Friday, 28 November 2014

Iraklı Türkmenler, Kaldaniler, Süryaniler, Asuriler ve Kürt Yezidilerin ortak bildirgesi. Hükmi varlığı olmayan kadim Irak halklarına insan haklarının düzeltilmesi için çağırı

Iraklı Türkmenler, Kaldaniler, Süryaniler, Asuriler ve Kürt Yezidilerin ortak bildirgesi Hükmi varlığı olmayan kadim Irak halklarına insan haklarının düzeltilmesi için çağırı





IRAK TÜRKMEN CEPHESİ
Avrupa Birliği Temsilciliği
Brüksel-Belçika
******

Iraklı Türkmenler, Kaldaniler, Süryaniler, Asuriler ve Kürt Yezidilerin ortak bildirgesi
Hükmi varlığı olmayan kadim Irak halklarına insan haklarının düzeltilmesi için çağırı

Biz Irak halklarından Kaldaniler, Süryaniler, Asuriler, Türkmenler ve Yezidi Kürtler, bu ülkeye ait bireyler olarak bir araya geldik. Halklarımız, Irakta yaşayan milletimizi teşkil eden diğer halklar ile birlikte aynı haklara sahip, Irak’ın kadim yurttaşlarıdır.

Halklarımızın her biri, gerçekte mevcudiyetleri Irakta ve uluslararası toplumlarda yeterince tanınmamalarından dolayı, on yıllarca mağdur olmuşlardır. Bu etnik, kültür ve inançlarımızın yeterince tanınmaması hepimizi, ayırımcılık, aşırı derecede kötü muamele ve etnik ve kültürel yok etme ile karşı karşıya bırakmıştır.

Şimdi bizler, ISIS (IŞID)* denilen Şerir tarafından, Irakta ki yerleşkelerimizden sürülmüş durumdayız. Tahrip etmekten ve öldürmekten başka bir şey bilmeyen bu Şerir hayal edilemeyecek bir şekilde halklarımıza saldırmıştır. Çocuklar boğazlanmış, kadınlar tecavüze uğramış ve satılmış, erkekler katil ve işkence edilmişlerdir. IŞİD’e karşı savaş bir dinsel savaş değildir fakat temelde insanlık adına bir savaştır. 
Bu mevcut krizin ışığında, içinde halklarımızın her birinin ülkemizin bir parçası olarak tanınması ve etnik, kültür ve inanç kimliğimizin korunabilmesi yönünde çalışmak üzere ortak bir gelecek için bütünleştik.

Amacımız ülkemizin zengin çeşitliliğini sürdürmek ve katkıda bulunmak ve barış dolu ortak bir gelecek için aynı arzuları paylaşan komşu halkaların çabalarını desteklemektir.
Biz mağdurlar olarak işlem görmek istemiyoruz, biz Irak’ın eşit haklara sahip vatandaşları olarak tanınmak istiyoruz.
  
Biz; tarihsel (ve hâlihazırda) yaşamakta olduğumuz topraklarımızda komşularımız için korkmadan ve kendi kimliğimizi gizlemeye gerek duymadan Türkmenler, Yezidi Kürtler ve Kaldaniler-Süryaniler-Asuriler kimliği ile Irak’ın eşit haklara sahip vatandaşları olarak tanınmaya ve kendi idari yönetimimize sahip olması gerektiği olduğu sonucuna vardık.

Biz Yezidi Kürtler Sinjar’a dönmek ve orada yaşamak istiyoruz, biz Türkmenler Irak’ta** ki kendi ana yurtlarımıza dönmek ve oralarda yaşamak istiyoruz ve biz Kaldaniler-Süryaniler-Asuriler Ninova yaylasına dönmek ve orada yaşamak istiyoruz. Biz hepimiz kendi yurtlarımızda dışlanmış azınlıklar değil fakat Irak yurttaşı ve Irak’ın kabullenilmiş halkları olarak yaşamak istiyoruz. Bu üzücü durumdur ki şimdi bizler karşı karşıya bırakılmaktayız.

Bu nedenledir ki bizim, hem Irak Kürdistan Bölgesi hükümeti hem de Irak Merkezi hükümeti ile uyumlu olan, yöresel bağımsızlığımızın ve kendi yönetimimizin olması gerekecektir.
Bu; Sinjar, Tal Afar, Tezehurmatu, Tuzhurmatu, Kifri ve Ninova bölgelerinde kendi meclisimizi seçecek ve bu meclislerin sorumluluğu altında kendi savunma gücümüzü oluşturacağız. Bu meclislerle biz kendi yönetimlerimizi kontrol edeceğiz***. Meclisler bu bölgelerde ki yaşayanlar söz sahibi olacaklar ve temsil edileceklerdir. Hepsi de eşit demokratik ve temel haklara sahip olacaklardır.

Bu bildirgede bahsedilen bölgelerde ki halklarımız**** ayırımcılık nedeniyle kendi gelişimlerinde geri kalmışlardır. Bu bölgeler için halklarımızın paylaşacağı Irak’ın varlıklarından özel yatırım fonuna ihtiyaç olacaktır. Daha fazlası, IŞİD’in sebep olduğu hasarlar ışığında AB’yi ve ABD’yi, bu bölgelerde gerektiğinde yeniden inşada kullanılmak için, kısa süreli ortak bir yeniden inşa fonu tahsis etmeye çağırıyoruz. Halklarımız bu fonlarla kendi topraklarını yeniden inşa etmek için çalışmayı dört gözle bekleyeceklerdir. Son olarak AB’den Irak’a tahsis edilen mevcut AB fonunu bizim halkımızın da paylaştığını gözlemesini talep ediyoruz. Bu yeni uygulamayı önerirken komşularımızdan izole edilmiş bir şekilde yaşamak istemiyoruz. Biz halklarımızın Iraklı Arap ve Kürt komşularımız birlikteliğimizi devam ettirmek istiyoruz. Dünyamızın muhteşem mozaiği, medeniyetler beşiği Ortadoğu’da, değişik halkların oluşturduğu emsalsiz birliktelikle yaşamak bizim en derin arzumuzdur.

AB’yi ve ABD’yi biz halklarımızla ve Kürt Bölgesel Yönetimiyle ve Irak Yönetimiyle birlikte çalışarak bu hedefleri gerçekleştirmeye davet ediyoruz. Kürt Bölgesel Yönetimini ve Irak Yönetimini, Irak’ın kültürel zenginliklerini muhafaza etmek ve başarıya ulaşmak için, bu sonuca ulaşmanın önemini idrak etmesini talep ediyoruz.


Federation of Ezidi Associations, Fikret Igrek – Head of Foreign Affairs: _____________________
Iraqi Turkmen Front, Dr. Hassan Aydinli – EU Representative: ________________________
European Syriac Union, Lahdo Hobil – President: ________________________________________



Dip notları :-
* Biz  Ninova Vilayetinde ki, Sinjar, Tal Afar ve Ninova Düzlüğünden; Kerkük vilayetinde ki, Türkmen alt idari bölgeleri Beşir ve Taze’den; Salahaddin Vilayetinde ki, Türkmen  alt idari bölgeleri Biravcili, Kara Naz, Çardağlı, Bastamlı ve Tuzhurmatu bölgesinde bulunan Türkmen Bayat kabilesine ait birçok köylerden; Diyala Vilayetinde ki, Kifri, Karatepe, Jalawla ve Salman Beg idari ve alt idari bölgelerinden sürüldük.

**Tal Afar, Beşir, Tazehurmatu, Biravcili, Amerli, Kara Naz, Kifri, Kara Tepe, Jalawla ve Salman Beg vb.

*** Türkmen halkı; Tal Afar’ın ve Tuzhurmatu’nun iki büyük idari bölgesinin Irak’ın 19ncu ve 20nci vilayetleri statüsüne yükseltilmesini ve Kerkük Eyalet anlaşmazlığının, Irak’ın 8 Mart 2004 tarihli Geçici İdari Kanununun 53 ncü Maddesi C. Fıkrasına göre (Kerkük’ün Özel Statüsü)  ve üç ana etnik toplum arasında eşit güç paylaşımı ile çözümlenmesi arzu ederler. Kaldani-Süryani-Asuri (CSA) halkları; Özerklik bölgesinin Ninova Düzlüğünün 3 idari bölgesinden ve Ninova Düzlüğünde ki Alqosh’tan başlayarak Musul Barajına, Fayda’dan Fishaboor dahil Simele’ye kadar olmasın arzu ederler.  Bu özerk bölge bahsedilen şartarla Irak Kürdistan’ının bir parçası olacaktır.  Birçok CSA halkı Kürdistan’nın Kanimasi (Berwari Bala coğrafyası),  Sanrsing (Wadi d’Sapna coğrafyası) ve Aqra (Nahla Düzlüğünde) idari bölgeleri ile birlikte, Erbil ayaletinde ( Shaklawa, Ankawa, Diyana ve Hawdiyan) ve Sülemaniye ayaletinde (Armota ve Köysancak) bölgelerinde yaşamaktadırlar.  CSA halkı bu bahsedilen bölgelerin kendi özerk idare ve kanunların altında olmasını arzu ederler. Bağdat, Basra, Kerkük ve Musul’da yaşayan CSA halkı bu özerkliğe sahip olacaktır. CSA halkı ve Yezidi Kürtler, Ninova Düzlüğünde (Shekhan idari bölgesi ve Lalesh) ki Yezidi çoğunluğun bulunduğu yerlerde mahdut ve eşit haklar sağlayan çözümlere erişmek için, birlikte çalışacaklardır. Yezidi Kürtler, bahsedilen şartlar altında, Sinjar’ın Irak Kürdistan’ına dâhil edilmesini arzu ederler. Ek olarak Akra idari bölgesinde Hanik’in ve Duhok vilayetinde Shariya’nın kendi özerk idare ve kanunların altında yaşamasını arzu ederler.
**** Sinjar, Tal Afar ve Ninova Düzlüğü ; Kerkük vilayeti ve etrafında ki Türkmen idari bölgeleri ile birlikte; Salaheddin vilayetinde Tuzhurmatu idari bölgesi ve Diyala vilayetinde Kifri idari bölgesi.


                                  (Dip notları bu bildirgenin tamamlayıcı unsurlarıdır
























Sunday, 23 November 2014

Türkmeneli’nden .. Türk’ün dilinden: TÜRKMENLER YENİDEN AVRUPA PARLAMENTOSUNDA


Türkmeneli’nden .. Türk’ün dilinden: TÜRKMENLER
YENİDEN AVRUPA PARLAMENTOSUNDA 
Mahir Nakip





 mnakip@yahoo.com

Bundan uzun bir müddet önce yine Avrupa’da bulunan hemşerilerimizin sayesinde Diyala eski milletvekilimiz Hasan ÖZMEN Avrupa Parlamentosu’nda bir konuşma yapma imkânı bulmuştu. 19 Kasım 2014 tarihinde Avrupa Parlamentosu üyesi Branislav SKRIPEK’ın daveti ve ev sahipliğinde Irak’ın IŞİD’tan muzdarip Türkmenler, Ezidiler ve Irak Hıristiyanları Avrupa Parlamentosunda özel bir oturumunda bir araya gelerek hem sıkıntılarını dile getirdiler hem de ortak bir deklarasyona imza koydular. Hazırlık komisyonu olarak Irak Türkmen Cephesi Avrupa Temsilcisi Sayın Hasan AYDINLI’nın da içinde bulunduğu bir komisyon uzun toplantılar yaparak üç etnik grup bir araya gelerek iki sayfadan oluşan ayrıntılı bir deklarasyon hazırlamışlardır. Ezidileri, Ezidi Dernekleri Federasyonu adına Fikret IGREK, Hıristiyanlar adına Avrupa Süryani Birliği Lahdo HOBİL temsil etmiştir.

19 Kasım 2014 günü saat 15.00’de Avrupa Parlamentosunun genişçe bir salonunda başlayan toplantıda öncelikle SKRIPEK bir açılış konuşması yapmış her üç etnik grubun bir araya gelerek böylesi bir deklarasyona imza atmasının önemli olduğunu, IŞİD’la mücadelede bir örnek teşkil ettiğini; Irak yönetiminin ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin silahsız kesimlere ayrı bir önem vermesini istemiştir.

İlk sözü alan Sayın AYDINLI Yirminci Asrın başlarından itibaren Bağdat yönetimlerinin Türkmenleri asimile etmek istediğini, haklarını vermediğini topraklarını ellerinden aldığını ve bölgelerini Araplaştırmak istediğini vurgulamış; Türkmenlerin Irak’ın asli unsurları olduklarını ve çeşitli katliamlara maruz kalarak sindirilmek istendiklerini ifade etmiştir. Hıristiyan ve Ezidi temsilcilerinin konuşmalarından sonra ortak deklarasyonuna imza koyulmuştur.

Oturumun ikinci kısmında Türkmenler adına bildirisini sunmak üzere Mahir NAKİP’e söz verildi. NAKİP, IŞİD istilasında önce Türkmenlerin beş konudan müşteki olduklarını vurguladı. Bunlar (1) Kendilerine özgü bir bölgelerinin olmaması, (2) Irak Anayasası’nın 140. Maddesinin daha çok Türkmen bölgelerini ilgilendirdiği halde Türkmenlerin muhatap kabul edilmemesi, (3) silahsız olmalarından dolayı güvenlik sorunlarının olması, (4) Mali yönden sürekli güç kaybetmeleri ve (5) Uluslararası güçlerin ve dünya devletlerinin Türkmen meselesine duyarsız kalmasıdır. Bu konuşmada Türkmenlerin acil istekleri de sıralanmıştır. Bu cümleden bölgelerinin IŞİD’dan kurtarılması, Telafer ve Tuzhurmatu’nun vilayet olması, Türkmen Haklarını Koruma Kanununun meclisten geçirilmesi, Arap ve Kürtler tarafından işgal edilen toprakların Türkmenlere iade edilmesi, Kerkük’ün özel statülü bir şehir haline getirilmesi.

İmzalanarak Avrupa Parlamentosuna sunulan iki sayfalık deklarasyonda da Türkmenlerle ilgili önemli hususlar sıralanmıştır. En önemlileri şunlardır: Türkmen bölgelerinin kurtarılarak Türkmenler tarafından korunmasının ve yönetilmesinin sağlanması, Kerkük’ün özel statülü bir şehir olmasının sağlanması, Telafer ve Tuzhurmatu şehirlerinin birer vilayete dönüştürülmesi bunların birkaç tanesidir.

Bu gibi faaliyetlere katılmanın elbette faydası çoktur. Ancak sıklığı ve etkinliği oldukça önemlidir. Unutmayalım ki Brüksel Avrupa Birliğinin merkezi olup, bütün üyeleri burada bulunmaktadır. ITC Temsilcisi Sayın AYDINLI burada tek başına etkili olmaya çalışmaktadır. Diğer Avrupa ülkelerinde çeşitli derneklerimiz bulunmakta ve zaman zaman güzel faaliyetler de yapmaktadırlar. Nitekim bir Türkmen delegasyonu Hollanda’dan bu toplantıya katılmıştı. Ancak Sayın AYDINLI’nın gerçekten en önemli destekçisi eşi Marry Hanımdır. Merry, uzun yıllar Bağdat’ta Hasan Beyle yaşamış, Belçika’ya döndükten sonra kendisini Türkmen ve bilumum Türk dünyası meselesine adamış Belçikalı bir hanımefendidir. Türkmen hanımlarına örnek olacak ölçüde ve düzeyde aktif olan Merry hakkında özel bir yazı yazmak gerekir.
 


Friday, 21 November 2014

THE TURKMENS OF IRAQ

THE TURKMENS OF IRAQ



The Turkmen region in Iraq ‘TURKMENELI’ (indicated in blue on the map) in 1921,  before the ethnic cleansing, land grabbing and demographic changes which have taken place since then.
***

In Iraq the Turkmens are around 3 million (population of Iraq: est. 33 million). Turkmens are the third largest ethnic component in Iraq, their first recorded existence as ‘Turks’ in Iraq was in 632 AD.
*
The Turkmens are a Turkic people, they are the descendants of the Turkish OĞUZ tribes originating in Central Asia. They arrived in Iraq (Mesopotamia) in successive waves and settled there 1.400 years ago. They built principalities/states (Atabegs) and ruled over several regions in Iraq, Syria and Iran for several centuries. Turkmen communities rose to prominence as administrators, merchants and politicians during the Abbasid Caliphate in Baghdad and under the Ottoman Empire. The Turkish era began in the Middle East in 1055 when the Caliph of Baghdad declared the Seljuk commander Tughrul Beg as a “Sultan”.
*

In Iraq the Turkmens established 6 states: The Seljuks, the Atabegs of Mosul, Erbil and Kirkuk, the Ilkhans, the Jalairids, the Qara Qoyunlu, the Aq Qoyunlu, they ruled Iraq during 453 years.
The Turkmen region in Iraq, called TURKMENELI, lies between the Kurdish region in the northeast and the Arab region in the southwest. It stretches from Tel Afar in the northwest of Iraq at the Syrian border, through Mosul, Erbil, Altun Kopru, Kirkuk, Taza Kurmatu, Daquq, Tuz Khurmatu, Kifri, Khanaquin, Badra and Al-Aziziya southeast of Baghdad close to the Iranian border. The largest concentration of Turkmens lives in the city of Kirkuk, which they consider as their capital city and main cultural centre. There is also a large number of Turkmens in Baghdad.
*
Before WWI the majority of Turkmens were living in the cities, where they had businesses and shops. They had a high number of intellectuals and lived a peaceful and prosperous life. However, since the beginning of the Iraqi State in 1921, Turkmens were treated as second class citizens, their basic human rights were denied and their political leaders and intellectuals were massacred. As a consequence, they were no longer able to develop and they became the poorest ethnic group in Iraq, they were no longer able to defend themselves and their human rights adequately.
*

.           Minimizing the Turkmen presence in Iraq

During the Ottoman era, Iraq was administratively divided in three provinces: Baghdad, Mosul and Basra. “Mosul Province” (“Mosul Vilayat”) covered the entire north of Iraq (the present six governorates of Ninewah, Erbil, Suleymaniya, Dohuk, Salaheddin and Kirkuk).
*
During WWI, the British occupied Basra and Baghdad provinces and the southern part of the Mosul Province. A cease fire was declared on October 30th 1918. However, despite the cease fire the British army occupied the city of Mosul on 11th November 1918 which created the “Dispute of Mosul” between Turkey and Britain which lasted for 8 years.
*

The British wanted to detach Mosul Province from Turkey for economic and geopolitical reasons – essentially to control the oil reserves of Kirkuk – in order to facilitate the separation, they minimized the Turkmen presence there. Exhausted by 11 years of continuous wars since 1911, Turkey opted for peace and good relations with the west, relinquishing it’s claim on the Mosul province at the Ankara Treaty of June 5, 1926. Mosul has been officially incorporated into Iraq since then. From that date on the problems of the Turkmens intensified.  The successive Iraqi governments continued marginalizing the Turkmens, on the suspicion that they might support Turkey in case Turkey claimed back Mosul. Although Turkmens were loyal Iraqi citizens who had always resisted foreign interference in Iraq they were barred from high and sensitive government positions. They were discriminated and subjected to assimilation policies.
*

The last reliable census in Iraq was held in 1957 under the Monarchy, according to this census, the Turkmen population was 567.000 when the entire Iraqi population was 6 million. This means that Turkmens represented about 9% of the Iraqi population.
*
In 1958 the Monarchy was overthrown and Iraq was ruled by the military with the support of the Iraqi Communist party, which included a large number of Kurds within its ranks. A new constitution was issued in which Kurds were declared as ‘partners of the Arabs’, whereas the Turkmens were not mentioned. The Kurdish leader Barzani was brought back from his exile in Russia and he claimed the oil rich Kirkuk to be the capital of his proposed ‘autonomous Kurdistan’. This was rejected by both Turkmens and Arabs.
*
As Kurds persisted in claiming that Kirkuk was a Kurdish city, tensions rose between the original inhabitants of Kirkuk, the Turkmens, and the Kurdish newcomers to the city. On 14th July 1959 a massacre of the Turkmens took place in Kirkuk, it lasted three days during which the leaders and intellectuals of the Turkmen community were arrested and savagely murdered by the Kurdish militia and Communist party members.
*
In 1963 the military regime was toppled in another coup d’état, led this time by the Arab Nationalists and Baath party. In the following census the number of Turkmens was minimized in the official records and their population was recorded as 2%. Under the Arab Nationalist Baath party (1963-2003) application of double standards continued and on 24th January 1970 Turkmens were granted ‘cultural rights’, while the Kurds were given ‘autonomy’ in 3 northern provinces on March 11, 1970 and the Turkmen city of Erbil was made their capital. All those major concessions were given without asking the Turkmens. Turkmen as a nationality was removed from the official census forms. Turkmens had to choose between either becoming Arabs or Kurds. They had to declare “change of nationality” to Arabic in order to get jobs. Real estate sales were banned amongst the Turkmens. Sale could only be done to Arabs. The use of the Turkish language was banned in public and government offices. Publications in Turkish were forbidden.
*
*

Demographic changes in Turkmeneli


Turkmeneli is a region which contains fertile agricultural lands and also large oil and gas reserves. In order to weaken the Turkmen presence several demographic changes took place in the Turkmen region in the north of Iraq.
*
After WWI Iraq fell under British Mandate, the British immediately started to develop the oil industry in and around Kirkuk. This necessitated a large work force and a great number of Assyrians, Kurds and Arabs were brought to Kerkuk from other provinces to work in the oil industry. This was the beginning of important demographic changes in the Turkmen region and especially in Kerkuk province.
*
Other demographic changes took place under the Arabization policy of the Baath regime in the 1980s which installed tens of  thousands of Arab families in Kirkuk city and Kirkuk Province giving them financial incentives, jobs and agricultural lands. Several Turkmen villages were totally destroyed and their inhabitants were forcedly displaced, their agricultural lands were confiscated thus they became homeless and without any resources. The agricultural lands belonging to Turkmens were given to Arabs from neighbouring regions by the government. Today, Turkmens are still waiting to receive compensation for their losses and have still not recuperated their properties and agricultural lands.
*
The largest demographic change happened in Kirkuk and surrounding Turkmen towns under U.S. occupation in 2003 when the Kurdish leaders Messrs. Barzani and Talabani brought over 600.000 Kurds from other areas in Iraq and even from neighbouring countries to be settled in the city. 
*
On 10th April 2003, the US forces authorized the Kurdish militias to advance far beyond their “Autonomous Region” established in the three governorates in the north-east of Iraq (Duhok, Erbil and Suleymaniya) and  to invade and occupy the other governorates of the north of Iraq (Kirkuk, Mosul, Salaheddin and Diyala) where the majority of Iraqi Turkmens live. When they entered Kirkuk the Kurdish Peshmerga immediately occupied all the official buildings, they put fire to the land registry office and destroyed the records and state archives.
*
Today there is ongoing pressure by Kurdish and Arab authorities to shift the Turkmen population to different areas to continue the demographic change. Numerous incidents of encroachment and seizure of government and private Turkmen land by Kurdish families have been reported. These Kurdish families receive financial assistance from the Kurdish Regional Government to build houses on these Turkmen lands. In almost all Turkmen regions, from Tel Afar to Khanaqin and particularly in the oil-rich province of Kirkuk, the demographic structure was changed with the intention to gain ground for Kurdish authorities.
*

Since June 2014 many Turkmen cities and villages have been attacked by ISIL, 350.000 Turkmens had to flee leaving everything behind and many were tortured and killed. Neither the Iraqi army which was supposed to protect them nor the Kurdish Peshmerga forces which were stationed nearby came to their help. 
*
One of the Turkmen cities, AMIRLI, was besieged by ISIS and its inhabitants heroically resisted for 72 days, but contrary to the city of KOBANI in Syria, this was hardly reported in the western media and it did not get the attention of the western politicians, decision makers and humanitarian organizations. 
*
Since June 2014 thousands of internally displaced Turkmens have sought refuge in the Kurdish Region, but many were turned away by the Peshmerga because they are Turkmens. Others were put in transit camps where they live under dire conditions, many babies have died. Thousands of Turkmen families were taken to the south of Iraq where they were given shelter in schools and Husseyniyas (Shiite mosques).
*
To-date, the internally displaced Turkmens have received hardly any help from the Iraqi government, to survive they can only rely on humanitarian help from some Turkish NGOs and the generosity of other Turkmens.     
*
   
Today, the fate of the Turkmens looks very bleak, their very survival in Iraq is threatened. 
*
Therefore, Turkmens are calling on the European Union and the U.S. to help them to obtain  their local autonomy,  self-administration and their self-defence forces in cooperation both with the Iraqi Central Government and the Iraqi Kurdistan Regional Government.
*
Turkmens also ask the EU and US to work together with the Government of Iraq and the Kurdistan Regional Government to realise a special status for Kirkuk Province.
*
These demands are also those of the Chaldeans-Syriacs-Assyrians and  the Yezidis in Iraq.
Therefore, the Turkmens, the Chaldeans-Syriacs-Assyrians and the Yezidis have united themselves to work towards a common future in which each of their peoples are recognised as part of their country and will be able to preserve the existence of their ethnic, cultural and religious identities. Their aim is to maintain and contribute to the rich diversity of their country.
*
On 19th November 2014, the Iraqi Turkmen Front, the European Syriac Union and the Federation of Yezidi Associations will be signing a Common Declaration calling for the restoration of human rights to the non-ruling indigenous peoples of Iraq. This event which is organised in co-operation with the Christian Political Foundation for Europe will take place at the European Parliament in Brussels and will be hosted by MEP Branislav Skripek.
 *

Prepared by: 
Dr. Hassan T. Aydinli, ITF representative to EU
Merry Fitzgerald – Europe-Turkmens of Iraq Friendship Association
 19th November, 2014.
*



Notes:
-Regarding grabbing of Turkmen lands in Iraq under the Baath regime:  after 2003 the Turkmens had access for the first time to the Iraqi Government’s official documents, the Iraqi Turkmen Front  has gathered  the official decrees regarding confiscation of lands belonging to the Turkmens in three books (in Arabic) entitled:
“Turkmanity of Kirkuk  in Iraqi and international references and Documents”
“Iraqi Turkmens Suffering in Iraqi Official Documents  1968-2003” (2 volumes).
                       



Declaration of the Turkmen, Chaldean-Syriac-Assyrian and Yazidi people of Iraq at the European Parliament in Brussels

DECLARATION OF THE TURKMEN, CHALDEAN-SYRIAC-ASSYRIAN AND EZIDI KURDIC PEOPLE OF IRAQ

Call for the restoration of human rights to the non-ruling indigenous peoples of Iraq

The Declaration was signed on 19th November 2014
at the European Parliament in Brussels

The conference was hosted by MEP Mr. Branislav Skripek
Member of the EU Parliament, European Conservatives and Reformists Group, Member of the Bureau.

The conference was organized by Mr. Johannes de Jong, Manager Christian Political Foundation for Europe

The meeting was attended by several MEPs 

A representative from the Iraqi Embassy in Brussels was present 
A representative from the Kurdish Government was also present. 

Dr Hassan Aydinli, Iraqi Turkmen Front EU representative; Mr Fikret Igrek, Head of Foreign Affairs Federation of Yezidi Associations; Mr. Lahdo Hobil, President European Syriac Union; Mr. Johannes de Jong, Manager Christian Political Foundation for Europe; Mr. Branislav Skripek


.The signatories and Mr. Johannes de Jong 

The signatories with Mr Johannes de Jong

The signatories: Mr Fikret Igrek, Head of Foreign Affairs Federation of Yezidi Associations; Dr Hassan Aydinli, Iraqi Turkmen Front EU representative; Mr. Lahdo Hobil, President European Syriac Union; Mr. Lahdo Hobil, President European Syriac Union.

Dr Hassan Aydinli, Iraqi Turkmen Front EU representative signing the Declaration 


Prof Dr Mahir NakipDr. Hassan Aydinli and Mr. Fikret Igrek



On the panel:
Dr Hassan Aydinli, Iraqi Turkmen Front EU representative; Mr Fikret Igrek, Head of Foreign Affairs Federation of Yezidi Associations; Mr. Johannes de Jong, Manager Christian Political Foundation for Europe; Mr. Branislav Skripek, Member of the EU Parliament. 

Prof. Dr. Mahir Nakip, of Erciyes University, Kayseri 

Prof. Dr. Mahir Nakip, Erciyes University, Kayseri
making his presentation





Excerpt of the Common Declaration:



We, Chaldeans-Syriacs-Assyrians, Turkmens and Yazidis have come together as peoples of Iraq, belonging to this country. Our peoples are original inhabitants of Iraq in equal rights with all other peoples composing our nation and living in Iraq.



Each of our peoples has suffered under the fact that our existence has not been adequately recognized in Iraq and in the international community for many decades.  We all have experienced discrimination, persecution and ethnic and cultural cleansing due to this lack of adequate recognition of our ethnic, cultural and religious identity and the right to be as we are in our country.



Now we have been driven from our homelands in Iraq by the evil that is ISIS. This evil knows nothing else but destruction and death and has hit our peoples in ways unimaginable.  Children have been decapitated, women raped and sold and men killed and tortured. The battle agains ISIS is not a religious battle but a battle for the most fundamental notions of humanity.



In light of this current crisis we have united ourselves to work towards a common future in which each of our peoples are recognized as part of our country and will be able to preserve the existence of our ethnic, cultural and religious identities. It is our aim to maintain and contribute to the rich diversity of our land and to support in this effort those peoples who are our neighbours and share the same wish for a common peaceful future.



We do not want to be treated as victims, we want to be recognized as equal citizens of Iraq.  We have come to the conclusion that in order to be recognised equal citizens of Iraq as Turkmen, Ezidi Kurds and Chaldeans-Syriacs-Assyrians we need to have recognition and self-determination in those part of the land which have been historically (and in present day) our lands where we have been able to be and live as we are without fear for our neighbours and without the need to hide our identities.



We Ezidi Kurds want to return and live in Sinjar, we Turkmen want to return to and live in our homelands across Iraq and we Chaldeans-Syriacs-Assyrians want to return to and live in Nineveh Plain. We want to live there as citizens and recognised peoples of Iraq and not as tolerated minorities. It is this stigmatization that has lead to the situation that we are experiencing now.


For this reason it is necessary that we will have local autonomy and self-administration in cooperation both with the Iraqi Kurdistan Regional government and the Iraqi central government.

               


                  Turkmens from The Netherlands assisted to the Meeting and signing ceremony.
Mr. Jankeez Sabir; Mr. Ashraf Kerkuklu; Mr. Sabah Mardan and
a Turkish supporter from Brussels Mr. Turan Türe
Mr. Kahyah Safaa Yaseen; Muafak Shoker Yousef, Mr. Yavuz Kadir,  Mr. Jankeez Sabir; Mr. Ashraf Kerkuklu; Mr. Sabah Mardan

Mr. Muafak Shoker Yousef, Mr. Yavuz Kadir
Turkish friends from Germany assisted to the meeting
Mrs. Remziye Levent and Mr. Nusret Levent

Ms. Nebahat Acar, from Brussels Parliament

Mr; David Fieldsend, Archbishop of Canterbury's Representation to the EU and Dr. Hassan Aydinli, Iraqi Turkmen Front EU representative


Mr. Zlatko Balaz, Policy Advisor, European Conservative s and Reformist Group
and Dr. Hassan Aydinli, ITF EU Representative

Mr. Willy Fautré, Director of Human Rights Without Frontiers. Dr. Hassan Aydinli, ITF EU representative and Prof Dr. Mahir Nakip, Erciyes University, Kayseri