Saturday, 15 October 2011

Kürtlerin doğru adresi: Ankara

Nasuhi GÜNGÖR



Kürtlerin doğru adresi: Ankara

Star gazetesi 14.10.2011

Galiba terörle mücadelede en önemli sorunlardan birisi, mücadele ve sonuç arasındaki ilişkiyi kamuoyuna doğru anlatabilmek. Atılan adımların çabucak sonuç vermeyeceğini anlatamadığınız takdirde, beklentiler yükseliyor. Sonrası hayal kırıklığı elbette.

Oysa iki gündür Ankara’da temaslar bulunan Irak Dışişleri Bakanı Hoşyer Zebari’ye verilen mesajlara bakıldığında, terörle mücadele konusunda gelinen aşamanın son derece olumlu olduğu görülebilir.

Kürt siyasetinin iki önemli aktörü Mesut Barzani ve Celal Talabani, Türkiye’nin gücünü, duruşunu ve kararlılığını anlama noktasında hayli uzun bir geçmişe sahip. Ancak Kürtler üzerinde hesap yapanların sadece bölgesel aktörler olmadığı, hatta uluslar arası sistemin çok daha yoğun ilgi gösterdiği de malum. Kürt liderleri, Ankara’ya karşı inişli çıkışlı tavırlara sokan tablonun perde arkasında bu tür ilişkiler yatıyor.

Öte yandan geniş bir alanda Kürtler arasında sempatiye sahip olan Barzani de, bu alandaki beklentileri canlı tutabilmek için sık sık tribünlere oynayan mesajlar veriyor.

Neden doğru adres

Ancak bunlar yavaş yavaş geçmişte kalıyor. Birkaç nedenle. Birincisi, Ankara eskisinden çok daha güçlü, itibarlı ve kararlı. Kendi içinde kurumlararası çekişmeleri geride bırakan bir yeni siyasi akılla hareket ediyor. Kürt liderlerin böyle bir Türkiye ile karşı karşıya gelmeyi göze almaları çok zor.

İkincisi, PKK’ya karşı verilen mücadelede Ankara’nın yeni politikasının, bir iç meseleyi çözmekten çok, bölge sahnesinde ayağına bağ olan bir tehditten kurtulma yönünde şekillenmesi. Bu önemli bir fark. Sorunlarla mücadelede kendi içine kapanan ve köşeye daha fazla sıkışan Türkiye’nin yerini, sorunlarını bölgesel ve küresel ölçekte göğüslemeye cesaret eden bir güç alıyor.

Üçüncüsü, birazcık haritaya bakmak bile, Kürt liderlerin niçin Türkiye’yle birlikte hareket etmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Hoşyer Zebari Türkiye’deyken, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’den dikkat çekici bir hamle geldi: ‘Gerekirse terörle mücadele için Kuzey Irak bölgesine Irak askerlerini yollayabiliriz.’ Bu mesajın Türkiye’ye destek olduğu kadar, Kürtlere anlamlı bir ‘gönderme’ olduğunun da altını çizelim.

Türkmenler ve gelecek

Hazır konu Irak’a gelmişken, bir bahis daha açalım. Malum, Irak’ta hala ciddi bir Türkmen nüfus yaşıyor ve geçmişin yanlışları yüzünden Türkiye’nin en yakın olduğu bu topluluk, adeta hayatta kalma mücadelesi veriyor.

Türkmenler, geleceğin siyasetinde mutlaka önemli rol oynayacaklar. Buna gönülden inanıyorum. Ancak bunun için öncelikle bu topluluğun kendi arasındaki iç çekişmelerin geride bırakılması gerekiyor. Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Hicran Kazancı’yla sık sık sohbet ediyorum. Doğrusu onun sadece cephe üzerinden değil, bölgenin geleceğiyle ilgili yaklaşımlarını çok önemli buluyorum. Zira geçmişin aksine, çatışmacı ya da ayrışmacı bir yaklaşımı değil, güçlü ittifaklar oluşturmayı savunuyor.

Ne yazık ki Ankara’daki cephe temsilcisinin bu geniş vizyonu, geçmişin hesaplaşmaları içinde boğulup kalan bazı çevreleri çok rahatsız ediyor. Oysa mesele gayet açık. Türkmenlerin geçmişe sünger çekip, kendilerini siyaseten güçlü kılacak bir yenilenmeye ihtiyaçları var. Nitekim Ankara’yı yöneten siyasi akıl, Türkmenlerin bu yenilenme sürecine sıcak bakıyor. Ama belki daha aktif bir destek ve işbirliğine ihtiyaç var.

Aksi takdirde geçmişte bu yapılar içinde çöreklenmiş kimi güç odaklarının etkisini kırmak, sanıldığından çok daha zor hale gelebilir.

No comments: