Saturday, 19 December 2009

KERKÜK'TEKİ DEMOGRAFİK YAPI DEĞİŞİKLİĞİ RAPORU

Bir Türkmen şehri olan Kerkük’ün, 2003 yılından itibaren işgalci ABD ve İngiltere’nin göz yummasıyla bölgedeki Kürtler tarafından demografik yapısı hızlı bir şekilde değiştirilmeye çalışılmaktadır. Türk­men­le­ri, Irak’ın si­ya­si sah­ne­sin­den sil­mek is­te­yen Kürt­ler, Türk­men­le­rin ya­şa­dık­la­rı böl­ge­le­ri Kürt­leş­tir­mek ve ele ge­çir­mek, Mu­sul ve Ker­kük pet­rol­le­ri­ne sa­hip ol­mak gay­re­ti içe­ri­sin­de­ler. Ay­nı za­man­da dış güç­le­rin des­te­ği ve yar­dı­mıy­ la Kürt ­ler bü­tün Irak’a sa­hip ol­mak ama­cıy­ la Türk ­men­le­re, Sad­dam zul­mü­nü arat­ma­ya­cak mu­ame­le­le­ri dün­ya­nın gö­zü önün­de yap­mak­ta­dır­lar. Yıl­lar­dır dış güç­ler­le iç­li-dış­lı olan Kürt grup­la­rı, iki yüz­lü dün­ya­nın gö­zü önünde maz­lum top­lum ro­lü­nü us­ta­ca oy­nu­yor­lar. Dü­nün maz­lum­la­rı(!), bu­gün za­lim ke­si­li­yor­lar.

ARAPLAŞTIRMADAN KÜRTLEŞTİRMEYE :
1930'lu yıllardan itibaren Irak hükümetleri tarafından bölgeye yönelik olarak sistematik bir şekilde "Araplaştırma" politikası başladı. Bu politika Saddam Hüseyin'in iktidarı döneminde büyük yoğunluk kazandı. Saddam Hüseyin, Irak'taki Türklerin merkezi durumunda olan Kerkük'te, "Araplaştırma politikasını büyük bir hızla uygulamaya koydu. Bir tarafta güneyde yaşayan Arapları Kerkük'e yerleştirirken, Kerkük'te yaşayan Türkmenleri de göçe zorladı. Kerkük'ün adı Al-Tamim olarak değiştirildi. Saddam Hüseyin, kentin Türk kimliğini ortadan kaldırmak istedi.1960'lı yılların başlarına kadar Kerkük nüfusunun %95’i Türk iken, bu rakam sistemli göç hareketleri ile ve Kerkük ilinin sınırlarının daraltılması nedenleriyle 1980’li yıllarda %75’e düştü.

Başlangıçta, Araplaştırma politikası ile Türk kimliğini eritme çabaları, günümüzde, yani ABD'nin Irak'ı işgali ile "Kürtleştirme" politikasına dönüştü. 2003 Nisan ayında ABD işgalinin hemen ardından Kürt peşmergelerin (10 NİSAN 2003 ) Kerkük'e girmeleri, Irak'taki bu Türk şehri için sonun başlangıcı oldu. Peşmergeler, şehre girer girmez nüfus ve tapu dairesine saldırarak, yağmaladılar(17 MART 1991’de aynısını yapmışlardı). Bir anlamda, bunu yaparak, kentin tarihini/hafızasını yok etmek istediler. Bundan sonra, diğer bir deyişle işgalden hemen sonra Kürtler hızlabölgeye/Kerkük'e göç etmeye başladılar. Aslında, bu göçler bir anlamda teşvik edildi. Boş buldukları arsalarda ev yapmaları için bu göçler, o kadar düzensiz ve acele gerçekleştirilmeye çalışılıyor ki, bu kadar göçü kaldıramayan Kerkük'te Saddam Hüseyin döneminde, Araplar ve Kerkük petrol şirketi çalışanları için yapılan konutlara ve hatta Kerkük Stadyumu'nun soyunma odalarına bile Kürtler yerleştirildi. Toplam Kürt göçü 600 bin civarındadır. Hızlı bir şekilde Kürtleştirilmeye çalışılan Kerkük şehrinin Türklerin yaşadığı şehir olduğunu belgeleyen/kanıtlayan bir çok kanıt bulunuyor.

Bunlardan en dikkat çekeni, BM İnsan Hakları Komisyonu Özel Raportörü Hollandalı Diplomat Max Van Der Stoel'in 74/1991 ve 74/1993 sayılı BM Genel Kurulu kararlan doğrultusunda hazırladığı "Irak'ta İnsan Haklan İhlalleri" başlığını taşıyan raporun 5. bölümüdür. Söz konusu raporda, Türkmenlerin karşılaştıkları insanlık dışı eylemler vurgulanırken, bunların çoğunluklu olarak yaşadıkları bölgelerin de altı çizilmektedir. Raporun 114. maddesinde yer alan bir paragrafa göre;"Türkmenler, Irak'ta üçüncü büyük etnik grubu oluşturmaktadır. Kökeni Orta Asya'ya dayanan bu toplumun Irak'a yerleştiği tarihin üzerinden bin yıl geçmiştir. Halen Irak'ın kuzey ve orta bölgelerinde oturan Türkmenlerin yoğunlaştıkları yerler ise, Musul, Erbil , Kerkük, Selahaddin ve Diyala vilayetleridir. Nüfusları 2,5 milyonu aşmaktadır.."Bu rapor, birçok eserden/belgeden sadece bir tanesidir. Birçok Arap, Türk ve yabancı araştırmacı ve yazarların bu konuyu yani Kerkük'ün Türklüğünü teyit eden birçok eseri mevcuttur.

TÜRK ŞEHRİ KERKÜK :
Kürt­ler, Ker­kük ko­nu­sun­da si­ya­si ça­lış­ma­la­rı­nın ya­nı sı­ra, ya­zar çi­zer­le­ri ile de, böl­ge­nin ya­ni Türk­me­ne­li top­rak­la­rı­nın Kürt böl­ge­si ol­du­ğu, nü­fu­su­nun da Kürt ol­du­ğu id­di­ası­nı yazarlar ve dünyayı yanıltmaya çalışırlar.On­lar­ca ya­za­rın eser­le­rin­de ve res­mi dev­let ka­yıt­la­rın­da­ki mev­cut bil­gi­ler­le Ker­kük’ün Türk, nü­fu­su­nun ço­ğun­lu­ğu­nun Türk, ko­nu­şu­lan di­lin de Türk­çe ol­du­ğu­ belgelenmektedir.

Irak’ı Kuran,Sınırlarını Cetvelle Çizen Ve Kralını Tayin Eden “Gertrude Bell”:
Gert­ru­de Bell, 1. Dün­ya Sa­va­şı son­ra­sı­nın Irak’ını kur­muş, sı­nır­la­rı­nı cet­vel­le ken­di­si çiz­miş ve ya­rat­tı­ğı Irak’ın kra­lı­nı bi­le biz­zat ken­di­si ta­yin et­miş bir İn­gi­liz aja­nı­dır. Bell , 1868’de zen­gin bir İn­gi­liz ai­le­nin ço­cu­ğu ola­rak dün­ya­ya ge­lir. Ox­ford’un Mo­dern Ta­rih, Coğ­raf­ya ve Ar­ke­olo­ji Bö­lü­mü­nü iyi bir de­re­cey­le bir­ti­ren ilk ka­dın olur.İn­gi­liz is­tih­ba­ra­tı saf­la­rı­na ka­tı­lır. Gert­ru­de Bell ve Tho­mas Ed­ward Law­ren­ce’ın (Ara­bis­tan­lı Law­ran­ce) İn­gil­te­re’nin men­fa­at­le­ri için bir­lik­te üze­rin­de ça­lış­tık­la­rı önem­li ko­nu, Mek­ke Şe­ri­fi Hü­se­yin İbn Ali’nin oğ­lu Fay­sal’ı Irak Kra­lı yap­mak­tır.

Gert­ru­de Bell, bu­gün­kü Irak’ın oluş­ma­sı ve sı­nır­la­rı­nın çi­zil­me­sin­de be­lir­le­yi­ci isim ol­muş­tur. İs­mi Arap dün­ya­sın­da ef­sa­ne ha­li­ni alan Gert­ru­de Bell, Arap­lar ara­sın­da “Çö­lün Kı­zı” ya­hut “Irak’ın taç­sız kra­li­çe­si” di­ye bi­li­ni­yor­du.Ni­san 2003 ta­ri­hin­de Bağ­dat’ta iş­gal sı­ra­sın­da yağ­ma­la­nan Irak mü­ze­si­nin ku­ru­cu­su (1923) Gert­ru­de Bell’dir. Irak’ın ilk Es­ki Eser­ler Ge­nel Mü­dü­rü odur. Bu gö­rev­de üç yıl ça­lış­mış ve bu­gün Me­zo­po­tam­ya me­de­ni­ye­ti­nin en önem­li ve es­ki eser­le­ri mer­kez­le­rin­den sa­yı­lan Bağ­dat Mü­ze­si­ni ku­rup ba­şı­na geç­miş­tir. Ölü­mü son­ra­sı (1926) bı­rak­tı­ğı va­si­ye­tin­de 50 bin Ster­lin tu­ta­rın­da­ki pa­ra­sı­nı Bağ­dat Mü­ze­si­nin ge­liş­ti­ril­me­si için ba­ğış­la­mış­tır.

Irak’ın Man­da yö­ne­ti­mi Do­ğu sek­re­te­ri ba­yan Ger­tu­de Bell “El-Irak Fi Re­sa­ili Miss Bell” ter­cü­me ve yo­rum. Ca­fer El-Hay­yat, s.383, 14 Ağus­tos 1921 ta­ri­hin­de ba­ba­sı­na yaz­dı­ğı mek­tu­bun­da “Re­fe­ran­dum ya­pıl­dı ve Kral Fay­sal oy bir­li­ği ile se­çil­di, ama Ker­kük, Kra­lın le­hi­ne oy kul­lan­ma­dı. Ker­kük’ün içi ve il­çe­le­ri Türk­men­ler­den oluş­tu­ğu, ba­zı köy­le­rin ise Kürt­ler­den sa­kin ol­du­ğu­nu yaz­mak­ta­dır.Irak’ın ku­ru­cu­su Gert­ru­de Bell’in mek­tup­la­rın­da Ker­kük’ün Türk­men şeh­ri ol­du­ğu açık bir şe­kil­de belirtmektedir.

Fransız araştırmacı ve yazar Chris KUTSCHERA’nın "Kürt Ulusal Hareketi" adlı kitabında : " Ker­kük’ün çok özel bir sta­tü­sü var­dı. Te­orik ola­rak Irak’a bağ­lıy­dı. Bağ­dat’la iliş­ki­le­rin­de res­mi dil ola­rak TÜRK­ÇE kul­la­nı­lı­yor­du. Ker­kük, da­nış­man­la­rı İn­gi­liz olan bir Türk mu­ta­sar­rı­fı ta­ra­fın­dan yö­ne­ti­li­yor­du.

İn­gi­liz yet­ki­li­ler (Fay­sal’ın 23 ekim 1922 ta­rih­li ge­nel­ge­si çer­çe­ve­sin­de) Ker­kük eş­ra­fı­nı ken­di böl­ge­le­rin­de bir ku­ru­cu mec­lis se­çi­mi ya­pı­la­ca­ğın­dan ha­ber­dar et­miş­ler­di".1890'lı yıllarda Duyun-i Umumiye müfettişi olarak bölgeye ge­len Fransız Vital Cuinet, "Le Turquie î D'Asia" isimli eserinde, Kerkük şeh­rinin nüfusunu 30 bin olarak verir­ken, bu nüfusun 28 bininin Türkmen olduğunu belirtmektedir.

Ker­kük’ün Türk­men şeh­ri ol­du­ğu­nu gös­te­ren önem­li bel­ge­ler­den bi­ri­si de, Irak li­se­le­rin­de oku­tu­lan ve Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan se­çi­len “Irak Coğ­raf­ya­sı”ad­lı ders ki­ta­bın­da Ker­kük nü­fu­su­na da­ir ve­ri­len bil­gi­ler­dir. 1929 ta­ri­hin­de Irak es­ki Baş­ba­ka­nı ve Sa­vun­ma Ba­ka­nı Ge­ne­ral Ta­ha El-Ha­şi­mi ta­ra­fın­dan ya­zı­lan ve Bağ­dat’ta Dar El-Se­lam ya­yı­ne­vin­de ba­sı­lan bu ki­tap; Irak Coğrafyası 1929Irak Coğrafyası - Lise OkullarıYazar: Zaim Taha El Haşimi (Maarif Bakanlığı tarafından Liselerde okutulmasına karar verilmiştir)Darulselam Matbaası - Bağdat 1929-1348sayfa : 242.

Kerkük Livası :
Bu liva Irak`ın kuzeyinde bulunmaktadır. Nüfus yoğunluğu 4:8/km2 (Çemçemal ve Kifri ) ila 16:32/km2 (Kerkük ilçeleri).1920 yılının verilerine göre bu livanın toplam nüfusu 92.000 kişi, nüfusun çoğunluğu ise Türktür , daha sonra kürt ve arap . Yapılan son sayıma göre Kerkük kazası 59216, Kifri kazası 32789 ve Çemçemal ve Kifri 35054 kişi olarak tespit edildi.Kerkük : Kerkük şehri Kara Hasan dağının doğu eteklerinde yer almaktadır.

Hasa Su ırmağının iki tarafına bölünmüş bir şekildedir. Hasa Su`nun doğu cephesinde kale yer almaktadır. Doğu cephesine kale tarafı, batı cephesinede Korya olarak adlandırılmaktadır. Korya tarafında çok sayıda bağ ve bostan bulunmaktadır. Şehrin kuzeyinde Şaturlu mahallesi yer almaktadır. Konut sayısı yaklaşık 40.000 dir. Evler taş ile yapılmıştır. Son sayımda Kerkük merkezinin toplam nüfusu 32191 olarak tespit edilmiştir. Nüfusun çoğu Türktür.

Bağdat -Kerkük demir yolları bu şehirden geçmektedir. Kerkük Irak`ın çok önemli merkezlerinden biridir.Bu önem­li bel­ge, Ker­kük’ün bir Türk şeh­ri ol­du­ğu­nun Irak res­mi ma­kam­la­rın­ca tes­cil edil­di­ği­ni gös­ter­mek­te­dir. Hem de Ker­kük ve ci­va­rı­nın Türk olduğunu belirten bu bel­ge­nin ya­za­rı, o dö­ne­min Irak Baş­ba­ka­nı ve Sa­vun­ma Ba­ka­nı­dır. Ker­kük’ün Türk­men şeh­ri ol­du­ğu­na da­ir en kü­çük bir şüp­he­si olan­la­ra bu bel­ge it­haf olu­nur. Aslı Arap olan ancak Amerika'da yaşayan Said K. Aburish, Saddam hakkında İngilizce kaleme aldığı eserin­de bir gerçeği aydınlatmak istiyor"Saddam, Kerkük'ü Araplaştırmaya çalışıyordu.

Sad­dam Kerkük'ün bir Arap, Kürtler de bir Kürt şehri oldu­ğunu iddia ediyorlardı. Aslında bu şehir ne Arap ne de bir Kürt şehridir. O şüphe götürmez bir Türkmen şehri­dir. Kürtler 1960 yıllarından itibaren planlı bir şekilde Kerkük'e gelmeye ve yerleşmeye başlamışlardır": Mic­ro­soft An­sik­lo­pe­di­sin­de ise Ker­kük Irak’ın pet­rol sa­na­yi­si­nin mer­ke­zi­dir. Ak­de­niz’e ham pet­rol ta­şın­ma­sı için pet­rol bo­ru hat­tıy­la bağ­lı­dır.

Ker­kük nü­fus ço­ğun­lu­ğu Türk­men­dir. Ay­rı­ca Kürt, Arap, Asu­ri ve Er­me­ni­ler­de bu­lun­mak­ta­dır.

Ker­kük’le il­gi­li bü­tün res­mi bel­ge­ler, açık­ça gös­te­ri­yor ki,1958 yı­lı­na ka­dar Ker­kük’te Kürt­le­rin nü­fus ora­nı ke­sin­lik­le %10’u geç­mi­yor­du. Yal­nız üç ma­hal­le­de Kürt­ler yo­ğun ola­rak ya­şı­yor­lar­dı: Ahi Hü­se­yin, İmam Ka­sım ve Şor­ca. Şor­ca ma­hal­le­sin­de sa­de­ce 126 ha­ne bu­lun­mak­tay­dı. Bu­na kar­şı­lık 38 semt ve ma­hal­le Türk­men­le­re ait idi. Arap­la­rın otur­du­ğu tek bir ma­hal­le var­dı, o da Arap­lar ma­hal­le­si di­ye bi­li­ni­yor­du. Bir ma­hal­le­de ise (El­mas mahallesi) Hı­ris­ti­yan­lar (Asu­ri, Kel­da­ni, Er­me­ni) ve Türk­men­ler ka­rı­şık hal­de ya­şı­yor­lar­dı. Ker­kük Ka­le­sin­de otu­ran­la­rın ta­ma­mı Türk­men idi ve bu­ra­da dört ma­hal­le bu­lu­nu­yor­du: Mey­dan, Ağa­lık, Zin­dan ve Ha­mam ma­hal­le­le­ri.

Yal­nız ka­le için­de ya­şa­yan Türk­men nü­fu­su, 3 Kürt ma­hal­le­si­nin nü­fu­su­na eşit­ti. 1957 nü­fus sa­yı­mı ise Ker­kük’ün ke­sin ola­rak bir Türk şeh­ri ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­tey­di. 1970’de Kürt­le­re özerk­lik ve­ril­me­si­ne iliş­kin gö­rüş­me­ler es­na­sın­da Irak Hü­kü­me­ti, 1957 nü­fus sa­yı­mı­na da­ya­na­rak, Ker­kük’ün hü­vi­ye­ti­ni be­lir­le­mek is­te­miş­ti ama Mesud Barzani’nin babası Mol­ la Mus ­ta­fa Bar­za­ni Ker­kük’ün de­mog­ra­fik ya­pı­sı­nı çok iyi bil­di­ği için bu is­te­ği ke­sin bir dil ile red­det­miş­ti. Şa­yet Ker­kük ger­çek­ten id­dia et­tik­le­ri gi­bi bir Kürt şeh­ri ol­say­dı red­de­der miy­di? İngiliz Yazar David McDowall A Modern History of The Kurds, eserinde şöyle demektedir:"Molla Mustafa (Barzani) Bağdat hükü­metini Kerkük, Hanekin ve Sincar gibi bölgelere Arapları yer­leştirmekle suçladı ve Arapları çoğunlukta gösteren nüfus sayımı sonuçlarını kabul et­meyeceğini hükümete bildirdi. Ayrıca üzerin­de sahtekarlık yapıldığı için, 1965 yılı nüfus sa­yımının verilerini de kabul etmedi.

Hükümet, Kerkük için 1957 sayım sonuçlarının dikkate alınmasını önerdi; ancak Barzani ise, Kerkük kentinde çoğunluğu hâlâ Türkmenlerin oluşturduğu gerekçe­siyle bu öneriyi de reddetti." Ve bugün bu şehir Kürt şehri olarak gösterilmek istenmekte ve yapılması düşünülen referandumda petrol zengini Kerkük'ün Kuzey oluşumuna dahil edilmesi hedeflenmektedir.

Mesud Barzani’nin babası molla Mustafa Barzani petrolden dolayı Kerkük’ü Kürt bölgesi ilan edip Kürtlere,Kerkük’ü ele geçirilmesi gereken hedef olarak göstermiştir.

Kürtler Türkmen şehri Kerkük’ü ne pahsına olursa olsun kuzey oluşumuna katmak istemektedirler. Kürtler işgalci ABD ve İngiltere ile iş birliği yaparak Irak’ın işgalinde rol oynadı.

İşgalci ABD ve İngiltere bu ihanetin karşılığı olarak Kerkük’ün idaresini Kürtlere altın tepside sundu.Ayrıca Irak’ın anayasasını ABD ve İngiltere hazırlarken Kürtleri memnun etmek için 140. maddeyi koydu.
Bu madde yalnız Kerkük’te bir referandum yapılmasını ön görüyor.

Dünyanın gözü önünde 750 bin nüfuslu Kerkük’e işgalcilerin göz yummasıyla 600 bin Kürt getirildi.Şimdi ise Kürtler utanmadan ve ısrarla bu referandumun yapılmasını istiyorlar.
Sizce 600 bin Kürt’ün Kerkük’e yerleştirilmesinden sonra sonuç şimdiden belli değil mi ? Aslında Kürtlerin hedefi petrol zengini Kerkük’ü hile ve düzenbazlıkla ele geçirmek ardından da hayal ettikleri sözde bağımsız bir Kürt devletini kurmaktır.Petrolsüz bunu gerçekleştiremeyecekleri için hedef Türkmen şehri Kerkük olmuştur.

ABD Irak Kürtlerine Kerkük’ü savaş ganimeti olarak sunmuştur ama petrol hariç.Türkmen şehri Kerkük’ün bir oldu bitti ile kuzey oluşumuna dahil edilmesi halinde ise,İran, Türkiye, Suriye ve diğer bölge ülkelerinin güvenliğini tehdit teşkil edeceği gibi, bölge bir kaosa sürüklenecektir.

KÜRT­LE­RiN KER­KÜK PO­Li­Ti­KA­SI :
Irak’ta­ki Kürt grup­la­rın Ker­kük po­li­ti­ka­sı­nı an­la­ya­bil­mek için söz ko­nu­su grup­la­rın med­ya ve yet­ki­li­le­ri­nin tu­tum­la­rı­na de­ğin­mek ge­re­ki­yor. Ge­nel ola­rak Irak Kürt­le­ri Ker­kük’ün Kürt böl­ge­si­nin bir par­ça­sı ol­du­ğu­nu id­dia ede­gel­miş­ler­dir.

On­la­rın ifa­de­le­ri­ne gö­re, Ker­kük Irak dev­le­ti­ne ait bir şe­hir de­ğil­dir, bu kent zor­ la Irak ’a il­hak edil­miş­tir. Gü­ya Kürt­le­rin ata­la­rı ta­ra­fın­dan ku­ru­lan Ker­kük(Kürtlerin Kerkük’te bir tane dahi tarihi eserleri yoktur), Irak Kürt­le­ri­nin baş­ken­ti ol­ma­lı­dır. Sözde Ker­kük’te ya­şa­yan Türk­men­leri ise azın­lık ko­nu­mun­da­dır­lar. Ker­kük ol­ma­dan Kürt Dev­le­ti kur­mak fik­ri bir an­lam ifa­de et­mi­yor.

Ku­ra­cak­la­rı dev­le­ti ya­şa­ta­bil­mek için böl­ge­nin kal­bi tüm ha­yat da­mar­la­rı­na mut­la­ka sa­hip ol­mak ge­re­ki­yor.Bu­nun bi­lin­cin­de olan Kürt­ler, Ker­kük’ü ele ge­çir­mek, Ker­kük’ü Kürt­leş­tir­mek için el­le­rin­den ge­le­ni ya­pı­yor­lar. Ker­kük ko­nu­sun­da plan­la­rı­nı uy­gu­la­ya­bil­mek için böl­ge­nin ezi­ci bir ço­ğun­luk­la ha­kim un­su­ru olan Türk­men­le­ri et­ki­siz ha­le ge­tir­mek ge­rek­li­li­ği­nin far­kın­da­lar. Bu ned­en­le Türk­men­le­rin hiç­bir si­ya­sal hak­ka sa­hip ola­ma­ma­la­rı için efendilerinin ön­le­ri­ne koy­du­ğu pla­nı har­fi har­fi­ne uy­gu­la­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. Kürtlerin, Ker­kük ile il­gi­li Türk­men­le­re yö­ne­lik iz­le­di­kleri po­li­ti­ka­nın ar­gü­man­la­rı, Irak hü­kü­met­le­ri­nin geç­miş­te uy­gu­la­dık­la­rı­nın ade­ta tı­pa­tıp ben­zer­le­ri.

Sad­dam Hü­se­yin son­ra­sın­da Ker­kük’ü he­def alan Kürt­le­rin ha­re­ket­le­ri­nin te­mel he­de­fi, şe­hir­de­ki de­mog­ra­fik ya­pı­yı de­ğiş­tir­mek­ti. Kürt grup­la­rı Ker­kük’te­ki emel­le­ri­ne ula­şa­bil­mek için söz­de Ker­kük’ten göç et­ti­ril­dik­le­ri­ni ile­ri sür­dük­le­ri ki­şi­le­ri, bu ken­te yer­leş­ti­re­bil­mek için bin­ler­ce sah­te bel­ge ha­zır­la­dık­la­rı bi­lin­mek­te­dir. Bu­nun ha­ri­cin­de Irak’ın iş­ga­lin­den son­ra kul­la­nı­lan Kürt­leş­tir­me ar­gü­man­la­rın­dan bi­ri de, Ker­kük’te­ki de­mog­ra­fik ya­pı­yı de­ğiş­tir­me ama­cıy­la di­ğer Kürt yer­le­şim bi­rim­le­rin­de do­ğan ço­cuk­la­rın Ker­kük’te ka­yıt edil­me­le­ri­ni sağ­la­mak ve bu ko­nu­da özen­di­ri­ci mad­di teş­vik­ler ver­mek ol­muş­tur.

Kürt grup­la­rı­nın iş­bir­li­ğiy­le de Irak’ın iş­ga­li ön­ce­sin­de ve iş­gal sı­ra­sın­da yap­tık­la­rı iş­bir­li­ği­nin ödü­lü ola­rak ilk adım­da ken­di­le­ri­ne va­at edi­len Kürt fe­de­ras­yo­nu­nu kur­mak ko­nu­sun­da um­duk­la­rı des­te­ği Bush yö­ne­ti­mi­nin faz­la­sıy­la sağ­la­ya­ca­ğı­nı an­la­yın­ca ta­rih­le­ri­nin en bü­yük se­vin­ci­ni ya­şa­mış­lar ve 2003 Mart ayın­dan iti­ba­ren Al­la­hın her gü­nü Kürt­ler için bay­ram ol­muş­tur. Bush’un fe­de­ral bir Kürt dev­le­ti ku­ru­la­ca­ğı­na iliş­kin de­me­ci­ni şaş­kın­lık ve se­vinç­le kar­şı­la­yan Kürt grup­la­rı, ni­ha­yet mu­rad­la­rı­na er­dik­le­ri­ni dü­şü­ne­rek ye­ni efen­di­le­ri Jay Gar­ner’in (ABD’nin ilk Irak Va­li­si) fe­de­ras­yon ve Kürt tec­rü­be­si­nin bü­tün Irak için ör­nek alın­ma­sı ge­rek­li­li­ği­ne da­ir açık­la­ma­sıy­la ade­ta coş­muş ve ken­di­le­rin­den geç­miş­ler­dir. Du­ru­mun her ge­çen gün leh­le­ri­ne ge­liş­mek­te ol­du­ğu­nu dü­şü­nen Kürt grup­la­rı, Ker­kük ve Mu­sul ko­nu­sun­da da­ha tu­tu­cu bir ta­vır ta­kın­ma­ya baş­la­mış­lar­dır.

Mesud Bar­za­ni ve Ce­lal Ta­la­ba­ni sa­va­şın son­la­rı­na doğ­ru peşmergelerinin Mu­sul ve Ker­kük’e gir­me­siy­le bu ko­nu­da­ki ya­yıl­ma­cı bek­len­ti­le­ri­ni per­va­sız­ca di­le ge­tir­me­ye baş­la­mış­lar­dır. On­la­rın ağ­zın­dan şu söz­ler sık­ça du­yu­lur ol­muş­tur: “Biz­ler Ker­kük ve Mu­sul top­rak­la­rı­nı ta­rih, coğ­raf­ya ve sos­yal ola­rak Kürt top­rak­la­rı say­mak­ta­yız.” Özel­lik­le üze­rin­de dur­du­ğu­muz Ker­kük’te­ki de­mog­ra­fik ya­pı­nın de­ğiş­ti­ril­mek is­ten­me­si­nin ne­de­ni, ay­nı po­li­ti­ka da­ha ön­ce Türkmen Şehri Er­bil’de uy­gu­lan­dı­ğı için bi­li­ni­yor­du. Amaç, ge­le­cek­te ya­pı­la­cak olan her­han­gi bir nü­fus sa­yı­mın­da üs­tün­lü­ğü sağ­la­ya­rak avan­taj­lı bir du­ru­mu ya­ka­la­mak­tı. Böy­le­ce ra­hat­lık­ la Ker ­kük’ün bir Kürt ken­ti ol­du­ğu­nu id­dia edebi­le­cek­ler­di. Ni­te­kim 1. Kör­fez Sa­va­şı’ndan son­ra Kürt grup­la­rın kont­ro­lü­ne ge­çen Türkmen Şehri Er­bil’de de ay­nı pla­nı ba­şa­rıy­la uy­gu­la­mış­lar­dı. 1991’den be­ri Er­bil şeh­ri­ni Kürt­leş­tir­mek ama­cıy­la yü­rü­tü­len de­mog­ra­fik ya­pı­yı de­ğiş­tir­me po­li­ti­ka­la­rı se­me­re­si­ni ver­miş ve bu­gün ge­li­nen nok­ta­da Kürt nü­fu­su Türk­men­le­re yaklaşmaktadır.

KERKÜK’TE YAĞMA VE TALAN :
10 Ni­san 2003 ta­ri­hin­de Irak as­ker­le­ri­nin şeh­ri bo­şal­tıp gü­ne­ye doğ­ru çe­kil­me­le­ri üze­ri­ne Kürt peş­mer­ge­le­ri Ker­kük’e sal­dır­dı­lar. Türk­men şeh­ri­ne gir­mek­le kal­ma­dı­lar, şe­hir­de­ki res­mi da­ire bi­na­la­rı­nı, has­ta­ne, iş­ye­ri, ev­le­ri, özel araç­la­rı yağ­ma ve ta­lan et­ti­ler.

İlk yağ­ma­la­nan yer­le­rin Ta­pu Ve Nü­fus Da­ire­le­ri­nin ol­ma­sı, Kürt­le­rin mak­sa­dı­nın Ker­kük’te­ki Türk­men nü­fus ka­yıt­la­rı­nı yok ede­rek, Irak Türk­le­ri­ni azın­lık du­ru­mu­na dü­şür­mek ol­du­ğu açık­ca an­la­şı­lı­yor­du. Kürt peş­mer­ge­le­ri, 11 Ni­san 2003 ta­ri­hin­de, Mu­sul’a gi­re­rek Ker­kük’te­ki­ne ben­zer yağ­ma ve ta­lan olay­la­rı­nı ger­çek­leş­tir­di­ler. Bu tah­rip, ta­lan ve yağ­ma­la­rın mey­da­na gel­me­si, Irak or­du­su­nun Ker­kük’ten gü­ne­ye doğ­ru çe­kil­me­sin­den son­ra ol­muş­tur. Her­han­gi bir sa­vaş ve­ya ça­tış­ma­nın ya­şan­ma­dı­ğı bir or­tam­da Kürt­ler, dev­let da­ire­le­ri­ni ve in­san­la­rı­n evlerini, özel araçlarını ve iş yerlerini yağ­ma­la­mış­lar­dır.

ABD’nin iş­bir­lik­çi­le­ri KDP ve KYB(Mesud Barzani ve Celal Talabani), Türk­men şeh­ri Ker­kük’ün Kürt­le­re ait ol­du­ğu­nu id­dia edi­yor­lar­dı.

El­le­rin­de bu asıl­sız id­di­ayı doğ­ru­la­ya­cak bir bel­ge, Ker­kük’te ya­şa­dık­la­rı­na da­ir ta­pu­la­rı ol­ma­dı­ğı için ken­tin Türk kim­li­ği­ni yok et­mek ga­ye­siy­le nü­fus ve ta­pu ka­yıt­la­rı­nı im­ha­ya kal­kış­tı­lar. Kürtler Kerkük'ün kendilerine ait olduğu iddiasında bulunuyorlar. Sayın Okuyucular Allah aşkına insan kendine ait olan bir şehri talan edip, yağmalar mı hiç? Ayrıca bu talan ve yağmalama Kürtlerin yoğun yaşadığı Süleymaniye ve Dohuk şehirleri ile Çamçamal, Akra, Selahaddin, Zaho gibi kentler ve kasabalar da olmamıştır. Kürtler tarafından bu yağma ve talanın yanlızca Kerkük ve Musul’da olması bir anlam taşımıyor mu sizce?

KERKÜK’E YERLEŞTİRİLEN İTHAL KÜRTLER :
Tüm bilgi ve belgeler Kerkük'ün demografik yapısının na­sıl değiştirildiğini, bu konuda bugüne kadar yapılanları açıkça ifade ediyor.
Kürt kentlerinden, Türkiye, İran ve Suriye’den 600 bin Kürt, 20 bin Dolar para, aylık maaş ve arazi vaadi ile Kerkük’e getirildi. 300 bin kişi de seçmen olarak kaydedildi.

Kerkük’le ilgisi olmayanlar buraya taşındı. Onlara ev, arazi, çadır verildi. Yerleşmeleri teşvik edildi.Bu evler ve araziler Devlete ve Türkmenlere aitti.
Kürtler bu ev, konut ve arazileri gasp ettiler.Kürtler istila ettikleri Kerkük’te hemen hemen buldukları bütün boş arazilere ev ve konut yaptılar.

Bu ithal Kürtler Kerkük'ü, Leylan, Süleymaniye ve Erbil'e bağlayan kuzey güzergahındaki yollar üzerinde bulunan Rahimova, İskan ve Şorca mahallelerinde yapılmış veya yapımı başlayan konut­lara yerleştirildi ve Kerkük’ün etrafına Kürt Güvenlik Hattı oluşturuldu.
Irak’ın kuzeyindeki varoşlardan, Suriye-Türkiye-İran’dan getirilen Kürt aileler, Kerkük stadyu­mu içine veya stadyum kenarına yapılan evlerde barındırılıyor.

Saddam döneminden kalma Kerkük'teki askeri garnizon (Feylak) içinde bulunan lojmanlara ve yapılan evlere de getirilen Kürtler aileleriyle birlikte yer­leştirildi.Kerkük'te okul, nüfus ve tapu müdürlüklerinin büyük çoğun­luğu da Kürtlerin eline geçti.

Kürtler sadece demografik yapının bu raporda ifade edildiği gibi değiştirilmesiyle yetinmiyor. On binlerce Kürd’ün Kerkük'ün etrafını çevirmiş durumda.

Bu ithal Kürtleri (Kerkük’e ilgisi olmayanlar) yerleştirmek için Kerkük’ün girişinde hem Süleymaniye hem de Erbil’in kontrol noktalarını geçtikten sonra yolun iki tarafında iki katlı toplu konutlar yapıldı. Bu konutlar,Kerkük’e ithal edilen, çadır, stadyum, devlet binaları, askeri garnizonlar, evsiz, barksız onbinlerce Kürt’e verilecek.

Konutların finansörlerini soracak olursanız işbirlikçilerin “Efendileri”dir (ABD,İNGİLTERE;İSRAİL……..).

Abu Greyb işkence skandalını dünyaya duyuran Pulitzer ödüllü Amerikalı gazeteci yazar Sey­mo­ur Hersh; “Ker­kük’ün de­mog­ra­fi­si­ni de­ğiş­tir­mek için ken­te her gün 50 Kürt ai­le gön­de­ri­li­yor.” Böl­ge­nin uz­manı ve araş­tır­ma­cı­sı “Prof. Dr. Ümit ÖZ­DAĞ” son za­man­lar­da Ker­kük’te ABD-Kürt iş­bir­li­ği­ni su yü­zü­ne çı­kar­mak­ta­dır.

“ABD’nin Irak ve Kürt ope­ras­yo­nu­nun sür­dü­ğü an­la­şıl­mak­ta­dır. Şöy­le ki, Ker­kük’te 8.000 evin ya­pıl­ma­sı için ABD, Bar­za­ni’ye kre­di aç­mış­tır. Bu Ke­rkük’te ya­pı­lan et­nik te­miz­li­ğin bir uzan­tı­sı ve Ker­kük’ün Kürt­le­re tes­lim edil­me­si­nin ye­ni bir aşa­ma­sı­dır. 8.000 ev için kre­di de­mek en az 100.000 Kür­dün Ker­kük’e yer­leş­ti­ril­me­si­nin fi­nans­ma­nı­nın sağ­lan­ma­sı­dır.

Ker­kük’ü Kuzey oluşumuna bağ­la­mak için ya­pı­la­cak olan re­fe­ran­dum, Irak’ta oy­na­nan oyu­nun par­ça­sı­dır.

Ya­ni Bü­yük Or­ta­do­ğu Pro­je­si­nin (BOP) bir par­ça­sı­ ve Kürt dev­le­ti­ne (İkin­ci İs­ra­il’e) gi­den yol... Mesud Barzani’nin Kerkük Hakkındaki DüşünceleriMesud Barzani; “ Türk­men­le­rin Ker­kük’te ve Ker­kük’e bağ­lı ba­zı il­çe­ler­de ço­ğun­lu­ğu oluş­tur­duk­la­rı­na da­ir söz­le­ri işi­ti­yor ya da oku­yo­ruz. Bu nok­ta­yı tar­tış­mak is­te­mi­yo­rum. Di­ye­lim ki bu id­dia doğ­ru­dur, o za­man Ker­kük’ün Kürt top­rak­la­rın­da yer al­dı­ğı, Türk top­ra­ğı ol­ma­dı­ğı ger­çe­ği açık bir şe­kil­de ka­bul edil­me­li­dir. “Türk­men şeh­ri Ker­kük’ün, kuzey oluşumuna da­hil edil­me­si­ni is­te­yen Irak Kürt­le­ri­nin, bu ıs­rar­la­rı­nın al­tın­da ya­tan ne­den ne­dir aca­ba? Ta­bii ki se­bep, duy­gu­sal­dır, bir di­ğer ifa­de ile eko­no­mik­tir ve bu­nun adı da pet­rol­dür.

Kürt grup­la­rı­nın Türk­men­le­re ver­di­ği en bü­yük za­rar, ıs­rar­ la Ker ­kük’ün kuzey oluşumuna da­hil edil­me­si ta­le­bi­dir. Sad­dam Hü­se­yin ise gü­ney­den ge­tir­di­ği on­bin­ler­ce Arap’ı Ker­kük’e yer­leş­tir­di, Arap­laş­tır­ma ve asi­mi­las­yon po­li­ti­ka­sı baş­la­mış ol­du. Türk­men­le­rin ma­hal­le­le­ri, ev­le­ri, Ker­kük ka­le­si­ni, Türk­men köy­le­ri­ni çe­şit­li ba­ha­ne­ler­le yık­ma­ya baş­la­dı­lar. Yer­leş­ti­ril­mek için ge­ti­ri­len Arap­la­ra ara­zi ve 10 bin Di­nar, (33 bin do­lar) mad­di yar­dım ya­pıl­dı. Türk­men­ler zor­la göç et­ti­ril­di. Bu po­li­ti­ka 2003’e ka­dar de­vam et­ti. 9 Ni­san 2003’den son­ra da Ker­kük ve di­ğer Türk­men kent­le­ri Kürt is­ti­la­sı­na uğ­ra­dı. ABD ile bir­lik­te Ker­kük’ü iş­gal et­ti­ler. 600 bin Kürt Ker­kük’e yer­leş­ti­ril­di.

Kürt grup­la­rı es­ki huy­la­rın­dan vaz­geç­me­miş­ler­di. Ker­kük’ün bü­tün dev­let da­ire­le­ri si­lah zo­ruy­ la Kürt grup­la­rı ta­ra­fın­dan yağ­ma­la­nıp ta­lan edil­di. Haklı olarak şunu sormak gerekir ; Kerkük Kürtlerin ise neden yağmalayıp, yıkıp, talan ediyorlar?

Kar­deş­lik­ten bah­se­di­yor­lar, ne bi­çim kar­deş­lik­tir bu, böy­le kar­deş­li­ğe kar­ga­lar bi­le gü­ler. Şim­di ise Ker­kük bi­zim di­yor­lar. Ya­ni dağ­dan ge­len bağ­da­ki­ni ko­var mi­sa­li. Sad­dam git­ti, ye­ri­ne Sad­damlar gel­di, ama ade­ta Sad­dam’ın kop­ya­la­rı.

Yıl­lar­dır de­vam eden Kürt is­yan ha­re­ke­ti, Irak’a mil­yar­lar­ca do­lar za­ra­ra ne­den ol­muş, Irak’ın ge­liş­me­si­ni, re­fa­ha ulaş­ma­sı­nı ve güç­len­me­si­ni en­gel­le­miş­ti. "Türk­men mi, o da kim? Buralarda sadece Kürtler var..." rolüne bü­rünüyorlar, bir taraftan da Türkmen kentleri ve ilçeleri de Kerkük ve Telafer örneğinde olduğu gibi Türkmen­ler bazen toplu, bazen de tek tek ortadan kaldırılıyor. Bu da yetmi­yor, Türkmenlhere ait ne varsa, tarihi eserleri, hatta mezar taşlarını bile yok ediyorlar.

Kerkük’ü Kürtleştirme Yarışı :
Oysa ki, ABD ve Kürtlerin iddialarının aksine Kerkük'teki ger­çek durumu 30 Aralık 2004 tarihli Mark McDonald imzalı Mercury News'in haberi gayet açık olarak özetlemektedir. Kerkük'te bir asimilasyon ve sürgün programı Kürt peşmergelerce yürürlüğe konmuştur:"Baskın ve iyi silahlanmış Kürt grupları ve memurları Ker­kük'teki pek çok hükümet binalarına, telekom binalarına, TV istas­yonlarına, askeri ve polis kurumlarına ve eski Baas rejimine ait ça­lışma mekanlarına yerleşmiştir.

Yüzlerce Kürt polis (peşmerge) memuru Kürt bölgelerinin değişik yerlerinden şehre getirilmiştir. Kürtler aynı zamanda örtülü, fakat agresif bir kampanyayla şehri Kürt doktorlar mühendisler, öğretmenler ve avukatlarla doldurarak Kerkük'ün sosyal ve kültürel yaşamına hükmetmeye çalışmaktadırlar. Örneğin Selahaddin Üniversitesi'nden Kerkük Üniversitesi'ne Kürt profe­sörler ve Öğretim üyeleri nakledilmektedir.

Selahaddin Üniversitesinin Dekanı bunun bir etnik görev olarak benimsenmesini istenmiştir.Kerkük, bu kültürel ve siyasi taarruzların yanı sıra, demo­grafik yapısının hızla değiştirildiği hızlı bir Kürtleştirme sürecine girmiştir. Bu süreç henüz başladığında Kerkük'ten sorumlu 2. Tü­men komutanı Mark Davey'in beyanatıyla, Kerkük'e giren Kürt sa­yısı günlük ortalama 500 olmuş ve sadece Ağustos ayı itibariyle şehre 20 bin Kürt yerleşmiştir.

Savaşın bitişini takip eden 18 ayda bu rakam 70,000'lere ulaşmıştır. Kürtlerin yaşadığı kentlerden 3 bin 987 Kürt ailesinin (21 bin 517 kişi) Kerkük'e geldiği , bu ailelerden 1146'sının boş olan evlere, diğerlerinin ise kiraladık­ları veya kullanılmayan kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirildi­ği" basına bu hususta yansıyan bilgilerden bir tanesidir.

İşgalleriyle beraber ilk iş olarak nüfus ve tapu dairelerini yağ­malayan Kürt peşmergeler, Türkmenleri sadece askeri ve kültürel bir baskı altına almakla da yetinmemişler. Böl­ge­ye gi­den Mı­sır­lı ga­ze­te­ci Ner­min El Muf­ti de “Al Ah­ram We­ekly” der­gi­sin­de iz­le­nim­le­ri­ni ak­ta­rır­ken, Ker­kük’e Kürt göç­men yı­ğıl­dı­ğı­nı, bun­la­rın fut­bol sa­ha­la­rı ve iz­ci kamp­la­rı da­hil boş bul­duk­la­rı her ye­re yer­leş­tik­le­ri­ni yaz­dı.”Ke­li­me­nin tam an­la­mıy­ la Türk ken­ti olan Ker­kük şim­di hız­ la Kürt ­leş­ti­ri­li­yor” ifa­de­si­ni kul­lan­dı.9 Aralık 2007 tarihinde araştırmacı gazeteci Stephen Farrell’in Amerikan’ın önde gelen gazetelerden The NewYork Times’te Türkmen şehri Kerkük’ün Demografik yapısının değiştirilmesini “ Kerkük Petrol Mücadelesinde Kullanılan Piyon Kürtler” başlığıyla her şeyi gözler önüne seriyor.

Irak’ın petrol yönünden en zengin rezervlerinin yanı başındaki bu varoşlarda, kurak futbol sahasının tam girişinde idrar deresi akıyor. Stadyumda kalan 2,200 Kürt stadyumdaki boşlukları, stantları ve otoparkları briket gecekondulardan mürekkep bir mülteci şehrine dönüştürmüş; stadyumda bu Kürtlerden başka kimse yok.

Bu evsiz Kürtler( Haklı olarak şu soruyu sormak gerekiyor bu Kürtler Kerküklü ise yaşadıkları evleri , okudukları okulları, yakınları ve akrabaları nerededir?)futbol için değil siyaset için orada bulunuyor. Petrolün bol olduğu kuzeydeki Tamim Eyaleti’nin ve başkenti Kerkük’ün, Kürt Bölgesel Yönetimi idaresine mi gireceğini yoksa Bağdat yönetiminde mi kalacağını belirleyecek referandumda oynaması gereken gönülsüz oyuncular onlar. Bu istikrarsız şehir, gecikmelerden ve belirsizlikten çok çekeceğe benziyor.

Petrol, siyaset ve etnik kargaşanın birleşimi Kerkük’ü potansiyel olarak ülkede patlamaya en hazır yer haline getiriyor. Kürtlerin şikayet ettikleri nokta ise referandumdan önce şehri Kürt oylarıyla doldurmak için kendilerini buraya zorla göç ettirenlerin kendi Kürt yetkilileri olması. Bu durumdan şikayetçi olan 67 yaşındaki taksi şoförü Hacı Velid Muhammed 2003 işgalinden sonra, Kürt yetkililerinin Çamçamal yakınlarında yaşayan bir grup Kürt’e dediği, “orada bir çadıra dahi sahip olsanız, oraya gitmek zorundasınız” şeklindeki cümleyi aktarıyor.

Reddetmesi durumunda ne olacağını kendine sorduğumuzda, şöyle diyor Muhammed: Allah şahit, yemeğimizi keserler aylığımızı ödemezlerdi, bize hiçbir şey vermez geri dönmeye mecbur bırakırlardı. Başka bir Kürt, Necat Cesim Muhammed ise yetkililerin :“Dediler ki, eğer dönmezseniz Kerkük’ü kaybedeceğiz. Siz Kürtsünüz ve Kerkük Kürdistan’ın ocağına yeniden dönmeli”. ( Acaba daha önce bizim ve tarihçilerin bilmediği sözde kürdistan diye bir devlet veya oluşum mu vardı orada ?

Görünen o ki Kürtler kendilerine tarih dayanağı olmayan yeni bir tarih yaratmaya çalışıyorlar.) “ Fakat gitmek istemeyenlere hiçbir maddi destek sağlanmayacak ve bu şekilde bastırılacaktı. Kabul etmeseydim işime son vereceklerdi” diye ekliyor Muhammed. Yıllar boyunca yapılan hileli seçimler ve zorunlu yerleşim sebebiyle nüfusun çarpıtıldığı bir eyalet olan Kerkük’te sorunun çözümüne yönelik Irak anayasası üç aşamalı bir çözüm sürecinden bahsediyor.

Kerkük Eyalet Konseyi başkan yardımcısı olan Faik El Talabani ise : “Kerkük’te sürekli patlamalarla ölümlere şahit oluyorsunuz, nasıl olur da birini orada yaşamaya ikna edebilirsiniz ki? Kerkük’ün şartları iyi olmadığından, kendim ailelere Kerkük’e gelmemelerini söylüyorum.” diyen Talabani, Kürtlerin kendi insanlarını göç ettirdiği yönündeki iddiaları ise reddediyor. (Bütün dünyanın gözü önünde 600 bin Kürt Kerkük’e yerleştiriliyor ve utanmadan hale yalan söylüyorlar )
Bir zamanlar Arapların ikamet ettiği Subay Bölgesi ( Saddam Hüseyin’in Kerkük’ü Araplaştırma politikası döneminde inşa edilen bir bölgedir.

Dün Kerkük Araplaştırılıyordu bugün ise Kürtleştiriliyor. Nedenini sorarsanız bölgeye felaketi getiren petroldür) olarak adı geçen bölgenin adının Kürtçede yeni gün manasına gelen “Nevruz” olarak değiştirilmiş olduğunu fark ediyorsunuz.

Saddam Hüseyin yönetiminde Hava Kuvvetleri Tuğgenerali Vafak Aziz El Ubeydi, kendinin ve tüm komşularının bölgeyi terk ettiğini, eski mallarını kontrol etmek için zaman zaman buraya döndüğünü ifade ediyor: “Araplara karşı saldırgan bir tavır takınan peşmergelerin nefretinden korunabilmek için, binlerce Arabın yaptığı gibi ben de evimi terk ettim. 20 gün sonra Kerkük’e döndüğümde evimin sahiplenildiğini ve eşyalarımın çalındığını gördüm, ayrıca eve Kürtçe bir de yazı bırakılmıştı.

Daha sonra Kürt üniformaları giyen kişiler bana gelerek ‘Canını seviyorsan evi hemen terk et’ dedi ve evimi terk etmek zorunda kaldım.Sad­dam Hü­se­yin dö­ne­min­de Ker­kük’ten çı­ka­rı­lan Türk­men, Kürt, Asuri ve Keldani’lerin sa­yı­sı, bel­ge­le­re ve is­ta­tis­tik­le­re gö­re 11.878 ki­şi­dir. Irak Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı Gı­da Kar­ne­si­ne gö­re; 30 Ni­san 2003 e ka­dar tüm et­nik grup­lar­dan 11865 ki­şi gö­çe zor­lan­mış­tır.

Kürt­le­rin kay­na­ğı­na gö­re; Ka­sım 2003 Ta­ri­hin­de KYB (Ce­lal Ta­la­ba­ni’nin Par­ti­si) adı­na ya­yın­la­nan El-İt­ti­hat ga­ze­te­si­ne gö­re gö­çe zor­la­nan Kürt­le­rin top­lam sa­yı­sı 11.700. 2206 sa­yı­lı ve 24 Tem­muz 2003 Ta­rih­li Kürdistan-i Nwe Ga­ze­te­si­ne gö­re “15839 Kürt ve Türk­men’in gö­çe zor­lan­dı­ğı” be­lir­til­mek­te­dir. 2000 Yı­lın­da İn­san hak­la­rı tem­sil­ci­si Max Van Der STO­EL’in Ker­kük’ü zi­ya­ret ede­rek ha­zır­la­yıp, Bir­leş­miş Mil­let­le­re sun­du­ğu ulus­lar ara­sı ra­po­ra gö­re 25.000 Türk­men, 11.700 Kürt gö­çe zor­lan­mış­tır.

Gö­çe zor­la­nan 15839 ki­şi­nin hep­si­nin Kürt ol­du­ğu­nu dü­şün­sek bi­le (ki ço­ğu Türk­men dir), Ker­kük’e dı­şa­rı­dan yer­leş­ti­ri­len 600.000’i aş­kın Kürt için na­sıl bir açık­la­ma ya­pı­la­bi­lir? Kürt grup­la­rı 17 Mart 1991 ve 10 Ni­san 2003’te Ker­kük’ü yağ­ma­la­ya­rak, şe­hir­de­ki dev­let da­ire­le­ri­ni ta­lan et­ti­ler. Ker­kük’ün de­mog­ra­fik ya­pı­sı­nı de­ğiş­tir­me­nin yo­lu­nu aç­mak için nü­fusve tapu ka­yıt­la­rı­nı im­ha et­ti­ler. Si­ze so­ru­yo­rum, bu te­sa­düf mü dür?

Kerkük’ ü Önemli Kılan Petrold’ür :
Or­ta­do­ğu­da Kürt ay­rı­lık­çı­ğı her ge­çen gün bü­yük ve bü­yü­yen bir teh­dit ha­li­ne ge­li­yor. Ker­kük şeh­ri­ni de Kürt oluşumuna da­hil ede­rek Kürt Dev­le­ti kur­mak ha­yal­le­ri pe­şin­de ko­şu­yor­lar. On­lar için Ker­kük’ü önem­li kı­lan zen­gin pet­rol kay­nak­la­rıdır. Wil­li­am Sa­fi­re, 14 Ocak 2004 ta­rih­li The New­York Ti­mes’da­ki kö­şe­sin­de ay­nı yön­de me­saj­lar ver­di:“ KYB’li Kürt Ber­ham Sa­lih (Irak Başbakan Yardımcısı), Irak’lı Kürt­le­rin baş­kent­le­ri ola­rak gör­dük­le­ri Ker­kük’ün ki­lit önem ta­şı­dığ­nı söy­lü­yor, şu var ki ken­tin Türk­men yer­li­le­ri ile Arap yer­le­şim­ci­le­ri ise şid­det­le bu fik­re kar­şı çı­kı­yor­lar.

Ker­kük Irak’ın de­va­sa pet­rol re­zerv­le­ri­nin %40’ı üze­rin­de ku­ru­lu bir kent. Ber­ham Sa­lih “Ker­kük bir pet­rol me­se­le­si de­ğil­dir.” di­yor­du. Bu ba­na se­na­tör Da­le Bum­pers’in Clin­ton sa­vun­ma­sın­da sar­fet­ti­ği şu söz­le­ri ak­lı­ma ge­ti­ri­yor. “Bi­ri bu­nun seks­le bir il­gi­si yok di­yor­sa bi­lin ki seks­le il­gi­li­dir…

Ker­kük’te Türk­men­ler, Hı­ris­ti­yan­lar (Asuri ve Keldaniler) ve di­ğer azın­lık­la­rın hak ve sta­tü­le­ri­nin ya­sal ko­ru­ma al­tı­na alın­ma­sı­na ve Irak’ın ulu­sal ko­mu­tan­lı­ğın­da peş­mer­ge­le­rin ye­ri­nin be­lir­len­me­si­ni de içer­me­li­dir. Ya­hu­di asıl­lı Wil­li­am Sa­fi­re, dün­ya­ca ta­nı­nan bir ga­ze­te­ci­dir. Kürt­le­re ya­kın­lı­ğı ile bi­lin­mek­te­dir.

Ber­ham Sa­lih ise Ce­lal Ta­la­ba­ni’nin sağ ko­lu­dur, di­li­nin al­tın­da­ki bak­la­yı çı­ka­rı­yor. Kürt­le­rin, Türk­men şeh­ri Ker­kük ile il­gi­le­ri­nin baş­lı­ca se­be­bi pet­rol­dür. İle­ri de ha­yal et­tik­le­ri bir dev­le­tin eko­no­mik ola­rak te­mel da­ya­na­ğı­nı oluş­tu­ra­cak­tır. 600 bin Kür­dün Ker­kük’e ka­nun­suz ola­rak kay­dı­rıl­ma­sı bu pla­nın bir par­ça­sı­dır.

Kürt­ler; İs­ra­il, ABD ve İn­gil­te­re’nin des­te­ğiy­le Ker­kük’ü ele ge­çir­mek is­ti­yor­lar. Irak Türk­le­ri­nin mü­ca­de­le­si­ni hak­sız­ca eleş­ti­ren­le­rin, Ker­kük’te ve böl­ge­de olup bi­ten­ler­le il­gi­li ye­ter­li bil­gi­le­ri ol­du­ğu­nu san­mı­yo­ruz. Irak Türklerini yıldırmak ve sindirmek isteyen yalnızca peşmergeler değildir, dış güçlerdir.

Irak'ın Geleceğinde Pazarlık Konusu Kozu: Kerkük

9 Şubat 2005 tarih­li The New York Times'ta yayınlanan makalede Sandra Mackey şöyle di­yor: Kerkük Irak'ın bi­linen petrol kaynaklarının %40'ını oluşturan petrol kuyuları açısından anahtar konumunda. Bu kuyular en kötü ihtimalle Irak'ın geleceğine dair pazarlıklarda önemli bir koz olacak. En iyi ihtimalle de müstakbel bir Kürt devletinin ekonomik temelini teşkil edecek." Gerçekten Kerkük'te olanları sadece Ankara değil, Tahran ve Şam da dikkatle izlemektedir.

Halen Irak'ta devam eden iç savaşın dışında kalan Kürt bölgelerinde başlayabilecek çatışmalar, Ker­kük petrollerinin paylaşımından kaynaklanacaktır. Çünkü Kerkük'e yönelik Kürt nüfus kaydırması, seçimlerden sonra da devam etti. "Kendilerine ait olmayan yerleri parselleyip, el koyarak oralarda binalar yapıyorlar. Hatta devlet dairelerini bile Parsellediler. Şimdiye kadar 500 bin kişi geldi." diyor.Bölgede ABD ve Kürtler arasındaki işbirliğinin açık bir göstergesi, Amerikan “Herald Tribune” gazetesinde Diane E.King imzalı yazı ile kanıtlanmıştır.

Yazar 2003'den bu yana Irak'a birçok kez gittiğini, yaptığı gözlemlerde Kürt peşmergelerle Amerikan askerleri arasında sıcak ve işbirlikçi bir ilişkinin varlığına dair çok güçlü kanıtlar gördüğünü belirtmiştir. Ayrıca 2005 sonunda Irak ordusunun yapısına dair yapılan istatistikler de ordunun büyük oranda etnik Kürtlerden oluştuğu vurgulamıştır.

ABD'nin Irak'taki tek müttefiki hâline gelen Kürtlere, Irak "Petrol Yasası"nda da olumlu yaklaşılması hâlinde, bölgedeki Kürtlerin Irak pet­rolünün 1/4'nden fazlasına sahip olması mümkün olabilecektir. 11 Ocak 2007'de İngiliz "The Independent" gazetesinde yer alan haber de, Irak'ın yeni Petrol yasa tasarısı ABD ve İngiliz petrol şirketlerine 30 yıl bo­yunca üretimi paylaşma hakkı tanı­maktadır.

Yasa taslağının son şeklini almasında Irak Petrol Komitesi Baş­kanı ve aynı zamanda Başbakan Yar­dımcısı Kürt Berham Salih'in rol oy­naması.çeşitli şüpheleri de beraberinde getirmektedir.Şayet, yeni Petrol Yasası, petrol yataklarını işletme hakkını bölgesel yönetimlerin inisiyatifine bırakacak şekilde çıkarılırsa, bundan Kürtlerin yararlı çıkacağı açıktır.

Bu nedenledir ki, Kürtler Kerkük için her şeyi göze alacaklarını ifade edecek kadar cesur ya da "kör" olabilmektedirler. Bu tasarı, EXXON, SHELL, BP gibi şirketlerin Irak'a girip petrol çıkarmalarına imkân sağlayacaktırABD, Irak petrollerini 30 yıl boyunca elinde tutarak, Çin ve Rusya gibi diğer iki rakibin de bölgeye nüfuzunu engelleyerek, ekonomik olarak açık ara fark yaratıp, küresel hegemonyasını daha güçlendirecektir.Unutmayalım ki; Kerkük bu büyük oyunda kilit noktadadır ve Kerkük'ü elinde tutan, Irak'taki dengeleri de elinde tutacaktır.

Amerika ve İngiltere, Irak’ın işgali ve Petrolü ele geçirilmesi operasyonuna koydukları ad (Kod) Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu’nun İngilizcesi olan “Operation Iraqi Liberation” sözlerinin baş harflerinin kısaltılmasından meydana gelen “OIL” kelimesinin anlamı petrol dür.

Zaten Amaçlarıda bu değilmiydi ? Yoksa mazlum Irak halkının zalim ve diktatör Saddam’dan kurtarmaya mı geldiler zannettiniz ? ABD ve İngiltere’nin petrol zengini Irak’a getirdikleri özgürklük, demokrasi ve refah değil, kan , ölüm, gözyaşı, yıkım, huzursuzluk ve kargaşadır. Kalleşce bir ülkenin topraklarında “Korkut ve dehşete düşür” stratejisi, kuşatmanın yegane yoludur. Yiyecek ve su yolunu kapat, okulları, hastaneleri yak, evleri ve dükkanları bombala, insanların hayatını cehenneme çevir, korku ve dehşete düşmüş gözleri keyifle seyret ve iştahlan kara altın (Petrol) için. Adınada Özgürlük ve Demokrasi deyin.

Bölge üzerindeki çekişmelerin başlıca konusu,bugün yine petroldür.Bölge üzerinde,hiçbir tarihi veya kültürel hakka sahip olmayan batılı devletler tarafından çeşitli planlar tezgahlanmaktadır ABD Eski Dışişleri Bakanı James Baker, 2003 Haziran'ında Mısırlı gazeteci-yazar Cihan El-Tahri'ye verdi­ği demeçte şöyle diyordu:"Körfez'in enerji rezervlerine ulaşmayı gü­vence altına alacak bir politika benimsedik. Çünkü bu olmazsa, Amerikan ekonomisi sar­sılır. Ekonomi sarsılırsa insanlar işlerini kay­beder, insanlar işsiz kalırsa, yönetimler de si­yasal desteklerini yitirirler.

Saddam'ın Kör­fez'deki enerji kaynaklarını ele geçirmesine seyirci kalsaydık, bu dediklerimin hepsi ola­caktı. Birinci Körfez Savaşı'nın da gerçek ne­deni bu. ikincisinin de!" Bölgede felaketlerin nedeni petrol değil midir? ABD ve İngiltere Irak’ı özgürleştirmek için mi geldiler zannettiniz.

Ayrıca Kürtlerin Türkmen şehri Kerkük’ü ele geçirme nedenleri de petrol değil midir zaten. Petrol olmasaydı Kerkük bu kadar kıymete biner miydi? Keşke petrol çıkmasaydı da insanlar da huzur içinde yaşasaydı. Petrolün bölge insanlarına refah getirmesi gerekirken felaket getirdi ki ne felaket; Kan, ölüm, gözyaşı...

TÜRKMEN ŞEHRİ OLAN KERKÜK’TE VE TÜRKMENELİNDE SON YILLARDA YAŞANAN BAZI OLAYLAR:
Kerkük'e yerleşmek isteyen Kürtlere ciddi maddi destek yapılmakta, doğumunu Kerkük'te yapanlara ayrıca para verilmekte, böylece şehirde Kürt nüfusunun yükseltilmesi amaçlanmaktadır.

Kerkük’e ithal edilen bu Kürtlere Kerkükte kalmaları için kuzey oluşumundan aylık maaş bağlanmaktadır. • Devlet dairelerinin tamamına yakının Müdürlüklerine Erbil, Süleymaniye, Dohuk gibi şehirlerden getirilen, işle ilgisi ve eğitimi olmayan Kürt Müdürler atanmakta, personelin de benzer şekilde seçimine özen gösterilmektedir.

Bu şekilde yapılandırılan Devlet dairelerinde Türkmenlere sürekli güçlük çıkarılmaktadır. Bu Kürt müdür ve personeller hem Irak Devletinden hem de kuzey oluşumundan ve bunun yanında birkaç kuruluştan maaş almaktadırlar. Aynı zamanda Kürt Polis ve Askerlere de (Peşmergelere) birkaç maaş bağlanmaktadır.

• Kerkük'te bulunan Devlet binalarına "Göçmen" adı verilen Kürtler yerleştirilmekte, bunlara aylık düzenli maddi destek verilerek göç teşvik edilmektedir.

• Türkmenlerin mallarını ele geçirmek ve fidye istemek için, kaçırılmaları sıkça yaşanmaktadır. Kürtler Türkmen ve Devlet arazisine el koyup konut yapmaktadırlar.

• Türkmenlerin iş yerlerine yönelik baskı ve yıldırma politikaları uygulanmakta, zaman zaman şiddete varan, baskı ve yağmalamalarla Türkmenlerin iş yerlerini kapatmaları sağlanmaya çalışılmaktadır.

• Gece yarısından sonra Türkmen'lere ait evlerde aramalar yapılmaktadır. Arama bahanesiyle eve giren kişiler, evdeki bazı kişileri seçip, meçhul yerlere götürüyorlar. Bir çoğundan tekrar haber alınamamaktadır.

Bu aramalar sırasında evlerden para,ziynet eşya, cep telefonları gibi eşyalar çalınmaktadır. Irak Türklerine Yapılan İnsan Hakları İhlalleri Kerkük'te durum, Irak'ın baş­ka bölgelerinden çok daha karmaşık. Burada insanlar kaçırılıyor ve öldü­rülüyorlar. Kurbanlar varlıklı Türkmenler olu­yor.

Türkmenlere karşı artan şiddet, esrarengiz bir unsur içeriyor. Her gün Kerkük'te vuku bu­lan ve insan haklarını çiğneme kapsa­mına giren, zorla göçe tâbi tutma, de­mografik yapıyı değiştirme, adam ka­çırma, adam öldürme ve haklara teca­vüz eylemleri sürüyor. Türkmen kuruluşlarında görev yapanlara, yerel yönetimler tarafından asimilasyon boyutlarındaki düzenli sıkıştırma politikası uygulanıyor.

Dahası zaman zaman peşmergeler Türkmen kuruluşlarına silahlı saldırılar düzenleyerek binalarını tahrip ediyorlar. Türkmenleri Erbil’de sayımlarla ilgili dağıtılan formlarda Kürt, Arap, Keldani, Asuri, Yezidi gibi her türlü seçeneğin yer almasına rağmen Türkmenler için kimliklerini beyan edebilecekleri bir seçeneğe yer verilmemesi bu yok etme siyasetini apaçık ortaya çıkarmaktadır.

Saddam döneminde nüfus kayıtları tespit edilirken ya Kürt ya da Arap olarak yazılmak zorunda bırakılan Türkmenler için bugün ihtimaller arttırıldı ancak hala Türk olduklarını beyan edebilecekleri seçenek belgelere eklenemedi. Böylesi baskı ve yasaklama altında ne Türkmenlerin gerçek sayısına ne de onların gelecek perspektifinin yönetime yansıtılması mümkün olmayacaktır. Gerek Saddam döneminde ve gerekse daha sonraki dönemde bölgede yaşayan Türkmenler'e yö­nelik baskılar giderek artmış, yapı­lan terör saldırıları sonucu onlara yönelik baskı, sindirme ve yıldırma politikası ile bölgeden göçe zorlama çabaları yoğunlaşmıştır.

BM Irak'a Yardım Misyonu'nun (UN Assistance Mission For lraq) 1 Kasım-31 Aralık tarihli raporu ile İn­san Hakları İzleme Örgütü'nün (Human Rights Watch ) 2006 raporun­da, Kerkük'te Kürtler'in uygulama­larına yönelik dehşet verici bilgi ve tespitler yer alıyor. Rapora göre:

■ Kerkük'te Türkmenler en te­mel haklarından yoksun bırakılıyor.

■ Türkmenler'in kentin siyasi, ekonomik ve sosyal kalkınmasına katılmalarına Kürt güvenlik güçleri (peşmergeler) tarafından imkan tanınmıyor.Kürt güvenlik güçleri (peşmergeler) , Türkmenler'in kentin kaderinde ciddi bir rol oynamalarına mani olmak ve onları yıldırmak ve sindirmek ama­cıyla özellikle keyfi tu­tuklamalar yapıyor.

■ Halkın güvenliği­ni sağlaması gereken ve peşmergelerden oluşan güvenlik güçlerinin sözüm ona terör şüp­hesiyle yüzlerce Türkmen'i tehdit, korkutma ve tutuklamaya devam ettiği ve tutukluların hiçbir şekilde savcılarca sorgulanmadığı, çoğunun yargılama da olmadan yıl­larca hapishanelerde tutulduğu, avukat ve aileleriyle görüşmelerine izin verilmediği ve insan hakları ihlallerinin Kerkük’te yaklaşmakta olan korkunç krizin habercileri olduğu tespiti yapıldı.

Dün­ya­nın gö­zü önün­de Kürt­ler, ka­nun­suz nü­fus kay­dır­ma­sı ya­pı­yor ve si­lah zo­ruy­ la Ker ­kük’ün de­mog­ra­fik ya­pı­sı­nı de­ğiş­ti­ri­yor­lar. Bu du­rum, mo­dern dün­ya­nın tüm in­san hak­la­rı ku­ru­luş­la­rı­na dik­ka­ti­ne su­nu­lur. Çün­kü Irak’ta fa­ali­yet gös­te­ren in­san hak­la­rı ku­ru­luş­la­rı san­ki Kürt­le­rin hak­la­rı­nı sa­vun­mak için özel ola­rak ku­rul­muş gi­bi göz­le­ri­nin önün­de ce­re­yan eden hak­sız­lı­ğı, bas­kı­yı ve zul­mü yal­nız­ca sey­re­di­yor­lar, yok­sa biz ya­nı­lı­yor mu­yuz?

İn­san hak­la­rı adı­na Bar­za­ni ve Ta­la­ba­ni’nin, Irak’ın bü­yük bö­lü­mü­ne sa­hip ol­mak için at­tık­la­rı bü­tün hak ve hu­ku­ka ay­kı­rı adım­lar des­tek­le­ni­yor. On­la­rın “İn­san Hak­la­rı” an­la­yı­şı, eğer Türk­le­re kar­şı ya­pı­lı­yor­sa se­çim hi­le­le­ri­ne bi­le izin ve­ri­yor. Me­se­la, Ker­kük’te on bin­ler­ce sah­te Kürt seç­me­ni­nin oy kul­lan­ma­sı kar­şı­sın­da ses­siz ve se­yir­ci ka­la­bi­li­yor­lar. On­la­rın na­za­rın­da Kürt­ler, Irak’ta ay­rı bir halk­tır. Türk­men­le­ri ise hep gör­mez­lik­ten ge­lir­ler. Kürt­ler halk­tır ama Türk­men­ler hiç­bir şey! Ni­ye böy­le dav­ra­nı­yor­lar aca­ba? Ce­vap ve­re­bi­lir mi­si­niz?

Bu­gün Ker­kük’te it­hal Kürt­le­rin sa­yı­sı 600 bi­ni aş­mış­tır. Kürt­ler yo­ğun bir şe­kil­de Ker­kük’e göç ede­rek et­nik nü­fus ya­pı­sı ile oy­nu­yor­lar. Bu­gün Ker­kük’te uy­gu­la­nan po­li­ti­ka­lar so­nu­cun­da ABD Ker­kük yö­ne­ti­mini­ fi­ilen Kuzey oluşumuna bağ­lamak­ta­dır. İda­ri ata­ma­la­rın ta­ma­mı­na ya­kı­nı mer­ke­zi hü­kü­met­çe de­ğil, Kuzey oluşumu ta­ra­fın­dan ya­pı­lır­ken, gü­ven­lik güç­le­ri da­hil res­mi bi­rim­le­r Kuzey oluşumundan ta­li­mat al­ma­yı sür­­dü­rü­yor ve Ker­kük’te­ki ad­li sis­tem de Kürt ida­re­si de­ne­ti­min­de bu­lu­nu­yor. Ker­kük’te tu­tuk­la­nan ki­şi­le­r, Kuzey oluşumundaki kentlerde yar­gı­la­nı­yor. Ker­kük’te sa­yı­la­rı 25-27’yi bu­lan Ge­nel Mü­dür­lük­le­rin he­men he­men ta­ma­mı Kürt’le­rin de­ne­ti­min­de­dir. Sa­de­ce bir mü­dür­lük (Mil­li Eği­tim Mü­dür­lü­ğü) Türk­men­le­rin elin­de­dir.

No comments: