasında, yağmayı kışkırtan bombalama olayına oranla çok daha fazla sayıda insanın öldüğüne inandıklarını söylediler


Türkmen Siyasi ve Sivil Kuruluşlarına Kürtler Tarafından Düzenlenen Saldırılar
Ancak polis (Peşmergeler ve Asayiş)bir karargâhtaki 13 Türkmeni, kalabalığa ateş açmakla suçlayarak tutuklarken,yağma,talan, bina ve arabaları yakan Kürtlerden hiçbirini tutuklamadı.
İntihar saldırısını yapan kişi , ellerini ayinsel bir şekilde kaldırıp avuçlarını yukarıya, yüzüne doğru, kaldırıp sonra yanına indirir. Bir saniye sonra patlamanın onu ve etrafındakileri yuttuğunu görmekteyiz.

Göstericilerin öfkelerini, sürekli suçladıkları Türkmenlere karşı yöneltmeleri sadece birkaç saniye aldı. Kürt gazeteci Yahya Berzenci, kalabalıktan birisinin, kendisini bir Türkmen muhabirle karıştırarak ‘O Türkmenler için çalışıyor’, diye bağırdığını anımsamakta. Bir video, Berzenci’nin kalabalık tarafından ‘Öldürün! Öldürün!’ bağırışları arasında öfkeli bir şekilde öldüresiye dövülmesini görüntülemektedir.(Irak Türklerine karşı bu kin ve nefreti aşılayan,Kürtlere ait olmayan Türk topraklarını hedef gösterip istila eden ve Kürt milliyetçiliğini( Irkçılığı ve şovenizmini) uyandıran ,tetikleyen güçler kimlerdir?)

Sağ Omuzun da Irak Bayrağı Değilde, Sözde Kürt Bayrağı Olan Bir Peşmergenin Yaralıyı Taşırken

Çatışmayı bir hava aracından alınmış videodan izleyen Kerkük’teki Amerikan ordu komutanı Albay David Paschal, Türkmenlerin (Türkmen siyasi ve sivil kuruluşlarına saldıran Kürtler, benzinle dolu plastik şişelerle gelmişlerdi, korumalar da onları durdurmak için havaya ateş etmişlerdi) rasgele ateş eder gibi görünmediklerini söylemektedir. Hastanedeki Asayiş(Kürt İstihbaratı) komutanına göre, hepsi dikkate alındığında, intihar saldırısı ve onu takip eden yağmada en az 28 kişi öldü ve 213 kişi yaralandı. Kürt yetkililer Kürtlerle Türkmenler arasındaki kavganın şiddetini küçültmenin yollarını aramakta, ama Albay Paschal, ölüm ve yaralanmaların çoğunun yağma sırasında meydana geldiğini söylemektedir.

28 Temmuz Irak Türkleri için bir milattı,Kürtler intihar bombacısının bir Türkmen olduğunu ısrarla iddia ettiler, tabi değildi .Kürtler Irak’ta ve dünyaya da alay konusu oldular.

Irak Türkleri terörü hiçbir zaman mücadele yöntemi olarak kullanmamıştır,bunu da herkes bilir.Irak ve dünya medyası ilk defa Kerkük’te olup bitenlere bu kadar yakın alaka gösterdiler.Kürtlerin Kerkük’te 2003’ten beri Türkmen,Arap,keldani ve Asuri’lere uyguladıkları baskı,zulüm,işkence ve terörü, Türkmen şehri Kerkük’e ithal edilen yüz binlerce kürdü (700bin) yerleştirdiklerini yazdılar.

Saddam Hüseyin Türkmen şehrindeki muazzam petrol rezervleri üzerinde daha kesin bir siyasi hâkimiyet sağlamak için Arapları getirmişti ve Kerkük’ü Araplaştırıyordu.Ama Irak’ın 2003 yılında Amerikalılar tarafından işgal edilmesinin ardından Kürtler bu süreci tersine çevirerek (terör yolu ile) Kerkük’ü Kürtleştiriyorlardı.Anlayacağınız Kerkük dün Araplaştırılıyordu bu gün ise Kürtleştiriliyor.

Artık Kürtlerin kirli çamaşırları pazara çıkmıştır. Bir Irak Türkü olarak gönül isterdi ki YETKİLiLERİMİZ dünya basınının önün de(Dünyanın tanının basın kuruluşları Kerkük’te idi),Irak Türklerine yapılan haksızlıkları,zulmü,terörü, yağmalanan,yakılan yıkılan kuruluşlarımızın bulunduğu binaların birisinde bir basın toplantısı ile anlatmalarını beklerdim.Olayların sahne olduğu bölgede basın toplantısı yapıldı mı? Hayır,neden?Irak Türklerini yok etmek isteyenlerin terörünü bütün dünyaya duyurma fırsatı da kaçmış olmuyor mu?.Bilindiği gibi Kürt grupları terörü kullanarak petrol zengini Kerkük’ü,ama ne pahasına olursa olsun, Kürt bölgesel yönetimine bağlanmasını istiyorlar (Irak’ın parçalanması, Irak Halkı ve bölge ülkelerinin Kürtlere karşı kin ve nefretinin artması Kürtler için şimdilik bir şey ifade etmiyor .Bir Ata sözü vardır “Her koyun kendi bacağından asılır”).Ama Irak Kürtlerinin unuttukları çok önemli bir şey vardır,Kerkük çetin bir cevizdir Musul gibi.Kürtler yıllarca işgalci Amerikanın arkasına sığınarak, Kerkük ve Musul’da terör estirdiler.Seçimlerde hile ve sahtekarlıklar yaptılar,700 bin kürdü Kerkük’e yerleştirdiler,istediklerini elde edebildiler mi? Hayır,bundan sonra da edemeyeceklerdir.İşgalci Amerika Irak’tan çıkacaktır, o zaman Kürtlerin hali ne olacaktır, bırakın bunu Kürtler düşünsün çünkü kendi düşen ağlamaz.28 Temmuz da her şey Kürtlerin aleyhine dönüşmüştü , Kürtler paniğe kapılarak olaydan birkaç gün sonra(1 Ağustos’da) Kerkük İl Meclisinin Kürt üyeleri olağan üstü bir oturum düzenlerler .Kerkük’ü sözde bölgesel Kürt yönetimine bağlama kararı alırlar.

Kerkük’te iç savaşı ve bölgeyi sancılı bir sürece atmak için çabalayan Kürtler,bu oyunları da sonuçsuz kalır.Yaptıkları hamlelerde hep şah mat olan ve gülünç duruma düşen Kürtler,dostluk,barış ve kardeşlikten bahsetmeye başlarlar,ama kim inanır!sadece saflar.Herkesin bildiği gibi Kardeş kardeşi öldürmez,kardeş kardeşe baskı,zulüm,işkence ve katliamlar yapmaz.Kardeş kardeşin yerini yurdunu istila edip,malını mülkünü yağma ve talan etmez.Kardeş adaletli olur,kardeşinin haklarına tecavüz etmez ve yaşadıkları topraklarda kardeşinin hayatını cehenneme çevirmez…….Bu kötülükleri yapan “kardeşe” siz kardeş dermisiniz? Allah Türkmenlere iyi kardeşleri nasip etsin.

Ali Kerküklü

Sunday 26 July 2009

Telafar, interview with Rıza Çolak, Iraqi Turkmen Front Representative

An interview with Rıza Çolak, Representative of the Iraqi Turkmen Front’s Southern Office about the problems of Talafar and their solutions…

ÇOLAK: “THERE IS NO SUCH THING AS SUNNI-SHIITE CONFLICT IN TALAFAR”
Although they are treated as second-class citizens, the people of Talafar never foreswear loyalty to their country. The people who resist Talafar for political reasons think that fraternity is eternal. Rıza Çolak, Representative of the Iraqi Turkmen Front’s Southern Office, defines the situation briefly: “There is no such thing as Sunni-Shiite conflict in Talafar. We are all brothers and sisters.”

Ortadoğu Analiz : What do you think about the importance of Talafar for Turkmen?

Talafar is the residential area most densely populated by Turkmen in Iraq. Talafar Turkmen are the descendants of people who migrated in waves from Central Asia to Iraq in different eras of history. They are a brave community that survived under hard circumstances and protected their identity.

What can be said about the Turkmen identity of Talafar?

Talafar Turkmen resisted English forces that wanted to occupy Talafar during World War I. The have resisted modification of their identity, genocide and the oppressive policies of successive governments, especially, that of the ousted regime. Thus, they protected their language and identity as well. Moreover, illiterate women and the elderly speak only Turkish. No matter where you go in the city, if you knock on any door, the only answer you will get is, “kimdi bu?” Nothing else. The names of the territory, its districts and sub-districts, its plants and tribes prove that Talafar is plainly a Turkmen city.

What can you say about the importance of Talafar from Iraq’s perspective?

Talafar county is known as Iraq’s most important agricultural area. Furthermore, animal raising is a remarkable source of income for the region. The old Mosul Dam Project on the Tigris River could make this region a heaven on earth.

What do you want to say about the strategic importance of Talafar?

The opening of the border at Ovacık will make the city an important trade centre. This can help the development of Turkmen people. Even more importantly, this border crossing can strengthen the lines of commerce between two neighboring countries. The city of Talafar swims on a covered oil lake. Apart from the unused oil on the wasteland of “Susen,” there are other underground sources such as iron.

What were the results of Arabization decision of Talafar by Saddam regime in the late 1970s?

As soon as Saddam Hussein came to the power, he pursued his policy of identity change in Talafar, as he did in other Turkmen regions. He did awful things for this reason.

First, he changed the names of the tribes. The names of many tribes of Turkish origin were assigned Arabic names like El Tai, El Hayali, El Mevla, El Ubeydi.

Then, involuntary migration and resettlement. If it weren’t for the Iraq-Iran War, the people in Talafar would have been resettled in a region in the El-Ramadi desert, according to a decision made in 1980s.

Third, the names of neighborhoods and districts were changed. The Turkish names were replaced with Arabic ones. For example, Kanberdere became El-Nida and Toptepe was changed to El-Kadisiye. Another practice of Saddam’s regime is that families of Arab origin were given housing opportunities and granted the right to build houses.

How would Iraq and Turkmen benefit were Talafar to become province?

This issue has been on the agenda for 30 years. Talafar deserves to become a province. In the 1980s, an extensive study was carried out regarding this issue. But later, this idea was given up. On paper, budgets are distributed according to population. But, the largest share is spent on city centers. Seeking solutions in Mosul for the problems of Talafar is incorrect and unrealistic.

Talafar’s becoming a province will enable Talafarians to assess its problems accurately and use the budget efficiently. This will also be beneficial for Turkmen. The situation of Arbil and Kirkuk is clear. If Talafar becomes a province, the majority of Iraq’s Turkmen population will be here. If Tuz Khurmatu is to be a province, too, the first step is for Talafar to become a province.

How was Talafar affected by the US occupation in 2003 and the military operations of US allied forces in 2004-2005?

The US, which ended Saddam’s regime, disappointed everyone who was expecting them to bring freedom, independence and democracy. Talafar was exposed to terror attacks. During the first US operation, Turkey’s intention of defending Talafar Turkmen created excitement among the people. Terrorist pressure on Talafar Turkmen kept tensions high. Conflict broke out in the city after a car loaded with bombs blew up on May 23, 2005, exposing the US’s true face. Occupation forces supported both the Shiite Turkmen and the terrorists. In the end, Talafar turned into a blood bath. Perhaps, it had even been planned that way. Because, the city was divided in two. All Turkmen were harmed by these events. The pain they suffered is still on minds.

What is the situation of social life and education system in the city? How do the young spend their times?

There aren’t any organizations serving for the people apart from civil society organizations. The level of education is very low. The educators think that it is because of terrorism. They are right. Because, how the children whose parents died because of terrorism can be ambitious to go to school? Because, they can’t have education in Mosul, high school graduates have to receive education in distant provinces of Iraq. And it is a difficult situation, of course. Turkish read and write started just 2 years ago. Because, there aren’t enough schools and teachers. There are only first grade books. Facilities such as parks, pools, fountains, culture-youth centers, gyms and stadiums do not exist in Talafar. So, the young waste their time. This situation sometimes creates extremism between them.

What do you expect from the central government in Baghdad?

Talafar is being ignored as in the past. There are no worthwhile social services. Schools do not satisfy the needs. Three or four government offices are operating out of one building. The hospitals are neglected and medical care is insufficient. There are no gynecologists in Talafar.

Iraq’s most neglected city is Talafar. Our demand to the Baghdad Government is that either they make us a federal region bounded to them, or they make us a province separate from Mosul. Because, the source of our problems is being tied to Mosul. We were executed under Saddam, languished in prisons, our villages and lands were captured, we didn’t get promotion and our children were deprived of university educations. We are in the same situation now, being neglected again.

What do you expect from Turkey?

The northern parts of the country will be given to Kurds in return for the Southern Iraq Federations that Abdulaziz El Hakim seized. We Turkmen will pay for these political calculations. The media in Turkey focuses only on Kirkuk. Events are seen only from the perspective of Kirkuk. Other regions like Talafar do not receive enough attention. We expect much more attention from Turkey and Turkish people about Talafar’s problems.

What would you like to say about social peace and fraternal relationships among the Turkmen in Talafar?

In fact, there is no problem with Sunni-Shiite conflict in Talafar. Friends do not make peace; enemies do. We aren’t enemies so there is no need to make peace; we are brothers and sisters. The issue is terrorism. Yes, the two sides are partners of a commission in the name of the peace and fraternity committee, but it is not active. Why? Because, the wounds are still bleeding and the damage is so great. This can’t be solved by just a few people. The authority and skill of the state should stand behind this. On the other hand, Sunni commission doesn’t represent the terrorists. If it did, it would speak the same language as the terrorists. According to Shiites, peace can’t be made with those whose hands are stained with blood.

Thanks for your account.


Note: This interview was first published in Ortadoğu Analiz (Volume 1, Number 5 and pg. 52-54) in the issue of May 2009 in Turkish.

June 30 2009

http://www.orsam.org.tr/en/showOrsamGuest.aspx?ID=20

Wednesday 22 July 2009

U.N. wants Iraq Kurds to drop Kerkuk vote - diplomat

U.N. wants Iraq Kurds to drop Kerkuk vote - diplomat

Tuesday July 21, 2009
By Tim Cocks

BAGHDAD (Reuters) - The United Nations is urging Iraqi Kurds not to push for a referendum on whether the Kerkuk oil area should be part of their northern enclave, saying such a vote would ignite conflict, a Western diplomat said on Tuesday.

Lying 250 km north of Baghdad and with 13 percent of Iraq´s oil reserves, the disputed region housing rival ethnic Kurds, Arabs and Turkmens is at the heart of a power struggle pitting the Iraqi government in Baghdad against the largely autonomous Kurdistan region to the north.

Kurds claim Kerkuk as their ancient capital, hoping it and other disputed territories can be annexed by the Kurdistan Regional Government (KRG), an idea rejected by Baghdad as well as the city´s Arab and Turkmen residents. Kurds want a referendum in Kerkuk, which they think they would win.

Iraq´s constitution lays out a plan to determine who controls the region through a referendum and helping displaced families return home, but political feuding has delayed it.

The United Nations believes that such a referendum would be dangerously provocative, perhaps triggering renewed fighting by rival factions just as Iraq approaches stability.
"The U.N. says it will not support a hostile referendum ... (asking) do you want to join the KRG or not?" the diplomat, who is involved in the negotiation, said on condition of anonymity.
"We (all) believe that would lead to war and the U.N. has ... told the Kurds that," he said.
The simmering row between Kurds and Arabs over land and oil is seen as a major threat to Iraq, as the sectarian violence that nearly tore Iraq apart in 2006 and 2007 recedes.

"DANGEROUS"
The United Nations, empowered by the Iraqi government to help broker a solution to the impasse, issued a report in April meant to outline possible solutions to the dispute.
These solutions included a new political agreement that would ease implementation of the constitutional plan for Kerkuk, including a census and referendum; another would make Kerkuk a province of Iraq like any other, favored by Arabs.

Other solutions would make Kerkuk a governorate with special links to both Baghdad and Kurdistan or would give it some autonomy -- a degree of self-rule -- favored by Turkmens.
All options could be endorsed in a referendum.

The diplomat said the United Nations favored Kerkuk becoming a governorate but its choice has won few supporters within Iraq so far.
The diplomat spoke of frustration with Kurdish President Masoud Barzani, who vows that Kurds will not give up Kerkuk.

"Barzani is still making extremely provocative remarks ... None of his staff ever say, ´Look, this is dangerous.´"
He attributed some of the Kurds´ position to failures by Arab leaders to acknowledge crimes committed by Saddam Hussein.

Baghdad expelled thousands of Kurds and Turkmens from Kerkuk and towns like Khanaqin from the 1970s, and Saddam used poison gas to slaughter Kurds by the thousands in the 1980s.
Barzani´s office was not immediately available for comment.

The census and referendum on the status of disputed territories agreed in Iraq´s constitution has been held up for years. Arab and Turkmen minorities oppose the census because they say that Kurds, who have moved back to Kerkuk since 2003 en masse, have tipped the scales in their favor.

The Kurdish parliament passed a constitution last month defining all the disputed territories as Kurdish, a move U.S. Vice President Joe Biden on a visit described as "not helpful".

Though it simply restates the Kurds´ position, the diplomat said the constitution was a swipe at Kerkuk’s Arabs and Turkmens.

Monday 20 July 2009

Uygur Türklerinin lideri Rabia Kadeer'in açıklaması



Uygurların sürgündeki lideri Rabiye Kadeer, Yenihaber´e gönderdiği mektupta, Uygur Türkleri için dayanışma istedi. İşte Rabiye Kadeer´in açıklamsı:

´Salam Wetendashlar
Yeqinqi bir-ikki hepte ichide yuz bergen qanliq basturushni oz
kozumiz bilen korduq. Hitay hokumiti Uyghur helqini esheddi basturupla qalmastin, Hitay helqimu Uyghur qerindashlirimizni wehshi haywanlarche olturdi. Kuchluk Hitay mebuat urushi, dunyadiki ataqliq ahbarat organlirighiche yetip keldi. Heqiqetni putun Amerika helqige, jumlidin putun dunya helqige tonushturush hazir bizning jiddi burchimiz. Mushu munasiwet bilen, pat yeqinda Washington DC, White House aldida qong kolemlik namayish otkuzishni pilan qiliwatimiz.

Namayishqa ataqliq shehislerni, we bashqa teshkilarlarni teklip qilip orunlashturush qatarliq ishlar ihtizatqa muhtaj. Men, Rabiye Kadeer, UAA namidin her bir Uyghur Ailisining 200 Dollar iane qilishini soraymen.
Her qaysi rayonlardin UAA ge munasiwetlik bolghan shehislerning, bu uqturushni derhal Uyghur ezalirimizgha tizdin yetkuzup, yegilghan iqtizatni kechikturmey UAA ge iwertip berishini iltija qilimen. Ahirida, yeqinqi birnechche kun jeryanida, namayish otkuzup, ahbarat organliri bilen alaqa qilip, teshwiat waraqliri tarqitip, Uyghur helqi uchun heqni sozlawatqan qerindashlirimgha qin konglumdin rehmet eytimen.

Hormet bilen
Rabiye Kadeer
UAA we DUQ President´

Sunday 19 July 2009

1959 KERKÜK KATLİAMI ŞEHİTLERİ TANRI DAĞINDA ANILDI




12 temmuz 2009 günü Antalya’dan bir sabah ezanı vakti ,Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği ve Toros Türkmenleri Derneği üyeleri 40 kişi yola çıktılar.


