Wednesday 1 August 2012

IRAK Türklerinin Milli Dava, Milli Mücadeleleri Kerkük’tür


IRAK Türklerinin Milli
Dava, Milli Mücadeleleri
Kerkük’tür

(Araştırma)
Yazan: Sadun KÖPRÜLÜ

Diktatör Saddam rejimi ortadan kalktıktan sonra, bu Irak halkı, milletinin kurtuluşu mücadelesiyle,  Saddam’ın sonu gelmekle, ortalık sakinleşmeden her türlü acı oylara Irak toprakları sahna olmuştur artık gözyaşı her bir evde akmaya başlayarak binlerce insan toprak yerlerini bırakmışlardır üçüncü ülkelere geçmişlerdir, yüzlerde ölülü arkada bırakan bu olaylar her yerde patlama, yangın suikastlar büyük güvensizlik yaratmıştır, Irak Türkleri  için azıcık olsa bile onları yok etmeye çalışan Saddam rejimin düşmesi büyük zafer sayılmakla, demokrasi diye haklarını alacaklardı diye özgürcesine yaşayacaklar diye çok umutlu olmuşlardır.

Ama bu dönemde yine yenildiler, bu defa Saddam’ın kopyaları olan Faşist, ırkçı Barzani, Talabani bu süreden yararlanarak kendi Kürt varlıkların ortaya bırakarak, Saddam gibi Irak Türklerine karşı kötü davranışları baskıları sürdürerek, Kerkük Türk şehri üstüne eylemler, acı, işkence tehditler artarak,
Yüz binlerce Kürtleri dağlardan ve başka topraklardan Kerkük şehri ve TÜRKMENELİNE yerleştirmeye başlayarak tüm Türklerin yerlerine topraklarına el koymaya anıdan başladılar ve sahta oyunları düzenleyerek Kerkük Türk şehrinin demografisini değiştirmeye İsrail, Amerika, Müttefik devletlerin yardımıyla gücüyle sürekten yaralanarak Kuzeyi ve Irak’ın birçok yerini ele geçirmişlerdir.
Her bir yerleri Kürtleştirerek her türlü patlama, kaçırma, suikast, acı olayları silah zoruyla, Amerika gücüyle gerçekleştirmişlerdir.

Saddam rejimi düştükten öncede,  yine bırakmış oldukları ve uygulamış oldukları katliam, acılarını hiçte unutmadık, 14 Temmuz 1959  yıllarında Molla Mustafa Barzani, Talabani bu süreden fırsat alarak 1959 yıllarından Molla Mustafa Barzani’nin hayal ettikleri, Kürt devleti ve dikte rejimi kurmaya yönelmektedirler, bu dikta rejimin tümü finans bakımından Kerkük petrolünün kaynağı sayılmakta önlerinde onu hedef almışlardır ve Türkmenleri yok etmek çıkarlarına geleceklerini düşünmüşlerdir.

Kürtler İsrail, Amerika, İngiltere, Fransa’nın destek yardımı ile Kerkük Türkmen şehrini bu gün Kürt bölgesi diye, dünyaya tanıtmaktadırlar ve bunu yapmaya tüm çabaları harç etmektedirler.

Öte yandan Araplarsa Kerkük’ün bir Arap şehri olduğunu Saddam döneminde olduğu gibi bu günlerde öne sürmektedirler. Ve Kürtler gibi Aslan payı almak için bir safta durarak, onlarda kazanç elde etmek için çırpınıyorlar.

Kerkük Türkmen şehrine bakıldığında, yüce Türklük kokan tarihiyle hiçbir zaman ne geçmişte ne bugün, ne gelecek, yarında bir Arap, Kürt şehri olmamıştır ve olmayacaktır.

Kerkük Türkmen elini savunmak, onun hakkında kararlar vermek yalnız Türkmenlere düşer ve yalnız Türkmen milleti, bu Türkmen şehrini koruyarak tek varlıkları olduğunu koruyacaklardır.

Yeni Irak’ın Saddam rejiminden sonra, yapılma kurulması, Türkmenler açısından tarihi bir olay kazanmakla, sayılmakla mücadeleye devam ederek yüzlerce şehitler vermektedirler.

ABD, İsrail, İngiltere politikası, Irak Türklerine yönelmekle, onları uzaklaştırmayla 4 milyon olan sayılarının gizli tutarak, yaşamış oldukları, yerlerini, topraklarını Kürtlere dağıtarak ve yüz binlerce Kürtlerin TÜRKMENELİNE yerleşmelerini desteklemektedirler, gerçekleştirmiştir.

Bunun yanında Türkmenlere karşı, uygulamakta olduğu ABD’n ırkçı, ayrımcı politikası bu gün Türkmenelinde göz önündedir.
Kürtlerle birlikte birkaç seneden beri Türkmen TELAFER şehrine VE ÖTEKİ Türkmen bölgelerine karşı her türlü saldırıda, baskıda bulunarak yüzlerce Türkmen TALEFER kardeşlerimizi öldürmeye, kurşuna dizmektedir.
Kadın, çocuk, Erkek, yaşlı ayrımı yapmadan, uçar savarlarla, tanklarla, hızlı araçlarla, onları yok etmeye, Kürtlerle birlikte evlerinden, topraklarında kendi anayurtlarından uzaklaştırmakla, Kürtleri yerleştirmektedir.

Yiğit Alp aslan atılgan Türkmen TALEFER Türk milletini, iyice düşmanlar tanımalıdırlar İngilizlerde hatırlamalıdırlar 1920 Kaça kaç TALEFER devrimini nasıl büyük bir ders vermiştir, onlar ve yine öteki düşmanlara tekrar bu dersi vermeye, tüm Türkmeneli bu milli yolda mücadelelerini başlatacaklardır.

1921 yılında kurulan Irak devleti, Irak’ta tarihten 6000 yıl önce yaşayan Türklerin, bugün Arapların yönetimi içinde bırakılarak, günümüzde Irak Türkleri, Kürt gruplarının egemenliği altında, zorla kurulmaktadırlar. Ve her türlü yok edilmeye maruz kalmaktadırlar.

Osmanlı İmparatorluğundan, sonra Irak Türklerin konumları ve demografileri üzeride oyunların en kötü etkisi süreçleri, bu gün bizler yaşamaktayız.

Saddam’dan sonra Irak’ın yeni anayasasının, Türkmenlerin üçüncü unsur olmalarının yazılmalıdır, bir daha Kerkük, Erbil, Musul ve tüm Türkmen elinde baş asimilasyon politikaları sona ermesi ve tüm hakların tanıması gerekmektedir.

Türkmen milleti eskiden olduğu gibi, gizli örgüt teşkilatlarıyla, uzun yıllardan politikada çalışarak, hiç ayrılmamışlardır,

Ağırlıklarını Kerkük’te, ERBİL, Musul, DİYALA, Bağdat birçok ilçe, köylerde kurmuşlardır, Örgütlü olarak 1959 yılında Kerkük katliamında vermiş oldukları şehitlerin kanlarını, her türlü bahasına olarak canlarıyla ve mücadeleci milliyetçi insanlarıyla almışlardır.

Osmanlı İmparatorluğun döneminde Musul, Kerkük, Erbil, Süleyman yeni kapsayan Musul vilayeti 1921 tarihinde Irak devletinin sınırları içerisine alınmıştır.

O sıradan Türkmen bölgeleri Arap yönetimleri altında kalmıştır. Ve Irak‘a gelen yönetimler, Irak Türklerinin demografisin değiştirmeye kalkmışlardır.
Türkmenler önceleri Türk Osmanlı İmparatorluğu topraklarında özgürce yaşayarak, sonradan kendi ırklarından, dillerinden olmayan başka bir milletle karşı karşıya kalmışlardır.

Artık durum öncesinden daha ayrıntılı olarak, sosyal, ekonomi, politik, kültürel bakımından değişmiştir.
Irak Türkleri önceleri bu topraklarda İmparatorluklar, Atabeyler, Devletler kurarak, tarihte rolleri çağlar boyunca büyük olarak, hüküm sürerek, yönetim ellerinde iken, bugün ırkçı, ayrımcılık yapan bir yönetimin, baskı, işkencesi altında kalarak, onların azınlık bir duruma getirilmiştir.
Ve Irak’ın üçüncü bir milleti olduğunu bile anayasaya yazdırmadan, Türkmenlerin milli varlığını yok etmeye, İster Kürtler ister Araplar, düşmanlar birlikte çalışmaktadırlar.


Irak Türkleri nüfus bakımından üçüncü millet, yoksa ikinci millet sayılarak doğru bir seçim, sayım olursa sayıları, başkalarından az değildir, Türkmenlerin önemli yerleşim yerleri, tüm TÜRKMENELİDİR bu topraklarda milletimize karşı, her türlü işkence baskı uygulanmaktadır.

Irak devletinin kurulmasıyla, kraliyet döneminde ve 1924 – 1946 tarihinde
Gâvur bağı katliamları olmuştur, kraliyetten sonra 1959 yılında Irak Türklerine komünist Kürtler tarafından kanlı işkenceli katliam yapılmıştır, 1963 – 1968 yılına kadar
ABDURSELAM, ABDURRAHMAN ARİF kardeşler döneminde, milletimiz kültür sanat haklarına kavuşmuşlardır, 17 Temmuz 1968 yılında Baasçılar iktidara gelmesiyle Türkmenlerin yerleşim yerleri, idari demografisi değişilerek, Kerkük Türk şehrinin adı bile Arapçaya değişmiştir, eğitimde Türkçeden Arapçaya dönmüştür ayrıca Türkmen elinde eskiden Türkçe yazılan şehir, bölge, ilçe, köy, semt, Pazar, cami, mahalle, cadde adları bile Arapça olmuştur ve türlü baskılar artmıştır ve Araplaştırma politikası tüm yönüyle uygulanarak sürdürülmüştür..

Bunun yanında Kerkük’ün ve Türkmenlerin tüm Türkmen bölgeleri ile bağlantılarını koparmak amacıyla, yeni bir Selahattin adında yerleştirmekle, Tuzhurmatu, Kifri’ni, Altunköprü nü Çamçamal, Kerkük’ten ayrılmakla almışlardır. Ayrıca güney kesimden, Arap ailelerini Kerkük şehrine yerleştirmekle, onlara para ev vermekle, seslerini çoğaltmışlardır.

İlkönce Kerkük’ün demografisin değiştirmeye BAAS rejimi kalkarak, sonradan Kürtler baskı zoruyla Amerika gücüyle asimilasyon acımasız ayrımcılık politikalarını uygulamışlardır.

Saddam döneminde TÜRKMENELİNDE ,  eski Türkçe yazılan bölge, ilçe, köy,  semt, Pazar, cami, mahalle, caddeler adları Arapça olmuştur, bunun yanında Kerkük’ün ve Türkmenlerin tüm Türkmen bölgeleri ile bağlantılarını koparmak amacıyla, yeni bir şehir Selahattin adında yerleştirmekle, TUZHURMATU, KİFRİ, ALTUNKÖPRÜ’NÜ, ÇAMÇAMALI, Kerkük’ten almışlardır, ayrıca güney kesimlerden Arap ailelerini, Kerkük şehrine yerleştirmekle, onlara para, ev vermekle Kerkük’ün demografisin değiştirmeye, Baas rejimi sinsi, yok etme asimilasyon politikasını yıllarca uygulamaya kalkmıştır.

Saddam döneminde Araplaştırma politikası uzaya ulaşmıştır.
Bu alanda Türkleri Araplaştırmak amacıyla tüm yollara başvurulmuştur Türkmen aşiret, oymakları zorla Arap yazılarak, dillerini baskı, zorlu unutulmaya her yolları denemişlerdir.
1927 yılından Kerkük petrolünün çıkmasıyla, Arap yönetimleri Kerkük’e karşı temel politika Araplaştırma, Türkleri bölgeden çıkartama, uzaklaştırma, sürdürme oluşturmuşlardır.

Kürtlerde bugün aynı Kerkük’te Kürtleştirme politikasını kendi yararlarına kullanarak, her türlü yollara başvurmaktadır.

Araplar 1930 yıllarından beri Irak yönetimleri tarafından Kerkük’e yerleştirmeye çalışmışlardır.

Araplar ilk olarak bir solama projesi iş nedeniyle, HAVİCE’Yİ kurmuşlardır, artık Araplar Kerkük’e göçleri iş gücüne ihtiyaçla, ekonomi durumundan daha fazla artmıştır.

Irak Türkmenleri Kerkük’te 1966 yıllarında nüfusları % 95 olmakta bu gün %70 düşmüştür, Kürtlerin son akınlarından Kürtlerin ilk göç akınları 1959 yılından değişik nedenlerden dolayı olmuştur. Özellikle Petrolun iş alanını olduğu için ve siyasi nedenlerden dolayı olmuştur.

Kerkük’te İlk Kürt semti Şorca yapılmıştır, İmam Kasım mahallesinde olanlarda hep Türkçe konuşmaktaydılar, Böylece Türk şehri Kerkük hiçbir zaman Kardeş şehri, küçük Irak şehri olmamıştır. Kerkük yalnız bir Türk şehridir, Türk şehri kalacaktır.

Türkmen Kerkük şehrinin, kimliğinin Arap ve Kürt yönetimleri tarafından gündeme sürülmektedir ve bu nedenle Kürtler 1959 katliamını uygulamalarının tek nedeni kendi nüfuslarını artırmak ve Türkleri öldürmekle yok etmek kendileri yerlerine, topraklarına yerleşmektir ve az göstermektir.


