Bugün Kuzeydeki Telafer kenti bir kez daha patlamayla sarsıldı. Musul’a bağlı Telafer kentinin Eğil Eğil bölgesinde bomba yüklü bir araç akşam saatlerine doğru infilak etti.Patlamada can kaybı yaşanmazken yedi vatandaş yaralandı.Patlama yerinde park halindeki üç araç büyük hasar gördü.
Patlamanın sorumluluğunu üslenen olmadı.
Uzun zamandan beri sakin günler geçiren Telafer bugün akşam saatlerine doğru bir kez daha bomba sesleriyle sarsıldı.Kentin Eğil Eğil bölgesinde yol kenarında park halinde mayın döşeli bir araç infilak etti.Patlamada şans eseri can kaybı olmadı.
Can kaybının yaşanmadığı ancak yedi vatandaşın yaralandığı patlamada bölgede üç ayrı araç büyük hasar gördü.Patlamadan hemen sonra bölge güvenlik kordonu altına alındı.Yaralıların tedavisi için kentteki çeşitli hastanelere kaldırıldılar.
kerkuk.net
ALİ KASAP / HABER MÜD.
Monday, 31 October 2011
Thursday, 27 October 2011
ITC BILDIRI
ITC BİLDİRİ
Irak Türkmen Cephesi Kerkük’te daha önce başlatılan hane ve arsa tespit ve numaralandırma çalışmalarının sonuç kutlamalarının iptal edilmesini istedi.
Irak Türkmen Cephesi bugün yayınladığı bir bildiride,Planlama ve Kerkük yerel yönetiminden bir talepte bulundu.Yazılı bildiride,genel nufus sayımı hazırlıkları için daha önce başlatılan hane ve arsa tespit ve numaralandırma çalışmalarının sonuç kutlamalarının iptal edilmesini istedi.Kerkük’ün Nisan 2003 öncesi ve sonrası büyük çapta istilalara uğradığını belirten Irak Türkmen Cephesi,Kerkük’te her türlü sayımın yapılmasını reddettiğini belirtti.
Kerkük’te her hangi bir sayım sozkonusu olduğunda şehirde yıllardır yapılan istilalara şeriyet kazandıracağını bildirisinde belirten Irak Türkmen Cephesi,bu kutlamanın Irak Türkmen Cephesi’nin yarattığı dostuk ve kardeşlik havasını bozmaktan ziyade siyasi uzlaşılarıda etkileyeceğini ve Türkmenler olarak bu kutlamaya reddedeceklerini belirtti.
kerkuk.net
Yorum Kapalı
Sunday, 23 October 2011
Sadr Demands Resistance against the US Embassy in Baghdad
Sadr Demands Resistance against the US Embassy in Baghdad
Posted by Reidar Visser on Saturday, 22 October 2011 18:21
What some had warned about during the discussion of a possible post-2011 US military presence in Iraq has now happened. Muqtada al-Sadr feels he won the debate about withdrawal, instructors, and immunities, and has moved down to the next target on the agenda: The US embassy in Baghdad.
In response to a question from one of his followers, Sadr now says that after the expiration of the SOFA, the staff of the embassy should be considered “occupiers” and must be “resisted”.
This may well be the single most significant item in all the news stories about Iraq this weekend. Everyone should have known for months (if not years) that there would be no new SOFA and no immunities for US instructors. Thanks to the failure of the Iraqi politicians to create a pro-extension coalition – and due to the failure of Washington to stimulate the formation of such a coalition – the projected US mega-embassy in Baghdad has become the next vulnerable element in American Iraq policy.
In response to a question from one of his followers, Sadr now says that after the expiration of the SOFA, the staff of the embassy should be considered “occupiers” and must be “resisted”.
This may well be the single most significant item in all the news stories about Iraq this weekend. Everyone should have known for months (if not years) that there would be no new SOFA and no immunities for US instructors. Thanks to the failure of the Iraqi politicians to create a pro-extension coalition – and due to the failure of Washington to stimulate the formation of such a coalition – the projected US mega-embassy in Baghdad has become the next vulnerable element in American Iraq policy.
Thursday, 20 October 2011
Büyük Türkmen Oymak Aşiretlerinden Bayat boyundan Bahadırlı Aşireti
Büyük Türkmen Oymak Aşiretlerinden Bayat boyundan Bahadırlı Aşireti
Yazan: Sadun KÖPRÜLÜ
Dünya Türkmenleri tarih boyunca büyük bir millet olarak Türk tarihimizde önemli yerlerde bulunarak birçok devletler Türkiye, Irak, İran, Hindistan, Suriye gibi topraklarda kurarak dillerine, gelenek, göreneklerine bağlı olarak her zaman toprak, bayrak, vatan aşkıyla, sevgisiyle coşmuşlardır,
Birçok baskılar yüzünden bir bölüm Türkmen aşiret oymaklarımız günümüzde Araplaşarak, Kürtleşmişlerdir, bir bölüm Türkmen kardeşlerimizde tüm engellere, korku, baskıya rağmen dillerini, Türkmen ırklarını korumaktadırlar, ayrıca günümüzde Araplaşan, Kürtleşen Türkmenlerde aşiretini, oymağını, soyunu, boyunu araştırmakla Türk olduklarına dair kanıtlar, belgeler elde etmişlerdir.
Bu Aşiretlerden Afşar, Reyhanı, Karageçiler, Babanlar, Zengiler, Zengeneler, Atmacalar, Bayatlılar, Karagollular, Karakollular, Bahadırlılar, Kakailer, Şebekler, Haydarılar, Salihılar gibileri
Türk dünyası ve dünyanın her yerinde bulunan Türkmen Oymak aşiretleri
Oğuz hanın 24 boyundan gelerek birçok aşiretlere bakınca boyları, soyları Türkmen olarak Büyük atabeyler, devletler kurmuşlardır.
Oğuz Hanın boyunda olan tanınan Bayat oymağının Boyundan Bahadırlı aşiretler günümüzde Irak, Telafer, Türkmen Bayat köylerinden Karanaz, Karatepe, Hasadarli, Emirli, Yengice, Selman bek, Hanekın, Şehreban, Kızrabat, Mendeli, İran, Türkmen Sahra, Suriye, Halap, Humus, şehirlerinde köylerinde ayrıca Irak’ın güneyi, kuzeyinde, Batı, doğusunda yüz binlerce Bayat oymağının boyları bulunmaktadır.
Irak Türkmenleri tüm baskılara rağmen ana dillerini koruyarak tüm sinsi, acı politikaya biz varız diye bağırmaktayız doğru seçim olurda ikinci millet olan Irak Türkmenleri günümüzde yüzlerce oymak, aşiretlerden uyuşmaktadır en büyük aşiretlerden Bayat, Karakol, Salihı, Haydarı, Deregezenler, Alaybeyleri, Himatlı, Bayraktar, gibi birçok aşiretler Türkmen milletinin öncüleridir, son günlerde Karakolların
(Karagol) aşireti üstünde yapmış olduğumuz araştırma, çalışmalarda Osmanlı Arşivinde bulunan kayıtlarıma göre bir Türkmen aşireti olduğu ortadadır bu büyük aşiret Irak’ın kuzeyi, doğu, batı, güneyi Vasit, Yusuf iye, Seydiye, Bağdat, Kelbala, Necef, Hilla, Diyala, Basra, Selahattin, Rumadı, Suleymeniye, Kerkük, Aziziye ve birçok şehirlerde elimize geçen kaynaklarda n ve birçok çalışma sonucu tam olarak Karakolların
(Karagolların ) Nüfusu bir Milyon 400 olarak acaba Bayat ve öteki Türkmen aşiretinin sayısı nüfusu ne kadar olacaktır?
Artık bunu bilmeyenler bilsin bizler Irak Türkmenleri Irak’ta en yoğun nüfus biziz Araplardan sonra geliriz, ama hiç araştırmıyoruz, artık uyanmalıyız, çalışmalıyız birey olarak sağlam nüfus sayımı taparak Arap, Kürt yazanlar kendi milletine, kendi diline dönsünler çünkü tarih hiçbir zaman onları af etmeyecektir.
Türkmen Bahadırlar aşiretimiz Malatya, Kahramanmaraş, Eskişehir,
Trabzon, Hatay, Adana, Osmaniye, Muş, Kars, Erzurum, Şanlıurfa, Gümüşhane, Kelkit, Reyhanî,
Kayseri, Çorum, Yozgat, Kırıkkale, Kırşehir, Ankara’nın bala ilçesinde, Tokat, Kilis’te bulunmaktadırlar.
Tüm Türklerin Ataları olan Oğuz han Türkmenlerden olarak 24 Türkmen boyu Türkmenlerin yaşamış oldukları tüm ana topraklarına dağılmışlardır, en önde gelen boylar ise Bayat Boyundan çıkan Bahadırlı aşiretidir.
Bahadırlılar ilk önce kendi toprakları olan Orta Asya’dan Türkmenlerin öz be öz toprakları olan Anadoluya yarlaşmışlardır,
Artık eskiden olduğu gibi bu topraklar kendilerine yurt edinmiştiler Oğuz boyunun tanınan Bayat Boyuna bağlı olan Bahadırlı aşireti Türkiye’de olduğu gibi Suriye, Irak, İran Türkmenlerinde de Bahadırlılar aşireti birlik severek her zaman birbirlerine sahip çıkmaktadırlar, Türkmen dillerini severek birçok yerlerde bir araya gelerek, birbirlerine kız vererek daha fazla kan kardeşlik, bağlarını güçlerini güçlendirmeye çalışmaktadırlar ve dünyanın her yanında Bahadırlılar Türkmen olduklarını dile getirerek, milli Türkçülük duygularına gönülden, içten bağlıdırlar.
Türkiye’nin dört bir yanında izleri bulunan Türkmen Bahadırlı aşireti her bir alanda dernekler kurmakla hızlı çalışmalar yapmaktadırlar.
Bahadırlı büyük Türkmen aşireti olarak Babürşah imparatorluğunu 7 oymakla birlikte kuranlardır ve Osmanlı Sultanı Kanuni Süleyman döneminde Oymakbaşı Bahadır han olarak Anadolu’ya göç etmeye başlamışlardır
Ayrıca Bahadır aşireti Karakeçili aşireti ile bir bağdandır bir kolundandır
Babürşah İmparatorlu. 1525 Panipat Meydan Muharebesinde Babür Şah, Gang’a hâkim olarak grup Babür Şah’tan ayrılmakla Anadolu’ya yerleşerek, Karakeçili aşireti ile göçlerini birleştirmişlerdir,
Türkmen Bahadırlı Bâbürlü, çok çalışkan bilgili olarak uzun süre büyük devletlerini kurarak
Dünyanın yedi harikasından birisi konumuna olan Taç Mahal adlı büyük abideyi Hindistan’ın ve Hindistan’daki Türklerin, Müslümanların gurur kaynağı sayılmakla her yıl milyonlarca insanlar dünyanın değişik ülkelerinden Taç Mahal’i görmek için Hindistan’a gelmektedirler.
Taç Mahal, Bahadır, Babür İmparatorluğunun 6. hükümdarı Şah Cihan (1593-1666) tarafından, o zamanki imparatorluğun başkenti olan Hindistan'ın Agra şehrinde, Jumna (Yamuna) ırmağının kıyısında yapılmıştır.
Hindistan’da Bâbürlüler, Bahadırlılar Devleti hükümdarlarından. Cihangir Selim Şahın oğludur. 1592’de Lahor’da doğmuştur. Sarayda iyi bir öğrenin görerek Şehzâde olarak önemli devletin kalkınmasında hizmetler göstermiştir.
Taç Mahal, Türk Mimarcısı İsa Efendi tarafından yapılan Hindistan'daki bu harika yerini korumaktadır Taç Mahal, Babür (Bahadır) Kahraman yiğitler İmparatorluğu’nun Timuroğulları hanedanının 5. hükümdarı Şah Cihan tarafından, imparatorluğun o zamanki başkenti olan Hindistan'ın Agra şehrinde, Yamuna Nehri'nin kıyısında yaptırılmış,
Bir önemli anıt mezarı olarak Dünyada aşk, sevgi için dikilen en büyük, en güzel, kutsal anıt sayılmaktadır.
Bu türbe, Şah Cihan'ın büyük bir aşkla sevdiği eşi Ercümend Banu 'nun (Mümtaz Mahal) ölümü üzerine, onun hatırasına önem verilerek yaptırılmış.
Babür Şah,(14 Şubat 1483, Fergana - 26 Aralık 1530, Agra; (taht: 1526 - 1530) )Dili Çağatay Türkçesi Olan Babür İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı.
Babası Timur'un üçüncü oğlu Miran Şah'ın torunlarından Fergana valisi Ömer Şeyh Mirza, annesi Cengiz Han'in torunlarından Doğu Çağatay hanı olan Yunus Han'ın kızı Kutluğ Nigâr Hanımdır,
Bâbürlüler günümüzde büyük bir Türkmen oymağı, aşireti olarak, Bahadırlı diye adlanarak tanınmaktadır Bahadırlı aşireti
Oğuz Han’ın ikinci oğlu olan Ayhan hanın dört oğlundan en küçük oğlu Papir (Babür), Bahadırlı aşiretinin kurucusu başıdır Bahadırlı Hindistan’dan sonra çoğunluk Horasan İran’ın bir çok şehirlerinde yaşamaktadırlar.
Ayrıca Suriye’nin birçok Türkmen köy şehirlerine yerleşmişlerdir.
Bahadırlı Oğuz Türkmen aşiretine bağlı çok sayıda aileler Türkiye’nin her yerinde Irak, İran, Suriye, Hindistan, Afganistan ve birçok ülkelerde izleri görünmektedir.
Bahadırlı aşireti Oğuz Türkmen boyu olarak, Hindistan’dan, Kafkasya’dan, Horasan’dan Anadolu’ya, Suriye, Irak’a, gelerek tanınmışlardır Bahadırlı Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bile çok önemli görevler de yer almışlardır.
Türkmen Bahadırlıların her zaman olduğu gibi günümüzde yürekleri Türklük için yanarak coşmaktadır topraklarını, bayraklarını gönülden delicesine, sevmektedirler.
Ve her türlü alanda yardıma koşmaktadırlar. Türkmen Bahadırlı aşireti yiğit, kahraman savaşçı topraklarını şehitler vererek savunmaktadırlar
Fransız işgali karşı birlikte düşmana saldırarak topraklarını kurumaya her türlü görevler yapmışlardır. Oğuz hanın Büyük Bayat oymağın bir kolu olan Bahadırlı kardeşlerimiz dillerini eğe unutmuşlarsa kendilerine dönsünler onlar büyük Türk milletinin oğullarıdır büyük Türk İmparatorluğu Hindistan’da kuranlardır
Yazan: Sadun KÖPRÜLÜ
Dünya Türkmenleri tarih boyunca büyük bir millet olarak Türk tarihimizde önemli yerlerde bulunarak birçok devletler Türkiye, Irak, İran, Hindistan, Suriye gibi topraklarda kurarak dillerine, gelenek, göreneklerine bağlı olarak her zaman toprak, bayrak, vatan aşkıyla, sevgisiyle coşmuşlardır,
Birçok baskılar yüzünden bir bölüm Türkmen aşiret oymaklarımız günümüzde Araplaşarak, Kürtleşmişlerdir, bir bölüm Türkmen kardeşlerimizde tüm engellere, korku, baskıya rağmen dillerini, Türkmen ırklarını korumaktadırlar, ayrıca günümüzde Araplaşan, Kürtleşen Türkmenlerde aşiretini, oymağını, soyunu, boyunu araştırmakla Türk olduklarına dair kanıtlar, belgeler elde etmişlerdir.
Bu Aşiretlerden Afşar, Reyhanı, Karageçiler, Babanlar, Zengiler, Zengeneler, Atmacalar, Bayatlılar, Karagollular, Karakollular, Bahadırlılar, Kakailer, Şebekler, Haydarılar, Salihılar gibileri
Türk dünyası ve dünyanın her yerinde bulunan Türkmen Oymak aşiretleri
Oğuz hanın 24 boyundan gelerek birçok aşiretlere bakınca boyları, soyları Türkmen olarak Büyük atabeyler, devletler kurmuşlardır.
Oğuz Hanın boyunda olan tanınan Bayat oymağının Boyundan Bahadırlı aşiretler günümüzde Irak, Telafer, Türkmen Bayat köylerinden Karanaz, Karatepe, Hasadarli, Emirli, Yengice, Selman bek, Hanekın, Şehreban, Kızrabat, Mendeli, İran, Türkmen Sahra, Suriye, Halap, Humus, şehirlerinde köylerinde ayrıca Irak’ın güneyi, kuzeyinde, Batı, doğusunda yüz binlerce Bayat oymağının boyları bulunmaktadır.
Irak Türkmenleri tüm baskılara rağmen ana dillerini koruyarak tüm sinsi, acı politikaya biz varız diye bağırmaktayız doğru seçim olurda ikinci millet olan Irak Türkmenleri günümüzde yüzlerce oymak, aşiretlerden uyuşmaktadır en büyük aşiretlerden Bayat, Karakol, Salihı, Haydarı, Deregezenler, Alaybeyleri, Himatlı, Bayraktar, gibi birçok aşiretler Türkmen milletinin öncüleridir, son günlerde Karakolların
(Karagol) aşireti üstünde yapmış olduğumuz araştırma, çalışmalarda Osmanlı Arşivinde bulunan kayıtlarıma göre bir Türkmen aşireti olduğu ortadadır bu büyük aşiret Irak’ın kuzeyi, doğu, batı, güneyi Vasit, Yusuf iye, Seydiye, Bağdat, Kelbala, Necef, Hilla, Diyala, Basra, Selahattin, Rumadı, Suleymeniye, Kerkük, Aziziye ve birçok şehirlerde elimize geçen kaynaklarda n ve birçok çalışma sonucu tam olarak Karakolların
(Karagolların ) Nüfusu bir Milyon 400 olarak acaba Bayat ve öteki Türkmen aşiretinin sayısı nüfusu ne kadar olacaktır?
Artık bunu bilmeyenler bilsin bizler Irak Türkmenleri Irak’ta en yoğun nüfus biziz Araplardan sonra geliriz, ama hiç araştırmıyoruz, artık uyanmalıyız, çalışmalıyız birey olarak sağlam nüfus sayımı taparak Arap, Kürt yazanlar kendi milletine, kendi diline dönsünler çünkü tarih hiçbir zaman onları af etmeyecektir.
Türkmen Bahadırlar aşiretimiz Malatya, Kahramanmaraş, Eskişehir,
Trabzon, Hatay, Adana, Osmaniye, Muş, Kars, Erzurum, Şanlıurfa, Gümüşhane, Kelkit, Reyhanî,
Kayseri, Çorum, Yozgat, Kırıkkale, Kırşehir, Ankara’nın bala ilçesinde, Tokat, Kilis’te bulunmaktadırlar.
Tüm Türklerin Ataları olan Oğuz han Türkmenlerden olarak 24 Türkmen boyu Türkmenlerin yaşamış oldukları tüm ana topraklarına dağılmışlardır, en önde gelen boylar ise Bayat Boyundan çıkan Bahadırlı aşiretidir.
Bahadırlılar ilk önce kendi toprakları olan Orta Asya’dan Türkmenlerin öz be öz toprakları olan Anadoluya yarlaşmışlardır,
Artık eskiden olduğu gibi bu topraklar kendilerine yurt edinmiştiler Oğuz boyunun tanınan Bayat Boyuna bağlı olan Bahadırlı aşireti Türkiye’de olduğu gibi Suriye, Irak, İran Türkmenlerinde de Bahadırlılar aşireti birlik severek her zaman birbirlerine sahip çıkmaktadırlar, Türkmen dillerini severek birçok yerlerde bir araya gelerek, birbirlerine kız vererek daha fazla kan kardeşlik, bağlarını güçlerini güçlendirmeye çalışmaktadırlar ve dünyanın her yanında Bahadırlılar Türkmen olduklarını dile getirerek, milli Türkçülük duygularına gönülden, içten bağlıdırlar.
Türkiye’nin dört bir yanında izleri bulunan Türkmen Bahadırlı aşireti her bir alanda dernekler kurmakla hızlı çalışmalar yapmaktadırlar.
Bahadırlı büyük Türkmen aşireti olarak Babürşah imparatorluğunu 7 oymakla birlikte kuranlardır ve Osmanlı Sultanı Kanuni Süleyman döneminde Oymakbaşı Bahadır han olarak Anadolu’ya göç etmeye başlamışlardır
Ayrıca Bahadır aşireti Karakeçili aşireti ile bir bağdandır bir kolundandır
Babürşah İmparatorlu. 1525 Panipat Meydan Muharebesinde Babür Şah, Gang’a hâkim olarak grup Babür Şah’tan ayrılmakla Anadolu’ya yerleşerek, Karakeçili aşireti ile göçlerini birleştirmişlerdir,
Türkmen Bahadırlı Bâbürlü, çok çalışkan bilgili olarak uzun süre büyük devletlerini kurarak
Dünyanın yedi harikasından birisi konumuna olan Taç Mahal adlı büyük abideyi Hindistan’ın ve Hindistan’daki Türklerin, Müslümanların gurur kaynağı sayılmakla her yıl milyonlarca insanlar dünyanın değişik ülkelerinden Taç Mahal’i görmek için Hindistan’a gelmektedirler.
Taç Mahal, Bahadır, Babür İmparatorluğunun 6. hükümdarı Şah Cihan (1593-1666) tarafından, o zamanki imparatorluğun başkenti olan Hindistan'ın Agra şehrinde, Jumna (Yamuna) ırmağının kıyısında yapılmıştır.
Hindistan’da Bâbürlüler, Bahadırlılar Devleti hükümdarlarından. Cihangir Selim Şahın oğludur. 1592’de Lahor’da doğmuştur. Sarayda iyi bir öğrenin görerek Şehzâde olarak önemli devletin kalkınmasında hizmetler göstermiştir.
Taç Mahal, Türk Mimarcısı İsa Efendi tarafından yapılan Hindistan'daki bu harika yerini korumaktadır Taç Mahal, Babür (Bahadır) Kahraman yiğitler İmparatorluğu’nun Timuroğulları hanedanının 5. hükümdarı Şah Cihan tarafından, imparatorluğun o zamanki başkenti olan Hindistan'ın Agra şehrinde, Yamuna Nehri'nin kıyısında yaptırılmış,
Bir önemli anıt mezarı olarak Dünyada aşk, sevgi için dikilen en büyük, en güzel, kutsal anıt sayılmaktadır.
Bu türbe, Şah Cihan'ın büyük bir aşkla sevdiği eşi Ercümend Banu 'nun (Mümtaz Mahal) ölümü üzerine, onun hatırasına önem verilerek yaptırılmış.
Babür Şah,(14 Şubat 1483, Fergana - 26 Aralık 1530, Agra; (taht: 1526 - 1530) )Dili Çağatay Türkçesi Olan Babür İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı.
Babası Timur'un üçüncü oğlu Miran Şah'ın torunlarından Fergana valisi Ömer Şeyh Mirza, annesi Cengiz Han'in torunlarından Doğu Çağatay hanı olan Yunus Han'ın kızı Kutluğ Nigâr Hanımdır,
Bâbürlüler günümüzde büyük bir Türkmen oymağı, aşireti olarak, Bahadırlı diye adlanarak tanınmaktadır Bahadırlı aşireti
Oğuz Han’ın ikinci oğlu olan Ayhan hanın dört oğlundan en küçük oğlu Papir (Babür), Bahadırlı aşiretinin kurucusu başıdır Bahadırlı Hindistan’dan sonra çoğunluk Horasan İran’ın bir çok şehirlerinde yaşamaktadırlar.
Ayrıca Suriye’nin birçok Türkmen köy şehirlerine yerleşmişlerdir.
Bahadırlı Oğuz Türkmen aşiretine bağlı çok sayıda aileler Türkiye’nin her yerinde Irak, İran, Suriye, Hindistan, Afganistan ve birçok ülkelerde izleri görünmektedir.
Bahadırlı aşireti Oğuz Türkmen boyu olarak, Hindistan’dan, Kafkasya’dan, Horasan’dan Anadolu’ya, Suriye, Irak’a, gelerek tanınmışlardır Bahadırlı Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bile çok önemli görevler de yer almışlardır.
Türkmen Bahadırlıların her zaman olduğu gibi günümüzde yürekleri Türklük için yanarak coşmaktadır topraklarını, bayraklarını gönülden delicesine, sevmektedirler.
Ve her türlü alanda yardıma koşmaktadırlar. Türkmen Bahadırlı aşireti yiğit, kahraman savaşçı topraklarını şehitler vererek savunmaktadırlar
Fransız işgali karşı birlikte düşmana saldırarak topraklarını kurumaya her türlü görevler yapmışlardır. Oğuz hanın Büyük Bayat oymağın bir kolu olan Bahadırlı kardeşlerimiz dillerini eğe unutmuşlarsa kendilerine dönsünler onlar büyük Türk milletinin oğullarıdır büyük Türk İmparatorluğu Hindistan’da kuranlardır
Tuesday, 18 October 2011
Türklüğün Simgesi Kerkük, Sadun KÖPRÜLÜ
Türklüğün Simgesi Kerkük
Üç Bölümlü: Analız
Yazan: Sadun KÖPRÜLÜ
Birinci Bölüm
Irak Türklerinin başkenti, iç damarı, milli davalarını Türklük duygularını coşturarak taşan, uygarlık, tarih ve kültürel beşiği olan Kerkük şehri, yeraltı zengin kaynaklara sahip bir Türkmen gölgesi, şehri, temiz, kutsal verimli toprağı sayılır.
Kerkük bir Türkmen şehri iken Stratejik alanında çok önem taşarak, tüm tarihler dönemlerinde olduğu gibi dünyanın her yerinde bu gün ilgisini, varlığını, ağırlığını kazanmaktadır.
Iraklı araştırmacı yazar Abdulrazzak Hasanı (Tarih El vezaret) kitabında Kerkük şehrinin bir Türk şehri olduğunu değerlendirmiştir.
Öncelerden( Misk’i milli ) sınırları içinde olduğu halde Kerkük Musul Velayeti Türkmen, Kerkük, Musul, Erbil, Süleyman ya Türkiye’ye bağlı olarak günümüzde Türkiye sınırları dışında kalmaktadır.
Asıl konuya gelince istemeden mesele zayıflığımızdan dolayıdır, Kerkük Türk şehri düşmanlar tarafından bugünün yanlış politikacıları ile yürütülmektedir.
Bu Türk şehri Kerkük, bizim toprak vatanımız zorla her türlü oyunlarla bizden koparılmaktadır.
Bu vatanın paçasında Kürt devleti kurulmak istenmektedir, bir hayal yaşayan ırkçı Kürtler her gün olduğu gibi bunu ara sıra gündeme getirmektedirler.
Bu günde ABD İngiltere, İsrail’in, desteğiyle, Kürt Hareketi, Kürt Federasyonu ve Kürt devleti istemektedir ve bu hayal Ortadoğu projelerini desteklemekle ortaya atılmaktadır.
bu istenilen Federasyon bu dönemde bağımsız Kürt devleti biçimine dönüşmektedir gizli durum alarak arka planlarda yıkıcı, Türkmenlere karşı sinsi baskılar, ve asimilasyon politikası uygulanmaktadır .
Bu gün Türkmen şehirleri Musul, Erbil, yeni İsrail’in ABD İngiltere Kürtler için bir istek oyununun bir parçası sayılmaktadır, Bunun tek nedeni de Petrole sahip olmaları ve Kerkük’ün Stratejik önemli değer taşmasıdır.
Bu vatan bir Türk vatanı olarak, asla buralarda Kürt devleti kurulmayacak, Musul Kerkük, Erbil, Diyala, Vasit, ve Irak’ın bir çok yeri Türk’tür ve Türk kalacaktır, bunu da birçok belgelerle tarih yansıtarak, uzun yıllardan doğruluğun gerçekleştirmektedir.
Ve bu bölgelerde Irak Türklerinin altı devlet uygarlık kurması hakim unsuru oldukları da görünmektedir .
Musul tarih boyunca bir Türk şehri olarak, tanınmakla ayrıca Irak’ın pek çok yerlerinde, şehir, kasaba, ilçe köyler Türk nüfusludur, bunlardan Telafer, Erbil, Altunköprü Kerkük, Ömer Mandan, Tazehurmatu, Tuzhurmatu, Tavuk, Kifri , Kara tepe, Hanekın, Yusuf iye, Şehriban, Adana köy, Mendilli, Delli Abbas,
Azizi ya, Selami’ye, Reşidi ye, Afgani, Muhallebiye ve başkaları bunların arasında tanınmaktadır.
Kerkük, Irak Türkleri yıllar boyu, her türlü işkence, baskıya,
Soykırım, katliamlara maruz kalarak, onları yok etmeye Irak’ın tüm hükümetleri çalışarak, günümüzde tam politika değişerek, Kürtlerin dengesi ile ABD İsrail ile bu planı gündeme sürmektedirler.
Irak Türkleri Kerküklüler, eskiden günüme, her türlü katliama, soykırıma uğrayarak çok sayıda yiğit Türkçü insanlarını şehit vermişlerdir.
İlk Kerkük katliamı 1924 tarihinde İngilizler tarafından işlenerek bir çok kan kardeşlerimiz şehit olmuştur, bu katliamda dağıtılan bildiri Öz Türkçe yazılması, olması Kerkük, Musul, Erbil Diyala’nın Türklüğünü kanıtlatmıştır .
Kerkük’ün bir Türk şehri olması, 16 Temmuz 1925 tarihinde Kerkük’te haftalık olarak iki defa Evrak, ve Vesaik’i resmiye Türkçe Arapça yayılmaktaydı.
Yüce tarihimize baktığımızda Tulaniler Türk devleti ilk devlettir, ondan sonra Musul Atabeyliği, Zingiler, Türk Atabeyliği, Kerkük’te kurulan Türkmen beyliği, Kıpçaklar, Ak koyunlular, ve Kara koyunlular Celairi, Safavi devleti Selçuklu, Osmanlı devleti gibi Türk devletleri sırasıyla kurulmuştur.
Bu devletler Musul, Kerkük, Erbil Diyala şehirleri Türk yurdu olduğu geleceğini ve bu gününü göstermektedir.
Artık Kerkük, Musul, Erbil bölgesi bu toprak yerler birer Türk yurdu olduğunu gerçeğini belli etmektedir .
Musul, Kerkük, Erbil Türk şehri olarak bin yıldan fazla, yurdumuz başka yer topraklardan daha eski bir Türk yurdudur, Milattan, tarihten önce Türk milleti Sümerliler buralarda uygarlık, önemli gelişmeler kurmuşlardır.
Tüm oyun ve tüm düşmanların oyunlarına karşı, bu topraklar bu yerler ve bu şehirler, köyler, ilçeler hep Türk’tür ve Türk kalacaktır sonsuza tek.
İkinci Bölüm
Kerkük’ün bir Türk şehri olması yüzlerce kanıtlar onu vurgulamaktadır, bu kanıtların yanında ulusal ve uluslar arası kanıt belgelerde görünmektedir.
Ayrıca Irak’ın kuzeyi, Orta kesiminin bir bölüm güneyinde ve Bağdat şehrinde çoğunluğu, yoğunluğu Irak Türklerinden ortaya gelmektedir.
Kerkük’e bağlı Altunköprü, Tazehurmatu, Tuzhurmatu, Kifri ve Kerkük’e bağlı kasaba köy bucakların dilleri Türk’çedir çoğunluğu Türk’tür buna destek olarak, 30 Mayıs 1932 Deklarasyonunda, Irak hükümeti yer vererek Türkmen milletinin hakları güncel olarak, göz önüne alınarak, değerlendirilmiştir.
Iraklı yazar ve araştırmacı yazar Abdulrazzak Hasanı(Tarih El vezaret ) kitabin da Kerkük şehrinin bir Türk şehri olduğunu değerlendirmiştir .
Bunun yanında 1931 yılında yerel diller kanunu Kerkük, Erbil, Musul’un nüfusu ve milletinin Türk olduklarını yazarak tüm daire ve Eğitimin bu bölgelerde Türkçe olduğunu kararlanmıştır.
1957 Irak’ta genel sayımlara dayanarak Kerkük şehrinin sayımının sonucuna göre Kerkük’ün bir Türk şehri olduğunu göstermiştir.
Uluslar arası Standartlara dayanılırsa nüfus artış oranı karşısında bu gün Irak’ta bir doğru Demokrasi olursa ve büyük devletlerin BM katkısıyla Irak Türklerinin sayımı 4 Milyonun üstünde olacağı belirlenecektir.
Oda önceden Kürt, Arap yazanlar ve İslam olmayan Kerkük kale Hıristiyanları ve güney, batı, doğu, kuzeyde bulunan Irak Türkleri milli varlıklarına dönünceler Türkmen yazarlarsa oran %17 olacaktır.
Buna dayanarak İngiliz Ansiklopedisi ve Global Ansiklopedisi birçok tarihi, siyasi kitaplarında Kerkük, Musul, Erbil, Diyala ve bunlara bağlı ilçe, köyler, kasabalarda yaşayanlar hepsi Türk’tür ve Türkçe konuşmaktadırlar .
Irak’ta demokratik hukuk olunca insan hakları saygıyla karşılanacak ABD Irak Türklerini yan bırakmakla, yeni Irak’ın siyasetinde Kürtlere yer vermekle, Washington Kürtlere önem değer vermekle, ABD Barzani’yi, iyi karşılaması, öte yandan değer etnik gruplara karşı baskı, saldırılarını sürdürmektedir, en çok Türkmen Telafer’e şehrinin %100 Türk olduklarından dolayı bir kaç seneden fazla bu eriyme, yok etme Kerkük’te olduğu gibi oyunlar devam etmektedir.
Öte yandan Irak Türklerinin yetiştirmiş olduğu lider siyasetçilerin türlü bahane yollarla, kaçırmayla, suikast ile öldürülerek yalnız bu Kürtlere yararı olacaktır.
Bu baskı saldırılar Irak’ta Irak Türklerine karşı, Irak Türklerini sevmeyenler bir gün cezalarını alacaklar.
Irak Türklerinin Irak’ta yaşayan, hiçbir kimse, hiçbir grup ile sorunu yoktur, Irak Türklerinin ve yurtları Kerkük Türk şehrine karşı, yalnız ve yalnız Kürtlerin sorunu olacaktır.
Bundan dolayı Türkmenlerinin Türkmenelinde nüfusların azaltmakla Kerkük’ten her türlü baskı, kaçırma, Patlatma olayları ile Türkmenleri kendi topraklarından bir uzaklaştırma politikası gündemde yer almaktadır.
Çünkü Irak Türkleri yüce tarihli, kültürlü bir sosyal, zengin yapıya sahip olarak, Kürtler ve grupları, Iraklı Türklerin her attığı her adımdan, ve her gelişme, ilerlemesinden, rahatsız olanlar Kürtlerdir. Buda son günlerde Türk şehri Kerkük ve Türklerle ilgili açıklamalarda öne sürmektedirler.
Önde gelen konularsa Kürtlerin rahat olmaları Kerkük, Erbil, Musul, Diyala, Vasit teki ve Irak’ın birçok yerinde, Türklerin yoğun çok Türk nüfusu, sayım seçimlerde, referandumlarda ön kazanmak nedeniyle Kürtler, Türkleri sindirmek amacıyla işbaşındadırlar.
Irak
Türklerin nüfusunun, çoğunluğuna sahip oldukları bölgelerin çoğunluğu, cellat Saddam’ın kötü sistemleri, Irak Türkleri Irak’ta uzaklaştırmakla sesleri kısıtlamıştır.
Türkmenler vatanlarını severek tüm milletlerle, beraber Irak’ın geleceği için ortak hareket ederek, toprak bütünlüğü savunmuşlardır.
Kürtlerin buna karşı olmaları, Kürt devleti Federasyon kurmaları, Türk şehri Kerkük, Erbil’i içine almakla planlarını her geçtiğimiz günde yenilemektedirler.
Irak Türkleri bunun yanında kendi topraklarında özgürce yaşamayı isteyerek demokratik haklarına kavuşmaları için çalışarak, uğraşmaktadırlar.
Bizler Irak’ta hukuk üstünlüğünün, İnsan haklarına saygının esas olmasını isteyerek, devlet mekanizması buna gerekmektedir, bizler Irak Türkleri hiçbir kimsenin bir kimseni ezmesini ve öldürmesini isteyemez ve yeni bir Irak kurulması için çaba göstermektedir.
Bu günün çatışma, ve savaş alanı olmasına karşı, Irak Türkleri üstlerine düşen görev kendilerini korumak için, hakkına sahip çıkması gerekmektedir, sorumluklarını yerine getirmesi için, ve tüm Ana haklarını almak için, mücadeleci olmakla temiz kanlarını dökerek, Şehitler vermektedirler. .
Irak Türkleri Kürtlerin Kerkük ekleme siyasetini unutmalıdır ve düşünmüş olduğu ırkçılı politikasını bir an önce değiştirmesi gerekmektedir.
Kürtlerin yeni İsrail döneminin politikasini yok etmeye çalışarak, çabalarını yok etmek için, her an yorulmaya mücadelemizi ortaya koymalıyız.
Irak Türklerinin yetiştirdiği, lider politikçilere yönelen her saldırı hedeflenerek, milletimize kurşun sıkmaktadırlar, bizler bu saldırıları ortaya koyarak, demokrasi silahla, güçle kurşunla olmalıdır demokratik haklar için, bir seferberlik yaparak, tüm bu baskılara karşı, beraberce kitlesel eylemler yaparak, boykotlara kalkmalı, Artık Kerkük’ü şehirleri olduğunu söyleyen, her bir yol ile susturmalı, cevap vermeli, Kerkük bir Türk şehri olması, dünyalarca belgeler kanıtlarla bilinmektedirve bizlerde hızlı çalışmalarımızla üstün bilgilerle, kanıt, belgelerle bildirmeliyiz ve araştırmalıyız.
Bu milli davamızı, hakkımızı savunmalı korumalıyız ..
Kerkük hiçbir zaman Türk’üz olamaz Türkiyesiz, Türkçesiz kalamaz.. Çünkü Kerkük Türk’tür Türk kalacak ve Türksüzde olamaz ve yaşayamaz…
Üçüncü Bölüm
Kerkük Tarihi bir Türk şehri olmak üzere, bu günde, gündemden yararlanarak, ve Irak Türklerine karşı yönelik olarak Kürtler ve başkaları tarafından doğru bir tehdit uyuşturmaktadır.
Uzun yıllardan beri atılan adımlar, Türkiye’miz için Kürt gruplar Irak’ın kuzeyinde ve Kerkük etrafında, ayrıca Telafer’de Türkmenlere karşı, hedef alarak birçok saldırı veya soykırıma maruz kalmaktadır, Telafer Türk milleti bir kaç yıldan faza ağır silahlarla, yok edilerek, yerlerini, topraklarını zorla bırakarak, başka yerlere yerleşerek, çok sayıda şehitler, yaralılar vererek, bu acı duruma hiçbir zaman, milli dava Türklüklerinden vazgeçmediler, bunun yanında ABD öteden beri, İngiltere, İsrail, müttefikleri ile birlikte, bu topraklara göz bırakarak, saldırarak, Kürtlere yakınlık göstermekle, Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devletinin kurulmasına yardımda, katkıda bulunmaktadırlar.
Türk hakimiyeti altında bulunan Ortadoğu toprakları, birinci dünya savaşı sonucu, emperyalist belgelerinden anlaşmasıyla paylaşılmıştır.
Irak devleti, İngiliz politikasına girmiştir, Bunun yanında Türkiye’den bir parça olan bu bölgelerin, Toprakların, yerlerinin uzun yıllardan beri, egemenliği altında olan Irak Türkleri, ve çağlar boyu topraklarda yaşayan, çok önemli kültürlü, büyük devletler koran Irak Türkleri, Türkiye’den koparılan Musul Vilayeti topraklarıyla, onlarda büyük Anavatanlarından ayrılmışlardır .
Irak’ın Musul şehri ve ona bağlı Türkmen ilçe köylerimizde, yoğun nüfuslu olarak Türkler yaşamaktadırlar, Bu Türk topraklar zengin petrol rezervlerine sahip olduğu günden, uzun bir süredir bu bölgede istikrar almayarak, Türk elimize arkası kesilmeyen saldırılar, baskılar, olmaktadır.
Misk’i milli sınırlar içerisinde kurtarılmayan milli kutsal Türk yurt, toprak, yerlerimiz, Lozan görüşmelerinde Musul vilayeti meselesi, milletler cemiyeti ve Lahey, adalet divanın de görüşmelerle, sonuca varmayarak, çözüme kavuşmamıştır.
Bundan sonra ülkemizde gelen ihtilallar, kıyıcılar, diktatörler, teröristler, eksik hiç olmadan, Türkmenlerin her bir yerinde baskılar, işkenceler, saldırılar artarak, İran, Irak körfez savaşlarında, zorla ateşlere sürülerek çok sayıda iki taraftan ülküdaşlarımız şehit olmuşlardır.
Bunun yanında ülkede yerleşen otorite boşluğu, kimsesizlik ortamda milletimiz çok sıkıntı acı çileli günler yaşamıştır.
Türkmenler eskiden beri, Irak’ta demokratik bir süre görmeden, ve ülke zalim, rejimler, diktatörler elinden sıkıntılar geçirmiştir .
Buna rağmen, Türkiye’nin elinde çok fırsat olarak, kendi topraklarını, yerlerini, Kerkük, Musul’u kurtarmak için, bu gün Irak Türkleri milletine karşı, kendi hakkını kullanmadan, Kürtler bu nedenle meydan okumaktadırlar.
1991 ve 2003 yıllar Türkiye’ye için büyük Altın bir fırsat olarak, Musul, Kerkük, Erbil, Türkmeneli toprakların kurtarması için, Asker göndermeye en uygun bir zaman sayılarak, Türklerde kurtarmış olurdular, Irak Türkleri tüm zulüm, saldırı baskılara karşı, her dönemlerde, dik başlı yılmadan yiğitlikle kahramanlığıyla, atılganlığıyla, tarihin temiz altın suyuyla, yazılmıştır, kendisini korumaya, Türkçülük devasına sarılarak, yolunu prensibini başaracaktır .
Türkmen milleti, İslam dinine, Türklüğe, başlı, gönüllü olarak bu davaya inanarak, çok sayıda şehitler adamıştır, Türkmen milletine ırkına, toprağına, yurduna, şehir, köyüne, ilçesine, dağına, taşına, can atan bağlı kalan tarihler boyunca zalim cellâtlar, diktatörlere karşı, atılgan yiğitçe savaşmıştır.
Irak Türkleri 4 Milyona üstünde bir millet olarak, büyük bir topluluk sayılmaktadır .
Çağlar boyu, bu gün olduğu gibi, tüm etnik gruplara, milletlere düşmanlara da yardım eli sunmuştur…
Irak Türkleri, Irak’a yerleşmeleri, ne M 652 H 54 yılından başlar, nede arkası olmayan, numaralardan başlar, Irak Türkleri bu toprakların, varlığından, Türk olan Türk Sümerliler döneminden, bu uygarlık gelişme, öne gelmiştir, Irak’ın ilk kuruluşundan, bu güne kadar, ilk millet bizim Türk milletimiz idi Irak topraklarında, bu nedenle, Irak Türkleri kültürlü, okuyan bir kesim olarak, sanayi, ihracat, politika ve her alanda da, yoğun çabalar sarf ederek, gelişmeye, ilerlemede görünmüşlerdir.
Irak Türkleri, uzun yıllar bölgede, yalnız Türkmenlere, değil acı zor günlerde, bütün milletlere, maddi sıkıntılarda, her türlü yardımlar gıda, elbise dağıtmada bulunmuştur.
Bu da Türkmenlerin doğru, onurlu Türkçü, milliyetçi, vatan sever oldukları bellidir, bunun yanında Kürtlerin iç savaşında, en önemlisi için Türkmen’in katkısı görünmüştür, çünkü Türkmen milleti anlaklı, aydın, bilinçli, töreli, onurlu, çok zengin, varlı, kültürlü, uygarlıkla gelişleşen ilerleyen tarihi yüce bir millettir.
Bizler Irak Türkleri olarak, duygumuz, davamız, birliğimiz dünya Türkleri ile birdir, çünkü aynı kandan, aynı soydanız birlikte çalışarak, Türklük davasına ölümden, korkudan uzak durmakla, milletimizi savunmalıyız.
Bizim dünya Türkleri ile, tarihimiz, dilimiz, dinimiz, ırkımız, Türklük davamız yolumuz birdir.
Türkmen milleti eskiden bu günlerde de, tüm rejim diktatörleriler Dönemlerinde, birçok haksızlığa uğramışlardır.
Buna rağmen tüm milli kültürel, tarihsel, meşru haklarından, uzak kalarak varlıkları hakları çiğnenmektedir.
Buna rağmen Irak Türkleri birçok şehitler vererek, Türklük uğrunda destanlar yazılmıştır.
Birlik, beraberlik çatısı altında, çalışan tüm Türkmenler, Irak’ın toprak bütünlüğünü savunarak, milli hakları için ve Kerkük bir Türkmen olması ve Türklüğün simgesi, olduğunu vurgulamaktadırlar.
Artık Kerkük bir Türk şehri olduğu için, onu uğrunda ölerek, şehit olana tek canlarla, kanlarla korumaya çalışacağız .
Bizlerce Kerkük demek Türk, Türkçülük, şehitlik, Ata Türkçülük, Al Bayrak, İstiklal marşı, Büyük Türkiye, ve dünya Türkleri tüm Türkmeneli demektir..
Bu uğurda her şeyimizi vermeye hazırız, Türk olan Kerkük’ün karşısında, Kerkük bizim milli Türklük davamızdır, ve Türkçülük simgemiz, göz bebeğimizdir, baş tacımız, baş kentimizdir, Çünkü Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır.Çünkü Kerkük tüm Türkmeneli .. Türkçülüğün simgesidir…
Üç Bölümlü: Analız
Yazan: Sadun KÖPRÜLÜ
Birinci Bölüm
Irak Türklerinin başkenti, iç damarı, milli davalarını Türklük duygularını coşturarak taşan, uygarlık, tarih ve kültürel beşiği olan Kerkük şehri, yeraltı zengin kaynaklara sahip bir Türkmen gölgesi, şehri, temiz, kutsal verimli toprağı sayılır.
Kerkük bir Türkmen şehri iken Stratejik alanında çok önem taşarak, tüm tarihler dönemlerinde olduğu gibi dünyanın her yerinde bu gün ilgisini, varlığını, ağırlığını kazanmaktadır.
Iraklı araştırmacı yazar Abdulrazzak Hasanı (Tarih El vezaret) kitabında Kerkük şehrinin bir Türk şehri olduğunu değerlendirmiştir.
Öncelerden( Misk’i milli ) sınırları içinde olduğu halde Kerkük Musul Velayeti Türkmen, Kerkük, Musul, Erbil, Süleyman ya Türkiye’ye bağlı olarak günümüzde Türkiye sınırları dışında kalmaktadır.
Asıl konuya gelince istemeden mesele zayıflığımızdan dolayıdır, Kerkük Türk şehri düşmanlar tarafından bugünün yanlış politikacıları ile yürütülmektedir.
Bu Türk şehri Kerkük, bizim toprak vatanımız zorla her türlü oyunlarla bizden koparılmaktadır.
Bu vatanın paçasında Kürt devleti kurulmak istenmektedir, bir hayal yaşayan ırkçı Kürtler her gün olduğu gibi bunu ara sıra gündeme getirmektedirler.
Bu günde ABD İngiltere, İsrail’in, desteğiyle, Kürt Hareketi, Kürt Federasyonu ve Kürt devleti istemektedir ve bu hayal Ortadoğu projelerini desteklemekle ortaya atılmaktadır.
bu istenilen Federasyon bu dönemde bağımsız Kürt devleti biçimine dönüşmektedir gizli durum alarak arka planlarda yıkıcı, Türkmenlere karşı sinsi baskılar, ve asimilasyon politikası uygulanmaktadır .
Bu gün Türkmen şehirleri Musul, Erbil, yeni İsrail’in ABD İngiltere Kürtler için bir istek oyununun bir parçası sayılmaktadır, Bunun tek nedeni de Petrole sahip olmaları ve Kerkük’ün Stratejik önemli değer taşmasıdır.
Bu vatan bir Türk vatanı olarak, asla buralarda Kürt devleti kurulmayacak, Musul Kerkük, Erbil, Diyala, Vasit, ve Irak’ın bir çok yeri Türk’tür ve Türk kalacaktır, bunu da birçok belgelerle tarih yansıtarak, uzun yıllardan doğruluğun gerçekleştirmektedir.
Ve bu bölgelerde Irak Türklerinin altı devlet uygarlık kurması hakim unsuru oldukları da görünmektedir .
Musul tarih boyunca bir Türk şehri olarak, tanınmakla ayrıca Irak’ın pek çok yerlerinde, şehir, kasaba, ilçe köyler Türk nüfusludur, bunlardan Telafer, Erbil, Altunköprü Kerkük, Ömer Mandan, Tazehurmatu, Tuzhurmatu, Tavuk, Kifri , Kara tepe, Hanekın, Yusuf iye, Şehriban, Adana köy, Mendilli, Delli Abbas,
Azizi ya, Selami’ye, Reşidi ye, Afgani, Muhallebiye ve başkaları bunların arasında tanınmaktadır.
Kerkük, Irak Türkleri yıllar boyu, her türlü işkence, baskıya,
Soykırım, katliamlara maruz kalarak, onları yok etmeye Irak’ın tüm hükümetleri çalışarak, günümüzde tam politika değişerek, Kürtlerin dengesi ile ABD İsrail ile bu planı gündeme sürmektedirler.
Irak Türkleri Kerküklüler, eskiden günüme, her türlü katliama, soykırıma uğrayarak çok sayıda yiğit Türkçü insanlarını şehit vermişlerdir.
İlk Kerkük katliamı 1924 tarihinde İngilizler tarafından işlenerek bir çok kan kardeşlerimiz şehit olmuştur, bu katliamda dağıtılan bildiri Öz Türkçe yazılması, olması Kerkük, Musul, Erbil Diyala’nın Türklüğünü kanıtlatmıştır .
Kerkük’ün bir Türk şehri olması, 16 Temmuz 1925 tarihinde Kerkük’te haftalık olarak iki defa Evrak, ve Vesaik’i resmiye Türkçe Arapça yayılmaktaydı.
Yüce tarihimize baktığımızda Tulaniler Türk devleti ilk devlettir, ondan sonra Musul Atabeyliği, Zingiler, Türk Atabeyliği, Kerkük’te kurulan Türkmen beyliği, Kıpçaklar, Ak koyunlular, ve Kara koyunlular Celairi, Safavi devleti Selçuklu, Osmanlı devleti gibi Türk devletleri sırasıyla kurulmuştur.
Bu devletler Musul, Kerkük, Erbil Diyala şehirleri Türk yurdu olduğu geleceğini ve bu gününü göstermektedir.
Artık Kerkük, Musul, Erbil bölgesi bu toprak yerler birer Türk yurdu olduğunu gerçeğini belli etmektedir .
Musul, Kerkük, Erbil Türk şehri olarak bin yıldan fazla, yurdumuz başka yer topraklardan daha eski bir Türk yurdudur, Milattan, tarihten önce Türk milleti Sümerliler buralarda uygarlık, önemli gelişmeler kurmuşlardır.
Tüm oyun ve tüm düşmanların oyunlarına karşı, bu topraklar bu yerler ve bu şehirler, köyler, ilçeler hep Türk’tür ve Türk kalacaktır sonsuza tek.
İkinci Bölüm
Kerkük’ün bir Türk şehri olması yüzlerce kanıtlar onu vurgulamaktadır, bu kanıtların yanında ulusal ve uluslar arası kanıt belgelerde görünmektedir.
Ayrıca Irak’ın kuzeyi, Orta kesiminin bir bölüm güneyinde ve Bağdat şehrinde çoğunluğu, yoğunluğu Irak Türklerinden ortaya gelmektedir.
Kerkük’e bağlı Altunköprü, Tazehurmatu, Tuzhurmatu, Kifri ve Kerkük’e bağlı kasaba köy bucakların dilleri Türk’çedir çoğunluğu Türk’tür buna destek olarak, 30 Mayıs 1932 Deklarasyonunda, Irak hükümeti yer vererek Türkmen milletinin hakları güncel olarak, göz önüne alınarak, değerlendirilmiştir.
Iraklı yazar ve araştırmacı yazar Abdulrazzak Hasanı(Tarih El vezaret ) kitabin da Kerkük şehrinin bir Türk şehri olduğunu değerlendirmiştir .
Bunun yanında 1931 yılında yerel diller kanunu Kerkük, Erbil, Musul’un nüfusu ve milletinin Türk olduklarını yazarak tüm daire ve Eğitimin bu bölgelerde Türkçe olduğunu kararlanmıştır.
1957 Irak’ta genel sayımlara dayanarak Kerkük şehrinin sayımının sonucuna göre Kerkük’ün bir Türk şehri olduğunu göstermiştir.
Uluslar arası Standartlara dayanılırsa nüfus artış oranı karşısında bu gün Irak’ta bir doğru Demokrasi olursa ve büyük devletlerin BM katkısıyla Irak Türklerinin sayımı 4 Milyonun üstünde olacağı belirlenecektir.
Oda önceden Kürt, Arap yazanlar ve İslam olmayan Kerkük kale Hıristiyanları ve güney, batı, doğu, kuzeyde bulunan Irak Türkleri milli varlıklarına dönünceler Türkmen yazarlarsa oran %17 olacaktır.
Buna dayanarak İngiliz Ansiklopedisi ve Global Ansiklopedisi birçok tarihi, siyasi kitaplarında Kerkük, Musul, Erbil, Diyala ve bunlara bağlı ilçe, köyler, kasabalarda yaşayanlar hepsi Türk’tür ve Türkçe konuşmaktadırlar .
Irak’ta demokratik hukuk olunca insan hakları saygıyla karşılanacak ABD Irak Türklerini yan bırakmakla, yeni Irak’ın siyasetinde Kürtlere yer vermekle, Washington Kürtlere önem değer vermekle, ABD Barzani’yi, iyi karşılaması, öte yandan değer etnik gruplara karşı baskı, saldırılarını sürdürmektedir, en çok Türkmen Telafer’e şehrinin %100 Türk olduklarından dolayı bir kaç seneden fazla bu eriyme, yok etme Kerkük’te olduğu gibi oyunlar devam etmektedir.
Öte yandan Irak Türklerinin yetiştirmiş olduğu lider siyasetçilerin türlü bahane yollarla, kaçırmayla, suikast ile öldürülerek yalnız bu Kürtlere yararı olacaktır.
Bu baskı saldırılar Irak’ta Irak Türklerine karşı, Irak Türklerini sevmeyenler bir gün cezalarını alacaklar.
Irak Türklerinin Irak’ta yaşayan, hiçbir kimse, hiçbir grup ile sorunu yoktur, Irak Türklerinin ve yurtları Kerkük Türk şehrine karşı, yalnız ve yalnız Kürtlerin sorunu olacaktır.
Bundan dolayı Türkmenlerinin Türkmenelinde nüfusların azaltmakla Kerkük’ten her türlü baskı, kaçırma, Patlatma olayları ile Türkmenleri kendi topraklarından bir uzaklaştırma politikası gündemde yer almaktadır.
Çünkü Irak Türkleri yüce tarihli, kültürlü bir sosyal, zengin yapıya sahip olarak, Kürtler ve grupları, Iraklı Türklerin her attığı her adımdan, ve her gelişme, ilerlemesinden, rahatsız olanlar Kürtlerdir. Buda son günlerde Türk şehri Kerkük ve Türklerle ilgili açıklamalarda öne sürmektedirler.
Önde gelen konularsa Kürtlerin rahat olmaları Kerkük, Erbil, Musul, Diyala, Vasit teki ve Irak’ın birçok yerinde, Türklerin yoğun çok Türk nüfusu, sayım seçimlerde, referandumlarda ön kazanmak nedeniyle Kürtler, Türkleri sindirmek amacıyla işbaşındadırlar.
Irak
Türklerin nüfusunun, çoğunluğuna sahip oldukları bölgelerin çoğunluğu, cellat Saddam’ın kötü sistemleri, Irak Türkleri Irak’ta uzaklaştırmakla sesleri kısıtlamıştır.
Türkmenler vatanlarını severek tüm milletlerle, beraber Irak’ın geleceği için ortak hareket ederek, toprak bütünlüğü savunmuşlardır.
Kürtlerin buna karşı olmaları, Kürt devleti Federasyon kurmaları, Türk şehri Kerkük, Erbil’i içine almakla planlarını her geçtiğimiz günde yenilemektedirler.
Irak Türkleri bunun yanında kendi topraklarında özgürce yaşamayı isteyerek demokratik haklarına kavuşmaları için çalışarak, uğraşmaktadırlar.
Bizler Irak’ta hukuk üstünlüğünün, İnsan haklarına saygının esas olmasını isteyerek, devlet mekanizması buna gerekmektedir, bizler Irak Türkleri hiçbir kimsenin bir kimseni ezmesini ve öldürmesini isteyemez ve yeni bir Irak kurulması için çaba göstermektedir.
Bu günün çatışma, ve savaş alanı olmasına karşı, Irak Türkleri üstlerine düşen görev kendilerini korumak için, hakkına sahip çıkması gerekmektedir, sorumluklarını yerine getirmesi için, ve tüm Ana haklarını almak için, mücadeleci olmakla temiz kanlarını dökerek, Şehitler vermektedirler. .
Irak Türkleri Kürtlerin Kerkük ekleme siyasetini unutmalıdır ve düşünmüş olduğu ırkçılı politikasını bir an önce değiştirmesi gerekmektedir.
Kürtlerin yeni İsrail döneminin politikasini yok etmeye çalışarak, çabalarını yok etmek için, her an yorulmaya mücadelemizi ortaya koymalıyız.
Irak Türklerinin yetiştirdiği, lider politikçilere yönelen her saldırı hedeflenerek, milletimize kurşun sıkmaktadırlar, bizler bu saldırıları ortaya koyarak, demokrasi silahla, güçle kurşunla olmalıdır demokratik haklar için, bir seferberlik yaparak, tüm bu baskılara karşı, beraberce kitlesel eylemler yaparak, boykotlara kalkmalı, Artık Kerkük’ü şehirleri olduğunu söyleyen, her bir yol ile susturmalı, cevap vermeli, Kerkük bir Türk şehri olması, dünyalarca belgeler kanıtlarla bilinmektedirve bizlerde hızlı çalışmalarımızla üstün bilgilerle, kanıt, belgelerle bildirmeliyiz ve araştırmalıyız.
Bu milli davamızı, hakkımızı savunmalı korumalıyız ..
Kerkük hiçbir zaman Türk’üz olamaz Türkiyesiz, Türkçesiz kalamaz.. Çünkü Kerkük Türk’tür Türk kalacak ve Türksüzde olamaz ve yaşayamaz…
Üçüncü Bölüm
Kerkük Tarihi bir Türk şehri olmak üzere, bu günde, gündemden yararlanarak, ve Irak Türklerine karşı yönelik olarak Kürtler ve başkaları tarafından doğru bir tehdit uyuşturmaktadır.
Uzun yıllardan beri atılan adımlar, Türkiye’miz için Kürt gruplar Irak’ın kuzeyinde ve Kerkük etrafında, ayrıca Telafer’de Türkmenlere karşı, hedef alarak birçok saldırı veya soykırıma maruz kalmaktadır, Telafer Türk milleti bir kaç yıldan faza ağır silahlarla, yok edilerek, yerlerini, topraklarını zorla bırakarak, başka yerlere yerleşerek, çok sayıda şehitler, yaralılar vererek, bu acı duruma hiçbir zaman, milli dava Türklüklerinden vazgeçmediler, bunun yanında ABD öteden beri, İngiltere, İsrail, müttefikleri ile birlikte, bu topraklara göz bırakarak, saldırarak, Kürtlere yakınlık göstermekle, Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devletinin kurulmasına yardımda, katkıda bulunmaktadırlar.
Türk hakimiyeti altında bulunan Ortadoğu toprakları, birinci dünya savaşı sonucu, emperyalist belgelerinden anlaşmasıyla paylaşılmıştır.
Irak devleti, İngiliz politikasına girmiştir, Bunun yanında Türkiye’den bir parça olan bu bölgelerin, Toprakların, yerlerinin uzun yıllardan beri, egemenliği altında olan Irak Türkleri, ve çağlar boyu topraklarda yaşayan, çok önemli kültürlü, büyük devletler koran Irak Türkleri, Türkiye’den koparılan Musul Vilayeti topraklarıyla, onlarda büyük Anavatanlarından ayrılmışlardır .
Irak’ın Musul şehri ve ona bağlı Türkmen ilçe köylerimizde, yoğun nüfuslu olarak Türkler yaşamaktadırlar, Bu Türk topraklar zengin petrol rezervlerine sahip olduğu günden, uzun bir süredir bu bölgede istikrar almayarak, Türk elimize arkası kesilmeyen saldırılar, baskılar, olmaktadır.
Misk’i milli sınırlar içerisinde kurtarılmayan milli kutsal Türk yurt, toprak, yerlerimiz, Lozan görüşmelerinde Musul vilayeti meselesi, milletler cemiyeti ve Lahey, adalet divanın de görüşmelerle, sonuca varmayarak, çözüme kavuşmamıştır.
Bundan sonra ülkemizde gelen ihtilallar, kıyıcılar, diktatörler, teröristler, eksik hiç olmadan, Türkmenlerin her bir yerinde baskılar, işkenceler, saldırılar artarak, İran, Irak körfez savaşlarında, zorla ateşlere sürülerek çok sayıda iki taraftan ülküdaşlarımız şehit olmuşlardır.
Bunun yanında ülkede yerleşen otorite boşluğu, kimsesizlik ortamda milletimiz çok sıkıntı acı çileli günler yaşamıştır.
Türkmenler eskiden beri, Irak’ta demokratik bir süre görmeden, ve ülke zalim, rejimler, diktatörler elinden sıkıntılar geçirmiştir .
Buna rağmen, Türkiye’nin elinde çok fırsat olarak, kendi topraklarını, yerlerini, Kerkük, Musul’u kurtarmak için, bu gün Irak Türkleri milletine karşı, kendi hakkını kullanmadan, Kürtler bu nedenle meydan okumaktadırlar.
1991 ve 2003 yıllar Türkiye’ye için büyük Altın bir fırsat olarak, Musul, Kerkük, Erbil, Türkmeneli toprakların kurtarması için, Asker göndermeye en uygun bir zaman sayılarak, Türklerde kurtarmış olurdular, Irak Türkleri tüm zulüm, saldırı baskılara karşı, her dönemlerde, dik başlı yılmadan yiğitlikle kahramanlığıyla, atılganlığıyla, tarihin temiz altın suyuyla, yazılmıştır, kendisini korumaya, Türkçülük devasına sarılarak, yolunu prensibini başaracaktır .
Türkmen milleti, İslam dinine, Türklüğe, başlı, gönüllü olarak bu davaya inanarak, çok sayıda şehitler adamıştır, Türkmen milletine ırkına, toprağına, yurduna, şehir, köyüne, ilçesine, dağına, taşına, can atan bağlı kalan tarihler boyunca zalim cellâtlar, diktatörlere karşı, atılgan yiğitçe savaşmıştır.
Irak Türkleri 4 Milyona üstünde bir millet olarak, büyük bir topluluk sayılmaktadır .
Çağlar boyu, bu gün olduğu gibi, tüm etnik gruplara, milletlere düşmanlara da yardım eli sunmuştur…
Irak Türkleri, Irak’a yerleşmeleri, ne M 652 H 54 yılından başlar, nede arkası olmayan, numaralardan başlar, Irak Türkleri bu toprakların, varlığından, Türk olan Türk Sümerliler döneminden, bu uygarlık gelişme, öne gelmiştir, Irak’ın ilk kuruluşundan, bu güne kadar, ilk millet bizim Türk milletimiz idi Irak topraklarında, bu nedenle, Irak Türkleri kültürlü, okuyan bir kesim olarak, sanayi, ihracat, politika ve her alanda da, yoğun çabalar sarf ederek, gelişmeye, ilerlemede görünmüşlerdir.
Irak Türkleri, uzun yıllar bölgede, yalnız Türkmenlere, değil acı zor günlerde, bütün milletlere, maddi sıkıntılarda, her türlü yardımlar gıda, elbise dağıtmada bulunmuştur.
Bu da Türkmenlerin doğru, onurlu Türkçü, milliyetçi, vatan sever oldukları bellidir, bunun yanında Kürtlerin iç savaşında, en önemlisi için Türkmen’in katkısı görünmüştür, çünkü Türkmen milleti anlaklı, aydın, bilinçli, töreli, onurlu, çok zengin, varlı, kültürlü, uygarlıkla gelişleşen ilerleyen tarihi yüce bir millettir.
Bizler Irak Türkleri olarak, duygumuz, davamız, birliğimiz dünya Türkleri ile birdir, çünkü aynı kandan, aynı soydanız birlikte çalışarak, Türklük davasına ölümden, korkudan uzak durmakla, milletimizi savunmalıyız.
Bizim dünya Türkleri ile, tarihimiz, dilimiz, dinimiz, ırkımız, Türklük davamız yolumuz birdir.
Türkmen milleti eskiden bu günlerde de, tüm rejim diktatörleriler Dönemlerinde, birçok haksızlığa uğramışlardır.
Buna rağmen tüm milli kültürel, tarihsel, meşru haklarından, uzak kalarak varlıkları hakları çiğnenmektedir.
Buna rağmen Irak Türkleri birçok şehitler vererek, Türklük uğrunda destanlar yazılmıştır.
Birlik, beraberlik çatısı altında, çalışan tüm Türkmenler, Irak’ın toprak bütünlüğünü savunarak, milli hakları için ve Kerkük bir Türkmen olması ve Türklüğün simgesi, olduğunu vurgulamaktadırlar.
Artık Kerkük bir Türk şehri olduğu için, onu uğrunda ölerek, şehit olana tek canlarla, kanlarla korumaya çalışacağız .
Bizlerce Kerkük demek Türk, Türkçülük, şehitlik, Ata Türkçülük, Al Bayrak, İstiklal marşı, Büyük Türkiye, ve dünya Türkleri tüm Türkmeneli demektir..
Bu uğurda her şeyimizi vermeye hazırız, Türk olan Kerkük’ün karşısında, Kerkük bizim milli Türklük davamızdır, ve Türkçülük simgemiz, göz bebeğimizdir, baş tacımız, baş kentimizdir, Çünkü Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır.Çünkü Kerkük tüm Türkmeneli .. Türkçülüğün simgesidir…
Saturday, 15 October 2011
Kürtlerin doğru adresi: Ankara
Nasuhi GÜNGÖR
Kürtlerin doğru adresi: Ankara
Star gazetesi 14.10.2011
Galiba terörle mücadelede en önemli sorunlardan birisi, mücadele ve sonuç arasındaki ilişkiyi kamuoyuna doğru anlatabilmek. Atılan adımların çabucak sonuç vermeyeceğini anlatamadığınız takdirde, beklentiler yükseliyor. Sonrası hayal kırıklığı elbette.
Oysa iki gündür Ankara’da temaslar bulunan Irak Dışişleri Bakanı Hoşyer Zebari’ye verilen mesajlara bakıldığında, terörle mücadele konusunda gelinen aşamanın son derece olumlu olduğu görülebilir.
Kürt siyasetinin iki önemli aktörü Mesut Barzani ve Celal Talabani, Türkiye’nin gücünü, duruşunu ve kararlılığını anlama noktasında hayli uzun bir geçmişe sahip. Ancak Kürtler üzerinde hesap yapanların sadece bölgesel aktörler olmadığı, hatta uluslar arası sistemin çok daha yoğun ilgi gösterdiği de malum. Kürt liderleri, Ankara’ya karşı inişli çıkışlı tavırlara sokan tablonun perde arkasında bu tür ilişkiler yatıyor.
Öte yandan geniş bir alanda Kürtler arasında sempatiye sahip olan Barzani de, bu alandaki beklentileri canlı tutabilmek için sık sık tribünlere oynayan mesajlar veriyor.
Neden doğru adres
Ancak bunlar yavaş yavaş geçmişte kalıyor. Birkaç nedenle. Birincisi, Ankara eskisinden çok daha güçlü, itibarlı ve kararlı. Kendi içinde kurumlararası çekişmeleri geride bırakan bir yeni siyasi akılla hareket ediyor. Kürt liderlerin böyle bir Türkiye ile karşı karşıya gelmeyi göze almaları çok zor.
İkincisi, PKK’ya karşı verilen mücadelede Ankara’nın yeni politikasının, bir iç meseleyi çözmekten çok, bölge sahnesinde ayağına bağ olan bir tehditten kurtulma yönünde şekillenmesi. Bu önemli bir fark. Sorunlarla mücadelede kendi içine kapanan ve köşeye daha fazla sıkışan Türkiye’nin yerini, sorunlarını bölgesel ve küresel ölçekte göğüslemeye cesaret eden bir güç alıyor.
Üçüncüsü, birazcık haritaya bakmak bile, Kürt liderlerin niçin Türkiye’yle birlikte hareket etmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Hoşyer Zebari Türkiye’deyken, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’den dikkat çekici bir hamle geldi: ‘Gerekirse terörle mücadele için Kuzey Irak bölgesine Irak askerlerini yollayabiliriz.’ Bu mesajın Türkiye’ye destek olduğu kadar, Kürtlere anlamlı bir ‘gönderme’ olduğunun da altını çizelim.
Türkmenler ve gelecek
Hazır konu Irak’a gelmişken, bir bahis daha açalım. Malum, Irak’ta hala ciddi bir Türkmen nüfus yaşıyor ve geçmişin yanlışları yüzünden Türkiye’nin en yakın olduğu bu topluluk, adeta hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Türkmenler, geleceğin siyasetinde mutlaka önemli rol oynayacaklar. Buna gönülden inanıyorum. Ancak bunun için öncelikle bu topluluğun kendi arasındaki iç çekişmelerin geride bırakılması gerekiyor. Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Hicran Kazancı’yla sık sık sohbet ediyorum. Doğrusu onun sadece cephe üzerinden değil, bölgenin geleceğiyle ilgili yaklaşımlarını çok önemli buluyorum. Zira geçmişin aksine, çatışmacı ya da ayrışmacı bir yaklaşımı değil, güçlü ittifaklar oluşturmayı savunuyor.
Ne yazık ki Ankara’daki cephe temsilcisinin bu geniş vizyonu, geçmişin hesaplaşmaları içinde boğulup kalan bazı çevreleri çok rahatsız ediyor. Oysa mesele gayet açık. Türkmenlerin geçmişe sünger çekip, kendilerini siyaseten güçlü kılacak bir yenilenmeye ihtiyaçları var. Nitekim Ankara’yı yöneten siyasi akıl, Türkmenlerin bu yenilenme sürecine sıcak bakıyor. Ama belki daha aktif bir destek ve işbirliğine ihtiyaç var.
Aksi takdirde geçmişte bu yapılar içinde çöreklenmiş kimi güç odaklarının etkisini kırmak, sanıldığından çok daha zor hale gelebilir.
Kürtlerin doğru adresi: Ankara
Star gazetesi 14.10.2011
Galiba terörle mücadelede en önemli sorunlardan birisi, mücadele ve sonuç arasındaki ilişkiyi kamuoyuna doğru anlatabilmek. Atılan adımların çabucak sonuç vermeyeceğini anlatamadığınız takdirde, beklentiler yükseliyor. Sonrası hayal kırıklığı elbette.
Oysa iki gündür Ankara’da temaslar bulunan Irak Dışişleri Bakanı Hoşyer Zebari’ye verilen mesajlara bakıldığında, terörle mücadele konusunda gelinen aşamanın son derece olumlu olduğu görülebilir.
Kürt siyasetinin iki önemli aktörü Mesut Barzani ve Celal Talabani, Türkiye’nin gücünü, duruşunu ve kararlılığını anlama noktasında hayli uzun bir geçmişe sahip. Ancak Kürtler üzerinde hesap yapanların sadece bölgesel aktörler olmadığı, hatta uluslar arası sistemin çok daha yoğun ilgi gösterdiği de malum. Kürt liderleri, Ankara’ya karşı inişli çıkışlı tavırlara sokan tablonun perde arkasında bu tür ilişkiler yatıyor.
Öte yandan geniş bir alanda Kürtler arasında sempatiye sahip olan Barzani de, bu alandaki beklentileri canlı tutabilmek için sık sık tribünlere oynayan mesajlar veriyor.
Neden doğru adres
Ancak bunlar yavaş yavaş geçmişte kalıyor. Birkaç nedenle. Birincisi, Ankara eskisinden çok daha güçlü, itibarlı ve kararlı. Kendi içinde kurumlararası çekişmeleri geride bırakan bir yeni siyasi akılla hareket ediyor. Kürt liderlerin böyle bir Türkiye ile karşı karşıya gelmeyi göze almaları çok zor.
İkincisi, PKK’ya karşı verilen mücadelede Ankara’nın yeni politikasının, bir iç meseleyi çözmekten çok, bölge sahnesinde ayağına bağ olan bir tehditten kurtulma yönünde şekillenmesi. Bu önemli bir fark. Sorunlarla mücadelede kendi içine kapanan ve köşeye daha fazla sıkışan Türkiye’nin yerini, sorunlarını bölgesel ve küresel ölçekte göğüslemeye cesaret eden bir güç alıyor.
Üçüncüsü, birazcık haritaya bakmak bile, Kürt liderlerin niçin Türkiye’yle birlikte hareket etmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Hoşyer Zebari Türkiye’deyken, Irak Başbakanı Nuri El Maliki’den dikkat çekici bir hamle geldi: ‘Gerekirse terörle mücadele için Kuzey Irak bölgesine Irak askerlerini yollayabiliriz.’ Bu mesajın Türkiye’ye destek olduğu kadar, Kürtlere anlamlı bir ‘gönderme’ olduğunun da altını çizelim.
Türkmenler ve gelecek
Hazır konu Irak’a gelmişken, bir bahis daha açalım. Malum, Irak’ta hala ciddi bir Türkmen nüfus yaşıyor ve geçmişin yanlışları yüzünden Türkiye’nin en yakın olduğu bu topluluk, adeta hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Türkmenler, geleceğin siyasetinde mutlaka önemli rol oynayacaklar. Buna gönülden inanıyorum. Ancak bunun için öncelikle bu topluluğun kendi arasındaki iç çekişmelerin geride bırakılması gerekiyor. Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Hicran Kazancı’yla sık sık sohbet ediyorum. Doğrusu onun sadece cephe üzerinden değil, bölgenin geleceğiyle ilgili yaklaşımlarını çok önemli buluyorum. Zira geçmişin aksine, çatışmacı ya da ayrışmacı bir yaklaşımı değil, güçlü ittifaklar oluşturmayı savunuyor.
Ne yazık ki Ankara’daki cephe temsilcisinin bu geniş vizyonu, geçmişin hesaplaşmaları içinde boğulup kalan bazı çevreleri çok rahatsız ediyor. Oysa mesele gayet açık. Türkmenlerin geçmişe sünger çekip, kendilerini siyaseten güçlü kılacak bir yenilenmeye ihtiyaçları var. Nitekim Ankara’yı yöneten siyasi akıl, Türkmenlerin bu yenilenme sürecine sıcak bakıyor. Ama belki daha aktif bir destek ve işbirliğine ihtiyaç var.
Aksi takdirde geçmişte bu yapılar içinde çöreklenmiş kimi güç odaklarının etkisini kırmak, sanıldığından çok daha zor hale gelebilir.
Friday, 7 October 2011
The Latest Crackdown in Iraq, by Patrick Cockburn
September 29, 2011
Regime Tries to Silence Corruption Whistleblowers
The Latest Crackdown in Iraq
by PATRICK COCKBURN
The Iraqi government is seeking to silence critics who accuse it of rampant corruption by removing officials who try to prosecute racketeers and intimidating politicians and journalists who support them.
This month alone it has forced the head of its anti-corruption watchdog to resign. And a prominent Iraqi journalist, who had been threatened for leading anti-government protests, was shot dead in his home in Baghdad.
There is growing anger that the ruling elite is stealing or embezzling much of the country’s $2bn (£1.3bn) a week in oil revenues, depleting funding for electricity, water, health care, housing, education and even rubbish collection. Transparency International says that last year Iraq was the fourth most corrupt country in the world, out of 178 countries surveyed.
The Prime Minister, Nouri al-Maliki, and his government have apparently decided to deal with the accusations by hitting back at their accusers. They are trying to remove the parliamentary immunity of an independent MP, Sabah al-Saadi, formerly head of the parliamentary committee on integrity, so that they can arrest him for making allegations against Maliki.
So few officials in Iraq are prosecuted or lose their jobs for corruption that it is difficult to prove how widespread it is, though most Iraqis assume that no job or contract is awarded without a bribe. A report this week by the Brussels-based International Crisis Group, called Failing Oversight: Iraq’s Unchecked Government, relates how the Electricity Minister was forced to resign “accused of having signed multibillion-dollar contracts with a Canadian shell company [one with a physical address but no assets or operations] and a German company that had declared bankruptcy.”
Earlier this year, Saadi embarrassed the government by revealing that the general in charge of its rapid reaction team had been arrested in a sting for accepting a $50,000 bribe.
The ICG report says that Maliki’s government has fought long and hard to prevent official theft being curbed by blocking efforts to strengthen state institutions in charge of investigations and prosecution. An Iraqi inspector general is cited as saying that the anti-corruption framework is “like an aspirin to Iraq’s cancer”.
Judge Rahim al-Ugaili, the head of the Integrity Commission, one of the principal oversight bodies, was forced to resign his post on September 9. He said he had had to give up his job because the government was not supporting his anti-corruption work and was interfering politically in his work.
A senior US embassy official testified before Congress that the Prime Minister’s office had issued “secret orders” to the Integrity Commission, prohibiting it from referring cases to the courts involving “former or current high-ranking Iraqi government officials, including the Prime Minister… The secret order is, literally, a licence to steal.”
Critics of the government say they have all been threatened with violence. On the day Ugaili was forced out of his job, a popular radio journalist, Hadi al-Mahdi, was shot twice in the head in his flat in the normally safe Karrada district of Baghdad. His killing happened just before he was due to lead a pro-democracy demonstration against corruption and authoritarianism.
Mahdi had run an outspoken radio show called To Whoever Listens, which was highly critical of the government. Two months ago, he was forced to take it off the air because of fears for his safety. He had told Amnesty International this year that he and three other journalists had been arrested at a protest rally and taken to a military headquarters, where they were beaten, given electric shocks and threatened with rape. Several hours before he was shot Mahdi posted a note on Facebook saying he felt he was in danger. “I have lived the last two days in a state of terror,” he wrote.
The reason for Ugaili’s resignation shows that corruption in Iraq has reached saturation level. The ICG report, citing government sources, says that in 2011 the Integrity Commission and the Board of Supreme Audit had identified hundreds of shell companies abroad linked to senior government officials in the Defense Ministry and Prime Minister’s office. These were winning contracts in Iraq, many of which were never implemented despite being paid for. When Ugaili sought to get the courts to prosecute, the government blocked him and he resigned.
Patrick Cockburn is the author of “Muqtada: Muqtada Al-Sadr, the Shia Revival, and the Struggle for Iraq
Regime Tries to Silence Corruption Whistleblowers
The Latest Crackdown in Iraq
by PATRICK COCKBURN
The Iraqi government is seeking to silence critics who accuse it of rampant corruption by removing officials who try to prosecute racketeers and intimidating politicians and journalists who support them.
This month alone it has forced the head of its anti-corruption watchdog to resign. And a prominent Iraqi journalist, who had been threatened for leading anti-government protests, was shot dead in his home in Baghdad.
There is growing anger that the ruling elite is stealing or embezzling much of the country’s $2bn (£1.3bn) a week in oil revenues, depleting funding for electricity, water, health care, housing, education and even rubbish collection. Transparency International says that last year Iraq was the fourth most corrupt country in the world, out of 178 countries surveyed.
The Prime Minister, Nouri al-Maliki, and his government have apparently decided to deal with the accusations by hitting back at their accusers. They are trying to remove the parliamentary immunity of an independent MP, Sabah al-Saadi, formerly head of the parliamentary committee on integrity, so that they can arrest him for making allegations against Maliki.
So few officials in Iraq are prosecuted or lose their jobs for corruption that it is difficult to prove how widespread it is, though most Iraqis assume that no job or contract is awarded without a bribe. A report this week by the Brussels-based International Crisis Group, called Failing Oversight: Iraq’s Unchecked Government, relates how the Electricity Minister was forced to resign “accused of having signed multibillion-dollar contracts with a Canadian shell company [one with a physical address but no assets or operations] and a German company that had declared bankruptcy.”
Earlier this year, Saadi embarrassed the government by revealing that the general in charge of its rapid reaction team had been arrested in a sting for accepting a $50,000 bribe.
The ICG report says that Maliki’s government has fought long and hard to prevent official theft being curbed by blocking efforts to strengthen state institutions in charge of investigations and prosecution. An Iraqi inspector general is cited as saying that the anti-corruption framework is “like an aspirin to Iraq’s cancer”.
Judge Rahim al-Ugaili, the head of the Integrity Commission, one of the principal oversight bodies, was forced to resign his post on September 9. He said he had had to give up his job because the government was not supporting his anti-corruption work and was interfering politically in his work.
A senior US embassy official testified before Congress that the Prime Minister’s office had issued “secret orders” to the Integrity Commission, prohibiting it from referring cases to the courts involving “former or current high-ranking Iraqi government officials, including the Prime Minister… The secret order is, literally, a licence to steal.”
Critics of the government say they have all been threatened with violence. On the day Ugaili was forced out of his job, a popular radio journalist, Hadi al-Mahdi, was shot twice in the head in his flat in the normally safe Karrada district of Baghdad. His killing happened just before he was due to lead a pro-democracy demonstration against corruption and authoritarianism.
Mahdi had run an outspoken radio show called To Whoever Listens, which was highly critical of the government. Two months ago, he was forced to take it off the air because of fears for his safety. He had told Amnesty International this year that he and three other journalists had been arrested at a protest rally and taken to a military headquarters, where they were beaten, given electric shocks and threatened with rape. Several hours before he was shot Mahdi posted a note on Facebook saying he felt he was in danger. “I have lived the last two days in a state of terror,” he wrote.
The reason for Ugaili’s resignation shows that corruption in Iraq has reached saturation level. The ICG report, citing government sources, says that in 2011 the Integrity Commission and the Board of Supreme Audit had identified hundreds of shell companies abroad linked to senior government officials in the Defense Ministry and Prime Minister’s office. These were winning contracts in Iraq, many of which were never implemented despite being paid for. When Ugaili sought to get the courts to prosecute, the government blocked him and he resigned.
Patrick Cockburn is the author of “Muqtada: Muqtada Al-Sadr, the Shia Revival, and the Struggle for Iraq
Monday, 3 October 2011
Iraqi Turkmen Front charges Parliament with security deterioration in Kirkuk
Turkmen Front charges Parliament with security deterioration in Kirkuk
9/27/2011 11:50 AM
KIRKUK / Aswat al-Iraq: The Chairman of the Iraqi Turkmen Front in northern Iraq’s oil-rich city of Kirkuk has charged the Iraqi Parliament with responsibility for the deterioration of the security situation in the city, targeting Turkmen.
“The Iraqi Parliament bears responsibility for every drop of Turkmen blood shedding in Kirkuk,” Legislature Ershad al-Salehi said in a statement, copy of which was received by Aswat al-Iraq news agency.
Salehi said that the Parliament “had failed in sending a fact-finding committee to Kirkuk to investigate the causes of the security deterioration and the stepping up of the security violations, clearly targeted against the Turkmen,” stressing that “more than 80% of those targeted by terrorism through assassinations, abductions, blackmailing and threats, had been Turkmen.”
Noteworthy is that a number of assassination attempts have been implemented by unknown groups in Kirkuk against doctors and other intellectuals recently.
9/27/2011 11:50 AM
KIRKUK / Aswat al-Iraq: The Chairman of the Iraqi Turkmen Front in northern Iraq’s oil-rich city of Kirkuk has charged the Iraqi Parliament with responsibility for the deterioration of the security situation in the city, targeting Turkmen.
“The Iraqi Parliament bears responsibility for every drop of Turkmen blood shedding in Kirkuk,” Legislature Ershad al-Salehi said in a statement, copy of which was received by Aswat al-Iraq news agency.
Salehi said that the Parliament “had failed in sending a fact-finding committee to Kirkuk to investigate the causes of the security deterioration and the stepping up of the security violations, clearly targeted against the Turkmen,” stressing that “more than 80% of those targeted by terrorism through assassinations, abductions, blackmailing and threats, had been Turkmen.”
Noteworthy is that a number of assassination attempts have been implemented by unknown groups in Kirkuk against doctors and other intellectuals recently.
Subscribe to:
Posts (Atom)