Hedef Gündoğmuş yaylalarındaki Tanrı Dağı idi. Tanrı Dağı ziyaret edilecek ve Birinci Tanrıdağı Buluşması gerçekleştirilecekti.


Arabalara takılan Toros Türkmenleri Flaması ve Kerkük Türkmenleri’nin mavi-beyaz, Ay-Yıldızlı bayrakları nazlı nazlı dalgalanırken, Tanrı dağı sevdalısı 40 kişi bambaşka bir heyecanı tadıyordu.


Orta Asya’da bir Tanrı Dağı’nın varlığını duymuşlar ama Türkiye topraklarında ve hele Gündoğmuş İlçesinde bir Tanrı Dağı olduğunu yeni öğrenmişlerdi. Heyecanları bundandı.
Azıklar yolluklar hazırlandı ve çoluk-çocukla yollara düşüldü. Aralarında çocuklar-kadınlardan başka, avukatlar, doktorlar, eczacılar, öğretmenler, serbest iş yapanlar, esnaflar vardı. Hepsi aynı duygularla dolu, okumuş-yazmış bilinçli vatanseverler topluluğu. Bu cennet vatanın taşına toprağına, ağacına ve kuşuna sevdalı olanlar. Güneşin ışıkları karlı dağları aydınlatmaya başladığı saatlerde Gündoğmuş yolunun ilk durağı Taşahır-Taşavul mevkiinde idiler.

Gündoğmuş 900 rakımlı bir yayla kenti. Nüfusu 2100. Antalya’ya uzaklığı 150 km. olan bu şirin kentin, Antalya -Konya yoluna uzaklığı 36 km. Yol 36 km. ama oldukça çetin bir yol. Grubu Gündoğmuş İlçesinde Belediye Başkanı Mehmet Özeren karşıladı. Grup, Belediye Başkanı tarafından Pembelik Pınarbaşı mevkiinde hazırlanmış sabah kahvaltısına davetli idi. Antalya’ya hareket eden başkana veda edilerek neşe içinde Gündoğmuş’tan doğuya doğru yol alınıp, Pınarbaşı’nda mola verildi. 1370 rakımlı çeşme başındaki çardaklarda Çınar ve Katran ağaçlarının gölgesinde güzel bir kahvaltıya diyecek yoktu.

Eğri gölün doğusu Tanrıdağıdır.Tanrı Dağı 2378 m. rakımdadır. Tanrı Dağı’nın kuzeyinde Barsak Yaylası ve Güney yamaçlarında Avsallar Yaylaları vardır.Tanrı Dağı adı buraya yönelen Tanrıdağı Yörüklerinden gelmektedir. Tanrıdağı Yörükleri Türkiye Coğrafyasında Rize ve Trakya’da-Vize’de - olduğu gibi, Alanya,Gazipaşa Hadim, Bozkır, Afyon-Sultandağı yörelerinde de vardır.


İşte Antalya’daki Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği ve Toros Türkmenleri Derneği mensupları böylesine efsanevi bir yaylada, Birinci Tanrıdağı Buluşmasını bu duygular içinde gerçekleştirdiler.Kerkük Katliamının 50. yıl dönümü ve Doğu Türkistan’da şehit düşenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulundular.
Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği Başkanı Diş Hekimi Kürsat Çavuşoğlu Tanrı Dağında , Kerkük Katliamının 50. yıl dönümü olan 14-16 Temmuz üzerine bir konuşma yaparak, “Eli kanlı caniler 50 sene önce Irak Türkmenlerinin varlığına son vermek istiyorlardı.Tarih ,insanlığın en büyük vahşet ve cinayetlerinden birine tanıklık ediyordu. Üç üç gece insanlarımızı vahşice katlettiler.”Birde Türkmen dayanışmasının önemini vurguladı ve bu buluşmanın gelecek yıllarda da devamını diledi.


Ayrıca Irak Türkmen Birliği ve Dayanışma Derneği ve Toros Türkmenleri Derneği mensupları da son günlerde devam etmekte olan Doğu Türkistan-Uygur Özerk Bölgesindeki Çin katliamları üzerinde durdular.Diş Hekimi Kürsat Çavuşoğlu Doğu Türkistan’da yapılan katliamla ilgili duygulu bir konuşma yaparak, “Kaderin cilvesine bakın iki değişik ülkede yaşasakta,gök mavisi bayraklarımız bir,soyumuz bir,ne yazık ki kaderimizde bir.İki toplulukta yok edilmek isteniyor.” Müştereken şehitlerin ruhuna dualar okundu niyazlarda bulunuldu. Dua ve niyazlardan sonra Eğri Göl’e inilip öğle yemeği yenildi.


Gelecek yıl aynı mevsimde aynı yerde buluşmak dileği ile Birinci Tanrıdağı Buluşması gerçekleştirilmiş oldu. Gayret edenlerden sebep olanlardan ve katkıda bulunanlardan “Allah Razı Olsun”
Daha iyi organize edilmiş, bilinçli, anlamlı buluşmalarda görüşmek dileği ile dönüş yoluna girilip vedalaşıldı.


18.07.2009. Antalya

Toros Türkmenleri Derneği Başkanı Ali Yıldız

Earthquake of 5.3 magnitude hit the North of Iraq

19-07-2009

An Earthquake of 5.3 magnitude hit the north of Iraq

There was an earthquake in Kerkuk, Erbil and Duhok last night at 00.40 local time.
There were no reported casualties reports ANF.

Wednesday 15 July 2009

Iraq suffers as the Euphrates River dwindles

A boy rested on the mud in a dried-up section of the Euphrates River near Jubaish, Iraq, in June. (Moises Saman for The New York Times)

Iraq Suffers as the Euphrates River Dwindles
by Campbell Robertson

JUBAISH, Iraq – Throughout the marshes, the reed gatherers, standing on land they once floated over, cry out to visitors in a passing boat.

“Maaku mai!” they shout, holding up their rusty sickles. “There is no water!”

The Euphrates is drying up. Strangled by the water policies of Iraq’s neighbors, Turkey and Syria; a two-year drought; and years of misuse by Iraq and its farmers, the river is significantly smaller than it was just a few years ago. Some officials worry that it could soon be half of what it is now.

The shrinking of the Euphrates, a river so crucial to the birth of civilization that the Book of Revelation prophesied its drying up as a sign of the end times, has decimated farms along its banks, has left fishermen impoverished and has depleted riverside towns as farmers flee to the cities looking for work.

The poor suffer more acutely, but all strata of society are feeling the effects: sheiks, diplomats and even members of Parliament who retreat to their farms after weeks in Baghdad.
Along the river, rice and wheat fields have turned to baked dirt. Canals have dwindled to shallow streams, and fishing boats sit on dry land. Pumps meant to feed water treatment plants dangle pointlessly over brown puddles.
“The old men say it’s the worst they remember,” said Sayid Diyia, 34, a fisherman in Hindiya, sitting in a riverside cafe full of his idle colleagues. “I’m depending on God’s blessings.”
The drought is widespread in Iraq. The area sown with wheat and barley in the rain-fed north is down roughly 95 percent from the usual, and the date palm and citrus orchards of the east are parched. For two years rainfall has been far below normal, leaving the reservoirs dry, and American officials predict that wheat and barley output will be a little over half of what it was two years ago.
It is a crisis that threatens the roots of Iraq’s identity, not only as the land between two rivers but as a nation that was once the largest exporter of dates in the world, that once supplied German beer with barley and that takes patriotic pride in its expensive Anbar rice.
Now Iraq is importing more and more grain. Farmers along the Euphrates say, with anger and despair, that they may have to abandon Anbar rice for cheaper varieties.

Droughts are not rare in Iraq, though officials say they have been more frequent in recent years. But drought is only part of what is choking the Euphrates and its larger, healthier twin, the Tigris.

The most frequently cited culprits are the Turkish and Syrian governments. Iraq has plenty of water, but it is a downstream country. There are at least seven dams on the Euphrates in Turkey and Syria, according to Iraqi water officials, and with no treaties or agreements, the Iraqi government is reduced to begging its neighbors for water.

At a conference in Baghdad – where participants drank bottled water from Saudi Arabia, a country with a fraction of Iraq’s fresh water – officials spoke of disaster.

“We have a real thirst in Iraq,” said Ali Baban, the minister of planning. “Our agriculture is going to die, our cities are going to wilt, and no state can keep quiet in such a situation.”
Recently, the Water Ministry announced that Turkey had doubled the water flow into the Euphrates, salvaging the planting phase of the rice season in some areas.

That move increased water flow to about 60 percent of its average, just enough to cover half of the irrigation requirements for the summer rice season. Though Turkey has agreed to keep this up and even increase it, there is no commitment binding the country to do so.

With the Euphrates showing few signs of increasing health, bitterness over Iraq’s water threatens to be a source of tension for months or even years to come between Iraq and its neighbors. Many American, Turkish and even Iraqi officials, disregarding the accusations as election-year posturing, say the real problem lies in Iraq’s own deplorable water management policies.

“There used to be water everywhere,” said Abduredha Joda, 40, sitting in his reed hut on a dry, rocky plot of land outside Karbala. Mr. Joda, who describes his dire circumstances with a tired smile, grew up near Basra but fled to Baghdad when Saddam Hussein drained the great marshes of southern Iraq in retaliation for the 1991 Shiite uprising. He came to Karbala in 2004 to fish and raise water buffaloes in the lush wetlands there that remind him of his home.
“This year it’s just a desert,” he said.

Along the river, there is no shortage of resentment at the Turks and Syrians. But there is also resentment at the Americans, Kurds, Iranians and the Iraqi government, all of whom are blamed. Scarcity makes foes of everyone.

The Sunni areas upriver seem to have enough water, Mr. Joda observed, a comment heavy with implication.

Officials say nothing will improve if Iraq does not seriously address its own water policies and its history of flawed water management. Leaky canals and wasteful irrigation practices squander the water, and poor drainage leaves fields so salty from evaporated water that women and children dredge huge white mounds from sitting pools of runoff.