Artık bu baskıların sürmesiyle ırkçı, mezhepçi nedenlerle ilk körfez savaşından sonra, tüm dengeler, durum değişmeye başlamıştır, kuzey Irak’ın ERBİL, SÜLEYMANYA, DAHUK, ZAHO,  KİFRİ Kürt yönetimi ve diğer çoğunluğu Irak eski rejimi kontrolünde kalmıştır, Kerkük’te, Bağdat Saddam yönetimi kontrolünde katılmıştır.

Artık bu dönemde büyük Araplaştırma politikası, tam zirveye ulaşmıştır, Türkmenler bu dönemde, her türlü işkence, baskı idama maruz kalarak, kurşuna dizilerek, çoklarda hapishanelere atılmışlardır.
Ve Kerkük Türkmen elinde, çok sayıda Türkmenler, büyük ölçüde göç ederek, yerlerine topraklarına Irak’ın orta ve güneyinden Araplar yerleştirmişlerdir.
Bu Araplaştırma durumu olayı, Saddam’ın 9 Nisan 2003 devrilmesiyle, son bulmuştur.

Bu defa Kerkük Türkmen şehri, ve öteki TÜRKMENELİMİZ, Kürtlerin İsrail, Amerika’nın yardımıyla, kontrolü altına geçerek, yüz binlerce Kürtler  bölgeye akın ederek, hızla Kürtleşme planı başlamıştır.

İkinci körfez savaşından sonra, daha fazla Kürtler Kerkük ve Türkmenlere karşı politikasını uygulamaya başlamıştır.
Bu sırada Kürtler, Türkiye’ye boyun eğerek, ihtiyaç duymaktaydılar.
Savaşla tüm kesimler insanlar topluluklar, Türkiye’nin kuzey Irak‘a girmesi söylentileri Kürtleri tedirgin olarak, karşılık göstermişlerdir.
ve Türkmen politikasına, ve Irak Türkmen Cephesine Türkmen kuruş partilerine karşı çıkılmışlardır.

Kürtlerse yoğun bir şekilde Amerika, Müttefik güçlerle, TELAFER, Kerkük, Musul’a girmekle, bir Kürt devletinden konuşma söz konusu olarak Türkiye’de bu durumda Kuzeye müdahalesinden anlaşılmaktaydı.
Türkiye’ye karşılık olarak, Kürt parti, grupları ise, ABD ile iş birliği yapmaya, yıllar önceleri başlatmışlardır.

9 Nisan 2003 Iraklılar için, en mutlu, yeni bir dönem başlamıştır. Saddam yönetimi devrilmiştir, Kürtler bölgede yoğun nüfus sağlamak için, bölge Kürtler tarafından kontrol edilmiştir. Kürt ABD desteğini kazanmak üzere Türkmenlere karşı baskılar, saldırılar artmıştır.

Saddam düştükten sonra, ABD Türkmenleri dışlamakla, kendi bilgisizliği nedeniyle, Irak’ı yanlış yönlendirilmekle ve Kürtler tarafından yanlış bilgilendirilmekteydiler.

Saddam döneminden sonra Kürtlerin baskı tutumları, Türkmenleri rahatsız etmekle, gelecek ilişkileri endişe yaratmıştır.
Kürtler 22 Ağustos 2003 TUZHURMATU’YA saldırmakla, KYB Peşmergeleri dini Murisi Ali yatırı mezarlığı tahrip ederek, buna karşılık Kerkük’te, TUZHURMATU’DA Türkmen milleti girişime karşı, bir barış gösterisi düzenlemekle, gösteri sırasında Kürtler silahlı Peşmergeleri ateş kurşun açması sonucu, 7 Türkmen şehit düşerek, çok sayıda Türkmenlerde yaralanmışlardır.
Karşılıklı olarak, Kürtlerden çok sayıda Peşmergeleri ölerek yaralanmışlardır.

Ayrıca bunun yanında, 1996 tarihinde ERBİL Türkmen şehrinde, liderlerimize, mücadeleci insanlarımıza baskı, saldırılara maruz kalarak, birçok Türkmenleri Mesut Barzani tarafından, cellât Saddam’a teslim edilerek, idamlarına sebep olmuştur. Kürtler ERBİL‘DE her bir zaman Türkmen varlıklara haklarına karşı durmuşlardır onları yok etmeye çalışmışlardır.

Türkmenler düşmanlar tarafından,  yok olma politikalarına karşı ve haklarını aramaya mücadelelerini sürdürmekle, ERBİL, Süleymaniye, Kerkük, TELAFER, Musul’da olan haksızlığı, baskı saldırıya karşı, Türkmen milleti haklarını kazanabilmek için, seslerini tüm dünyaya duyurmak için, adlarını ana yasaya yazmak tarihsel, siyasal, kültürüne kavuşmak için, 150 bine yakın Bağdat’ta büyük gösteriş gerçekleştirmişlerdir.

Ayrıca Türkmen bölgesi, TUZHURMATU saldırısını, Türkmenler protesto ederek, Ağustos 2003 Türkmenler KYB Peşmergeleri tarafından, kurşun ateşleri sonucu üç Türkmen şehit olmuştur, ayrıca Kürtler Kerkük’te tüm kuruluş dairelere bayraklarını asmaya kalkmışlardır.

Türkmenler her türlü zulüm, baskı ölüme rağmen, kendilerini koruyarak, ayakları üzerinde durmayı sağlamakla, yeterli olarak örgütlemeye, teşkilat kurmaya çalışmakla, önemli roller oynama çaba göstermişlerdir.

Amerika yönetiminde, Irak’a yapılan operasyon sonrası, Saddam rejiminin devrilmesiyle,  Irak Türkleri grupları, siyaset alanında çalışmalarını genişletmekle, Saddam yönetiminin kontrolünden kurtaran Türkmenlerin, Irak’ın her bir yerine her bir bölgesine dağılmışlardır.

Saddam sonrası, yeni bir siyaset aşaması başlamışlardır, böylece Irak Türklerini yaşamında, Kerkük, ERBİL, Musul, ALTUNKÖPRÜ, TELAFER, TUZHURMATU, DİYALA, HANAKIN ve tüm TÜRKMENELİNDE,  yoğunluk teşkil eden Türkmenler,  kuzey, güney, batı, doğudan bölgelerinde bütünleşerek, birlik, beraberlik yaratarak, bu yeni dönemde üstlerine düşen milli erek yolunda ve Türkçülük davalarına, can, kan vererek, Kerkük ve tüm Türkmen elinde, çalışmalar hızlı olarak başlamıştır ve  demokrasiyi tam uygulamak için Türkmen kuruşları faaliyetleri sürdürerek yeni kuşaklar için her bir alanlarda mücadele temek iiçn kendilerini milli davaya adamışlardır.

Türkmenler siyasi yapıdan, Türkmenler milli gruplarını seçerek, teşkilatlanmaya örgütlenmeye başlamışlardır, meşru temsilcilerini tanımakla ve milli kuruluş onurlu mücadeleci, Türkmen milleti akın yaparak, milli davalarına katılmaya tüm güçleriyle başlamışlardır.

12 – 15 Eylül 2003 tarihlerinde, Kerkük Türkmen şehrinde düzenlenen, Türkmen kurultaya, dünyanın her bir yanından, binlerce Türk insanları katılarak, başkanlarını demokratik bir yolla seçmişlerdir.
Irak’ta yapılan 30 Ocak 2004 tarihinde, milletimiz çoğunluğu seçimlere katılarak, oyunu kendi milletine vererek, değer kazanmışlardır.
Kürtlerin tüm sahta oyunları, sandık kaçırmalarına yasaklarına karşı, ve defalarca oy kullanmalarına rağmen,  tüm dünya,  Türkmenlerden konuşarak,  Irak’ta üçüncü millet olduklarını yansıtmışlardır.

Türkmenler seçimde, her etnik ve ya mezhep grubu, etniği yanında,  kendi çıkarlarını düşünmekle, haklarını birlikte tüm acı baskıya sindirme karşı savunmuşlardır.

Her siyasi kurum, kuruluşlarımız meşru haklarını ve seçimlerde
Varlıklarını göstermeye, hızlı adımlar atarak, çalışmışlardır.

Türkiye Cumhuriyeti, 2003 Yıllarından Saddam düştükten sonra her bir  bakımdan yardımlar sürerek patlama olaylarında çok sayıda Türkiye hastanelerine kaldırılarak, Kızılay tarafından gıda, çadır yardımında bulunmuştur Irak Türklerine son günlerde, önem vermekle, Kerkük Türkmeneli politikasını, yakından izlemekle, ilgilenmekle, Irak Türkmen Cephesine destek sağlayan, tek meşru temsilcileri uzun yıldan beri sayılmakla öğrenci, hasta, insanların Türkiye’ye getirmesinde çok yardımda bulunmuşlardır.

Artık Türkmen, Kerkük konusu o dönemlerde tam olarak Türkiye’nin büyük sorun ve önemli bir gündemı halına gelmiştir, tüm medya, basın, yayın hep Kerkük, Irak Türkleri ile ilgilenmekteydi, günümüzde 2010 yıllarından bu ilgilenme, gündem ged, gide azalmaktadır ve Irak Türklerinin yaşamış oldukları bu günkü acıları, Kerkük konusu artık mazıya kavuşmaktadır.

Artık Türkmen milletinin milli davasını savunmakla, bir an önce, milli, idari, siyasi haklarına kavuşmalarını ve başka milletsever Türkmen toplumunun, birlikle bir arada olması kaynaşması bu milli davaya katılması her kes kendi çabasıyla, yönüyle, milli Türkçülük davasıyla, ilgilenerek,  birbirlerine sarılarak hizmet etmek için can atmalıdır, birbirimize güvenerek, çalışkan, temiz, sağlam iyi insanlarımızı sevmeliyiz, desteklemeliyiz,
İster Irak’ta ve Irak’ın dışında, en büyük siyasi organizasyon sağlamakla, siyasi kuruluşlarla, örgüt deneklerimiz mücadeleyi uzun yıllardan sürdürdük ve sürdürmeliyiz.

Önceleri daha güçlü olmakla 1995 yılında Irak Milli Türkmen partisi, Türkmen birlik partisi(Türkmen eli partisi ) Türkmen Bağımsızlar hareketi, Türkmen Adalet partisi derneklerimiz bir çatı altında, toplanmışlardır.
Birçok toplantılara önderlik yapmışlardır. Ayrıca günümüzde yeni kurulan öteki önemli Türkmen parti, derneklerimizle birlikte bir arada çalışmaları, kaynaşmaları milletimizin mücadelesi, haklarına kavuşması yolunda çok önemli olacaktır.

Kurulan parti kuruluşlarımız Türkmen mücadelesi yolunda çok önemli bir bölüm haklarına kavuşmalarıyla çok tehdit unsuru olarak, KDP Mesut Barzani, Saddam yönetimi ile iş birliği yaparak, her türlü idam, saldırıya, baskıya Türkmen milleti maruz kalmışlardır.

1996- 1998- 2000 - 2002 ve 2003  tarihlerinde, Saddam desteği ile, KDP Kürt grupları, büyük saldırılara uğramışlardır, ITC üçüncü kurultayını gerçekleştirmekle, Irak içinde dört partiyle katılarak, ve yabancı ülkelerden,  yüze yakın Türkmen kuruluş, teşkilat, örgütlerimiz ve sivil toplum,  derneklerimiz katılarak, demokrasi sınavını kazanarak, kurultay sonucu Türkmen bölgelerinden, temsilciler seçilmiştir, ve Türkmen meclisi ortaya çıkmıştır .
ITC Türkmenlerin varlığını kurarak,  Irak’ın kuzeyinde radyo, basın, yayın, Türkçe eğitim okullar açılmıştır. Ve 500 yakın silahlı kurma birliği güçleri akıncılar Askeri eğitim görmüşlerdir.

Dikta Saddam rejiminin devrilmesinden sonra,  geçici yönetim konseyindeki, ilk Türkmen temsilcisi Songül Çabuk adanmıştır. Türkmenlerin meşru haklarını savunmak için artık işbaşına gönlü yananlar, acı görenler çekenler, Türkmen milletinden olanlar mücadele verenler getirmelidirler.

Kürtler Bugün Irak’ın kuzeyini ele geçirmekle, Peşmergeleri Irak’ın ordusuna katılmasıyla, Cumhurbaşkanı bir çeteden olması, Irak’ta federal bir yapı oluşturmaktadır. Buda bugün Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit altına almaktadır.

Ayrıca bununla yetinmeyen Barzani Kürt davetinden konuşarak Suriye’de olan Kürtleri Türklere karşı  kullanarak savaş, silah eğitimi vermektedir, öte yandan Türkiye’de Kürtleri kandil toplamış olduğu bölgesinde Türkiye, Türk milletine karşı kullanarak türlü eylemlerde bulunmaktadır, öte yandan tüm çıkarını, ticaret, yatırımını, Türkiye HABUR kapısından elde ederek önlerce Türk iş yerleri, firma, fabrikaları Barzani için kazanç elde ederek iş görmektedir.  

Irak Türkleri ise tüm bunlardan yoksun kalarak tüm haklarına kavuşmadan, bölgelerinde hiçbir gelişme yatırım olmadan, her gün patlama, kaçırma, suikast olaylarındansa insanlarını şehit vermektedirler.
Kürtler Türkiye’den beslenerek ve Türkiye hakkında türlü oyunlara kalkarak hala Terörist Kürtleri bir araç diye tehdit unsuru diye kullanmaktadırlar.

Türkiye’nin tek çıkarı Türkmenlerdir, nasıl olursa kendi soydaşları, kendi milletidir, onlara yardım etmekle, onları güçlendirmektir, onlarla bir ittifak halında olmakla, en uygun işbirliği platformu Irak Türklerinden olmalıdır.

Türkmenlerde tüm insanlarıyla, aşiretlerle birlikte, silaha sarılarak, bir Türkmen gücü olaştırmakla, her bir bakımdan milletimizin, bütünleşmesi ve milli Türkmen davasına silahlı milislerle güce sahip olmazı gerekmektedir.

Artık gücümüzü birleştirerek, Sünni, Şiilerde ve Hıristiyan Türkmenlerle birlikte, tüm Türkmenleri bir çatı, bir bayrak, bir yürek bir gönül altında, bir kuruluş altında çalışarak birleştirmeliyiz ve içten, doğrudan birbirimizi sevmeliyiz.

Milli davaya katılarak, tüm partilerin birer temsilcisi olmakla, bir alanda çalışmakla, iklim, köycülük, Şii, Sünni mezhepsel din sorunlar ortaya çıkmadan, ortadan kaldırılarak milletimize bağlılığımızı göstermeliyiz.

Birliğimizle, varlığımızla daha fazla, kimlik Türkçülük davasını esas tutulması, bugünümüzde davamız milli kimlikleriyle, mücadele ederek, birlikte siyasi, idari, kültürel haklarımızı var ederek, büyük millet olduğumuzu ana yasaya yazdırmalıyız.

Ve yasal olarak bir sayımın olmasıyla, Araplaşan, Kürtler kendi dillerine, milletlerine dönmeleriyle artık Irak’ın her bir yerinde yoğunluğumuz ortaya çıkarak büyük millet olduğumuzu bizleri göze Almanlara sert bir cevap verilecektir.

Türkiye’ye gelince, Türkmen için ve milli davaları için, güvenlik sağlamak, her bir yolla, onları korumalıdır, Kürtlerin Türkmenlere karşı saldırmalarında, yanlarında olmasıyla, aktif olmalıdır. ve bu alanda büyük Türkmen milleti, konusunda, büyük rol göstermekle, Türkiye Türkmenlere güvenceli olmakla, çünkü Türkiye Türkmenlere en önemli faktör sayılmakla, Türkmenler Kürtlerle, Arapların asimilasyon politikasına karşı, direnme güçleri artarak,
Varlıkları her bir alanda Türkiye’nin yanlarında olduğu ile göstermelidir.

Türkmen bir olarak her zaman doğru insanları, mücadele veren, acı gören insanları hiçbir ayrım yapmadan birbirlerini, tarihlerini severek bir araya gönül bağı ile gelmektedirler.

Türkmen Sünni, Şiiler birbirine sarılarak, Türkmen davalarına kanlar akıtmışlardır, buda Ağustos 2003 TUZHURMATU, KERKÜK olayları büyük bir kanıttır birlik beraberliklerine doğru, Birleşmelerine doğrudan mirinin bir yeri kanadığı zaman ötekinde kanayacağını göstermektedir, hiçbir zaman bizler mezhep peşinde koşmadık her zaman kardeşçesine, iç duygumuzla, gönül sevgimizle bir arada yaşadık ve yaşamaktayız..

Türkiye Cumhuriyeti ve tüm Türk yetkileri, bunu da iyi bilmelidir, Irak Türkleri Türkiye ile ve tüm dünya Türkleri ile soydaşlık, güçlü Türkçülük bir bağın olduğunu görmektedir ve tüm Türklerden fazla, Irak Türkleri Türkiye’ye Türk dünyasına bağlıdırlar, her Türk’ün yarası, acısı, sevinci, özlemi kendisinin olduğu duymaktadır, her zaman gönlü, kanı  Türk kardeşleri ile coşmaktadır. Türklerin tüm cereyan eden sorunları kendi sorunları olduğuna inanmaktadır ve her zaman işbirlikçilere, ajanlara, Terörlere,  düşmanlara, hainlere karşıdır, ve onları yok etmeye, ortadan kaldırmaya görevlidir.

Irak Türklerinin her türlü baskı, işkence, hapishaneye rağmen evlerinde Mustafa Kemal Paşa, Ata Türkün, Sultanların, Boz kurt, Türkeş’in birçok liderlerin Türk büyüklerinin fotoğraf resimleri bulunmaktadır, çocuklarının her türlü baskı karşı birçok isimlerde Kürkçedir.
Irak Türklerinin her bir yerleri, topraklarında her yerde Türk izleri, Türk tarihi görünmektedir.
O kadar Türkiye, Türk milletini sevdikleri için can atıkları için Türkiye’den dolayı, binlerce Irak Türkleri idam olarak, yüzlerce Türkler hapishaneye uzun yıllar atılmışlardır.

Ve Türkiye’ni, Türkleri sevmeyen düşmanlar Türkmenlere karşı, Araplar, Kürt grupları, harekete geçerek, büyük bir baskı operasyonu düzenletmiştir.
Ve düzenlemektedirler.

1959 yılında Kerkük kanlı katliamı, Molla Mustafa Barzani’nin tarafından başlatılmıştır. Aynı zamanda Celal, Nuri Talabani da ve başka Kürt büyükleri katılmışlardır.
Kürtler uzun yıllardan, Molla Mustafa Barzani’nin politiksi yolunda, Türk şehri olan Kerkük şehrinin kendilerinin bir şehri olduğunu öne sürmekle, onlardan bir parça olmasını ve Irak devletine bağlı olmadığını söylemekle, kuracak olacakları Kürt devletinin başkentleri boş sözle olmakla, Türkmenleri azınlık olarak, göstermektedirler.

Kürtlerin bu topraklarda hiçbir hakları olmadığı için, Kerkük Türkmen yurdunu kendilerine mal etmeleri,  tek nedeni onların eğitim, kültür ve tarihten bilgileri olmadığını yansıtmaktadır.

Kerkük’ün her bir yeri, her bir köşesi Türkmen diye, bağırmaktadır adları, şiarları, Şiir, hoyratları, türküleri, şarkıları, yazarları ses sanatkârları, , bilgili insanları, mezarlıkları, Kerkük Türkmen milletinin kendi şehirleri, toprakları ve her zamanda orada, Türkmenler tek bir millet sayılmaktadır.

Türkmen milleti Kerkük uğrunda, tarih boyunca mücadele ederek, binlerce şehitler kanlarını adak vermişlerdir.
Türkmenler bir damla kanlarına kadar, mücadele ederek, anayurtları Kerkük’ten ve tüm TÜRKMERNELİNDEN, hiçbir an ayrılmayacaklardır.
Kerkük’te ve tüm Türkmenelinde, kan kardeşlerimiz, milli dava yolunda, mücadele etmektedirler. Ve milletimiz her zaman, milli meşru haklarını savunmaktadırlar.

Türkmen grupları çalışmalarını, stratejik programları, temelleri, ilkeleri Türkçülük yolunda, çalışmaktadır, birleşmektedir ve faaliyetlerini sürdürmektedirler, demokratik yollarını haklarını elde etmeye uğramaktadırlar, bunun biz Türkmenlerde, hiçbir zaman iklim, köy, şehir, mezhep, Şii, Sünni ayrımı olmamıştır. Hepsi birden Türkmen davasına hizmet, yardım etmektedirler. Tümü birden genel olarak, bir politika izlemektedirler.

Ve Irak’ın toprak bütünlüğünü, birliğini savunmaktadırlar.
Ve Kerkük bir Türk şehri olarak Başkente Bağdat yoksa TÜRKMENELİ bölgesine bağlanması kendi başına bir iklim olmasını tercih etmektedir ve katiyen hiçbir zaman kuzey Irak, Kürt bölgesine bağlanmayacaktır canımızla, kanımızla buna karşıyız.

Tüm Türkmenler arasında, ister Şii, Suni grupları arasında, iş birliği ve tüm aktif olmakla, davranış milli ruha sahip olmaktadırlar
Bizim Türkmenler partilerini, teşkilat, örgütlerini, Şii, Sünni mezhep üzerine değil, milli Türkçülük kimliği ile ilgili olarak, kurulmuşlardır, her kes kendi kardeşine mezhebine bakmadan kardeşine yanaşmaktadır acımaktadır. Hiçbir zaman ayrımcılık yapmamaktadır.
Ama bu ayrımcılık tohumunu düşmanlar sokmaktadırlar, çünkü tarih boyun Türkmen bir olarak beraber birlikte kardeşçesine yaşamaktadırlar, aralarında bugün KDP ve KYP partileri Türkmenlere karşı dehada sert düşmanlık tutumu ortada sergilenmektedirler.

Ara sıra Türkmen şehri Kerkük ile ilgili, tavırlarını ortaya atmaktadırlar, öte yandan, Mesut Barzani, Celal Talabani anlaşmazlık olmasıyla, Türkmenleri azınlık olarak, Saddam rejimi gibi göstermektedirler. Ve Türkiye devletinin Irak‘in ve Kürt bölgesine karşı, içişlerine girişimi vurgulamaktadır.
Ayrıca Türkiye Türkmenlere destek verdiğini açıklamaktadırlar, Türkmenlerin Kerkük konusunda,  planlarından Türkmenlerin hiçbir hak kazanmasınlar, her türlü yollara başvurmaktadırlar.

Kürtler bu gün tam olarak İsrail, Amerika, İngiliz ve başka devletler tarafından uşaklım bir durumda kendi çıkarları için kullanılmaktadır.
Ama Türkmenler çok farklı çünkü Türkiye kendi ırklarından, soylarından, dinlerinden, dillerinden kardeştiler, yabancı değildiler.

Kürtlerin, Kürtleştirme politikası ve Irak yönetimleri Araplaştırma uzun yıllardan başlayarak, Türkmenlerin özellikle Kerkük şehrine, binlerce Arapları, para ev karşılığı Kerkük’e yerleştirmiştir.
Kürtler bölgedeki petrol konusunda birleşerek, önemli bir ekonomi alanında, başarı olacaklarını düşünmektedirler. Ve onların Kerkük değil, özellikle Kerkük petrol gelecekte, elde edecekleri en önemli kaynak olduğunu gündeme getirmek üzere, her türlü tehditlerde bulunmaktadırlar.

Bununla Kürtler 9 Nisan 2003 tarihinde, Saddam rejimi düşmeden ve Amerika ile ittifakları Irak’ı işgal etmeden, önce Kerkük’e Kürtleri göç etmeye çapa göstermişlerdir.
ERBİL bir Türkmen şehri olmasına rağmen, göç ettirme politikası Kürtler tarafından, başlatarak bugün Türkmenler büyük millet olmalarına rağmen her türlü baskıya işkenceye maruz kalmaktadırlar.

Ve Saddam rejiminde sonra, Kerkük ve petrolü hedef alınmakla, Kürtler Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmekle, yıllar önceleri planlamışlardır ve Kerkük her bir yönüne bayrakları ve Kürtçe tabaları asarak, Kürt dilinin birinci dil olduğunu ve son günlerde, KYB Kerkük’te Kürt ailelerinden, söz ederek
700 000 binden fazla kürdü belgelerle, Kerkük Türkmen şehrine yerleştirmişlerdir.

Ayrıca Kerkük’teki demografik düzeni değiştirmek amacıyla, SÜLEYMANİYE, DAHUK, ZAHO ilçesinde doğum yapan, Kürt çocuklarını Kerkük’e kayıt etmişlerdir. Bunun karşında ev maaşta bağlamışlardır.
Kuzey Irak’ta 1992 yılında, başlayan iki Kürt partilerinin, savaşı ABD Kürt gruplarını Washington anlaşması sonucu, bir araya getirmiştir. Ve hızlı olarak yakınlaşma görülmüştür. KDP ile KYP arasında liderlik mücadelesi sürekli çatışmalara neden olmuştur
KDP İle KYP partileri arasında 7- 8 Eylül 2002 ‘de Kürt parlamentosunu Mesut Barzani ve Celal Talabani birliğiyle, kurulmuştur.

Bu iki Kürt sorumlusu Türkmenlere karşı, daha tutumları sert olarak, ve Kerkük Türkmen şehrine karşı, hiç taviz vermeden, tavrı hiç değişmeden, tehditlerde bulunmuştur.

Türkmenlerin azınlık olduklarını göstermekle, ayrıca Türkiye’nin Kürtlerin içişlerine karışmasın diye, defalarca vurgulamayarak, Türkmenlerin hiçbir haklar kazanmasın diye, elinden geldiğini yapacaklarını söylemekle, hayali tehditle, bu sözle Kürt devletinin gerçek olduğunu tamamlandığı ve bir Kürt ordusunun kurulmasını demeçlerin de her kese yaymaya çalışmışlardır.


O günden beri Amerika ve Müttefik güçleri, Irak’lı işgal edilmesiyle, Kerkük ve diğer Türkmen bölgelere giren Kürt Peşmergeleri, Kerkük’ün ve Türkmen köy ilçelerinin, Kürtlerin yerleri, topraklarının Kürtlerin bir parçası olduğunu Dile getirmektedirler.

Kürtler partilerinin aralarında iş birliğiyle, Irak Cumhuriyetini işgal eden, ABD ve müttefik güçlerin sonucu,  Bush’un Kürtler federasyon, Kürtlere destek vermesiyle, Kürtler sevinerek, coşmuşlardır.
Bu nedenle Kerkük ve Musul konusu öne çıkmıştır, TELAFER, Musul’u Amerika’nın yardımıyla, işgal ederek, yüzlerce Türkmenleri öldürerek, yaralamışlardır,  Musul’un birçok ilçe, köylerinin Kürt olduğunu öne sürmektedirler.

Artık Kürtler iyice akıllarına almalıdırlar, sokmalıdırlar Musul, Kerkük, ERBİL, DİYALA öteki yerler ilçe bucakları, köyleri, toprakları tarihle, coğrafiye ayrıca sosyal, Kültürel bakımdan bir Türkmen olarak ve Türkmen kalacaktır, hayâlı boş kafalarıyla, Kürtlerin Kürt devleti, gerçek olmadığı belli, her türlü açıklamalarda rağmen bir gün yakında sonları gelecektir.

Ne kadar Mesut, Celal Kerkük, Musul,  TELAFER demografik yapıyı değiştirmeye kalkarsa da ve Kürtleri Kerkük Türk şehrine göce teşvik etsellerde, yine boş hayalle, engellerle karşılanacaklar, ikinci körfez savaşından sonra, Kürt grup partileri çalışarak, Türkmen şehri EERBİ’İ kontrolüne geçirmekle, 1991 yılından Kürtleşme politikası başlatan, ERBİL’İN Kürtler demografik yapı değiştirmekle, sonuçta Kürt varlığı ERBİL’DE, yokluğa uğramıştır.

ERBİL Türkmen kendileri kayıp etmeden, dillerine tarih Kültürlerine, bağlı kalmışlardır, Türkçe eğitim okullarına candan, kandan bağlı olarak, güzel kitap, gazete, dergileri ortalıkta görünerek, tüm hainlere lanet okuyarak, kendilerini dilleri canlarından fazla savunmaya başlamışlardır.

Irak’ın yeni yapılmasında, Türkmen şehri Kerkük’ün, çok önemli olarak Türkmenler hiçbir zaman Kürt bölgesine karşı olmakla, Kürt federasyonu Irak anayasasına aykırı olarak, Irak’ın coğrafi federasyonunu, artık Kerkük şehri Irak’taki Kürt gruplarına, yerel yönetimlerine bağlı olmayacaktır.

Kerkük’ün her bir yeri, toprağı taşı Türkmen olmakla, hiçbir bölgeye bağlanmayacaktır.
Kerkük konusu doğru yasal olarak ve BM denetimi altında, genel bir sayım yapılırsa ve Kerkük şehrine yerleşen Kürtler, Araplar çıkarılsa o zaman belirlenecektir.

Bu sayımı Kürtler istemiyorlar.
Yasal ve Avrupa, BM katılımıyla olan sayıma karşı durmak, 1968 yılında Kerkük yapısın gözden geçirirsek, idari sınırları dışında kalan KİFRİ, TUZHURMAT, Kerkük sınırları içine girmesi, çünkü bu ilçeler, köylerin Türkmen ağırlığıdır.
KİFRİ, TUZHURMATU son günlerde, Kürtler göç etmişlerdir. Ne kadar Kürtler bu ilçelerin demografik yapısına değişmeye kalkarsalar da, bu Türkmen ilçelerimiz nüfusunun yoğunluğu çoğunluğunu tümü Türkmen teşkil etmektedir.

Türkmen Kerkük şehrine yüz binlerce Kürtlerin, akın göç etmesine rağmen, şehir her bir yönden, Türkmen şehri olarak, Türkmen yoğunluğudur, ne kadar da Kerkük şehrine yerleşen, Kürt Peşmergeleri bir bölüm daireler de ellerinde Amerika’nın baskısı, desteği ile ortaya çıkarmakla geçirmişlerdir.

Bugün Amerika her türlü Kürtlere, yakınlık gösterseler bile, gün gelir haksızlığa son verilecektir. Zorla alınan tüm yerler, topraklar Türkmen milletine dönecektir. Çünkü Kerkük’ün tek sahibi Türkmenlerdir.

Bugün TELAFER Türkmen şehrinde, yapılmakta olan Kürtleşme politikası, hiçbir zaman onları yok etmeyecektir. Sonsuza tek TELAFER Türkmenleri kendilerin kuruyacaklardır.
Türkmen milleti tarihten önce, Irak’ın önemli aslı unsurudur, uygarlığını geçmişini, elleriyle kurarak, parlak Irak’ın uzun bir tarihleri, kültürü, edebiyat yapıları göz önünde yıllar boyu kormuş olduğu devletler, İmparatorlar, Atabeyler, bugün çok haksızlığa uğramaktadırlar bu nedenle BM ve Avrupa’nın gözetimi, denetimi altında, bir doğru sayım yapılırsa, Irak’ta Türkmenler aslı unsur olmakla, sayıları hiçbir zaman Arap, Kürtlerden az olmayacaktır. Kürt’le eşit, yoksa Kürtlerden daha fazla, olacakları belgelerle belli olacaktır.

Türkmenler eskiden örgütlenerek, teşkilatlanmaya başlamışlardır. Eskiden ve bugünkü Irak yönetimleri tarafından, Türkmenleri tüm siyasi faaliyetleri yasaklanmasına rağmen, gizli olarak, Türkmen örgütleri mücadelesi sürdürmekle, atılgan, temiz, yiğit onurlu, töreli erlerini gençlerini milli davalarından dolayı şehit vermişlerdir.

Uzun yıllardan politikaya başlayan Türkmenler, Irak’ın toprak bütünlüğünü savunan Türkmenler ve Irak’ın gelecek konusu düşünmekle, çok önemli projeleri önermiştir.

Bunlardan 18 eyalet sistemiyle ve
4 lük federasyonu projesi bu coğrafi, bir federal yapı sayılmaktadır.

3/ 5 milyondan fazla olan Türkmenler, nüfus yapılarına potansiyellerine, yakın uygun olmakla, projeler gençlerine, erlerine tüm halk kesimine, milli milliyetçilik, Türkçülük, mücadelecilik, teşkilatçılık, örgütleme sistemi, projeleri üretmek sırasıdır.

Artık bu gibi sistem, yeni politika projeleri, o zaman milletimize avantajlar sağlaya bilir. Türkmen Sünni, Şii, Köycülük, İklimcilik, Büyüklük, Liderlik peşinde olmadan kendi çıkarını bir yana bırakarak birçok arzu isteğinden vazgeçmeli, birlik, beraberlik yaratmaları, bir arada çalışmalı, teşkilatlanma, örgütlemeyle, silaha sarılıp mücadeleleri sürdürmek, bölgede yaşayan Kürtlerinde, hâkimiyetleri azalacaktır.

Ve Türkmenlerde sağlam dengesin kurarak, üçüncü değil, ikinci millet seviyesine, varacaklarına hızlı olarak yorulmalı, çalışmalıdırlar.
Artık Türkmenler, bir çatı altında birleşmeleri ile kendilerini göstermekle, projelerini çalışarak, yorularak uygulamasını ortaya atmalı.

Türkmenlerin DAHUK, ZAHO, SÜLEYMENİYE, EERBİL, DİYALA, VASİT, BAĞDAT, MUSUL’DA bir çok yerlerde yoğun olmaları gündeme yetirmekle, varlıklarını ortaya sinirlendirmekle yansıtmalıyız.

Türkmenler çoğunlukta olduğu, Musul, TELAFER’İN, Kürt, Arapların egemenliği hâkimiyeti altından kurdurmak, Telaferin bir il statüsü olması, 18 eyalet projesini uygulamakla Kerkük Türkmen şehrinin Türkmenlerin hâkimiyetine dönmesini sağlamak, çünkü Kerkük’te doğru bir sayım veya seçim BM İnsan hakları gözetimi, denetimi altında yapılırsa, Türkmenlerin çoğunluğu olduğunu gerçeği belli olacaktır.

Artık Kürtlerin Kerkük’te Kürtleştirme politikasına karşı çıkarak, Hayallarında yerleşen politikayı değiştirmek gerekmektedir.
Kürtler birçok Türkmen bölgelerini kendilerine katmak isteyerek ve Irak’ın yapımında Kürt grupları son beklentileri, erekleri bağımsız bir Kürt devleti kurmaya çalışmaktadırlar.

Ve Kürtlerin politikası Irak hükümeti merkezi otoriteden uzak olarak, bir Kürt devleti peşindedirler, bunun yanında, Kürtler üzerinde durmuş oldukları en önemli doğal kaynak Kerkük petrolünün Kürt idaresine katılmasıdır.

18 Eyalet coğrafi federal sistem, Türkmen davasına daha fazla hizmet edecektir, aynı zamanda Türkmen milletinin haklarını garanti altına almaktır.
9 Nisan Saddam Hüseyin tutuklanarak, BAAS rejimi düştükten sonra, Şiiler yeni Irak’ın yapılmasında, Kürtlerin iyi ilişkilerde olmakla, birlikte çalışmaktadırlar.
Şiilerin tek amacı,  Irak’ın nüfus çoğunluğuna sahip olmaktır, seçimlerde ağırlıklarını bırakmışlardı.

Ayrıca Irak’ın üzerinde, tüm Şiileriyle birlikte, bir Şii iktidarı kurmaya çalışarak, tüm arzularını gerçekleştirmişlerdir.
ve tutumları ortaya koyulmuştur.

ABD Kerkük politikasında, Kürtlere önem vererek, Irak Operasyondan öncesi, Irak muhalefeti toplantısı 15 Aralık 2002 de Londra da yapılarak, Kerkük haklarında kararlar alınmıştır.
Saddam rejiminden sonra, Irak muhalefet liderlerin George w. Bush ve temsilcisi Zalmay Halil Zad ile görüşmüştür ve temel hedef olarak Kerkük olduğunu gerçekleşmiştir.

ABD ile Kürt grupları arasında, olan bu oyunun farkına varan Türkiye Cumhuriyeti, Kerkük’ün geleceği ile ilgili Türkiye ABD üzerinde baskısı artarak, sonuçta Ankara 19 Mart 2003 tarihinde ABD Türkiye, ITC, KDP ve KYP arasında toplantı yapılmıştır, toplantı sonucu Türkiye Kerkük ile ilgili olarak önemli kararlar almıştır bunlardan:

1-Kürt Peşmergeleri Kerkük ve Musul şehrine girmeleri yasaklanmak gerekmektedir.
2-  Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmemeli, Kürtler.
Kürtler alınan kararlara karşı, saygı göstermeden yoğun bir şekilde baskı yaparak, Kerkük şehrine girmişlerdir, bunun yanında Kerkük’ün demografisini değiştirmeye başlayarak, yüz binlerce Türkiye, Suriye, İran Kürtlerini PKK’yı Kerkük’e yerleştirmişlerdir.

Ayrıca Irak’ın başkenti Bağdat seçimlerde çoğunluk sahta oyunlarla, 30 Ocak 2005 kırmızıçizgileri ihlal ederek, sahtelik yaparak kazanmışlardır.
ABD Kürtlerin politikasına karşı durmadan, onları desteklemiştir
Ve Kerkük’te Kürtlerin akınlarına, saldırılarına ilişkin göstergeler görünmüştür.

Ayrıca Kerkük’te oluşturulan şehir meclisinde hâkimiyet Kürtlere verilerek, Ve çoğunlukta meclis Kürtlerden oluşmuştur, ABD Kerkük konusundaki politikası Kürtlerin çıkarlarına olmuştur.
Ve Kerkük’ün dengeleri de değişmiştir.

Çünkü Kürtler seçimlerde çok sahtelik yaparak, sandıkları ortadan kaldırmakla, DİYALA, MUSUL, ERBİL, TELAFER ve birçok yerlerde seçim TÜRKMENELİNDE yapılmadan, kendilerini yoğunluk göstermişlerdir.

Her zaman olduğu gibi Türkmenler, Irak’ın toprak bütünlüğünü savunarak tavırlarını ortaya koymuşlardır.
Ama öteki milletir ise  tam olarak  Irak’ı bölmeye kalkmaktadır.

Türkmenler büyük roller oynamaları için, hazırlıklı olarak, harekete başlamakla, gereken hakların kazanmak amacıyla, milli mücadele davalarına sarılmakla, seslerini uluslar arası, tüm dünya ülkelerine bölgesel alanlara duyurmalı ve bu uğurda her türlü özveriliğe doğru çalışmakla, yorulmaya atılmalıdırlar.

Irak devletinin kuruluşundan bu güne kadar, Kürtler büyük bir sorun olarak büyümektedir.
Kürtler eskiden günümüze bölgeye hâkim olmak isteyerek, Kerkük Türkmen kimliğini kendi yararlarına kullanmaktadır. Ve petrolün bulunmasından bu yana, Kürtlerin Kerkük’ü istemeleri dehada artmıştır.

Kerkük’ün önde gelen Türkmen unsuru, her türlü baskı, işkence akına uğramıştır, binlerce yıllardan beri, Kerkük Irak Türkmen elinde yaşayan ve kendi toprakları olan yerler, bu topraklar büyük haksızlığa uğrayan, sahipsiz kalan, Türkmenler kanlarıyla, canlarıyla haklarını savunmaktadırlar.

Türkmen milleti, 1920 yıllarından milli haklarını kazanmak amacıyla, mücadele eden Türkmenler bugünkü durumlarına bakılırsa, her hangi bir kazanç olmamıştır.

Irak devleti kurulması, İngiliz politikası sonucu, Irak Türk topraklarından, Musul vilayeti, Kerkük, Musul, ERBİL, Süleymaniye koparılmıştır.
Türkmen şehri Kerkük, Arap yönetimine bırakılmıştır.
Bugünde Kerkük ABD ve İngilizlerin politikası sonucu, Kerkük Kürtlere bırakılmasına planlar çizmektedirler.

Artık Türkmenler Irak’ın yeni yapılmasında, haklarını savunarak, seslerini her bir yana duyurmakla, bugüne kadar haklarını barışçı bir yolla, politikasını izlemektedir.

,Türkmenlerin milli davası ve  Türkçülük politikası, sürerek Kerkük ve tüm TÜRKMENELİ yerleri, toprakları ellerine yakın bir süreçte dönerek, önceden kurmuş oldukları, büyük devletlerinin idari, siyasi, kültürel, tarihsel varlıklarını mutlu, umutlu günleri yaşayarak, mücadelelerini varlı güce sahip olmakla büyük Türk dünyasıyla, anavatanları Türkiye ile sürdüreceklerdir, Haklarını al kanlarıyla kanıtlanarak, birbirlerine sarılarak, birleşerek almalıdırlar.

No comments: