IRAK TÜRK'Ü İLE İRAN TÜRK'ÜNÜN MİLLİ COŞKUSUYLA, KANINI,
KARDEŞİNE ADAMASI
Yazan: Sadun KÖPRÜLÜ
Milli Duygu, Milli sevgi öyle bir iç kutsal sevgidir ki, her zaman
insanlar ilkeleri
Uğrunda canlarını, kanlarını vermeye hiçte çekinmeden adamaya hazır olurlar.
Türkiye, Dünya Türkleri ile bizleri birbirimize bağlayan, kaynaştıran
bu milli ilkeye inananlar kendi yaşamını, çıkarını, geleceğini, en
önemli olan canını düşünmeden Türk Dili, toprağı, Bayrağı, yurduna,
bağlı olduğu simgesi, milli duygusuyla kan kardeşi, için kanını,
canını adamaya bir milli görev olarak hiçte çok görmeden seve, seve
çekinmeden verecektir.
Irak Türkleri ile İran Türkleri bu kutsal ilkenin bir örneği
sayılarak, Türkçülük sevgisiyle, milli ilke bağlantısıyla yoluna inanarak, uzun
yıllardan beri bu milli dava sevgisi onları birbirine gönülden
bağlayarak, tüm Dünya Türkleriyle bir parça olduklarını uzaklarda
olursalar bile temiz kanla, millet aşkıyla coşmaktadırlar.
Sekiz yıl süren İran, Irak savaşı binlerce Müslümanlar iki rejimin
sürdürmesiyle canlarını kayıp etmişlerdir, en çok olan iki taraftan
Türklere olmuştur.
İran, Irak savaşında iki taraf zorla Türkleri ön sıraya bırakarak, ya
savaş yapacak, yoksa idam olacaklar, başka bir seçenek Irak, İran
Türkleri karşısında yok idi, böylece binlerce iki tarafın birbirlerine
düşmanlıkları nedeniyle her türlü, baskı, işkence, zorlukla Türkler yüklenerek,
şehit olarak evlerinden, yerlerinden, topaklarından olmuşlardır,
Kimide
idam olarak ve hapishaneye atılmışlardır.
Uzun Yıllar Abu Garip Siyasi hapishanesinde Türkiye, Türklük
davasından dolayı hapis olduğum sırada bir Türk şehidinin öyküsü çok
acı, çile, özlem dolu, işkence sırasında Savaş nedeniyle tutsak olan
bir işkence hücresine yaşayan bir İran Türk'ünden duydum.
Bu Öykü bu hikâye doğru bilinçlerde kalarak yıllar geçse bile hiçte unutulmayan savaş alanından canlanmaktadır.
Bakın canım kan kardeşlerim, ülküdaşlarım Dünya Türklerinde olan bu milli duygu
Türkçülük, milliyetçilik duygusuyla coşan, sevgisi aşk büyük bir
düzeyde Türklük, birliğini Türk aşkını canlandırmaktadır,
Bu aşk, bu sevgi her bir Türk'ün iç milli Türkçülük duygusunda
örnekleri hiçte az değildir tarih boyu görünmüştür,her bir Türk topraklarında bu aşk
yaşanmaktadır..
Artık bizler Türkler olarak birbirimize inanarak, can, gönülden
birbirimiz sevmeliyiz, birbirimize yanmalıyız çünkü bizim dostumuz Türk'ten başka hiç kimse
olamaz Dünyanın her yerinde eskiden olduğu gibi günümüzde de Türklere
yönelik, her türlü baskılar, Soykırımlar, katliamlar, işkenceler, tüm
hızıyla sürmektedir.
Dünyanın her bir yerinde Türklere karşı her türlü asimilasyon planlar
her yönüyle, bilinmektedir.
Türk düşmanları uyumadan, her türlü oyunları uygulayarak, Türkleri
sindirme politikaları yönetmeye uğraşmaktadırlar.