On a scorching morning in Diwaniya, Bashia Mohammed, 60, was working in a drainage pool by the highway gathering salt, her family’s only source of income now that its rice farm has dried up. But the dead farm was not the real crisis.

“There’s no water in the river that we drink from,” she said, referring to a channel that flows from the Euphrates. “It’s now totally dry, and it contains sewage water. They dig wells but sometimes the water just cuts out and we have to drink from the river. All my kids are sick because of the water.”
In the southeast, where the Euphrates nears the end of its 1,730-mile journey and mingles with the less salty waters of the Tigris before emptying into the Persian Gulf, the situation is grave.
The marshes there that were intentionally reflooded in 2003, rescuing the ancient culture of the marsh Arabs, are drying up again. Sheep graze on land in the middle of the river.

The farmers, reed gatherers and buffalo herders keep working, but they say they cannot continue if the water stays like this.

“Next winter will be the final chance,” said Hashem Hilead Shehi, a 73-year-old farmer who lives in a bone-dry village west of the marshes. “If we are not able to plant, then all of the families will leave.”

Amir A. al-Obeidi, Mohammed Hussein and Abeer Mohammed contributed reporting.

Copyright 2009 The New York Times Company

Tuesday 14 July 2009

Türkmeneli partisi başkanı Riyaz Sarıkahya’nın 14 Temmuzla ilgili mesajı

http://www.turkmeneliparty.com/index.php?id=128&page=1

Türkmeneli partisi başkanı Riyaz Sarıkahya’nın 14 Temmuzla ilgili mesajı

Kahraman Türkmen halkı


Bugün Kerkük katliamının 50.yılını millet olarak daha da idrak ederken bu memlekette Türkmen olmanın bedelini halada ödüyor. Bundan 50 yıl önce bizi yok etmek isteyenler bugün daha da kuvvetli ve acımasız durumdadırlar. 50 yıl önce halkımızın tedbirsizliğini istismar edenler bugün de hala tedbirsizliğimizden yararlanmaktalar 50 yıl önce verdiğimiz 30 değerli şehitlerimizin acısı yüreğimizde ve vicdanımızda dururken, bugün hemen hemen her hafta ortalama 30 şehit vermekteyiz. Onlarla bizim mücadelemiz Ya daha yıllarca devam edecek yâda bir an önce adil barış gerçekleşecek, toplum olarak her iki duruma da hazır olmalıyız, barışı istiyorsak gücülü ve tedbirli olmalıyız, bugün ne yazık ki Türkmen hareketi hak ettiği veya olması gereken noktadan çok uzaktadır ve ciddi revizyona, hatta devrime, ıslaha ve büyük hamlelere ihtiyacı var, burada en büyük görev gerçek Türkmen partilerine düşmektedir, partilerimiz milletimizin, ülkemizin ve bölgemizin durumunu realist şekilde kavramalı ona göre reçeteler üretmelidir ve hayata geçirmelidirler, artık cenaze kaldırmak ve fatihalara hazır olmaktan da öteye bir şeylerin acilen yapılması zarureti ortadadır, her parti bu işten sorumludur, partiler ve Türkmenler arasında ayırım yapanlardan da yanlışlıklarından vazgeçmelerini talep ediyorum, ortada dev boyutta yanlışlıklar var, en azında bunları görmeye cesaret edilmeli, deve kuşu bakışı bizi daha da çıkmaza götürür, yanlışlıklar üzerine cesaretle gidilmeli, köklü ve kalıcı çözümler için proje plan ve kadrosu olanlara milli dava emanet edilmeli.


Ey Türkmen halkı
Gerçek dava adamlarını, taklitlerinden ayırmadığın sürece, milliyet perverleri, Milli dava tüccarlarına tercih etmediğin sürece sıkıntıların azalmaz artar.

Artık Türkmen hareketinin etkili olması için hareketinin düzeltilmesi ve geliştirilmesi şarttır, deneyimler göstermiştir ki bu hali ile bu hareket bu davayı selamete ve kurtuluşa taşıyamaz, artık hareketimizi güçlendirme mücadelesi vermeliyiz, biz parti olarak buna inanıyoruz ki her kuruluş kendini düzeltir, milli hedef doğrultusunda program ve çalışmalar yaparsa ıslah ve değişim hamlesinde katkısı olur, yok eğer ortalığın yanmaya devam ettiği bu sürede kendisi yine neme lazımcı, üç maymun oyununa devam ederse yangın gelir kendisini de kül eder, bölgemiz ve coğrafiyemizde zayıflara ve gafillere yer yoktur gülcü, uyanık ve akıllılara yer var,

14 Temmuz 1959 Kerkük şehitlerini bir kez daha rahmetle ve mağfiretle anıyoruz, bu cinayeti planlayan ve işleyenleri bir kez daha şiddetle kınıyoruz, Allah doğrularla beraberdir, Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin.

Riyaz Sarıkahya
14 Temmuz 2009
KERKÜK

Monday 13 July 2009

Hanin al-Qadu, Iraqi lawmaker, blames Kurds for bomb attacks

Iraqi lawmaker blames Kurds for bomb attacks
(DPA)12 July 2009
BAGHDAD - An Iraqi lawmaker on Sunday blamed Kurdish militias for a recent series of lethal attacks near the northern Iraqi city of Mosul, which have raised political tensions in the area.
At least four people were killed and 35 others were wounded on Saturday, when a car bomb exploded in the eastern Mosul neighbourhood of Kukjali, a Shabak enclave.


“Kurdish parties and the Kurdish Peshmerga forces are responsible for the explosions and acts of violence in the city of Mosul that have martyred the city, especially the attacks against the Shabaks,” Iraqi lawmaker Hanin al-Qadu, who represents Iraq’s Shabak minority in parliament, told the German Press Agency dpa.

Saturday’s attack followed a bombing in Tal Afar, just to the west of Mosul, which killed 35 people on Thursday and left dozens of others wounded.

Tal Afar is home to a concentration of members of Iraq’s Turkmen minority. Turkmen political parties have been resolutely opposed to Kurdish ambitions for an independent state.
Tensions have recently risen in Nineveh province, which contains Mosul and Tal Afar.

The Arab nationalist local government asserted itself in the weeks leading up to the June 30 withdrawal of US troops from urban areas, vowing to rid Mosul’s security forces of Kurdish Peshmerga militiamen.
At the same time, the Kurdish Regional Government’s parliament passed a draft constitution that included areas of Nineveh and oil-rich Kirkuk within its definition of Kurdistan’s borders.

Voters in northern Iraq’s semi-autonomous Kurdish region will put the draft to a referendum as part of Kurdish parliamentary polls scheduled for July 25.

“The Peshmerga forces have refused to abide by the decisions of the Iraqi security forces,” al-Qadu said. “They have been opposed to the political arguments in favour of maintaining an atmosphere of peace, and have disturbed this atmosphere.”

“These bombings have political agendas,” he continued. “We regret that some would spill Iraqi blood to achieve their political goals.”
Kurdish politicians blame the continuing violence in Nineveh on Sunni al-Qaeda and ex-Baathist militants. The Kurds’ political opponents have blamed the Kurds for the violence, saying the attacks are designed to force US soldiers, seen as more sympathetic to the Kurds, to stay in the region.

http://www.khaleejtimes.com/displayarticle.asp?xfile=data/middleeast/2009/July/middleeast_July247.xml&section=middleeast&col=

Kerkük'te Bir Daire Müdürü Öldürüldü

13 Temmuz 2009, Pazartesi


Irak'ın kuzeyinde bulunan Kerkük kentinde, Yolsuzlukla Mücadele ve Mali ve Denetim Daire Başkanı uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

Olay bugün sabah 08:30'da Kerkük'ün Domiz semtinde meydana geldi. Irak Maliye bakanlığına bağlı Kerkük Mali Denetim Dairesi Başkanı Aziz Risgo Miysan, evden çıktıktan sonra iş yerine giderken kimliği belirsiz kişilerin silahlı saldırısına uğradı.

Saldırı sonucu hayatını kaybeden Miysan'ın susturucu silahla öldürüldüğü ifade edildi. Kerkük polis yetkilileri, Hıristiyan dinine mensup Miysan'ın kimler tarafından niçin öldürüldüğü bilinmediğini ifade ederken, olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı.

ABD'nin Irak'ta güvenliği Irak güçlerien devretmesinden bu yana Kerkük'te susturucu silahla adam öldürme olaylarında artış görülmesi dikkat çekti. Şu ana kadar 9 kişi bu şekilde öldürüldü.
(CHA)
http://www.kerkuk.net/haberler/haber.aspx?dil=1055&metin=200907135

Juan Cole's Informed Comment

13th July 2009

Al-Zaman reports in Arabic that the Arab political forces in the disputed province of Kirkuk have united under a single banner, They are calling it the Arab Political Council. Meanwhile, Turkmen frightened by recent guerrilla violence are requesting the federal government to allow them to pack heat.

Late reports put the number of Iraqis killed in bombings on Saturday at 10, 4 in a northern village near Mosul and the others in Baghdad. Dozens were wounded. The bombing came in what was described as a largely Shiite village just northeast of Mosul called Gogili [Ar. Kukjili], which I suppose must be Turkmen (about half of the Turkmen are Shiites). Mosul, Iraq's second or third largest city at nearly 2 million (the size of Houston) is majority Sunni Arab and its guerrilla movement deeply resents Shiite dominance over the federal government. Some guerrillas are extremist Salafis, who have a particular hatred for Shiites.

Sunday 12 July 2009

Iraklı Yaralılar Türkiye'de

12 Temmuz 2009, Pazar.


Telafer'de, Bavice ve Karakoyun beldelerinde 9 Temmuzda yaşanan bombalı saldırılarda yaralanan, aralarında çocukların da bulunduğu 44 kişi, tedavileri için Türkiye'ye getirildi.

Irak makamlarının talebi üzerine Türkiye'ye gönderilen 44 yaralı ve 43 refakatçiyi taşıyan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait C-130 tipi uçak, akşam saatlerinde Etimesgut Askeri Havaalanı'na indi.

Yaralılar, hava alanında bekletilen ambulanslarla Ankara'daki Sağlık Bakanlığına bağlı Dr. Sami Ulus Çocuk, Numune, Dışkapı Yıldırım Beyazıt, Ankara, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanelerine kaldırılarak tedavi altına alındı.
Saldırıda amcası ile kardeşini kaybeden ve yaralanan üç akrabasına refakat için Türkiye'ye gelen Ali Abbas Farac, bir canlı bombanın Telafer'deki evin kapısını çalmasının ardından yaşanan patlamada çok sayıda kişinin yaralandığını ve hayatını kaybettiğini anlattı.
Farac, Telafer'deki hastanelerin yeterli olmaması üzerine Türkiye'ye getirildiklerini belirterek, yaralılara yapılan yardımlardan dolayı teşekkür etti.

-BAŞBAKANLIKTAN AÇIKLAMA-

Öte yandan, Başbakanlık Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, saldırıda yaralananların bir kısmının, Irak makamlarının talebi üzerine, Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğünün, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri, Dışişleri, Sağlık Bakanlıkları ve Türkiye Kızılay Derneği Başkanlığı ile kurduğu koordinasyon sonucunda, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait bir uçakla Musul'dan alınarak Ankara'ya getirildiği bildirildi.

Açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yaralı nakli amacıyla tahsis ettiği aynı uçakla, insani yardım kapsamında Türk Kızılayı tarafından 30 adet çadır, 260 adet gıda kolisi ve 157 koli muhtelif tıbbi malzemeden oluşan yardım paketinin de bölgeye ulaştırıldığı belirtildi.
(Anadolu Ajansı)
http://www.kerkuk.net/haberler/haber.aspx?dil=1055&metin=200907125

Iraqi Kurdish leader praises AK Party as successful example


Baha al-Din


11 July 2009, Saturday
WLADIMIR VAN WILGENBURG ARBIL

Turkey's Justice and Development Party (AK Party) is a successful example for Iraqi Kurdish politics as elections approach in northern Iraq, a Kurdish Islamic opposition leader has said.

Salah al-Din Baha al-Din, leader of the Kurdistan Islamic Union, also said Turkey's Kurds have had “the best period for a long time” under the AK Party government, rejecting criticism that it is not doing enough to improve Kurds' rights and expressing optimism that the AK Party government may bring a lasting solution to Turkey's Kurdish issue.

Erdoğan was the first Turkish politician to publicly admit the existence of a “Kurdish issue” in Turkey in 2005, but he was later criticized for backtracking amid growing political tension with the Democratic Society Party (DTP), Turkey's largest pro-Kurdish party. Erdoğan refuses to engage in dialogue with DTP leaders, saying the party should first draw a clear line between itself and the outlawed Kurdistan Workers' Party (PKK), classified as a terrorist group by Turkey, the European Union and the United States.

The Kurdistan Islamic Union says it has good relations with many of the Turkish political parties, but none with the DTP. “The DTP is another version of the PKK, and we don't want to talk with extremists. We hope that the DTP becomes representative of the Kurds instead of representative of the PKK,” Baha al-Din said in an interview with Today's Zaman.

Baha al-Din's Kurdistan Islamic Union is one of the four parties that make up the Service and Reform List, one of the biggest opposition groups competing for seats in the Kurdish regional parliament with the secularist Kurdistani List of the Kurdistan Democratic Party (KDP), led by the Kurdish region's president, Massoud Barzani, and the Patriotic Union of Kurdistan (PUK) led by Iraqi President Jalal Talabani. Elections for the Kurdish parliament are due to be held on July 25.

The Kurdistan Islamic Union, said to be closely tied to the Muslim Brotherhood, describes itself as an “Islamic reformation party.”

Baha al-Din says his party is not anti-secularist and has formed an election alliance with two socialist parties in the Service and Reform List. “We want to end infighting between [extreme] secularism and Islamism,” he said.

The four-party coalition is against a ban on wearing headscarves, like in Turkey and France. “This is a violation of human rights. Forcing women to wear it is very bad, but forcing them to take it off is also very bad.” He also had a message for French President Nicolas Sarkozy: “Tell him to be smart and to not get involved in people's private lives.”

Baha al-Din also praised the faith-based Fethullah Gülen movement in Turkey for opening schools in Arbil and Sulaimaniya provinces in northern Iraq and said it was an educational, rather than political, movement. “They have an extremely successful education system,” he said.


http://www.todayszaman.com/tz-web/detaylar.do?load=detay&link=180587&bolum=102

Saturday 11 July 2009

BEN NEDEN YOKUM?...



Mehmet Ulus


Sarmaş dolaş olarak üst üste yatıyorduk beraberce. Misafir olduk o çukurda bir kaç günlüğüne. Annemi ve ağabey kardeşimi gömeceklerdi diri diri toprağa. Şimdi yan yana beraberce yatıyoruz Ahmet Ağa şehitlik mezarlığında. Allah’ın emridir; Şehitler ölmez yaşıyoruz içinizde. Soruyorum size: neden ayırdınız beni; eti kanı biribirine karışmış tek vücut olmuş kendi kardeşlerimden ey vefasızlar, neden?. Bir kutu boyayı bana çok gördünüz boyamadınız mezarımı bile. Hangi soysuz o şehitler tablosundan resmimi çıkarıp ayırdı beni o, öz be öz kadeşlerimden.

Eğer 50 yıldır o Şehit tablosundan beni mahrum etmeniz amacınızsa yanılıyorsunuz; çünkü biz şehitler; ölmedik dip diriyiz yaşıyoruz ve yaşayacağız ebediyete kadar hep birlikte. Bu mudur şehitlere karşı vefa borcunuz acaba? Sizleri buradan uyarıyoruz; iki elimiz yakanızda olacak ve sizlerden hesap soracağız ruzi mahşerde hesap!. Bunu iyi bilmeniz lazım. Yeter artık ruhumuzu daha fazla daraltmayın ve geleceğimizi karartmayın yeter.


14 Temmuz Şehidi Enver Abbas Adına
Kardeşi
Mehmet Ulus

11.07.2009
NOT : Bu acı durumu 50 yıl bekleyip dile getirmemenin nedeni kişileşmesin diye yazmadım.. Üst üste mesajlar alınca, sorular tekrarlanıca bu yazıyı yazmak zorunda kaldım. Şimdi bende soruyorum aynı soruyu; bunu neden yaptınız bana neden? Neden?

Friday 10 July 2009

Iraqi Turkmen Front Statement: Condemnation of the latests bombings in Talafar




THE IRAQI TURKMEN FRONT
(Head Quarter)
No. 128
Date 9/7/2009

Statement of condemnation of the crime of the latest bombings in Tal Afar.

Once again terrorism and the enemies of our Turkmen nation reveal their fangs to shake the security that our people in Tal Afar succeeded in regaining by the blood of their martyrs.

This morning we woke up to the news of two criminal explosions by suicide bombers in the district of Al-Sada in the Turkmen city of Tal Afar which caused the death of more than fifty innocent people and wounded more than one hundred, most of them women and children. We have not yet been able to assess the extent of the damages because of the curfew.

The crime of Tal Afar followed another crime targeting the Turkmen town of Kara Qoyunlu on the outskirts of Mosul yesterday.

We in the Iraqi Turkmen Front condemn all the attacks that target innocent Iraqis, wherever they are in our motherland, and we reiterate our call for an investigation in the explosions which target the Iraqi people in general and the Turkmens in particular.

Almost three weeks after the heinous crime of Taza Khurmatu we have not yet obtained the primary results of the investigation and still do not know who stands behind these bombings.
Once again, we strongly demand that the responsible authorities state the reasons of the security breaches which have increased lately, resulting in the targeting of innocent Iraqis, especially the Turkmens.

The Iraqi Turkmen Front extends its sincere condolences to the Turkmen people and to the martyrs’ families and wishes a speedy recovery to all those who have been wounded in the explosions.

We ask Allah to strengthen the unity of the Iraqi people and to reinforce the determination of the Turkmens to defend their cities and towns.

The information office
9/7/2009
ـــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــــ
Add: Kirkuk-Baghdad St.,near the governorate building

Turkey only 'viable alternative' for Iraqi Kurds, says ICG

Turkey emerges as the only viable alternative for Iraq's Kurds as the US, their main protector against the Baghdad government and neighboring states, prepares to withdraw from Iraq, and amid growing tension in their ties with the Baghdad government, an international think tank has said in a report.


The report, titled “Iraq and The Kurds: Trouble Along The Trigger Line,” and drawn up by the International Crisis Group (ICG), was released in Brussels on Wednesday. It mainly focuses on the ongoing tension between the federal government in Baghdad and the Kurdish regional government in Arbil. While analyzing the roots of the tension, the report also casts a probable role for Turkey in various scenarios.

Fouad Hussein, Massoud Barzani's chief of staff, was quoted in the report as saying: “If the Shiites choose Iran, and the Sunnis choose the Arab world, then the Kurds will have to ally themselves with Turkey. In turn, Turkey will need the Kurds in that case. We are compelled to be with Turkey, and from Turkey's perspective they have no other friend or partner in Iraq. We don't love each other, but we don't need to. If the Americans withdraw soon without [mediating] a good political arrangement [for the Kurds] with Baghdad, there will be conflict, and then Turkey will have no choice.”

In the report, the ICG elaborates on the Iraqi Kurdish people's concerns over their situation after US withdrawal from Iraq, with Iraqi Kurdish leaders agreeing that withdrawal would be calamitous for Iraq, including the Kurdish region.

“Historically, the Kurds have been caught between the needs to fight to protect their national movement -- an endeavor that has forced them into the mountains and inflicted huge damage on their people -- and to seek accommodation with stronger actors surrounding them. In either case, they require a reliable protector, and this they have never had. Iran's support in 1974-1975 proved fickle. US post-1991 protection was never fully satisfying, even if it kept the Kurdistan region safe. The Kurds had greater hopes for US support after 2003, but while Washington provided unprecedented political space for them to operate in Iraq, their leaders complained that the US should have done more in support of their main goal, which has been to incorporate Kirkuk,” the report summarized.

“Still, Iraqi Kurds have flourished like none of their regional brethren, enjoying both protection and development, however uneven. The prospect of the loss of the US as their direct protector against both Baghdad and neighboring states -- just as the [Prime Minister Nouri] Maliki government is seeking to reverse some of the KRG's [Kurdistan Regional Government] territorial gains -- is now forcing Kurdish leaders to view one of those states, Turkey, as the only viable alternative, even if the US retains a residual military presence,” the report, then, suggested.
Ankara has long accused Iraqi Kurds of turning a blind eye to the presence of the outlawed Kurdistan Workers' Party (PKK) within its territory. Bilateral relations between Iraq and Turkey entered a new phase after a landmark visit to Ankara by Iraqi President Jalal Talabani in early March 2008. Before that, Talabani, elected president in 2005, had visited Ankara in September 2004 as then-president of the governing council of Iraq. Talabani's visit was followed by a visit to Baghdad by Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan in summer 2008.

Massoud Barzani, head of the largely autonomous Kurdistan region in northern Iraq, has long been viewed with suspicion in Turkey for tolerating the PKK presence in northern Iraq, but in a sign of a thaw, the government initiated diplomatic-level dialogue with the Kurdish leader in February 2009, before President Abdullah Gül's landmark official visit to Baghdad in March.

The visit made him the first president from Turkey to visit neighboring Iraq in 33 years.
According to the ICG: “Turkey may be a traditional Kurdish enemy, but it has the great advantage of offering a lifeline to Europe, an export channel for the Kurdistan region's oil and gas trade and investment for its booming economy and protection from the one old enemy the Kurds distrust even more -- Baghdad. Kurdish leaders started talking openly about the need to deal with Turkey in 2007, after the re-election there of the Justice and Development Party [AK Party]; relations have improved steadily since then, despite repeated Turkish bombardments of suspected bases of the Kurdistan Workers' Party in northern Iraq. The relationship is based on recognition that Turkey and the KRG may need each other.”

Citing several meetings between Turkish and KRG officials, the report suggested that both sides have stressed the need for a process of confidence-building steps that would lead to an agreement on relations, including Turkey's formal recognition of the KRG.

“Surprisingly, these developments have revived the notion of ‘Mosul vilayet,' Iraq's old Mosul province to which post-Ottoman Turkey laid claim.

However, this time the impetus is coming not from Turkish nationalist circles but from the Kurdish side, even at senior levels. A KRG minister said, ‘We have the right to be independent, but if that doesn't work out, then I'd rather be with Turkey than Iraq, because Iraq is undemocratic.' The best way forward, he said, was for ‘the Kurdistan region to join Turkey as part of a new Mosul vilayet and for Turkey to join the EU, with a solution for the situation of the Kurds in Turkey,'” the report explains, while, however, noting that Ankara officials have made clear that Turkey's formal incorporation of an additional population of Kurds would be undesirable and politically inconceivable.

“An economic confederation with the Kurds of Iraq will be possible in the future, but it would have to be a de facto, not a de jure arrangement. We want Iraq to remain unified. Iraq is like a barometer of the ethnic and sectarian balance in the region. But economic incentives are possible. Via agreement with Baghdad, we can make our border with the Kurdish areas flexible and create an economic zone,” a Turkish official, nonetheless, told the ICG.

10 July 2009, Friday
http://www.todayszaman.com/tz-web/detaylar.do?load=detay&link=180448

Thursday 9 July 2009

DIŞ TÜRKMENLERDEN TÜRKMEN MİLLETVEKİLLERİNE VE YÜKSEK DEVLET DANIŞMANLARINA ÇAĞRI



IRAK PARLAMENTOSUNDAKİ SAYGIDEĞER TÜRKMEN MİLLETVEKİLLERİNDEN


VE IRAK DEVLETİNDEKİ SAYGIDEĞER TÜRKMEN YETKİLİLERİNDEN İSTEK



Milletvekillerimiz:
Sayın Şeyh Muhammed Taqi Mevla- Irak Yüksek İslam Meclisi
Sayın Abbas Bayatlı-Irak Türkmenleri İslamcı Birliği Başkanı
Sayın Sadettin Ergeç-Irak Türkmen Cephesi Başkanı
Sayın Fevzi Ekrem- Sadr Hareketi
Sayın Feryat Tuzlu- Irak Türkmenlerine Vefa Hareketi Başkanı
Sayın Muhammet Mehdi Bayatlı-Irak Yüksek İslam Meclisi
Sayın İzzettin Devlet-Bağımsız
Sayın Hüseyin Şerif- Sadr Hareketi

Bakanımız:
Sayın Casim Muhammed Cafer- Gençlik ve Spor Bakanı

Devlet Danışmanlarımız:
Sayın Muzaffer Arslan-Cumhurbaşkanı Danışmanı
Sayın Faruk Abdullah-Başbakan Danışmanı
Sayın Hüseyin Avni- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Danışmanı
Sayın Avni Ömer Lütfi- Parlamento Başkanı Danışmanı

Konu: Türkmen bölgelerini koruyacak hükümet güçleri içine yerli Türkmenlerin yerleştirilmesi

Kendini savunma hakkı her insanın ve her toplumun en doğal hakkıdır. Bu güne kadar, Irakta, Türkmenlerin dışında, her toplum bu hakka sahip olmuştur. Telafer, Kerkük, Tuz Hurmatu, Dakuk, Yengice, Amirli ve Kara Tepe’den sonra, Taze Hurmatu kentinde meydana gelen patlama, savunmasız Türkmenlere karşı yapılan saldırı zincirinin en son örneğidir.
Bu durumdan tek bir sonuç çıkıyor o da “Türkmenlerin can güvenliği kalmamıştır”. Can güvenliği olmayan yerde, insanca yaşama imkanı kalmaz

Nitekim Irak Cumhurbaşkanı Sayın Celal Talabani ve Başbakan Sayın Nuri El Maliki ve devletin diğer yüksek makamdaki yetkilleri, Türkmenlerin mağdur olduklarını kabul etmişlerdir.
Ancak inanıyoruz ki, saldırıları kınamak çözüm getiremez, Bu konuda ciddi ve etkin önlemlerin alınması gerekir. He şeyden önce Türkmenlerin can güvenliği sağlanması gerekir.

Bu tür saldırıları önlemenin tek yolu, her bölgede bulunan, güvenlik güçlerinin (polis, ordu) yerli Türkmenlerden oluşmasıdır.

Her Türkmen siyasetçinin başlıca görevi, bu amacı gerçekleştirmek olmalıdır. Gücüne ve konumuna göre, herkesin, elinden geleni yapması, öncelikli bir milli görevdir. Bu çözümde tüm Türkmenler oybirliğiyle anlaşmaktadırlar.

Bizler, yurt dışındaki, Türkmen parti temsilcileri ve örgütleri, sözbirliğiyle diyoruz ki:
Bu düşüncenin uygulamaya geçmesi için, siz siyasetçilerimizin, baş öncelikli olarak, bu isteği, Irak devletinden ve hükümetinden resmen istemenizi ve bu isteği, tam uygulanana kadar, takip etmenizi bekliyoruz ve istiyoruz.

Tuz Hurmatu ve Taze Hurmatuda bu yönde olumlu adımlar atılmıştır ancak bu uygulamanın tüm Türkmen bölgelerine yayılmasını arzuluyoruz.

Bu isteğin yerine getirilmesinde emeği geçen tüm siyasetçiler, Türkmen tarihinde şan ve şerefle yerlerini alacaklardır. Milletimiz, yapılan bu yüce hizmeti sonsuza kadar anacaktır.
Türkmenlerin can güvenliği sağlandıktan sonradır ki, Türkmenler arası her türlü işbirliği ve geliştirme sağlanabilecektir.

Saygılarımızla,.

İmzalayanlar:
1- Irak Türkmen Cephesi Londra Temsilcisi- Sündüs Abbas
2- Irak Türkmen Cephesi Brüksel Temsilcisi- Dr. Hasan Aydınlı
3- Irak Türkmen Cephesi Ankara Temsilcisi- Sadun Köprülü
4- Irak Türkmen Cephesi Şam Temsilcisi- Aydın Selim Maruf
5- Irak Türkmen Cephesi Berlin Temsilcisi-Ganim Osman
6- Türkmeneli Partisi Fransa Temsilcisi-Murat Sarıkehye
7- Türkmeneli Partisi İsveç Temsilcisi-Yılmaz Towfiq

Dış Türkmen Örgütleri:
Amerika:
1- Bir Ocak Türkmen Kültür Derneği- Yılmaz Ali-Chicago
2- Newyork Türkmen Enstitüsü- Ali Koçak-Newyork
3- Musul Federasyonu Hareketi-Orhan Ketene-Seattle
Kanada:
4- Kanada Irak Türkleri Derneği-İsmet Necat Şükrü-Hamilton
5- Türkmen Baba Gürgür Merkezi-Halil Mahmut-Hamilton
6- Türkmen Enformasyon Merkezi-Usame Özkan- London
7- London Türkmen Derneği- Halit Sarı Kehye- London
8- Irak Türkmen Örgütü-Salih Çavuşoğlu-Ottawa
9- Türkmen Halk Partisi- Nihad İlhanlı- Ottawa
10- Kerkük Medya Gurubu-Burhan Bayatlı-Toronto
11- Kanada Türkmen Evi-Heyecan Salih-Toronto
12- Kanada Türkmen Merkezi-Kemal Dağıstanlı-Toronto
13- Türkmen Kardaşlık Ocağı-Şahin Özkan-Toronto
14- Windsor Türkmen Dernegi-Faysal Hürmüzlü-Windsor
İngiltere:
15- Irak Türkmen Hakları Savunma Komitesi-Necati Kılıncı-Londra
Hollanda:
16- Irak Türkmenleri İnsan Hakları Araştırma Vakfı-Şit Cercis-Nijmegen

Belçika:
17- Irak Türkmen Hakları Savunma Komitesi-Merry Fitzgerald-Brüksel
Danimarka:
18- Aarhus Türkmen Derneği-Cengiz Şevki-Aarhus
19- Biz Türkmeniz Gurubu-Şükran Kayacı-Kopenhagen
20- Tekaful Hayır Cemiyeti-Yurtan Kervancı-Kopenhagen
Almanya:
21- Hamburg Türkmen Derneği-Remzi Casim-Hamburg
22- Munich Türkmen Kültür Derneği-İsam Nureddin-Munich
23- Stutgart Türkmen Kültür Derneği-Necmeddin Kara-Stutgart
İsviçre:
24- Irak Türkmen Basın Konseyi-Dr.Nusret Merdan-Cenevre
İsveç:
25- Irak Türkmen Kültür Derneği-Fazıl Nasır-Goteborg
26- Irak Türkmen İnsan Hakları Örgütü-Muhammed Bayatlı-Goteborg
27- Irak Türkmen Kadınlar Derneği-Deniz Türkmen-Goteborg
28- Türkmen Adalet Derneği-Abdulgani-Hakkı-Goteborg
29- Irak Türkmen Derneği-Ali Salah-Stockholm
30- Irak Türkmen Derneği- Hüseyin Şükür-Vasteros
31- Tuz Hurmatu Gurubu-Abbas Hüseyin-Vasteros
Türkiye:
32- Kerkük Feneri Sitesi Gurubu-Dr. Ertan Beyatlı-Adapazarı
33- Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı-Fatih Türkcan-Ankara
34- Türkmen Aydınları Derneği-Fuat Tigin-Ankara
35- Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği-Mahmut Kasap-Ankara
36- Türkmeneli Sağlık ve Sosyal Yardımlaşma Derneği-Aydın Beyatlı-Konya
37- Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği-Dr. İlham Bayatlı-Konya
38- Türkmeneli Konya Öğrenci Birliği-Ahmet Kerküklü-Konya
39- Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği-Mehmet Tütüncü-İstanbul
40- Irak Türkmen Basın Konseyi-Kemal Beyatlı-İstanbul
41- Musul Türkleri Gurubu-Mehmet Tahir Çam-Yalova


Türkmen Eşgüdüm Merkezi
Turkmencenter@yahoo.com

Rethink Afghanistan

Videos Brave New Foundation

http://rethinkafghanistan.com/

Wednesday 8 July 2009

Al-Maliki rejects foreign interference in Iraq

Tuesday, July 07, 2009 08:04 GMT


Iraqi Prime Minister Nuri Al Maliki refused any foreign interference in Iraqi affairs; two days after the United States cautioned that it might disengage in Iraq if the country fails to reach national reconciliation. In a meeting with tribal sheikhs, security chiefs and local officials in Anbar, Al Maliki reiterated that he won’t allow anyone to meddle in Iraqi affairs and oversee the political process and national reconciliation.

In response to recent statements by US Vice President Joe Biden saying if violence resurges in Iraq, US mission would change, Al Maliki due to head to the United States, rejected any project from foreign countries regarding Iraq. Iraqi PM urged Iraqis in general and politicians in particular to adopt a serious stand.

Al Maliki pushed for national reconciliation and called to renounce sectarianism stressing on the importance of unity. He underlined as well that the major challenge is to face foreign interference. Al Maliki affirmed that his government’s target is a national project that joins all factions including Sunnis, Shiites, Kurds, Turkmen, Yazidis, Shabak and Sabians, aimed to build up a strong government capable of protecting Iraq and its sovereignty.

http://www.alsumaria.tv/en/Iraq-News/1-34334-Maliki-rejects-foreign-interference-in-Iraq.html
Read article in Arabic

Tuesday 7 July 2009

Kürt ve Türkmen probleminin Çözüm Yolunun görüşü

Azat Küreci

Kürtler 3 defa Kerkük'ü 1959,1991 ve 2003 ettiler. Ama merkez hükümetinin müdahelesi ile 1959 ve 1991’de güçleri Kerkük'ten çıkarılmıştır. Ama 2003’te ABD işgalinden sonra ABD desteğiyle ve isteyerek Kerkük'te söz sahibi oldular.

Bunu herkes biliyor. Kürtler'in uzun bir zamandır gözleri Kerkük'tedir ve bu süre içinde Kerkük'te söz sahibi olmak için 3 defa güç kullanmışlardır. Ama sadece 2003'te kenti kontrol edebildiler. Araplar ise Irak'ta iktidar olmalarından Kerkük'ü ve diğer Türkmen bölgelerine Arap yerleştirerek Araplaştırmaya çalıştılar. Bu durumda ikisinin niyeti Türkmen bölgeleri için aynıdır.

Kerkük konusu düğünlenmiş bir hal almış ,onun için her ikisi bu defa Türkmenleri kendi taraflarına çekmek istiyorlar. Siyasi projelerini uygulamak için. Ama bence Kürtler siyasi projelerini hayata geçirmek için bize daha ihtiyaçları var.

Kürtler buna varmışlar, Türkmen'siz siyasi projeleri uygulanmaz ve sonuçta zararlı olacaklar. Onun için taviz vermeye Araplardan daha yakındılar. Çünkü eğer bizle Kürtler işbirliği içinde olursak Araplar pasifleşirler. Arapları da güçlü olmak için Kürtleri pasifleştirmek için bizi taraflarına almak istiyorlar, ama bence Araplar ne kısa vadeli ve ne de uzun vadeli bizim hiç bir projemizi kabul ederler. Sadece bizden Irak toprak bütünlüğü ve merkeziyet sistemini kabul etmek istiyorlar bu da bizim için hiç faydası olmaz, belki zamanla zararlı olacak. Çünkü zamanla Arapların sayısı artıyor biz içlerinde azınlık olacağız. Sözün özü Türkmenler bu denklemde önemlidir ve önemli rolleri olacak..

Elbete Kürtler'in yayılmacı siyaseti ve yanlış idare etmeleri Türkmenleri mecbur bir duruma koyarak Araplara yaklaştırdı. Her ne kadar da Araplar bizimle defalarca tutumsuz oldular ve olursalar da Türkmenler bugün Araplar ile işbirliği içindeler.

Kürtler buna çok üzülüp sitem ediyorlar,dün Araplar ikimize zulmetmiş diye ifade ediyorlar,onların görüşüne göre Türkmenler Kürtler ile işbirliği içinde olmasını teminni ediyorlar. çünkü bazı Kürtler yanlışlıklarının farkına varmışlar. Türkmensiz bir şey olmaz ve sonuçta zararlı olacaklarına inanıyorlar..Onun için Kürtler bundan sonra bence Türkmenler için bir hisap edecekler.Onların siyasi projesi varsa toprakları için ve idareleri için bizim de toprağımız için ve ideremiz için projemiz olmalıdır.Ozaman bizim projemizi kabul edirseler onlarla işbirliğimiz etmek doğrudur. Projeşerimiz için öneri:

1-Kürdistan Türkmeneli federasyonu.Bölge,başbakan parlamento yardımçıları Türkmen olmalı%25 bakanlar ve parlamanto üyeleri Türkmenlerden olmalı ve her bakanlığın bakan vekili Türkmenlerden olmalı genel müdürlerde %25 oranı üzerine Türkmenler için olması.Bazı Kürtler bu projeni kabul edecekler düşünüyorum Nawşerwan gibi.

2-Kürdistan fedresyonu içinde Türkmeneli özerkliği yani iki idare.Bu projenide bazı Kürtler kabul edecekler düşünüyorum Celal Talabani gibi.

3-Kürdistan federasyonu içinde Türkmenlerin hakları sağlansın bazı kürtlerde buna inanıyorlar masut barzani gibi.

4-Kürdistan fedaresyonu (erbil,süleymani ve duhok) ve diğer iller Tuz ve Talafer dahil birer fedresyon olmak. Bunada Türkmenler inanıyorlar.

1-2- 4 proje Türkmenler için her hangisi olursa çok yararı var bu projeler esası üzerine Kürtlerle bence anlaşmaya girersek faydalı olur ve yoksa sonuçta hem biz ve hemde Kürtler çok zarara uğrarız..Biz sadece Irakın Toprak bütünlüğü projesi ve Türkmenler için hiç bir şey istemesek Türkmenler için zararı olur.

Monday 6 July 2009

Protest in Urumchi violently suppressed by Chinese government forces





For immediate release

July 5, 2009, 9:15 pm EST

Contact: Uyghur American Association +1 (202) 349 1496



The Uyghur American Association (UAA) condemns in the strongest possible terms the Chinese government’s use of excessive force against peaceful protestors in Urumchi.



On Sunday, July 5, 2009, Uyghur students organized a protest in Urumchi to express discontent with the Chinese authorities’ response to the mob killing and beating of Uyghur workers at a toy factory in Shaoguan, Guangdong on June 26, 2009. The aim of the protesters was to seek justice for the victims in Shaoguan and to express sympathy with the families of those killed and injured.



Reports indicate that between 1,000 to 3,000 protestors marched through the Döng Körük (Erdaoqiao) area of Urumchi on July 5, 2009, some of whom were waving the flag of the People’s Republic of China. The protestors were met by a fierce Chinese government response to quell the protest, which included the deployment of four kinds of police (regular police, anti-riot police, special police and the People's Armed Police). Protest participants, who wish to remain anonymous for safety reasons, have indicated in phone conversations with the Uyghur Human Rights Project (UHRP) that an unknown number of Uyghurs were fired upon by Chinese authorities and killed.



