Friday, 15 January 2010

Basın Bildirisi



15 Ocak 2010, Cuma.


Türkmen liderlerimizin şehit edilişinin, 30. yılı münasebeti ile ITC TT bir basın bildirisi yayınladı.

Şehit Liderlerimizi Rahmetle Anıyoruz

Irak Türkmenleri bulunduğu coğrafyada bir çok acı olayla yaşamıştır. Yapılan haksızlıklar ve katliamların ardı arkası kesilmemiş, sistematik olarak uygulanmıştır. Türkmenlerin yok edilmesini amaçlayan bu harekât; birçok masum Türkmen'i yakalatarak işkencelere tabi tutmuş, onlarca yıl hapse mahkûm ettirmiş ve bazılarını ölüm cezasına çarptırmıştır. 2003 sonrası biteceği düşünülen baskı ve katliamlar, ne yazık ki artarak devam etmiş, her yıl yüzlerce vatandaşımız kimlikleri yüzünden çoluk, çocuk, kadın yaşlı demeden şehit edilmiştir.
Bütün bu yaşanan olumsuzluklara rağmen mücadelemiz devam etmektedir. Yolumuzda bize güç veren şey, daha önce halkımız için şehit olan ve bu emaneti bize bırakan şühedaların vasiyetidir.
Irak Türkmenlerinin verdiği mücadele tarihinde 16 Ocak 1980'in büyük bir yeri vardır.
O tarihte Irak Türkmenlerinin önde gelen en büyük şahsiyetleri idam edilerek, Türkmen Toplumunu derin acılara boğan bir matem günü yaşatmıştır. Uzun yıllar Bağdat'taki Türkmen Kardaşlık Ocağı'nın başkanlığını yapan Emekli Albay Abdullah Abdurrahman, değerli bilim adamı olan ve yüzlerce öğrenci yetiştirerek, topluma büyük hizmette bulunan Doç. Dr. Necdet Koçak, toplum tarafından sevilen iş adamı Adil Şerif gibi önemli şahsiyetler, o tarihte idam edilmişlerdir.

Daha önce bunlarla beraber tutuklanmış olmasına rağmen, büyük bir ihtimalle insanlık dışı işkencelere dayanamayarak şehit olan değerli bilim adamı Dr. Rıza Demirci'nin ise vefat tarihini bilmiyoruz. Bu bakımdan aynı kaderi paylaşmış bu dört dava arkadaşını, aynı tarihte şahadet mertebesine erişmiş kabul ediyoruz.

Büyük Dava adamları ölüme yaklaşırken bile davasını düşünür, işte Necdet Koçak'ta böyle bir dava adamıydı. İdam edilmeden önce son söz olarak ailesi ve kendisini görmeye müsaade edilen, dava arkadaşlarına, dolayısıyla gelecek nesillere şunları nasihat ediyordu.

"Arkadaşlar, ağaç budandıkça yeşerir. Sizden ricam davayı bırakmayın ve sürdürmeye devam edin. Ben şu anda her zamankinden daha huzurluyum. Allah'ımın huzuruna gönül rahatlığıyla çıkıyorum. Bayrağı size teslim ediyorum. Bu bayrağı şerefle taşıyacağınızdan eminim. Doğruluktan ve Allah'ın yolundan asla şaşmayın. Allah'a emanet olunuz."

Milli davaların, o dava uğruna mücadele ederek, şehit olanları, o yolda can verenlerin kanları ile can kazanacağı unutulmamalıdır. "Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" sözünün, bu ideali en güzel biçimde ifade ettiğine inanıyoruz. Bu bakımdan, Millî Mücadele yolunda can veren dava adamlarını her zaman coşku ile anmak, bu yüce şahsiyetleri yeni kuşaklara anlatarak tanıtmak görevi, yine bu yolda mücadele eden dava adamlarına düşer.

Bu yüzden bizde bu konuda yüklendiğimiz misyona uygun olarak, değerli liderlerimizi rahmetle anıyoruz. Türkmen toplumu olarak, sevilen liderlerimizi hiç bir zaman unutmayacağız.
Davamızın gücünü, mücadelemizin hızını onlardan alacağız.
Irak Türkmen Cephesi
Türkiye Temsilciliği

No comments: