Suriye Türkmen Meclisi 2. Genel Kurul Sonuçları
Oytun Orhan, ORSAM Araştırmacısı
Suriye Türkmenlerinin büyük çoğunluğu ayaklanma başladığı tarihten itibaren muhalif saflarda yer almıştır. Suriye Türkmen nüfusun yoğunlaştığı, Halep, Humus, Kuzey Lazkiye direnişin en önemli yerleri olmuştur. Hatta bir dönem ayaklanmanın merkezi konumunda olan Humus’un Bab-ı Amr bölgesi Türkmenlerin yoğun yaşadığı bir semttir. Ancak Türkmenler muhalif saflarda Türkmen kimliklerini ön plana çıkarmaktan ziyade Suriye halkının değişim talepleri ile paralel bir duruş sergilemiştir. Zaman içinde halk ayaklanması iç savaşa dönüşmüş ve çatışmanın etnik-mezhepsel kimliği daha belirgin hale gelmiştir. Bu da Suriye Türkmenlerinin “Türkmen” kimliği ile öne çıkması sonucunu doğurmuştur.
Türkmenler, diğer tüm Suriyeli toplumsal gruplar gibi örgütlenme tecrübesi ve lider kadrosuna sahip değildir. Siyasallaşma yönünde ilk çabalar Arap muhalefeti gibi Suriye dışında gerçekleşmiştir. Coğrafya, akrabalık bağları, uzun yıllardır Suriye Türkmen diasporasının var olması ve Türkiye’nin muhaliflere destek vermesi gibi nedenlerle çabaların merkezi Türkiye olmuştur. Girişimler Türkiye’ye göç eden Türkmenler ve uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan Türkmen diasporası aracılığı ile yürütülmüştür. Suriye Ulusal Konseyi’nin kurulması, buna karşın Türkmenlere yer verilmemesi nedeniyle Türkmenler kendi etnik hakları çerçevesinde mücadele yürütmek ihtiyacı hissetmiştir. Bu süreçte yaşanan en büyük sıkıntı birlik sağlanamaması olmuştur. Zaten zayıf kurumsal yapıya sahip partiler rekabet nedeniyle kendi içinde parçalanmıştır. Siyasal partilere ek olarak Türkiye’de yaşayan Suriye Türkmenlerinin girişimi ile Suriye Türkmenleri Platformu kurulmuştur. Platform, uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan, siyasi ve ekonomik yaşamda yer edinmiş Suriye Türkmenlerinin başlattığı bir girişim olmuştur. Bunun amacı, Suriye’den seçilecek delegeler yoluyla bir Suriye Türkmen Meclisi’nin kurulması, bu yapının Suriye Türkmenlerinin meşru temsilcisi olması ve her türlü müzakereyi yürütmesi şeklinde belirlenmiştir.
Platform’un girişimleri sonucunda Suriye Türkmen Meclisi, Türkiye Başbakanı R. Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı toplantı ile Mart 2013 ayında kurulmuştur. Meclis’in kurulması ve Türkiye’nin en üst düzeyde katılımı iki anlam taşımaktadır. Birincisi, Suriye Türkmenlerine Türkiye’nin her türlü desteği verecek olmasıdır. İkincisi, Suriye Türkmen Meclisi’nin Türkiye tarafından Türkmenlerin meşru temsilcisi olarak kabul edileceğidir. Bundan sonraki tüm çabalar Meclis üzerinden götürülmüş, zayıf ve dağınık siyasal partiler varlığını korumakla birlikte Meclis bünyesinde toplanmaya çalışılmıştır.
Suriye Türkmen Meclisinin kuruluşunu ilan ettiği toplantının ardından İkinci Genel Kurul’unu 9-10 Mayıs 2014 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirmiştir. İkinci Genel Kurul Toplantısı’na Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Danışmanı Erşat Hürmüzlü, Suriye Türkmenleri Onursal Başkanı ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, AFAD Başkanı Fuat Oktay, Suriye Geçici Hükümet Başbakanı Ahmet Tuma, Suriye Ulusal Konseyi Başkanı George Sabra katılmıştır. Toplantıya katılamasalar da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan ve Meclis Başkanı Cemil Çicek’in destek mesajları Genel Kurul toplantısında okunmuştur.
2. Genel Kurul’a, Türkiye’de yaşayan Suriye Türkmenlerinin önde gelen isimlerinin yanı sıra Halep, Lazkiye, Humus, Hama, Golan, Şam, Rakka ve Tartus vilayetlerinden temsilcilerin oluşturduğu yaklaşık 350 delege katılmıştır. Genel Kurul neticesinde 42 kişilik Meclis (yasama organı), 13 kişilik Yürütme Kurulu (yürütme organı), Başkan yardımcısı ve yeni Başkan seçilmiştir. Demokratik bir ortamda geçen Genel Kurul’da tüm delegeler her konuda fikir beyan etmiş ve kararlar oylama ile alınmıştır. Böylece uzlaşma kültürünün yerleşmesi ve kurumsal yapının güçlenmesi adına önemli bir adım atılmıştır. İlk olarak, tartışmaların ardından Meclis tüzüğü oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Tüzüğün onaylanmasının ardından protokol konuşmaları gerçekleştirilmiştir. İlk konuşmayı Suriye Türkmen Meclisi’nin önceki Başkanı Faiz Amro gerçekleştirmiştir. Amro konuşmasında uluslararası toplumun Suriye meselesine ilgisizliğine vurgu yapmıştır. Ayrıca, Suriye’nin bölünme riski ile karşı karşıya olduğunu, Türkmenlerin bunu desteklemediğini, demokratik bir Suriye içinde eşit vatandaşlar olarak yaşamak istediğini ifade etmiştir. Amro’nun ardından Suriye Türkmenleri onursal Başkanı Mehmet Şandır bir konuşma yapmıştır. Şandır konuşmasında Türkmenlere birlik olmaları çağrısında bulunmuştur. Yeni başkanını seçecek Meclis’in Türkmenleri temsil edecek yapı olacağını ve Türkmenlerin birliklerini korumaları durumunda Türkiye’nin her zaman yanlarında olacağını dile getirmiştir.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, konuşmasında Suriye rejimi, uluslararası toplum ve Türkmenlere yönelik mesajlar vermiştir. Davutoğlu’nun konuşmasındaki en önemli vurgu Türkiye’nin hem muhaliflere hem de Türkmenlere bedeli ne olursa olsun, siyasi hayatları, hatta bireysel yaşamları riske girecek dahi olsa destek vermeye devam edecekleri olmuştur. Davutoğlu konuşmasında Arap, Kürt, Sünni, Hristiyan, Nusayri şeklinde tüm Suriyeli toplumsal grupları dile getirerek Türkiye’nin desteğinin bir grupla sınırlı olmadığını göstermiştir. Konuşmada öne çıkan bir diğer unsur uluslararası camianın tavrından duyulan hayal kırıklığının ifadesi olmuştur. Batı’nın Suriyeli muhaliflerden Cenevre II Konferansı’na katılmaları ve birlik olmalarını istediğini, muhaliflerin bunu başardığını ancak Batılı ülkelerin verdikleri sözleri tutmamaya devam ettiklerini dile getirmiştir. Davutoğlu konuşmasında Esad yönetimine yönelik sert mesajlar da vermiştir. Rejimin zaman kazanmaya çalıştığını ve bu zaman zarfında her türlü şiddete başvurduğunu, varil bombası attığını, kimyasal silah kullandığını ve Cenevre Konferansı’nda diyaloga tamamen kapalı bir tutum izlediğini ifade etmiştir. Davutoğlu doğrudan Başbakan Erdoğan’ın mesajını ileterek Suriye’de yapılanlara Türkiye’nin kendileri görevde kaldıkları sürece hiçbir zaman sessiz kalmayacağı taahhüdünü vermiştir. Suriye’de Haziran ayında düzenlenecek seçimlerin anlamsız olduğunu zira ülke nüfusunun yarıya yakınının evinden ayrılmak durumunda kaldığını, ayrıca Suriye halkının zaten tercihini Esad’a karşı ayaklanarak yaptığını belirtmiştir. Davutoğlu Türkmenlere yönelik mesajında ilk olarak birlik olmaları çağrısını dile getirmiştir. İkinci olarak Türkmenlerden Suriye muhalefeti içinde Araplar, Kürtler ve diğer toplumsal gruplar ile birlikte hareket etmelerini istemiştir. Son olarak Türkmenlerin Suriye halkı ile aralarında dostluk köprüsü olmaları arzusunu ifade etmiştir. Davutoğlu’nun ardından Suriye Geçici hükümeti Başbakanı Ahmet Tuma ve Suriye Ulusal Konseyi Başkanı George Sabra da birer konuşma yapmıştır.
Genel Kurul Toplantısı’nın ikinci gününde Meclis, Yürütme Kurulu, Başkan Yardımcısı ve Başkan seçimleri gerçekleştirilmiştir. Seçimler sonucunda Suriye Türkmen Meclisi’nin yeni yapısı şu şekilde belirlenmiştir.
350 delege Türkmenlerin yaşadığı Vilayetlere (Halep, Lazkiye, Humus-Hama-Tartus, Golan-Şam, Rakka) ve nüfus ağırlığına göre belirlenmiştir. Yapılan seçimler sonucunda 350 delege arasından 42 kişilik Meclis oluşturulmuştur. Meclis’te yine Vilayetlere göre dağılım yapılmış ve nüfus oranlarına bağlı olarak Halep’e 10, Lazkiye’ye 7, Humus-Hama-Tartus’a 6, Golan-Şam’a 3, Rakka’ya 2 kontenjan ayrılmıştır. Bunun yanı sıra iki siyasal partiye %30’luk kota çerçevesinde 14 kişilik sandalye verilmiştir. Suriye Türkmen Kitlesi ve Türkmen Milli Hareket Partisi tek liste sunmuş ve 14 kişilik kota 7-7 şeklinde paylaşılmıştır. 42 kişilik Meclis içinden de 13 kişilik Yürütme Kurulu seçilmiştir. Bu organı Meclis’in yürütme organı, hükümeti şeklinde değerlendirmek mümkündür. Bir önceki dönemde Başkan yardımcılığı görevini yürüten Halepli Abdurrahman Mustafa, Suriye Türkmen Meclisi’nin yeni başkanı seçilmiştir. Başkan Yardımcılığı’na ise Zeki Türkmen ve Tarık Sulo Cevizci getirilmiştir. Abdurrahman Mustafa ve Zeki Türkmen bağımsız, Cevizci ise Türkmen Milli Hareket Partisi’ndendir. Tarık Sulo Cevizci aynı zamanda Meclis Sözcüsü görevini de üstlenecektir. Meclis’in Genel Sekreterliği görevi ise Emin Bozoğlan’a verilmiştir. Bir önceki Meclis Başkanı Faiz Amro ve Abdülkerim Ağa ise Başkan Danışmanlığını görevine getirilmiştir. Bu isimlerin de yer aldığı Yürütme Kurulu toplam 13 kişiden oluşturulmuştur. Ayrıca 42 kişilik Meclis üyelerinin katılımı ile sağlık, eğitim, kamplar ve mülteciler gibi konular ile ilgilenmek üzere beşer kişilik komisyonlar oluşturulmuştur. Askeri konular ise konunun hassas olması nedeni ile doğrudan Meclis Başkanı’na bağlanmıştır.
Suriye Türkmen Meclisi’nin 2. Genel Kurul Toplantısı ile Suriye Türkmenlerinin tek çatı altında toplanması ve örgütlenmesi konusunda önemli bir adım atılmıştır. Bu durum uluslararası toplum ve Suriye muhalefeti ile yürütülen müzakerelerde Türkmenlerin daha güçlü temsiline imkan tanıyacaktır. Ancak esas sorun yeni aşamanın Suriye’de Türkmen bölgelerindeki güvenlik durumu ve Türkmen nüfusun sorunlarının çözümüne katkı sağlayıp sağlamayacağıdır. Kuzey Suriye hattında yoğunlaşan Türkmenler, rejim, PYD ve Irak ve Şam İslam Devleti örgütünün kıskacında var olma savaşı vermektedir. Lazkiye ve Halep’te yaşayan Türkmenlerin önemli bir bölümü Türkiye’ye göç etmek durumunda kalmıştır. Dolayısıyla Meclisin önündeki en büyük görev, Suriye Türkmen bölgelerinde güvenlik durumunun iyileşmesi ve geriye göç sürecinin başlatılması olacaktır. Bu da hem siyasi müzakereler yürütmek hem de dağınık ve zayıf haldeki Türkmen askeri birliklerin yeniden yapılanması ile mümkün olacaktır. Askeri birliklerin en azından Türkmen bölgelerini koruyacak ve güvenliği sağlayacak kapasiteye ulaşması gerekmektedir
Türkmenler, diğer tüm Suriyeli toplumsal gruplar gibi örgütlenme tecrübesi ve lider kadrosuna sahip değildir. Siyasallaşma yönünde ilk çabalar Arap muhalefeti gibi Suriye dışında gerçekleşmiştir. Coğrafya, akrabalık bağları, uzun yıllardır Suriye Türkmen diasporasının var olması ve Türkiye’nin muhaliflere destek vermesi gibi nedenlerle çabaların merkezi Türkiye olmuştur. Girişimler Türkiye’ye göç eden Türkmenler ve uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan Türkmen diasporası aracılığı ile yürütülmüştür. Suriye Ulusal Konseyi’nin kurulması, buna karşın Türkmenlere yer verilmemesi nedeniyle Türkmenler kendi etnik hakları çerçevesinde mücadele yürütmek ihtiyacı hissetmiştir. Bu süreçte yaşanan en büyük sıkıntı birlik sağlanamaması olmuştur. Zaten zayıf kurumsal yapıya sahip partiler rekabet nedeniyle kendi içinde parçalanmıştır. Siyasal partilere ek olarak Türkiye’de yaşayan Suriye Türkmenlerinin girişimi ile Suriye Türkmenleri Platformu kurulmuştur. Platform, uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan, siyasi ve ekonomik yaşamda yer edinmiş Suriye Türkmenlerinin başlattığı bir girişim olmuştur. Bunun amacı, Suriye’den seçilecek delegeler yoluyla bir Suriye Türkmen Meclisi’nin kurulması, bu yapının Suriye Türkmenlerinin meşru temsilcisi olması ve her türlü müzakereyi yürütmesi şeklinde belirlenmiştir.
Platform’un girişimleri sonucunda Suriye Türkmen Meclisi, Türkiye Başbakanı R. Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı toplantı ile Mart 2013 ayında kurulmuştur. Meclis’in kurulması ve Türkiye’nin en üst düzeyde katılımı iki anlam taşımaktadır. Birincisi, Suriye Türkmenlerine Türkiye’nin her türlü desteği verecek olmasıdır. İkincisi, Suriye Türkmen Meclisi’nin Türkiye tarafından Türkmenlerin meşru temsilcisi olarak kabul edileceğidir. Bundan sonraki tüm çabalar Meclis üzerinden götürülmüş, zayıf ve dağınık siyasal partiler varlığını korumakla birlikte Meclis bünyesinde toplanmaya çalışılmıştır.
Suriye Türkmen Meclisinin kuruluşunu ilan ettiği toplantının ardından İkinci Genel Kurul’unu 9-10 Mayıs 2014 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirmiştir. İkinci Genel Kurul Toplantısı’na Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Danışmanı Erşat Hürmüzlü, Suriye Türkmenleri Onursal Başkanı ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, AFAD Başkanı Fuat Oktay, Suriye Geçici Hükümet Başbakanı Ahmet Tuma, Suriye Ulusal Konseyi Başkanı George Sabra katılmıştır. Toplantıya katılamasalar da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan ve Meclis Başkanı Cemil Çicek’in destek mesajları Genel Kurul toplantısında okunmuştur.
2. Genel Kurul’a, Türkiye’de yaşayan Suriye Türkmenlerinin önde gelen isimlerinin yanı sıra Halep, Lazkiye, Humus, Hama, Golan, Şam, Rakka ve Tartus vilayetlerinden temsilcilerin oluşturduğu yaklaşık 350 delege katılmıştır. Genel Kurul neticesinde 42 kişilik Meclis (yasama organı), 13 kişilik Yürütme Kurulu (yürütme organı), Başkan yardımcısı ve yeni Başkan seçilmiştir. Demokratik bir ortamda geçen Genel Kurul’da tüm delegeler her konuda fikir beyan etmiş ve kararlar oylama ile alınmıştır. Böylece uzlaşma kültürünün yerleşmesi ve kurumsal yapının güçlenmesi adına önemli bir adım atılmıştır. İlk olarak, tartışmaların ardından Meclis tüzüğü oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Tüzüğün onaylanmasının ardından protokol konuşmaları gerçekleştirilmiştir. İlk konuşmayı Suriye Türkmen Meclisi’nin önceki Başkanı Faiz Amro gerçekleştirmiştir. Amro konuşmasında uluslararası toplumun Suriye meselesine ilgisizliğine vurgu yapmıştır. Ayrıca, Suriye’nin bölünme riski ile karşı karşıya olduğunu, Türkmenlerin bunu desteklemediğini, demokratik bir Suriye içinde eşit vatandaşlar olarak yaşamak istediğini ifade etmiştir. Amro’nun ardından Suriye Türkmenleri onursal Başkanı Mehmet Şandır bir konuşma yapmıştır. Şandır konuşmasında Türkmenlere birlik olmaları çağrısında bulunmuştur. Yeni başkanını seçecek Meclis’in Türkmenleri temsil edecek yapı olacağını ve Türkmenlerin birliklerini korumaları durumunda Türkiye’nin her zaman yanlarında olacağını dile getirmiştir.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, konuşmasında Suriye rejimi, uluslararası toplum ve Türkmenlere yönelik mesajlar vermiştir. Davutoğlu’nun konuşmasındaki en önemli vurgu Türkiye’nin hem muhaliflere hem de Türkmenlere bedeli ne olursa olsun, siyasi hayatları, hatta bireysel yaşamları riske girecek dahi olsa destek vermeye devam edecekleri olmuştur. Davutoğlu konuşmasında Arap, Kürt, Sünni, Hristiyan, Nusayri şeklinde tüm Suriyeli toplumsal grupları dile getirerek Türkiye’nin desteğinin bir grupla sınırlı olmadığını göstermiştir. Konuşmada öne çıkan bir diğer unsur uluslararası camianın tavrından duyulan hayal kırıklığının ifadesi olmuştur. Batı’nın Suriyeli muhaliflerden Cenevre II Konferansı’na katılmaları ve birlik olmalarını istediğini, muhaliflerin bunu başardığını ancak Batılı ülkelerin verdikleri sözleri tutmamaya devam ettiklerini dile getirmiştir. Davutoğlu konuşmasında Esad yönetimine yönelik sert mesajlar da vermiştir. Rejimin zaman kazanmaya çalıştığını ve bu zaman zarfında her türlü şiddete başvurduğunu, varil bombası attığını, kimyasal silah kullandığını ve Cenevre Konferansı’nda diyaloga tamamen kapalı bir tutum izlediğini ifade etmiştir. Davutoğlu doğrudan Başbakan Erdoğan’ın mesajını ileterek Suriye’de yapılanlara Türkiye’nin kendileri görevde kaldıkları sürece hiçbir zaman sessiz kalmayacağı taahhüdünü vermiştir. Suriye’de Haziran ayında düzenlenecek seçimlerin anlamsız olduğunu zira ülke nüfusunun yarıya yakınının evinden ayrılmak durumunda kaldığını, ayrıca Suriye halkının zaten tercihini Esad’a karşı ayaklanarak yaptığını belirtmiştir. Davutoğlu Türkmenlere yönelik mesajında ilk olarak birlik olmaları çağrısını dile getirmiştir. İkinci olarak Türkmenlerden Suriye muhalefeti içinde Araplar, Kürtler ve diğer toplumsal gruplar ile birlikte hareket etmelerini istemiştir. Son olarak Türkmenlerin Suriye halkı ile aralarında dostluk köprüsü olmaları arzusunu ifade etmiştir. Davutoğlu’nun ardından Suriye Geçici hükümeti Başbakanı Ahmet Tuma ve Suriye Ulusal Konseyi Başkanı George Sabra da birer konuşma yapmıştır.
Genel Kurul Toplantısı’nın ikinci gününde Meclis, Yürütme Kurulu, Başkan Yardımcısı ve Başkan seçimleri gerçekleştirilmiştir. Seçimler sonucunda Suriye Türkmen Meclisi’nin yeni yapısı şu şekilde belirlenmiştir.
350 delege Türkmenlerin yaşadığı Vilayetlere (Halep, Lazkiye, Humus-Hama-Tartus, Golan-Şam, Rakka) ve nüfus ağırlığına göre belirlenmiştir. Yapılan seçimler sonucunda 350 delege arasından 42 kişilik Meclis oluşturulmuştur. Meclis’te yine Vilayetlere göre dağılım yapılmış ve nüfus oranlarına bağlı olarak Halep’e 10, Lazkiye’ye 7, Humus-Hama-Tartus’a 6, Golan-Şam’a 3, Rakka’ya 2 kontenjan ayrılmıştır. Bunun yanı sıra iki siyasal partiye %30’luk kota çerçevesinde 14 kişilik sandalye verilmiştir. Suriye Türkmen Kitlesi ve Türkmen Milli Hareket Partisi tek liste sunmuş ve 14 kişilik kota 7-7 şeklinde paylaşılmıştır. 42 kişilik Meclis içinden de 13 kişilik Yürütme Kurulu seçilmiştir. Bu organı Meclis’in yürütme organı, hükümeti şeklinde değerlendirmek mümkündür. Bir önceki dönemde Başkan yardımcılığı görevini yürüten Halepli Abdurrahman Mustafa, Suriye Türkmen Meclisi’nin yeni başkanı seçilmiştir. Başkan Yardımcılığı’na ise Zeki Türkmen ve Tarık Sulo Cevizci getirilmiştir. Abdurrahman Mustafa ve Zeki Türkmen bağımsız, Cevizci ise Türkmen Milli Hareket Partisi’ndendir. Tarık Sulo Cevizci aynı zamanda Meclis Sözcüsü görevini de üstlenecektir. Meclis’in Genel Sekreterliği görevi ise Emin Bozoğlan’a verilmiştir. Bir önceki Meclis Başkanı Faiz Amro ve Abdülkerim Ağa ise Başkan Danışmanlığını görevine getirilmiştir. Bu isimlerin de yer aldığı Yürütme Kurulu toplam 13 kişiden oluşturulmuştur. Ayrıca 42 kişilik Meclis üyelerinin katılımı ile sağlık, eğitim, kamplar ve mülteciler gibi konular ile ilgilenmek üzere beşer kişilik komisyonlar oluşturulmuştur. Askeri konular ise konunun hassas olması nedeni ile doğrudan Meclis Başkanı’na bağlanmıştır.
Suriye Türkmen Meclisi’nin 2. Genel Kurul Toplantısı ile Suriye Türkmenlerinin tek çatı altında toplanması ve örgütlenmesi konusunda önemli bir adım atılmıştır. Bu durum uluslararası toplum ve Suriye muhalefeti ile yürütülen müzakerelerde Türkmenlerin daha güçlü temsiline imkan tanıyacaktır. Ancak esas sorun yeni aşamanın Suriye’de Türkmen bölgelerindeki güvenlik durumu ve Türkmen nüfusun sorunlarının çözümüne katkı sağlayıp sağlamayacağıdır. Kuzey Suriye hattında yoğunlaşan Türkmenler, rejim, PYD ve Irak ve Şam İslam Devleti örgütünün kıskacında var olma savaşı vermektedir. Lazkiye ve Halep’te yaşayan Türkmenlerin önemli bir bölümü Türkiye’ye göç etmek durumunda kalmıştır. Dolayısıyla Meclisin önündeki en büyük görev, Suriye Türkmen bölgelerinde güvenlik durumunun iyileşmesi ve geriye göç sürecinin başlatılması olacaktır. Bu da hem siyasi müzakereler yürütmek hem de dağınık ve zayıf haldeki Türkmen askeri birliklerin yeniden yapılanması ile mümkün olacaktır. Askeri birliklerin en azından Türkmen bölgelerini koruyacak ve güvenliği sağlayacak kapasiteye ulaşması gerekmektedir
http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=5065