“The East Turkestan issue has reached a critical juncture and the Chinese government must act now to address Uyghur concerns”, said Uyghur democracy leader, Ms. Rebiya Kadeer, in a statement. “This incident could have been avoided if the Chinese authorities had properly investigated the Shaoguan killings. Young Uyghurs exercised their right to peacefully protest the mishandling of the killings and were in turn met with government violence. The Chinese authorities should not only find those responsible for the killing of Uyghurs in Shaoguan and Urumchi, but it should also release all those Uyghurs detained in Urumchi during the protest and compensate those Uyghurs killed and injured.”



According to official Chinese media, a massive mob attack at a factory in the city of Shaoguan left two Uyghur workers dead and 118 workers injured. Some news reports stated that the majority of the injured were Uyghurs. Unconfirmed reports indicate that more Uyghurs were killed in the attack than the two reported in the official media. In addition, according to a report posted on a Shaoguan government website that has now been taken down, 81 Uyghur workers were injured, 66 of whom were in critical condition in the hospital. Since the incident no arrests have been made in connection with the killing of Uyghurs in Shaoguan.



2009 marks the sixtieth year of Chinese Communist Party rule in East Turkestan. Since 1949, contrary to Chinese claims, Uyghurs in East Turkestan have experienced a deterioration in human rights conditions in the region. Amnesty International, Human Rights Watch and the U.S. Department of State have all documented the suppression of Uyghur political and civil rights, while the Chinese government conducts an eradication of the Uyghur identity through violations of economic, social and cultural rights.

Please see:

http://www.youtube.com/watch?v=9o5a0PCt1Vg







Thursday 2 July 2009

18 High ranking PUK officials have over 51,000 guards, Rojname

·KurdishMedia.com

London (KurdishMedia.com) 30 June 2009:

High ranking PUK officials have over 51,000 guards, reported Kurdish daily Rojname on Tuesday.

The personal guards of a handful of Patriotic Union of Kurdistan or PUK is 51,358, reported Kurdish daily Rojname on Tuesday.

Rojname reported that 18 PUK officials have over 51,000 personal guards. Each party official has his own army. These can only be defined, according to Rojname, as personal militia, which is illegal under the Iraqi constitution. Their annual salary amounts to 500 billion Iraqi Dinars (over $520MUS), which constitutes 5 percent of the Kurdistan Regions budget.

The PUK general secretary, Jalal Talabani, who is also the president of Iraq, alone has 10,000 guards.

Rojname did not report on the situation of the Kurdistan Democratic Party or KDP, led by Massoud Barzani, which KurdishMedia.com informed by reliable sources that their officials have more guards that the PUK. 'Sipay Barzan' or the Barzan Army alone, the militia of Barzan region, is over 6,000 strong men. No one knows the size of the KDP Asayish and Parastin.

http://www.kurdmedia.com/article.aspx?id=15831

Erbil Türkmen Listesi, No:70


02 Temmuz 2009, Perşembe.

Erbil Türkmen Listesi, No:70

Burası Erbil… Burası kale ile Minare şehri… Sultan Muzaffer, çöl şeyhi, Üzeyr Peygamber, Yel imamı, Süt imamı şehri… Asmanı gög, toprağı altun, Yazı kızıl… Payizi benewşe kokan, Baharı zumrüt Erbil.

Bu diyar tarihin kurulduğu güneden bu güne kadar devam eden ayakta duran dünyada tek şehirdir. Aslı ulu nesli necip Erbil,

Ey Erbil Şeyhler, Alimler Ve Sultanlar şehri… Üzey Peygamber ve asıl zadeler şehri….Paşalar …..Efendiler….Nacarlar, Arslanların, Bahçecilerin, Doğramacıların,Mollalzadelerin, Çelebilerin, Küreçilerin, çiçoların, efendilerin, Assaflılar, Kassablar, serdarliların, Yakubilerin, Haffaflar, Sakılar, Demirciler, , Çavuşluların, Esadilerin, Allahverdilerin, Kahveçilerin, Bezirganlerin, Nalbanların, , Paşaların, Ağaların Edebiyatın, Xoryatın, Keremin ve Sanatkarlarin beşiği olan Erbil.

Bugün gününüzdür , evde oturma zamanı geçti ve bitti, kendini milletine göster Tarihine layik ol, geleceğinin teminatı olan Erbil listesine No 70e sesini ve sultanı ver, sesin kullan ki çocuklarının geleceğini istikbalini garanti altına alınsın.

Asil Erbilli Hanımlar, Milletimizin baş taci sizlersiniz. Evimizin direği çadırmızın hatunları sizlersiniz, 25 Temmuzda seçim seyranına ailece gidelim. Evde oturmıyalım, bu işi tün gücümzle başaralım. Rakam 70e sesimizi kullanalım. Erbilli Ağalar, Eşraflar, Asılzadeler, sizsiniz Erbilin Qalesi ile Minaresi .Sizsiniz Qayseri bazarı sahipleri, Sizsiniz adet, örf, taqalid sahibleri sizsiniz.Listemizin arkasında olalım başmarmamaız için hiç bir sebeb yoktur sesinizi Erbil listesi için kullanın, no 70 i kullanın.Bu liste ki Erbilin en büyük evladı, dünyada tek olan şahsiyet İhsan Doğramacının yolunda olan Erbil Türkmen listesidir…

Biz İhsan Doğramacı Erbil Vakfı Erbil klinik aracılığı ile , bu güne kadar yüzlerce hastanın ki tedavisi Irakta olmadığı halde Türkiyede tedavisini yaptırdık.
Her yıl yaklaşık 6000 telebemizinTürkmen, Kürt, Arap demeden, dinine mezhebine bakmadan İhsan doğramacı Erbil Vakfına bağlı Erbil klinik hastahanesinde tedavileri parasız, karşılıksız, her yıl yapılmaktadır.

Yine Erbil Klinik hastanesi maddi durumları iyi olan hastaları Türkiyenin en iyi hastanelerinde Hacettepe Çağ hastanesinde Gazi ve diğer hastanelerde %60 indirimli ve Erbil Klinik hiç kar almadan bu insani hizmeti yapmaktadır.Ayrıca İhsan Doğramacı Vakfı na bağlı Kültürmerkezine aracılığı ile her yıl yüzlerce kişiyi Ankaraya sadece seyhat için götürüyoruz, dünya görüşünü almaları için.

Bugün Erbilde 112500m2 büyüklüğünde Musul yolu üzerinde dünyanın en ileri Üniversitesi Bilkent Üniversitesini yapmaktayız .Birinci aşaması tamalamk üzere olan bu projenin maliyeti 40.000.000 Dolar dır , Ayrice ayni proje kapsamında 200 yataklık bir ihtisas hastanesi ve birde Yüksek Hemşirelik fakültesi yer almaktadır. Bunların yanısıra birde Bilkent -Erbil Üniversitesinin bölümleri olan fakülteler en kısa zamanda yapımına başlanacaktır
İşte budur bizim hizmelrtimiz, budur bizim faaliyelerimiz, bize sesinizi vermeyecekseniz kime vereceksiniz…………Bizim parlemento meclisi adaylarımızın ilk yaptıklrı is ve karları, oda seçildikten sonra maaşlarının ve ikramiylerinin %30 unu fakir ve muhtac insanlara teberu etmektir. İşte budur bizim liste ve bizim adaylarımız. Ki bu hizmet Irakın tarihinde belkide ilk defa olarak yapılmaktadır .Ayrica her yıl Erbilin Türkmen okullarının onarımı tarafımızdan yapılmaktadır .öğrencilerin taşıma servisi içinde şu anda 9 Otobüsmüz hizmet vermektedir önümüzdeki okuma yılı içinde 30 Otobüs daha hizmete sunacağız

Bizim özel büçemiz ile her yıl, Koysancak, Duhok ve Erbil Üniversitelerinden 10 öğrenciyiçeşitli fakültelerde Master yapmak için Bilkente Üniversitesine göndermekteyizErbil Listesinin (No 70 ) Parlemento adayları.

1- Şerdil Tahsin Arsalan: Erbilin Eski sporcusu, Türkmen Kardeşlik Ocağı üyesi Kürdistan olompi başkanlık Yürütme üyesi..Türkmen spor kulubunun başkanı Olmpiyat ve Spor dalında diploması, ayrıca Irak Yüzme federasyonun Başkanının birinci yardımcısı.
2-Tayfa Rüsen Kasap: İhsan Doğramacı Erbil Vakfı. Kültür Merkezi Başkanı (Selahaddin Üniversitesinde Pisikolojide Bakaloryos.)
3-Azam Abdülkerim Efendi … Mustansırıya Üniversitesi Muhasebede Bakaloryos, Erbil Pazarının Baş Muhasebecisi
4-Nafi Rüstem Haffaf İhsan Doğramcının Şahsi Müsteşari Berminghan Üniversitesinde İnşaat Mühendisi bakaloryos5-Sawra Salih Kawan. ÖğretmenEnistitüsü mezunu Diploma

Wednesday 1 July 2009

Final toll of Kerkuk blast reaches 126 - medic

June 30, 2009

KIRKUK / Aswat al-Iraq: The final toll of the blast that occurred earlier today in a vegetable market in northern Kirkuk has reached 126, according to a local medic.
“A total of 33 persons were killed and 93 others were wounded according to a final count,” Dr. Sabah Ameen al-Dawdi, the director of the Kirkuk health department, told Aswat al-Iraq news agency.
“Twenty out of the 93 wounded were rushed to hospitals in Kurdistan region,” he added.
A security source had said earlier that the death toll from the car bomb explosion that took place in a vegetable market in al-Shourga region, northern Kirkuk, rose to 28 dead and 84 wounded.
This is the first explosion in Kirkuk, 250 km north of Baghdad, after the U.S. withdrawal from Iraqi urban centers.
SH (P)
http://en.aswataliraq.info/?p=115452