Yazan: Sadun KÖPRÜLÜ
Kerkük, bir Türk şehri olarak, Anadolu coğrafyasının devamında Irak’ın kuzeyine düşmektedir. Esasen tarih öncesinden itibaren Türk-Turan boylarının yaşadığı bu coğrafyada Sümerlerden, Selçuklu Atabeylerine ve Selçuklu öncesi döneme ait Türk devlet ve beyliklerinde olsun, har zaman bu topraklar Türklükle harmanlaşmış ve bugüne kadar bu topraklar hep Türk-Turan boylarının yurdu vatanı olmuştur. Selçukludan günümüze bu topraklarda, ortaya çıkan Türk medeniyetlerine ait tüm nişanlar ayaktadır ve bunun en önemlileri olarak ta kurulan şehir ve kasabalar, buralardaki maddi manevi varlığı ile dipdiri ayaktadır.
Türk şehirleri olarak Erbil, Musul…Bu şehirler, doğusunda Süleymaniye batısından Kifri, Selahattin şehri, güneyinden Bekuba, Diyala şehirleri ile birleşmekle, Bağdat’ın 248 km uzaklığındaki bu güzel şehir Irak’ın en zengin petrol bölgelerindendir. Kerkük bir Türk şehri olarak tüm değişmelere, hatta Osmanlıdan sonra İngiliz işgalliyle başlayan, ve günümüzde değişik biçimleriyle uygulanan soykırımlar, toplu katliamlar sürüp gitmiş, buna bir de Irak’ın işgaliyle başlayan süreçte inkâr, asimilasyon ve yok sayma saldırganlığı eklenince durumun vahameti anlaşılacaktır… Bugüne kadar Irak’ta hüküm süren kıyıcı rejimler, uzun yıllar daha ziyade İngiliz, Rus ve başka güçlerin elde tuttuğu feodal güçler ve onların tüm varlık sebebi eşkıyalık ve ayrıcalık olan bazı unsurlarla birleşerek Türklüklerini yaşayan insanlarımıza karşı her gün ve her an bu insanlık dışı uygulamalarına yeni biçimler ekleyerek sürdürmektedir. Baskı ve yıldırmalar sunucu on binlerce Irak Türk gençlerini, erlerini idam olmadan, her türlü işkence odalarında, canlarını vererek olumsuz Irak savaşlarında ölerek, binlerce insanlarda Kerkük’ün bağrından kopararak, uzaklaştırmakla güneye, çöllere sürgün olarak, yerlerini bırakmadan milli davalarını korumuşladır.
Gönüllerinde içli Türkçülüklerinden, milliyetlerinden hiçbir temiz atılgan gençler baba yiğitlerimiz vazgeçmeyerek, milli davalarında Kerkük için savaşarak dönmediler, Çünkü Kerkük tüm Türk milletinin atar damarı Türklük kalesi, baş tacı ve gönlüdür.
Saddam dönemi her türlü baskı, işkence sistemli bir hale getirilmiş, amaç, bu yöredeki Türk izlerini yok etmek, Türk varlığını sindirmek olmuştur.
Değişik uydurma gerekçelerle yapılan zoraki kitlesel yer değiştirmeler bir yerde “topyekun sürgündür”;özellikle petrol varlığı bilinen Kerkük ve çevresinde uygulanmıştır bu göç ettirmeler. Buna karşın Kerkük’ün kahir ekseriyetle Türk varlığı yok edilememiş, aksine toplumsal bir karşı koyuş ve direniş ruhu Türk Milletini yurduna toprağına sahip çıkma duygusunu kuvvetlendirmiş,bu bir milli mücadele halinde gelişmiştir.
Kerkük’ün bir Türk şehri olduğu gerçeği uğruna yapılabilecek her mücadele sürdürülmüştür…Türkçe çok değişik türlerde destanı eserlerle bu mücadelenin en önemli aracı olmuştur.
Hoyratlar, şiirler, destanlar, ağıtlar, maniler,öyküler bir bakıma Irak Türklüğünün sığınağı olmuştur.
Gerek Türkiye’deki, Türk dünyasında kardeşlerimiz gerekse tüm dünya bu gerçeği bir kere daha görmüş veya görmek durumunda kalmıştır.
Kerkük, Erbil, Musul, Telafer, Tazehurmatu, Kifri, Bayat, Kümbetler, Altunköprü ve tüm Türkmenelinde yegane sonsuza tek gururu büyük Türklükçün milli dava simgesi sayılmaktadır.
Kerkük Türk milletimizle, artik bu simgeyi sonsuza dek yaşatarak gücüne güç katarak, onu canımızdan fazla korumalıyız yaşatmalıyız.
Kendimizi sevdiğimiz kadar sevmeliyiz.
Kerkük şehri bir Türk şehri olarak Irak’ın kuzeyine düşmektedir Erbil, Musul şehirleri doğudan ise Süleyman iye Batısından Kifri, Selahattin şehri
Güneyinden Bekuba, Diyala, şehri ile birleşmekle Bağdat’tan 248 km uzaklığında olarak, Irak’ın en zengin petrol bölgelerinden sayılmaktadır.
1974 yılına kadar Kerkük şehri 6 ilçe ile, 23 bucaktan oluşmakla 1976 tarihinde, Kerkük şehrinin Baas Saddam rejimi tarafından, adi değişilerek,
Irak Türkleri buna karşı durarak, Kerkük hiç gönüllerden, dillerden düşmeyerek değişmedi, akıllarından yüreklerinden Türkçülük duyguları hiç ayrılmadı.
Akılları sıra Kerkük’ün yapısını bozdular. Kerkük şehrinin ilçelerinin sayısı ikiye düşürüldü, bucakları yedi idi…
Kerkük’ün toplam alanı 19, 543 kilometre kare iken 7734 km kareye düşmüştür.
Kerkük’e bağlı birçok kasaba ve köy Saddam döneminde Basçıların hesaplarına uygun başka illere bağlamıştır.
Bu durum yeniden düzeltilmelidir. Irak hükümeti 29- 01 -1976 tarihinde 41- 42 sayılı kararına göre uygulamıştır.
Kerkük nüfusu 1957 – 1965 ve 1977 sayılarına göre sırasıyla 388,939, 473, 226 ve 495, 425 olarak, Irak’ın toplam nüfus oranı ise % 6, % 5-8 ve % 4 olmasını kapsamakla ve 1965 yılında Türklerin % 100 Türk olmasına karşın sistematik eritme ve yok etme siyasetleri nedeniyle yer dengeler bozulmaya çalışılmıştır.
Saddam döneminde yürütülen Araplaştırma –hatta rejim budalalığı adına “Basçılaştırma”- siyaseti çok derin yaralar açmışken, bunu ABD, İngiliz öncülüğündeki işgal güçleri bir başka şekilde devam ettirmiştir. Balkanlarda Hıristiyan batının, açık adıyla haçlı ruhunun yüzlerce yılda yaptığı “alt kültürleri geliştirme”, ve kan ve gözyaşı “balkanlaştırma “ siyasetlerinin bir benzeri, bu topraklarda bir laboratuar çalışmasının başka şekli halinde yapılmaya çalışılmaktadır.
Yani, bir alt kültürü öne çıkararak aşiret-kabile-feodal çetelerden türeteceği bir “Kürtçüleştirme” ve “Kürtleşme, yani kabilelerden başka bir yaratık türetmek…”
Vahşetin boyutu değişmemiştir.
Hatta yöntem olarak soygun, gasp, insan kaçırma, hiçbir yasal tarafı olmadan –sözüm ona üretilen- yerel yönetimlerce sorgusuz sualsiz tutuklamalar, ev ve semtleri ateşe vermeler, zorla ev ve işyerlerine haraç kesmeler (kibarlaştırarak “ceza kesme”, namusa saldırı, mala mülke el koymalar o boyuttadır ki, kale burçlarından ecdadın yattığı mezarlıklara kadar bu saldırıyı genişletmişlerdir. Abu Garipte yapılanların bir başka görüntüsü halinde… Saddam devrinde yerlerinden edilen Türkmen aileler dönüşünde kendi mülklerinin feodal güçlerce başkalarına verildiğini görmüş, daha önce sürgün yaşadığı toprakları da kaybetmiştir.
30 Ocak 2005 tarihinde uygulanan her türlü sahte oyunlar seçimlerde Irak Türklerine karşı, Kürt grupları yüz binlerce Türkiye, Suriye, Iran ve Irak’ın bir çok yerinden değişik vaat ve imkânlarla yerine göre zorla getirilen değişik unsurlar Kerkük Türk şehrine yerleştirilerek şehrin nüfus ve kültür yapısı tahribe çalışılmıştır.
Saddam Baas rejimi düşmeden önce, Kerkük şehri idari bölümünden Kerkük ilçesi Kara Hasan bucağı, Şiven bucağı, Tazehurmatu bucağı, Dakuk – (Tavuk) bucağı, Havice ilçesi, Abbas bucağı, Riyaz bucağı.
Kerkük şehrine bağlı köylerse Ömer Mandan, Leylan, Kümbetler,
Bul hava, Topzava, Çardaklı, Yaycı, Türk alan, Beşir, Yorgan tepe, Kerkük şehri Hasa çayı ile ikiye bölünür iki yaka halındadır.
Kerkük ile ilgili olarak son günlerde Kerkük dünya ve Kürtlerin gündeminde yer almakla, kimsesiz öksüzlerin mallarını bölme biçimde, her bir taraf Kerkük Türkmen şehrine el koyarak, Kürtler, Araplarda Kerkük kendilerinden bir parça olduğunu öne sürmektedirler.
Bunu iki tarafın bilmesinde yarar vardır Kerkük bir Türk şehridir; statüsü hakkında yalnız Irak Türkleri karar vere bilecekler 1970 yıllarından Kerkük’te ve tüm Türkmenelinde, Irak Türklerine karşı asimilasyon her türlü zorlukla, baskıyla topraklarını, yerlerini değiştirmekle Irak Arap Baas partisi Saddam cellâdı 1980 yılında 1391 numaralı bildirisi ile Irak Türklerini rejim güneye zorla göç ederek evlerini mülklerini ellerinden alarak “Araplaştırma Politikası”yla Türklerin yerlerini istimlâk ederek, güneyden ve Arap devletlerinden, Türkmeneline yerleştirmişlerdir.
Kerkük şehri Osmanlı İmparatorluğu dönemi öncesi ve sonrasında bir Türk şehri olduğunu göstermekle, ayrıca İngiliz işgalinden sonra, Irak Krallığı Irak Cumhuriyeti döneminde asimile başlamakla, yene Kerkük şehri Türkçülük simgesini sürdürmekle, Türk kimliğini kanıyla canıyla savunmaktadır.
Irak Türkleri, her türlü bu işkence baskılara karşı, dayanarak tüm güçleriyle, Türk dillerini milletlerini unutmadılar.
Dikta Saddam rejimi de, Irak
Türklerine acımadan, her türlü politikalar uygulayarak, yok etme, eritme politikası yürütmekle, Kerkük Türk şehrini etkilemekle, acımasız Kerkük ve
tüm Türkmeneline karşı yapılan asimilasyon sindirme, politika uygulamakla hapishane, idam, işkence ile Türkleri yok etmekle baskı soykırımı, katliamlarla
Türkmenler kendi yerlerinde, topraklarında, ev satın almalarını yasaklayarak, devlete bir iş almadan atanmadan, çeşitli ekonomik siyasi
Kültürel, baskılar artarak, siyasi partiler sosyal, kültürel dernekler kurmalarını yasaklamakla, onları Irak toplumundan uzaklaştırmıştır.
Irak Türkleri kendi dilleriyle, okuma yazma eğitimi, dergi gazete kitap çıkartma, yayma haklarına sahip olmayarak, her zaman gözaltına alınmışlardır.
Irak Türkleri uzun yıllar süren 3 ayrı mücadele devresinde çok sayıda şehitler vermek durumunda kalmış, her bir bakımdan ezilmişlerdir.
35 yıl süren Saddam dikta rejimi, 9 Nisan 2003 tarihinde ABD ve uluslar güçleri, Irak’ı işgal etmişleridir. Güya zulme, baskıya son vererek demokrasiyi getireceklerdir.
İnsan hakları korunacaktır. Bu duruma sevinenlerden birisi de “sahipsiz Türkmenler/ Irak Türklüğü” olmuştur. Baas rejiminin düşmesinden sonra Türk şehri Kerkük belirli gurupları akınına uğrayarak, her türlü baskılar onlara karşı sürdürmüşlerdir. Daha fazla Türkler bugünde Kürtlerin, işgaline maruz kalarak, bunun yanında
Türklüğün direnç noktaları vardır. Kıbrıs, Kerkük bunların başında gelmektedir. Türkiye’nin dillendirdiği “kırmızı çizgiler” bir bir düşürülmüş, milletin haysiyeti incinmiş, başta “çuval olayı” olmak üzere İşgal güçlerinin yönlendirdiği Kürt aşiret reisleri gerek Irak’ın kuzeyinde yaşayan başta Türkmenler olmak üzere aşireti dışındaki unsurları adeta işgalcilerin yöntemleriyle eritme, sindirme, tehdit, kanunsuz ahlak dışı hareketlerle “toplama kampına sürükleme” gibi tutuklatıyor, evlerinden yerlerinden ediyor mal ve mülküne el koyuyor… Tüm olup bitenler karşısında beylik açıklamalar veya daha sorunsuzu görmezlikten gelme, duymama, kulaklarını tıkama şeklinde “sessizlik” tercih edilmiş, vahşeti uygulayanlar hadlerini aşan açıklama ve tehditlere yöneltmiştir ne yazık ki… Bir başka şekilde belirtelim: bu vahşet, Kürt aşiret reisleri ırkçıların emrindeki kültür ve insanlık bilmez güçlere havale edilmiştir.
85 yıldan fazla süren Irak Türklerinin acı çilesi başlarına gelen soykırımlar, katliamlara karşı tüm dünya sessiz kalmıştır.
Yetmemiş, hangi aklın eseri bilinmez sevdiğimiz devleti de aynı sürecin bir parçası olmaktan kurtulamamıştır. Habur gümrük kapısı onlara yüksek bir gelir sağlamıştır.
Türk medyası Kürtlere daha fazla, her türlü önemi vermekle, Irak Türklerini uzaklaştırmakla, onlarla ilgilenmemiştir .
Irak Türklerinin tek varlığı bas ülkeleri, gönüller, milli Türklük toprakları olan Kerkük şehri, bugün düşmanlar her türlü siyaset senaryoları
ve yeni çözümler üretmektedirler.
Kerkük tanılan bir Türk şehri olarak, her bir yerinden, Türkçülük coşmakla kokmaktadır, her bir yeri Türk’çedir Kale tarafından Çay, Musalla, Köprü başı , Şehitler köprüsü, İmam Kasım, Iskân, Bulak, Yedi kızlar, Helvacılar, Avcılar, Meydan, Çukur, Şorca, Piryadı, Kasaphane, yeni damlar, Hüseyin
Avni, Tokat hamam mahalleleri öteki yaka Mecidiye, Sarı Kahya, Arafa, Almaz, Bekler, Gavur bağı, Neft deresi, Cirit Meydanı, Beşiktaş mahallesi, Molla Abdullah tepesi, Talim tepe,
Rahim ova, Korya, Baba Gür, gür, Tisin Bağdat yolu.
Kerkük şehrini ikiye bölen Hasa çayı üzerinde, Osmanlı döneminde yapılan, Kerkük Türklerin yanında, çok önemli yer olan Taşköprü, Irak hükümeti
Tarafından yıkılarak yalnız adı kalmıştır.
Kerkük şehri bam başka, özellik yansıtır, tüm çevrenin güzelliğini taşmaktadır, hiçbir zaman ışık güneşi sönmeden, geceleri umut dolu ayrı, ayrı canlılık baba gür, gür ateşi yöreye güzellik vermektedir.
Kerkük’ün mezarlık toprak yapıtları, mahalleri, büyük Türk devletlerinden, Türk Sümerler, Atabeylerinden, İmparatorluklarından günümüze eski kalıntılar, büyük ulu tarihimizi tüm insanlara dünyaya yansıtmaktadır.
Artik Kerkük şehri, Irak Türklerinin ana şehri olarak, hiçbir zaman düşmanların olmayacaktır. Çünkü her bir karış toprağında binlerce Türk şehitlerimiz kanlar dökmüştür, bizlerde bu uğurda özveri olarak Kerkük için her Türkmeneli toprak, şehir, bucak, ilçe, köylerimiz için kan vermek, şehit düşmek ne mutlu, büyük Türk milletimize, biz Irak Türklerinin ilkesi, simgesi Kerkük demek tüm Türk dünyası, Türkiye, Türkmeneli demektir.
Bizlerde hiçbir zaman ayrımcılık, iklimcilik, köycülük, şehircilik, mezhepçilik olmayacaktır bizler biriz bir kalacağız tek dostumuz yalnız Türk’tür ve yene de Türk kalacaktır Türk olacaktır.
Thursday, 21 April 2011
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment