İnsanlar, özellikle dünya Türkleri, Bir inanç ile, Milli davasına
İnanarak, hapishaneye düşenler, hiçbir zaman üzülerek, yollardan
Dönmeden, daha fazla gönülden milletlerine, yurtlarına, topraklarına,
Bayraklarına, ilkelerine bağlılıkla, iç duygularıyla milli davalarını
Savunarak, kan, can vermek üzere tüm acılara, baskılara katlanarak, öz
Veride bulunurlar haklarını savunurlar.
Hapishane günleri, onlara ne kadar acı, çok üzücü olsa bile, dört Duvarının arasında dünya Türkleri yaşam özgürlüğünü kayıp ederek, tüm Haklardan yoksun kalmaktadırlar, özellikle politika ile mili davayla
ilgili tutuklananlar, dehada kötü anlarda yaşayarak, günlük olarak,
işkenceyle baş başa yaşamaya dayanarak, kitap, basın medya yasak
Olması yanında, radyo haberleri dinmekte yasaklanmıştır.
Dünyadan haberleri kesilerek, çileler acı anlarla günlerin geçmesi de
Çok zor olmaktadır. Hapishane ürkütücüdür, düşündürücüdür. Çekilmeyen günleri anları vardır.
Dünya Türkleri olarak, bu baskılı, milli konuları yaşayarak, Türklükten, Türkiye aşkından hapis olan Türklerinin acı durumlarıyla,Dikta rejim devletler tarafından baskılar artarak, her zaman verilen Aflarının dışında kalırlardır, birçok Türkler dünyanın her bir yerinde, hapiste olarak, özgürlüğünü kayıp etmekle, milli ilkelerinden vazgeçmeden, haklarını elde etmek için, haklarını savunmak için Doğruyu konuştuklarından, milletlerini düşündüklerinden dolayı, hapishanelere bırakılmışlardır. Çoğu uzun hapishanelerin acısına, baskı işkencesine dayanmayarak can
verip ölmektedirler.
Türk milliyetçileri milli davalarından dolayı, en önemli günlerini,
Gençliklerini uzun yıllarını hapishanelerde geçirmişlerdir. İç milli
Duygularını, Türk ilkelerini savunduklarından dolayı, tüm Türk
Dünyasında, dönemin dikta rejimleri tarafından birçok Türkler yıllarca
Hapishanelerde özgürlükten alınarak yatmışlardır.
Hapishanede milli davadan dolayı, yargılananlar bu süreden yaralanarak, gizli olursa da gecenin son saatlerinde bile, okumayı bir
Görev olarak, almışlardır, kendilerini yetirmişlerdir, büyük çabalar elde ederek, gelecek günler için, milli bir projeler başlatmaları Millet için gerekmektedir.
Arık çok insanlarımız Yusuf iye medresesinden yaralanarak geleceğin
Kurtarıcısı, iyi işlerin yapılması için kendi çalışmalarıyla yetirmiştir.
Saddam dönemi Irak'ta hapishane kolay olmadan, Hapishanelerdeki
İşkence, baskı sorunlarla yaşamak, dehada işkenceli, tehlikeli
Olmuştur, insanlar sıkıyönetim altında okuma, yazma yasaklığı yanında,
Saddam önemli saray güçleri, Abu Garip gibi ve Irak'ın başka Hapishaneleri yürütmekteydiler.
Hapishanede kalacağımız sürede, yapacağımız çalışmalarda, kendimizi
Verimli bilgili, politikçi olarak, yaşayacağımız tüm zorluklara
Karşın, hapishanede yeni bir kuşağın varlığını, geleceğini Planlayarak, milli davamızı onlara anlatarak, bırakarak, milletimize Daha fazla yararlı olacaklarımızı, şimdiden ön sıraya almalıyız.
Hapishanede okumuş olduğumuz kitaplardan almış olduğumuz milli
Politikayı, dışarıya çıkararak, bilgi dolu ürünlerin önemlisini
Kuşaklarımıza aktararak, gelecek parlak yaşamlarının umutlarını
Gerçekleştirmeliyiz.
Hapislerle karşı Saddam ve tüm Türk dünyasında kıyıcılar tarafından
İşlenen şiddet, işkence, baskıları uygulayanlar, duyarsız olarak
Düşmancasına insanların elinden özgürlüğünü almaları yanında, onlara
Hiçbir yaşam hakkı vermeden, yok etmeye sinsi politikalarla
Bıktırmakla, hayattan bezdirmeye çalışmaktadırlar.
Hapishanede olduğu gibi, bugün devletinin bir bölüm yerlerinde, koltuk
Hastası olan insanlar ellerinde olan görevleriyle, diktatörlük
Payesini aşmaya çalışarak, her ne türlü olursa da insanları kendi
çıkarları için, kullanmaya çalışarak, insanları yaşamdan, dünyadan
Bıktırmaya çalışarak, kendilerini üst düzeyde görerek, başkalarını yok
Etmeye, yok saymaya ellerinden geldikte baskılı yöntemleri yürüterek,
insanları küçüksemekle, güzel dünyayı onlara dar etmekle, hapishaneye
Döndürmekle, başkalarına acılar vererek, onları usandırmakla,
Hapishane gönlerini andırmaya uğraşıyorlar, Ve kendileri de hıyanet mertebesinde ön planda olmakla, ilkesiz olarak her bir düşmanlarla kendi yararı için işbirlikçilik, ajanlık Yapmaktadır bu tür hasta, zayıf insanlar her bir toplumlarda Bulunmaktadır.
Türkleri sevmeyenlerde, bir görev sahibi oldukları zaman, dünya yüzünü
Hapishane gibi dar etmeye çalışarak, gardiyan olmayı isterler, yok
Olan, elinden bir iş gelmeyen kıskançlık duyan insanlarda hiçbir zaman
Kendisinden başka hiç kimseni sevemez ve sonunda yokluğa doğru yok
olarak unutulacaktır..
Saddam döneminde Irak siyasi Abu garip hapishanesinde, uzun yıllardan
Güçsüz, umutsuz olarak, insanlar yaşamaktaydı ve her türlü kendi milli
Görüşünden ve bir siyasi parti, milli duygularından dolayı ömürlerinin
güzel günleri anlarını rejime karşı hapishanede geçirmekle, her türlü
Baskı, işkenceye maruz kalarak, her bir haklardan yoksun kalarak, bu
acı günlerde unutulmuş bir duruma gelerek, milli duygusundan dolayı,
Ölmeyen millet, vatan için umutlarla yaşamaktadırlar.
Saddam rejimi döneminde, birçok politikacılar, yazar, şair, ses
Sanatçılar şahsiyetler 1979 yılında ve Saddam rejimi düştükten sonra,
9 Nisan 2003 tarihinde, Amerika işgalinden sonra, Kuzey Irak yönetimi
Tarafından birçok hapishanelerde, çok sayıda Irak Türkleri uzun
Yıllardan beri daha fazla, acılarla tüm baskı, işkencelere rağmen
Yaşamını ölüm kalım anlarında sürdürmektedir. Birçok Telafer, Kerkük,
Erbil, Yengice, Tuzhurmatu, Altunköprü, Türkleri Beloka, Mahmur,
Süleymaniye Asayiş, Zanharı, Karaçolan, Dahuk, Akra, Kandil Hapishanelerinde Amerika tarafından yönetilen Abu Garip
Hapishanelerinde yaşamaktadırlar.
Ve birçok Türkmenler Saddam döneminde ve bugünde, aybolmuşlardır,
İzleri bile hala görünmemiştir, Saddam döneminde 17 yıl Türkiye, Türklükten dolayı kalmış olduğum Abu Garip hapishanesi, fitil gibi işleyen bir yara olarak, gençlik günlerini burada yaşayarak, o Günlerinin izleri acıları canımın her bir yerinde kalarak,
Sızlamaktadır, bu acıları gecenin son saatlerinde, kalemle kâğıtlara
Dökerek, yazarak gizli olarak annemin görüş gününde, saklamaları ile
Eve gönderdim, onu gizli bir yerde sakladıktan sonra, günü gelecek
Diye, gün ışığına çıkarak, bu milli yolda baş, can koyanlara, Saddam
Rejiminin geçmiş acı, işkencelerini anlatacaktır.
Abu Garip hapishanesinde, kendi, kendime gecelerin son saatlerde,
Sesiz olarak, bu gibi değerli yazıları, şiirleri yazarak, her şeyin
Yasak olmasına rağmen, ölümü, korkuyu başa, göze alarak, hep okudum,
yazdım bu kötü rejimi, tüm dünyaya anlatarak, tüm dikta rejimlere, bir
Ders olmalıdır, Saddam rejimin sonu BM, İnsan hakları ve Türkiye
Cumhuriyetinin baskısıyla, özgür olduktan sonra, yazdıklarımı ve
usumda kalanları kâğıtlara dökerek, Nasıl olursa büyük Türk
Milletimle, bu acıları paylaşarak, Türklerin tüm Türk dünyasında,
neler çektiklerini bildirmek için, bu kutsal görevi başarmalıyım,
Üstlenmelin ndiye yola çıktım, yalnız Irak Türkleri değil, Rusya,
Türkistan, Suriye, Filistin, İran, Tebriz, Türkmen Sahra, Ahiska,
Bulgaristan, Batı Trakya, Kırım, Kafkasya, Kosava ve dünyanın her
Yerinde, bu acıları Türkler çekmişlerdir, görmüşerdir ve
Çekmektedirler, dünyaları bile zindana dönmüştür.
Nemrut geliş sıralarıyla, Mussolini 1992, Stalin 1924, Hitler 1933
-aynı sıralamada anılması gereken Franco'yu (1936), büyük çapta dış
Müdahaleler sonucu iktidara geldiği için, ele almıyorum-. Siyonist,
Komünist Örneğin işkenceleri ellerim arkasından bağlandı ve sorgucular
Kollarımı havaya kaldırıp bükmeye başladılar. Çok acı veren bu
Pozisyonda uzun süre tuttular. Daha sonra vücuduma elektrik verdiler.
Dili ve her bir organ da dâhil olmak üzere tüm vücudumuza elektrik
Veriliyordu. Bacaklarıma ahşap elektrik sopalarla vuruyorlardı.
Görmediğim işkence türü kalmayarak günlerde cansız, dilsiz, sesiz düşmekteydim.
Hapisler korkmadan, İşkenceye karşı mücadelede ederek, zorluklar ve
acı olaylarda artarak, hiçte değişemezdi. İşkencenin herhangi belli
Bir siyasi sisteme özel olmaktaydı, en çok bu işkence Türklere karşı
idi, işkence, baskılar Saddam'a benzer diktatörlüklerde olduğu gibi,
Demokrasilerde de, askeri hükümetlerde olduğu gibi, sivil hükümetlerde
de meydana gelmekteydi.
Hapishane, tutuk evlerinde, işkence kurbanlarının, siyasi tutukluları
milli, inançlarından dolayı olduğu kadar Türk kimlikleri nedeniyle, hedef alınanlar olduğu da, bir o kadar açıktır.
Kurbanlar Saddam döneminde, Amerika, Kürt Peşmergeler Mesut Barzani ve Sonraki dönemde erkek, kadın, çocuklardır Türk olma nedeniyle, tüm Acıları, ölümü, yalnız daha fazla onlar görmekteydi.
Özellikle Kerkük, Erbil, Telafer, Altunköprü, Tuzhurmatu, Tazehurmatu,
Türkleri görmekteydiler.
İşkence, idamlar dünyanın birçok yerlerde yasaklanarak, insan hakları
her tür işkenceye karşı durmakla, BM kıyıcı insanlık Dışı onur kırıcı
Yakma, yandırma, kezzap suyu dökmek, asmak, kesmek en çok siyasi
Durumlarda yapılan ihlalleri kapsamaktaydı, yene dikta rejimleri
Hiçbir rapor uyarıya uymadan, insanlık dişi tüm baskıyla acıyla her
Türlü işkencelerini sürdürmekteydiler.
Korkutma, ya da baskı amaçlı, ya da " ayrımcılığa dayanan herhangi bir
siyasi nedenle", muhaberat, emniyet, istihbarat tarafından her tutuklu
kişiye fiziksel ve ruhsal olarak, ağır acı işkence veya ıstırap veren
kasten yapılarak, konuşmak itiraf elde etmek amacıyla, her türlü kötü
Muamele, baskılar, işkenceler yapılmaktaydı.
İnsanlara bedensel ceza bir organın kesilmesi, damgalama, kamçılama ve
Kırbaçlama, göz çıkartama, yandırma, canavar, yırtıcı hayvanlara yem
etmekle ön sırada sayılmaktaydı. Bu tür gibi işkence ile kötü muamele
Tüm diktatör kıyıcı rejimler tarafından uygulanırdı.
Bir gün işkence sırasında, beni betondan yapılan bir yatağa uzatarak,
ellerimi halkalara kelepçelediler, bağladılar ve sonra ayaklarımı
Zincire vurarak, zincirleri halkalara kelepçelediler. Birkaç defa
levhayla vurarak ve onu üzerimde ayak parmaklarımın üç tırnağını
Sökmeye başladılar. Beni öldüreceklerini sandım.
48 saat kadar yalnız olarak, tek başıma bırakılarak, hep işkence
Sürmekteydi. Saddam rejimi bizlere
Ve sonrada yokarı kata çıkararak alta doğru beni üç defa atmak
İstediler, yerler kanlar içinde bıçak, şişe, şişler ekilerek bir
yanda insanların başlarını, vaücüclerini ayak ellerini birbirinden
Ayrı olduğunu gördüm beni atmak istediler ama ölümü göze almıştım,
Çünkü karar verdim hiç konuşmayacağım ve arkadaşlarımın, soydaşlarımın
Adlarını vermeyeceğim her türlü yolu denediler ama Allah'a şükür
Konuşmadım dayandım durdum.
Diktatörlerin, hainlerin düşmanlığı artarak, işkence yapmada
Başkalarına karşı ayrımcılık yaparak, Türkmenlere karşı durum başka
Değişirdi.
Türkmenler siyasi veya etnik gruptan ise, onları insanlıktan
Uzaklaştırma süreci daha kötü olurdu, farklı uygulama, yok etme
Politikası uzun tarihten günümüze kadar olmuştur.
Ayrımcılığa uğrayan Türkmenler insan haklarını savunma mücadelesi
İçin, onlara çok önemli sayılırdır. Her gün Türkmenlere karşı bu
Ayrımcılık kendisini gerek aile içi şiddet, gerekse ırkçılık
Düşmanlığı biçiminde şiddet olarak, gösteriliyordu. Bu dönemde
Teknolojik gelişmeler alanında, hem işkence yöntemlerini, hem de
onurla mücadele etme yollarını etkilemiştir.
Beni Bağdat'ta bulunan gizli Irak servisi olan Muhaberatta götürmek
İçin, yaklaşık 50 dakika sonra bir yere geldik. Arabada sürekli
Dövdüler. Dayak ve işkence yaklaşık birkaç saat kadar sürdü. Daha
Sonra arabadan indirdiler. Dayak ve tehdit burada da devam etti. Bu
Sırada göz bağım açıldı, tam olarak etrafta olanları iyice görmeye
Başladım, idamlar, kanlar, canlar, başlar hepsi birden birbirinden
Ayrılmış durumda, başka bir yerde, insanlar demirlere. Direklere asılı
ölüm halında duruyordular,
Beni döverek vurarak neden gözünü açtın diyerek, tekrar gözümü
Bağladılar ama işkenceler tüm yönüyle artmaktaydı, gözüm bağlı olduğu
İçin, tekrar etrafımda olanların kim olduğunu fark edemiyordum.
Irak Türklerine yapılan zulmün uygulanan soykırımı ise, insanlık
Tarihinde az rastlanan bir af edilmeyen bir olaydı. İnsanları adının
Bile ürperttiği, korktuğu ölüm adasındaki hapishaneden toplama kampına
Yıllar sonra insanları tekrar toplayarak, bir bölümünü kurşuna
Dizerek, çok sayıda insanlara aylarca buralarda acı, işkence
Çektirmesini ilk günden son gününe kadar görüp yaşadım, artık her
Yerden ölüm, kan kokusu yükseliyordu.
Evet, bir yıl 4 ay 22 gün günde dört defa bu durunu yaşadım gördüm çok
zor Allah kimseye bir toluma göstermesin bu acı günleri durumlar.
Son günlerde, Arap Baas Partisi'nin aldığı bir kararla, artık bu
Ülkede Türk ismi, kalıntıları yapıtları ve Türk varlığı diye bir şey
Kalmayacaktı diye planlı çalışmalarda bulundular, idamla, ölümle
Korkutarak, zorlu insanları Arap yazdırdılar. Türk nüfusun yüzde
Onunun imha edilmesi bile Saddam yönetimi tarafından göze alınmıştır.
Bu çağ asrın sonunda bu tutuklamalar, kurşuna dizme olayları, Irakta
Tüm hızıyla yaşanıyordu. Türk'ün yok olmasına dünya kamuoyu bile ses
Çıkarmadan göz yummaktaydılar.
Bizler şu anda, böyle bir aptal politikanın mağdurları, öz verileri
olarak, arkamızda gözü yaşlı ana-babalar, bacılar, kardeşler, eşler,
Çocuklar ve akrabalar, dostlar sevgililer bırakmışız. İdam olmuşuz
ağaçlara asılmışız, yok olmuşuz suçumuz ise Türk olmak nedeniyle,
kimliğiyle.
Evet, Türk dünyası, Uygur Türkleri Doğu Türkistan, Tebriz, İran
Türkleri, Irak, Suriye, Kızılderililer, Ahiska, Bulgar, Bunsa Hersek,
kıbrız, Irak Kerkük Türkleri yalnız Türk olduklarından dolayı bu acı
Günleri, işkence, hapishane günlerini yaşamışlardır.
Eskiden günümüzde Ruslar, Çinler, Bulgarlar, ve Araplar, Kürtler,
Ermeni, İngilizler tarafından yalnız Yüzlerce Türkler Irakta olduğu
gibi Türk dünyasında tutsaklık durumunda olarak, eski Sovyetler
birliği Rusya, Tataristan, Tacikistan, Özbekistan, Kazakistan,
Türkmenistan, Kırgızistan, Azerbaycan, İran Avşar, Kağşar, Tebriz,
Erdebil, Tahran, Horasan, Urumya Türkleri, Çin Türkistan, Batı Trakya,
Suriye, İran, Irak Türkleri ve tüm Türkler bu acı durumları
yaşayarak, asimilasyon politikasına uğrayarak, yüz binlerce Türkler
idam olarak, kurşuna dizildiler, yerlerinden, topraklarından
uzaklaştırıldılar, katliamlara, soykırımlara maruz kalmışlardır.
Atık büyük Türk devleti kurulunca bu kimsesiz, zavallı insanların,
şehitlerimizin hakları bin katına kadar alınacaktır.
1979 yılında tutuklandığım sırada, gizli olarak bir yıl dört ay gizli
yerlerde bulunarak, habersiz kalmıştım, günde dört defa hızlı
işkenceler sürerek, Bağdat Muhaberat tutuk evinde, baskı, işkenceler
dolu bir hücreye, bir katlı görünen bir yatak odası olarak, avluda
bulunan bir koğuşa attılar, döşek, battaniye gibi, hiçbir şey yoktur,
bir koru yerde uzanarak, hiçbir koğuşta soba kaloriferde yok idi bu
koğuş kış günü buzdolabını yansıtıyormuş,
geceler uykusuz geçerek, rahatsız olarak, hiçbir kimse uyumak
bilmiyordu, sürekli işkence ara vermeden sürmekteydi.
Sabahın ilk saatlerinde, yaşamış olduğum işkence koğuşundan, vurarak
aldılar beni bodrumun alt katına indirdiler ameliyat odası diye
biliniyordu, ismimi numara diye söylemeye başladılar, arkadaşlarımı,
akraba, tanındıklarımı, yedi bin sülalemi bilmek istediler, bir türlü
nerde olduğumu bile bilmiyordum, Ama bir cehennemden farkı yoktur
buralar hep işkence hep korkutmaya, yandırma, dağlama her taraftan kan
kokusu vardır, burası gizli bilinmeyen bir yer idi, geceleri uyurken
ellerim başımın altında yastıksız, döşeksiz, geceler çok korkulu, uzun
tükenmiyordu, gözlerimiz tavanda, her an, her dakika kapının
açılışında şıraklanmasında sonumuzun gelecek diye, ölümü, korkuyla her
an yaşıyordum. alıp götürecekler, idama beni hep düşünüyordum.
Her an kapı açılır, çıkın korkusu ise içimizden yaşayarak, eksik
olmuyordu ve günde defalarca korku, işkence ne zaman bitecekti bu
kâbus baskı, acılar, her bakımdan ölümü özlemekteydim kurtuluş için
ama ölümde bir türlü yaklaşmıyordu.
birkaç yıldan sonra kardeşim Ümitten ayrıldım, onun özgür olması beni
çok sevindirdi, altı yıl Türkçülk davasında yargılanmıştır, şimdi tek
başıma kaldım nasıl olursa birimizin kurtarması ailemiz için iyi
olacaktır, Hapishanede yalnızlık da sıkıcıydı, tek başıma kalmıştım,
Yatağa uzandığım an. Geçmiş yıllarımı çocukluğumu, okul hayatımı ilk,
orta, lise, üniversite ve destlerimi düşünüyordum.
önce o günler canlı olarak, karşımda canlandı, hafızamda, artık bir
çok ülkelerde insan ölümle, göz yaşıyla, acıyla yaşamaktaydı, o an ki
okumuş olduğum Atom bombasıyla yok olan Hiroşima ve Nagasakaki,
Türkistan geceleri İran rejimi Şah Rıza pehlevi 50 bin Türk'ü
Öldürmesi Azap toprakları, Kerkük 14 Temmuz1959 katliamı, 28 Mart
Altunköprü, katliamı olayında binlerce suçsuz yere ölenler, beni bu
Gecede uyutmuyordu, bende ölmek istiyordum hala Tutsak dünya
Türklerinin öyküleri, dramları karşımda canlısı gibi, sesim
Çıkmıyordu, içimden bağırmak geliyordu, çok dertli özgün, çileli idim,
o kadar insanların acılarını paylaşmakla, kendi acılarımı unutmuştum,
Hiroşima, Türkistan, İran, Irak, Çeçenistan, Filistin, Suriye,
Karabağ, Kıbrıs, Azerbaycan, Kızıl deriler, Kafkasya, Bosna Hersek,
Bulgaristan, Azerbaycan, Kıbrıs, Kaşğar, Türkmen Sahra, Tebriz, Avşar,
Horasan, Kosava, Kırım, Kırgızistan, Karabağ Türkleri derdinize,
Acınıza, çilenize vermiş olduğunuz şehitlerinize saygıyla, sevgiyle
Milli mücadelelinize destek oluyoruz, sizleri seviyoruz unutmuyoruz,
İnanın her an günlümüzdesiniz bizimle yaşıyorsunuz, sizleri anıyoruz,
Artık bu vermiş olduğumuz şehitler, Türk dünyası gökyüzünde, parlak
Işık saçan büyük coşkuyla birer, birer simge olmuşlardır, milletimizi
Kurtaran Oğuz han, Atilla, Cengiz han, Şah Şamil, Kara Murat, Sultan
Fatih, Alparslan, Enver, Niyazi Paşa, Atatürk Mustafa Kemal paşa,
Nihat Astsız, Kırım oğlu, Türkeş, Elçi Bey, Ata Hayrullah, Kasım
Neftçi, Necdet Koçak, Abdullah Abdulrahman, Çeçenistan lideri Cohar
Musayevich Dudaev' gibi yollarımızı, geleceklerimizi aydınlatan, Türk
Dünyamıza yeniden doğan bir güneştiler
Tarihimizde yazılan unutulmayan Simge sayılmaktandılar.
Artık vermiş olduğumuz şehitleri insanların acılarını, mücadelelerini
Yüreğimizin, gönlümüzün en derinden duymalıyız, acılarına ortak
Olarak, onları mücadelelimizde yazılarımıza dile getirmeliyiz acı
Verenleri, katliam yapanları, gözyaşı döktürenleri, insanları
Öldürenleri çocukları öksüz
Bırakanların cezaları verilmelidir.
Abu Garip hapishanesinde ve Türk dünyasının, Birçok yerinde, Türklere karşı şiddet yeğinlik artmaktaydı, bu şiddet insanlar kimliğini milli görüşlerini savunmakla, daha çok insanlar
Otorite sağlamakla hayatlarını tehdit demektedir ve sindirecektiler ve
İnsanlarda zarar etki yaratmakla, psikolojik davranışlar bilinçli
Olarak, insanlara şiddet uygulanmakla, buda işkence yapan karşı taraf
insanlar arasında, ayrımcılık sağlamakla, fiziksel şiddet uygulaması,
Dikta rejimler tarafından gündem olarak, yerini almıştır, ayrıca
Şiddet bir bölüm, korum kuruşlar örnekler vermek gerekir, Şiddet
Yanında baskıda insanlara her türlü yapılmaktadır.
Bireylerin kişisel özgürlüklerini konuşmuş oldukları dillerini,
Özelliklerini engelleyen, dikta rejimler, kendi iradeleri ve istekleri
Koltuklarına umutlarına karşı duran düşünmelerini tek planı toplumda
olanları yok etmektir, kıyıcı düşmanlar Türklerin düşünce, ilkelerine
karşı durmaktırlar.
Baskı, fiziksel şiddet kapsamlı olarak, baskı açık, ya da gizli
olarak, şiddetin birçok bölüm işkencenin parçası, ya da bir biçimi
Sayılmaktadır, bu şiddet, işkencelerden, baskılardan, itmek, vurmak,
Tekmelemek, yere yatırmak, sürüklemek, saçlarını yolmak, tehlikeli
Aletlerle vücuduna yandırmak, yakmak, asmak, insanları istediklerinden
yok etmek, sindirmekte, kimliğini silmek, fiziksel şiddetten
Sayılarak, baskı, işkence, şiddet uygulamanın tek nedeni ise, daha çok
Bir sonuca varmak amacıyla, bireylerin konuşmasını istemektir, boşu,
boşuna zorlukla, insanlarının yalan olursa bile konuşmasıyla ken
Dostu, arkadaşının, ailesinin bile adlarını vermektir.
Dünya dikta rejimleri bireylerin, kişisel özgürlüklerini, konuşmuş
Olduğu dillerini, özelliklerinin engellemek için, her kese şiddet,
Belirli bir amaçla, kişileri belirli şekillerde, genelliklede kendi
Çıkarları, ya da istekleri aleyhine hareket edenleri kapsamakla,
Ortadan kaldırmak, yok etmeye yönelmektedir.
İşkence, şiddet yanında dikta rejimler insanlara baskı, zorlamak ile
Konuşmalar alınmaktadır baskılarının tek amacı ise, birine bir şey
Yaptırmak için, zor kullanmak, kişiyi bir şey yaptırmaya, zorlamak.
Devletlerde dikta rejimin baskı uygulaması sıklıkla, gündeme gelen
İnsan hak ihlallerinin başında yer alan uygulamalardandır ve
İnsanları ayrımcılık nedeniyle, toplumdan ayırmak, uzaklaştırmaktır.
Her yıl dünyanın her yerinde, özellikle Türk dünyasında, Türkler
Baskılara maruz kalarak, yüzlerce insanlar baskıyla ölüm altına
Alınarak, can vermektedirler.
İnsanlara baskı uygulama, otoriteye ve güce sahip konumda olanların,
Gücü olmakla, diktatörler kendilerine, tabi olanlara yanlarında,
Olanlara, destek verenlere, ya da onlarında, olduklarını
Düşündüklerine, yakınlık gösterenlere, ya da destek verenlere,
Birlikte olanlara istediklerine bu amaçla uyguladıkları bir tür şiddet
Türüdür, gündemde yer almaktadır, baskılar, işkenceyle birlikte farklı
Etnik kimlikler gruplara, ya da siyasi düşünceli, ekonomik kimlikler
Açık ve gizli olanlara şiddet, baskıyla baş başa kalmaktadırlar.
Bu yönetimler tarafından ayrımcılık yapmakla sevmedikleri milletlere
karşı baskı, şiddet, işkence yanında insanlara kötü muamelede
Yapılmaktadır.
Saddam döneminde olduğu gibi, Irak İstihbarat, Muhaberat ve Abu Garip
Hapishanesinde cesedi vurma, yakma elektrik işkencesi ile birlikte,
Çoğunluk Psikolojik işkence uygulanırdı, özellikle korku, suçluluk
duygusu gecenin son saatlerinde asma, bağırma hayvanatlarla korkutma
insanlara cezaları yanında, her türlü yöntemlerle bu Psikoloji
İşkencelerin yapılmasının tek amacı, kalp rahatsızlığı yaratma, ölüme
yol açmak idi, işkenceler günlük, gecelik olarak, uzayarak insanlara
Daha fazla acı çektirmeye cellâtlar mutlu olurdular, ceza verici
Yöntemlerinde korku vermek için, gözleri bağlamak, bunları psikolojik
İşkence diye insanları konuşturmaya çalışırlardır, buda fiziksel
olarak, zarar vermekteydiler.
İşkence, ister fiziksel, Psikoloji olsun, ister ruhsal, bilgi toplama
Aracı olarak, bilinçli şekilde insanlara ağır acı çektirmektir. Buda
İnsanlardan konuşmak, İtiraf almak amacıyla olmaktadır, İşkence ayrıca
Bir baskı yöntemi sayılarak, tehdit etmek, konuşmak için
Kullanılırdır, Saddam döneminde insanlar özgürlüklerini düşünerek, bu
Uğurda canlarını, kanlarını vermekteydiler, İnsan hakları yolunda,
ırk, din, dil ve cinsiyet ayrımı yapılmadan, dikta Saddam rejimi
Türklere karşı, insan haklarına aykırı olan tüm yolları denetmiştir ve
Uygulamıştır ve Irak Türkleri günümüze kadar hiçbir haklardan
Yararlanmamıştır.
Öteki milletler gibi, haklarını kullanmada, eşitti olarak tarihsel,
yasal haklarına kavuşmamışlardır.
Artık tüm Türkmenler hak ve saygınlık açısından, eşit ve özgür olması
doğduğu anlayışına dayanır. İnsan hakları, her bir bireye bağımsız,
özgür olması, seçim yapma, yeteneklerini geliştirme, özgürlüğü
sağlamalıdır, iyice kullanmalıdır.
Bu özgürlükler yolunda, Irak Türklerin haklarına saygılı olmalıdırlar
ve bu hakları hiçbir güç Saddam döneminden sonra çiğnememelidir.
Dünyada tüm diktatör, rejimlerin uygulamış oldukları bir bölüm
işkenceler bunları Saddam döneminde Irak gizli servisi, Muhaberat,
Irak emniyeti, istihbaratı uygulamaktaydı, bu işkencelerin bir sene
dört ay 22 gün günde dört defa görmekteydim, bu işkencelerin bir
Bölümü dünyanın birçok yerinde uygulanmaktaydı.
Göz dağlama, Ağırlaştırılmış, diş sökme, Falaka, Dövme ve fiziksel Taciz, Bağlama, bükme, Işıkla Körleştirme, Kaynatarak öldürme, Kemik kırma, Dağlama, Yakma üzerinde sigara söndürme, Boğma (elle) Boğma
(suda), Kesme, Yaşlılara kötü muamele (fiziksel) Kırbaçlama, Deri
yüzme Ayak kırbaçlama, Saç yakma, Dizden vurma, Kol, parmak koparma,
Oksijensiz bırakma, Dipçikle vurma, Kafa derisi yüzme gibi.
Önce Abu Garip hapishanesi Mahzen bölümünde, işkenceler geceler
Sürerek, tüm insanlara farkı olurdu, kişiyi öne eğik bir sandalyeye
Bağlayarak, kafasına çuval geçirdikten sonra, uyumasına izin
Verilmeyerek, yüksek sesle müzik dinletme yöntemi uygulamakla, birde
Hayvanatlarının seslerini tutuklar zorlukla yapardılar. Mahzen
Bölümünde, uzun geceler uykusuz bırakmakla, Yüksek, sese maruz
Bırakmak, günlerce aç bırakmak, Suya sokup çıkarma, her türlü zorlukla
İşkence uygulanırdı.
Saddam'ın üvey kardeşi Berzan El Tikriti, Rusya'da bulunan her türlü
İşkenceyi tam olarak, Türkmenlere uygulardır, İşkence veya
Sorgulamanın sırasında modern bir yöntemle vücuda elektrik şokları
Vermekteydi. Etkisini güçlendirmek için, işkenceciler şokları
İnsanların tüm organlarına verilirdi ve bu tür işkenceler karşılandım
en çok Irak gizli servisi muhaberat bölümünde, her türlü işkenceler
İnsanlara göz açtırmadan, gecenin son saatlerine kadar sürmekle, bu
İşkencelerden uzun süreli tek kişilik odalara kapatılmakla, ölümle
Korkutmak, tehdit etmek,
ayrıca örümcek, böcek dolu bir odada bırakılma, uzun süreli uykusuz
Bırakılma, Zincire, kelepçeleme, vurulma, bir bölüm insanları karşımda
Benim konuşmam için yakarak öldürmek, Dövmek, Kan kaybından öldürmek,
Canlı gömmek, Parçalara ayırmak, Boğmak, ör. Vahşi hayvanlara atmak,
Elektrikli sandalye ile öldürmek, Kurşuna dizmek, Zehirlemek, Testere
ile kesmek,
İşkence yöntemi aleti Saddam döneminde, Rusya'dan farklı değildir,
Tutuk evinde olan işkenceler, Abu Garip hapishanesi Saddam döneminde,
Çile, acı dolu korkunç, bir hapishane olmasına rağmen, tüm yöntemler
Günlük uygulanırdı,
9 Nisan 2003 tarihinde, diktatör rejimden sonra, Amerikan askerlerin
işgal altında, Abu Garip Cezaevinde, işkenceler artarak, tutuklara
Karşı kötü işkenceler, zorluk, kötü muamele kullanmaya başlamıştır,
Irak'taki işkenceler bugüne kadar anlatılması gerekir, kamuoyuna
Gizlenmeden aktarmalı, raporlarla tüm dünya, basınında yer almalıdır.
Artık Irak büyük hapishaneye dönerek, işkencede Teknolojinin son
Modern ürünleri İnsanlara karşı, onları ölüme götürmeye kullanılıyor,
Dünyada işkencenin yasa dışı olmasına rağmen, bugün dünya Türklerine
Karşı, dikta rejim devletlerinde uygulanarak, işkence yapanlar
Uluslararası ceza mahkemeleri önünde, hesap karşında durarak
Yaptıklarının bedelini vermelidirler, en çok soykırım, katliamlar
Yapanlara uygulanmalıdır,
bu işkenceler insanlara karşı askerler, istihbarat muhaberat, gizli
Servis, emniyet elemanları, hapishane gardiyanları tarafından
Gözaltına alınarak, İşkence aynı zamanda, silahlı, siyasal gruplar
Irakta ön planda tutulmaktadır,
Bu kuzey Irak Mesut Barzani ayni yöntemi, eletleri işkenceleri
Kendi bölgesinde insalara karı suçsuz yere kullanmaktadır yıllarca çok
Sayıda Irak'ın kuzeyinde Mesut Barzani hapishanesine her türlü acı
İşkencelere sürmektedir bu yöntem Saddam rejiminden hiçbir farkı
Olmayarak uygulanmaktadır.
Artık Diktatörler, siyasi hapishane dönemi, acılar bir an önde dünyada
Türklere karşı bitmelidir, sona ermelidir doğru bir demokrasi, çoğul
Partiler kurularak, tüm insanlar eşit olarak, siyasi, tarihsel ana
Haklarını bir an önce kavuşmalıdırlar özellikle Irak ve dünya
Türkleri, bugün dün gibi olmadan diktatörlük dünyası tüm evrende yok
Olmuş gedmiştir kendi dünyamızı milli dava yolunda mücadelemizi
Sürdürmekle haklarımız tüm rejimlerden el birliğ ile çalışarak
aşmalıyız, yüce kutsal tarihimizi kutsal şehitlerimizin kanlarıyla
Yazmalıyız ölene dek Milli yolumuzdan dönmemeliyiz. yolumuz
Liderlerimizin, büyüklerimizin bu uğurda kan, can verenlerin yoludur,
Vatanını, bayrağını, topraklarını kuruyanların, Türk milleti için
Şehit düşenlerin yoludur.