Bu baskılar, işkenceler yok etme planları, günümüzde Türk dünyası
Kerkük, Musul, Telafer, Altunköprü, tüm Türkmeneli de, batı, Trakya,
Doğu Türkistan, Suriye Arap devletlerinde Amerika'da Kızılderili
Türklere karşı ve dünyanın her yerinde baskı, ayrımcılık yaşanmaktadır.
Son günlerde İran rejiminin düşmanlık baskıları Türklere karşı
sistemli bir Farslaştırma politikası gütmektedir. Sayıları 40 milyonun
üstünde olan İran Türkleri Tebriz, Urumya, Diazziye, Erdebil, Türkmen
Sahra ve Bölgenin çoğunluğu Türkler olarak İran Türkleri Kaşğarlar,
Türkmenler, Hamseler, Kara papalılar, Geyikler, Şah sevenler,
Karadağlılar, Şatrunlu, Kalkanlar Delikanlılar, Bey bağlılar,
Bocağcılatlar, Halaçlar, Karaylar, Bayatlar, Timur taşlar ve
Afşarlar. Bu topraklar kendi vatanları olarak her bir ana, kültürel,
tarihsel haklarından yoksun kalarak hiçbir milli, kültürel alanında
basın, yayın, ana dilde okuma, yazma eğitim görme hiçbir haklara kavuşmadan
Acem rejimi sistemli bir Farslaştırma politikasıyla ayrımcılık
yapmaktadır.
Uzun yıllardan kendi toprakları, yurtları olan İran Türkleri tarih
boyunca büyük Türk devletleri kurmuşlardır.
Her dönemde olduğu gibi tüm İran Türkleri acımasız diktatörlük
Farslaştırma politikasıyla Tek Tebriz Türk şehrinde 35 bin Türk rejime
karşı mücadele vererek şehit olmuştur.
Geçmişte olan
Baskılar bu gün olduğu gibi geçmiş dönemde milliyetçi, Kazım Şeriat
Medarı ya karşı olan haksızlığı ve onu sıkıyönetimi altına almalarını
unutmayalım, Rahmetli Şeriat Medarı her şeyi İran Türk davasına adamak
için görevden alınmıştır.
Kahraman, Yiğit İran Türkleri milli benliklerini Türkçülük
kimliklerini davalarını korumak, savunmak için tarih boyunca mücadele
ederek şehitler vermişlerdir.
Günümüzde de güney Azerbaycan Milli oyaniş Hareketin Lideri Dr. Cagri
Cohreqanli bey bu milli Türkçülük uğrunda İran
Türklerinin milli mücadele davasını tüm dünyaya ulaştırmakla Türkçülük
davasını yaymakla çalışarak, İran Türklerinin milli haklarını savunmakla
yıllar boyu bu davasına can atarak dava arkadaşları Türk birliği
yolunda, Atatürk'ün Elçi beyin izinde yürümektedir.
Dr. Mahmut ali Çöhreganlı, İran Türklerinin liderin, bundan sonra İran
Türklerinin yoğun olarak yaşadığı 7-8 kentte birleşerek Türkçülük
davaları tüm dünya Türklerinin ve Türkiye Cumhuriyetinin katkı desteği
ile haklarını kazanacaklarına inanarak, milli mücadelelerin
sürdürmektedirler.
Dünya Türklerinin bir parçası sayılan İran Türkleri, nüfusları 40
milyonun üstünde olmalarına rağmen ana yasal haklarına kavuşmadan,
haklarını almadan, her türlü acı işkence, baskılara tutuklamaya kıyıcı rejim
tarafından maruz kalmaktadırlar
İran Şahı döneminden bu yana İran Türklerin dillerini, milli
davalarını Acemler Farslar ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar.
İran
Türkleri bugün Tahran, İsfahan, Tebriz, Urumya, Erdebil, Kum, Türkmen
Sahra, Afşarlar, Kağşarlar, Horasan, Hazar Denizi bölgelerinde büyük
bir Türk nüfusuna sahip olarak, İran Türklerden çok az olan Acemler
Farslar, bugün İran İslam Cumhuriyeti Türklerinin kontrol altında
olmakla Farslar birkaç milyonla devleti ellerinde tutarak Türklerin
ana haklarına dillerine karşı durarak onları mezheple
kaynaştırma kalkmaktadır lar.
İran Türkleri Mezhep yanında tüm Türk dünyasında olduğu gibi Türklerin
dilleri yüce eski tarihleriyle, büyük bir millet olduklarından dolayı
onları yok etmeye tüm Türk düşmanları çalışmaktadırlar.
300 milyonun üstünde olan Dünya Türkleri ne mutlu bugün eskiden olduğu
gibi, bir devlet altında toplanmalarıyla Türk birliğini İran
Türklerinin kurtuluşuyla kurulmalıdır.
Bizler bu gün mutlu olarak dünya yüzünde bir kaç Türk devletlerimizin
olması ve dünyanın her bir yerinde Türk milleti onuruyla, töresiyle
yaşaması bizlere umut vermektedir.
her bir ülkede Şanıyla, yiğitliğiyle yaşamaktadır.
Tarih boyunca bu ülkelerde yüzlerce yıl önceleri çok sayıda Türk
devletleri İran Türkleri kurmuşlardır.
İran hükümeti İran Türklerine karşı, dil, soy kırımı uygulaması
Ruslar tarafından büyük Azerbaycan ikiye bölünmeseydi bugün Azerbaycan
Cumhuriyeti, büyük bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyetinin yanında
olmaktaydı,
Artık Güney İran ile Azerbaycan Cumhuriyeti birleşmelidir, ayrıca İran
bulunan büyük Türk milleti bir an önce kurtulmalıdır.
Tüm dünya Türklerinde bir bayrak altında yaşamalıdır büyük Türkiye bir
gün önce kurulmalıdır.
Ve Türkçülük, milliyetçilik duygusu Türk devletlerinde esmelidir,
canlanmalıdır, milli bayrağımız Türk olan topraklarda dalgalanmalıdır.
8 yıl Humeyni ile Saddam rejimi arasında, İran, Irak savaşında iki
taraftan binlerce insanlar ölerek, binlerce insanlar yaralanmıştır.
Şehit olanlar arasında çok sayıda Irak, İran Türkleri bulunmaktaydı,
İki taraf Türkleri ön sıraya bırakarak onları öldürerek kurşuna
dizmişlerdir.
Önemlisi iki Türk düşmanı olan rejimler için hangi tarafından ölürse
ölsün, yeter Türk ölmesidir, savaşa katılmayan Türkler iki rejim
tarafından idam olmaktaydı.
İran, Irak savaşında ülkelerine, topraklarına bağlı olan Türkler iki
devlet arasında kalarak, binlerce Türk insanlarımız şehit düşmüştür,
birçok insanlarda iki tarafın İslam olduğundan dolayı savaşa
katılmayarak kendi kardeşini öldürmemek için tutuklanarak idam
olmuşlardır, kurşun dizilmiştir.
İran, Irak savaşında 1980 yılında savaş başlar iken, Irak gizli servis genel
muhaberatında tutuklu olduğum sıralarda 58 odada kalıyordum, çok
sayıda İranlı subaylar pilotları tutuklanmıştır, savaş tutsağı diye bir
koğuşa onları yerleştirilmişlerdir.
Benim bulunduğum koğuşun yan tarafında, yanlış olarak bir İranlı
tutsak bulunmaktaydı,
İran Türkçesiyle sesler kulaklarıma gelmekteydi, yansımaktaydı.
En çok sesizce sürekli olarak söylediklerinin tekrarlamaktaydı. Kurak
vererek yavaşça sesini duymaktaydım, men hardayım, ben nerdeyim, canım çıktı
men özüm ölürüm, sabrım dökendi, bitti ölmeden bir Irak Türk kardeşle danışmak, konuşmak
istiyorum, içimde olanı bildirmem gerek, konuşmasını, sözlerini
duymaktaydım.
Bensem dayanmıyordum bu acı, dertli sözlere, nasıl onunla kapı
arasından konuşacağımı düşünüyordum, beni Emniyet, İstihbarat duyarsa yakacaklar,
öldürecekler, işkenceyle idam edecekler götürecekler, birde o İranlı olunca, Türk
olunca durum başka değişecek,
çok zor ne yapa bilirim ki adamın
ihtiyacı var bir Türk ile konuşmaya
Artık ben nasıl cevap vereceğim,
bu kardeşimin durumunu öğrenmek isterim, acaba derdi nedir, ne
söylemek istiyor ki? bir da İran Türküdür, Fars Acem değil, o benim
kan kardeşimdir öldürseler bile yine konuşacağım, derdine ortak olmam gerekir, kapının arasında o
yana bu yana bakarak, bu kış çok soğuk gecenin son saatlerinden
yaralanarak, ölümü göze alarak kendime güç vererek, ne olursa olsun, ölüm bir defa olacaktır.
Kapı yanına
yaklaşarak, kardeş, kardeş beni duyurumsun, ben Türk'üm Iraklı
Türk'üm, konuş neyin var, inan bana korkma yavaş, yavaş kimse duymasın sesini sesiz olarak
sonra öldürecekler ikimizi de
İranlı Türk kardeş
Allah'a şükür, sen Türk'sün, ah çok
sevindim, birkaç ay oldu tutsağım, uçağımı düşürdüler ben hiç savaşa
katılmadım bomba atamadım Irak ordusu top savarla uçağımı vurdu
düşürdüler, İran ordusu kurtardı beni, tekrar beni asker diye savaşa
gönderdiler
Allah'a şükür ölmeden şimdi seni en sonunda umuduma kavuştum,
Bir Türk olduğunu duyunca şimdi ölsem de ne mutlu bana, ben sana bir konuyu derdimi anlatmak istiyorum, bunu sen ve tüm Irak,
İran Türkleri bilmelidir, ben sana konuşacağım doğru
Bu büyük bir Türkçülük, milli dava destanıdır, benim adım yüz başı
Mehmet Ali Hüseyin Erdebil'liyim, Serpil Zehapta uçağım vurularak,
yaralanarak, İran ordusu kurtardı, yine beni tekrar savaşa asker diye
gönderdiler bu defa tutsak düştüm, ümit ederdim Iraklı Türk şehit
kardeşimin yanında, bende şehit düşeydim, öleydim daha iyi olurdu,
Kanımız birbirine
katılsaydı, birleşseydik, o dünyada bende şehit olsaydım, onun gibi
beni o gün savaşta görmeseydi şehit olamazdı.
Ben bu durumu büyük yiğitlik kahramanlığı sana anlatmak istiyorum bunu
her Türk milleti bilmelidir, bunun gibi yiğit Türklerle başımız yüksek
olacaktır. Dim dik duracaktır
Tarih 12/ 11/ 1980 saat 10 sabah İran, Irak Askerleri 700 yüze yakın
olmaktaydı, tanklarla, her çeşit silah araçlarla, iki güç birbirine
yaklaşarak, savaş tüm hızıyla, yönüyle sürmekteydi, geddikçe iki
taraftan ölenlerin, yaralıların sayıları artmaktaydı.
Ben uçaktan bomba atmadığım için insanları suçsuz yere öldürmek
istemedim İran rejimi Türk olduğum için Subay
Rütbem
elimden alarak beni savaşta asker diye ön sıraya bıraktı beni yine
savaş yapmadım, kimseni öldürmedim Ben hiç silahımı kullanamadım,
karşı tarafa Irak ordusuna hiçbir kurşun atamadım, çünkü onlar zorla
askere gönderilmişler, biliyordun, kimse savaş yapmak istemiyordu.
Ben Türk olduğum için birde bunların içinde kan kardeşlerimiz, Irak
Türklerinin var diye, zorla ön sıra gönderdiklerini biliyordum.
Bir tarafta bakıp durdum, kurşun atamadım, ölümden idamdan kokmadan,
ne yaparsa İran rejimi, güçleri yapsınlar, kurşuna dizseler bile
kimseni öldüremem, onlarda bizim gibi İslam'dırlar ayrıca çok korktum
ataş kurşun atarsam bir Türk'ü öldürtsem ne yapacağım, kendimi
öldürürüm
Hep bunu ,düşünerek karşı Irak taraftan toplar, kurşunlar üstümüze
başımıza düşmekteydi, her kes vuruluyordu, ölüyordu, yaralanıyordu.
Irak ordusu içinde, uzaktan gördüğüm, bir asker yalnız biride benim
gibi, kurşun kullanmıyordu, atamıyordu, hep sesiz durduğunu görüyordum,
birkaç saat savaş alanı sustu, silah sesleri durdu, benim gibi karşı
tarafta, bir Irak askeri oda beni izliyordu.
Savaş tekrar devam etmeye başladı, iki ordu birbirine girişti,
yaklaştı bu sırada iki kurşun küsküme doğru saplandı başka bir
taraftan biri vurdu beni yaralandım, bir kurşun karşı tarafa atamadan
yere düştüm, yuvarlandım kanlar içinde ölüm halında, çok susuz idim,
vah, ah anne diyerek bayıldım, düştüm.
O sırada Irak ordusu yüze yakın İranlıları ablukaya sokarak,
yakaladılar, tutsak etiler bende onların içinde, vurmaya başladılar
ellerimizi, gözlerimizi bağladılar, derin yarama dayanmadan çok acıdım
yüce bir sesle öldüm Allah'ım, harda sen annem söyledim, hemen
karşımda gördüğüm, hiç silah kullanmayan, o Iraklı asker bana yaklaşarak.
Kucakladı beni kaldırdı.
Sen Türkçe konuştun Türk'sün? Evet kardeşim ben Türk'üm İran
Türk'üyüm, ben senin Türk olduğun anlamıştım gönlüm öyle duymuştu,
kanım coşmuştu önceden sana baktığım an çok duygulanmıştım ilk seni
görende silah kullanmıyorsun Türk olduğunu bildim, biz hem Türk hem
Müslüman seni görünce çok sevindim.
İran, Irak Savaş Cephesinde iki Türk kardeşin olayı çok acıydı, çok zor durum
Benim adım Mehmet Ali Hüseyin, Erdebil şehrindenim Türk'üm, bende
Mendilli Türk'üm, adım Hamza Kerim Ahmet, Iraklı Türk kardeş elinde
olan suyu bana uzatarak, içim yanarak içmeye başladım, nasıl olursa
bir az sevinçten kendime geldim, huzur içinde oldum Iraklı Türk kardeşimin karşısında.
Bizleri seyreden Irak askerleri ve subayla
birlikte şaşa kaldılar bizlere yaklaşarak, elinde olan silahla Subay Hamza Kerimin
başına vurarak ve tekme tokatlar atarak atarak, Arapça sözlerle sen ne
yapıyorsun hain? Kendini nerde sanıyorsun Bu hain İranlı ile ne
konuşuyorsun, nasıl dilini biliyorsun?yoksa sende İranlı çıktın? Ne söyledin ona?
Yoksa Ajansın?
Hamza: Arapça bildiği için ona Arapça cevap vererek oda benim gibi bir İranlı Türk, biz bir
milletiz, bir ırkız. Onun yaralı olduğunu ve susuz olduğunu görünce
benimde görevim önce insan olarak ona yardım ettim, sonra Türk olarak içimden geldi, bu bir suç değil!
Subay: o zaman sen bir hain İranlı ile ilgilenmene karşı, sende
hainsin?
O bize silah vuruyor kurşun atıyor bizleri öldürüyor, sende ona yardım
ediyorsun?
Ben seni defalarca gördüm, silahını kullanmıyorsun kurşun
atmıyorsun? Bunu hangi hain olmayan asker yapar, o zaman sen vatan
haini sayılırsın,
Birde senin bir düşman İranlıya
Su vermen, ilgilenmen büyük hıyanet, sayılamaktadır, neden su
veriyorsun ve onu kucaklıyorsun! Bence o İranlı Türk olmasaydı, sen
ona su vermezdin ve ona yardım etmezdin bir an bile düşünmeden
öldürürdün onu bu kadar milletini seviyorsun kendini tehlikeye attın ondan dolayı,
Hamza: Yok komutanım, ben insanim oda insan, birde İslam'dı, onu
yaralı ve susuz görünce ölüyor diye yardım ettim buda askerlik
kurallında bulunmaktadır.
Subay: Sus sen konuşma eğer hain değilsen
silahı al ve hemen o İranlı'yı kurşuna dizmelisin, öldürmelisin, yoksa öleceksin!
Hamza: Yok, komutanım nasıl olur nasıl kabul edersin hiç olmasa o bir
tutsaktır, bir tutsak dünya kurallarına göre hiçte öldürülmez hiçte
o kurşuna dizilmez, yapamam!
öldürsen bile yapamam Her kim olursa
tutsaktır ve insandır ona yardım ederim, bu benim düşüncem!
Subay: her ne ise sen hainsin? Çünkü düşmana karşı silahını
kullanmadın ve kurşun atamadın, birde Türk olduğundan dolayı, ona su
verip, yarasını bağladın, kucaklaştınız, seni çok mutlu gördüm. O Türk
olduğundan dolayı yardım ettin cezanı çeleceksin?
Subayla birlikte 25 kişiye yakın bir grup, Irak ordusunun askeri olan,
Türk Hamza'nın ellerini, gözlerini bağlayarak bir ağaca asarak kurşuna
dizediler, hiç acımadan, insanlık davranışına aldırmadan, onu gözüm önünde şehit ettiler, öldürdüler.
Mehmet âli: onlara yalvararak, yalararak,
Allah yoluna, Allah aşkına yapmayın öldürmeyin onu ellenini öptüm bir
kaç defa söyledim, bağırdım, ağladım, çağırdım, bu zulüm, yapmayın o bir şey
yapmadı, o insandı,
onun hiçbir suçu yok, günahı yol ben söyledim ona su versin bana içim,
yanıyordu yaralıydım, ölüyordum oda bir insandır İslam'dır , ben
ondan yardım istedim, siz çok zalimsiniz? Türk olduğundan dolayı o şehit ettiniz?
Yazıklar olsun sizlere Allah cezanizi versin!
Bu sırada Iraklı Subay çok sınırlanarak, kızarak benim sözlerime karşı
Silahını çelerek, bana uzatarak,
iki kurşun ayaklarıma vurdu beni yere düşürdü!
Arapça sus hain ve kötü sözler, laflar söyleyerek.
Ben isem kamlar içinde olarak Iraklı
Türk kardeşimin yanına, doğru ellerimle yürümeye başladım, Allah, Allah
çağırarak Türk milleti sağ olsun, yaşasın söyleyerek, birbirimize yaklaşarak, sarılarak, kuçaklaşarak son damla
suyu ağzına verdikten sonra, ruhunu vermek üzere, tekrar bana sarılarak, dayanarak can
vermeden, ölmeden önce benim gibi yaşasın büyük Türk milleti, yaşasın Türklük,
Türk dünyası diyerek, nasıl olursa biz şehit oluruz bir gün ve yakında
bu topraklarda eskiden olduğu gibi Al bayrağımız dalgalanacaktır, canlanacaktır, büyük
Türk devletimiz Türk birliğiyle kurulacaktır.
Ulu Tanrı diyerek, Peygamber, Kuran, diyerek temiz Ruhunu, canını vererek şehit oldu, benim yüzümden değil, Türk olduğumdan
dolayı birde kendisinde olan milli Türkçülük duygusundan, dolayı bu
özveriliğe kalkmıştır.
Irak subayı askerleriyle birlikte onu benim
yalvarmama rağmen tekrar öldürmek için kurşuna dizdikten sonra, alıp götürdüler.
Beni yaralı halde başka İranlılarla birlikte, bir arabaya bırakarak
hastaneye götürdüler vura, vura, sonradan buraya getirdiler, ama neden
sonra Türk kardeşimi kaybettim, kıyıcılar şehit ettiler. ondan dolayı çok suçluyum,çok dertli
özgünüm, yaralıyım çünkü yazıklar olsun bana bu mili görevimi başarmadım,
korkudan elimden hiçbir şey gelmedi birde ellerim bağlı idi, o Türk
kardeşim, Hamza Kerim, şehit olduğu için onun hakkını almadım
silaha sarılıp subayı öldürmem gerekirdi, ama ne yapayım, silahımı
aldılar gözlerimi , ellerimi bağladılar işkence yaptılar, canımı yaktılar, gözümün önünde kıyıcasına Türk, lan kardeşimi, öldürdüler, şehit ettiler hiçte acımadan.
Artık bizler tüm dünya Türkleri olarak düşmanlarımızı tanımalıyız, bilmeliyiz, birleşmeliyiz, birbirimizi
sevmeliyiz.
Bir an önce büyük Türk devletini bir kurmalıyız, bizleri
sevmeyen düşmanlar çokturlar, birbirimizi sevmeliyiz, birbirimizle kaynaşmalıyız, çıkarımız, geleceğimiz, yolunmuz, ilkemiz, mücadelemiz, milli davamız bir olmalıdır.
Birlikte çalışmalıyız,
Türk milletimiz için dünyanın her bir yerinde, her b,r ülke, toprağında kanlar, canlar adak vermeliyiz.
Büyük liderimiz önder Ata Türk'ün yolunda, izinde yürümeliyiz.
Bende bu tutsaklıktan bir gün özgür olursam, kardeşim Hamza'yı hiçte
unutmayacağım oğlumun adını Kerkük Türk bırakacağım, yaşasın büyük
Türk milleti, Yaşasın Ulu önder Mustafa Kemal Paşa ve tüm dünya
Türkleri Türk şehitleri ölmeden yüreğimizde,
Milli Türkçülük duygumuzda bilinçlerimizde yaşayacaktır.
İran Türk kardeşimin Konuşmasına dalarak, kendimi gözyaşları içinde tutamadan,
unutmuştum, bir türlü kendime gelemedim çok duygulandım, ağladım, özlem çektim, bu sırada
emniyet subayını kabının yanında gizlice ikimizin konuşmamız duyunca
bizi görünce, olduğum yerimden hemen odanın karşısına kendimi atı
verdim koştum, yarım saat sonra, Subayla on iki kişi ile birlikte
kabını vura, vura açarak, beni yerimden alarak tokatladı işkence
yapmaya başladılar, vura, vura solunumu kestiler Emniyet odasına
götürdüler.
Neden sen İranlı ile konuşuyorsun?, ona ne söyledin, ne
bilgi verdin ne bilgi aldın, ben hiç konuşmadım kendi, kendime şarkı
söylüyordum birde burada kimin olduğunu nasıl bileyim kapı üstüme
bağlı, kapalı ben başka diller bilmiyorum, ve burada bir İranlı olduğunu
nasıl bileceğim ki?
Emniyet subayı bizce senin suçun daha ağır
olacaktır?
İdamın yaklaştı, konuş doğru söyle nerden tanıyorsun bu
İranlıyı, ben tanıyamam ben Iraklıyım, nerden tanıyacağım onu,
Üç ay beni tek odaya atarak, bırakarak tekrar işkenceler başladı, ayaklarımın tırnaklarını söktüler bile,
Üç
aydan sonra bir daha İranlı Türk kardeşimi göremedim, tam bir ay sonra
beni yargı evine götürerek, 158- 204 maddesiyle Türklükten,
Türkiye'den dolayı önce idam verdiler, sonradan hayat boyu hüküm oldum ve
Bağdat Abu Garip siyasi hapishanesinde 17 yıl hapis yattım.
Dünyanın neresinde olursa olsun her zaman Türk milleti, Türk milletini
sevecek, toprağına, bayrağına sarılacak, öpecek milli ilkesinden
Türkçülük duygusundan vazgeçemeyecek ayrılamayacak.
Dünyanın neresinde Türk varsa, onunla prensibimiz, ilkemiz, yolumuz,
duygumuz, mücadelemiz, milli davamız birdir, bir kalacaktır.
1990 den 1991 yılına kadar, Saddam'a karşı muhalefet tarafından
yapılan ayaklama, silkinme sonucu Saddam Kerkük'ü kimyasal ile vurmaya
kalktığı sırada, millet birden Irak'ın sınırından Türkiye Ve İran'a
göç ederek, kaçmaya başladılar, ve yerleşmişlerdir, benim ailemden Annem dört kardeşim İran
Urumya şehrine, bir bölüm ailemde Türkiye Anavatan geddiler yerleştiler.
Onları İran Türk kardeşlerimiz çok iyi karşıladılar, misafir konak
ederek, aylarca ağırladılar, dönmelerinden dolayı ağladılar,
bırakmadılar anne, kardeşlerim İran Türk kardeşlerini canlarından
fazla sevmekteydiler, çok mutlu olmuşlardır.
Bizler dünyanın her yerinde bir milletiz oda Türk milletiyiz,
İşte bu bizim ilkemiz, iç milli duygumuz nerde bir Türk varsa orda
davanız, Milli Mücadelemiz başlayacak, tek sevgimiz, aşkımız
Türkçülük, milliyetçilikten başlamaktadır, gelmektedir, dünyanın her
yerinde iyi temiz Türkler Türkçüdür, Milliyetçidir içli duyguludur,
Özveridir, dillini, milletini, toprağını, bayrağını severek, kan
kardeşine can, kan verendir, ne mutlu Ulu Tanrı bizleri Türk yarattı,
bizlere uygarlığı, büyük Devletleri, Türk Cumhuriyetleri, Yiğitliği,
verdi, bizlerde bir gönül, bir duygu, bir dava, bir prensip olarak bu
milli Türkçülük yolumuzu seçerek bu yolda yürümeliyiz, çalışmalıyız bu
yolda kan, can verip ölmeliyiz,
Büyük Türk birliğimizle, devletimizi bir Türk bayrağı altında kurmalıyız.
Friday, 23 March 2012
ALTUNKÖPRÜ TÜRKLERİ, SADUN KÖPRÜLÜ
ANALİZ
YAZAN: SADUN KÖPRÜLÜ
Irak Topraklarında uzun çağlardan beri Irak Türkleri yaşayarak dillerini, tarih, varlıklarını hiçbir zaman unutmadılar her türlü asimilasyon, soykırıma karşı Irak Türkleri topraklarına kanlarını vererek onlarca devletler, atabeyler kurmuşlardır.
Altunköprü Türkleri milli mücadele yolunda yüzlerce şehitler vererek kendilerini bu davaya adayarak kendi çıkarlarını düşünmeden kahramanca, yiğitçe çalışarak tüm Irak Türklerinin , dünya Türklerinin yanında oldular,Eski tarihine bağlı olarak Altunköprü hep gelenek,göreneklerine dayanarak tüm iktidarlarının baskısına rağmen Tarih boyunca adı Altunköprü olarak hiçbir güçler onu değiştiremez.ve Altunköprü Türkçe olan adıyla sonsuza dek tüm düşmanlara karşı var olacaktır yaşayacaktır. Araplaştırma, ve Kürtleşme politikasına karşı Altunköprü hep Türk kalacaktır. Türk diye gençleri, yaşlıları, kadınları ölecektir.
1. 28 Mart 1991 yılında ALTUNKÖPRÜ Türklerine yapılan katliam,
kıyıcı Saddam rejiminin işlemiş olduğu büyük cinayeti, bizleri Türkçülük mücadelemizden bıktıramadan, bıktıramaz tüm şehitler onurlu, temiz Irak Türklerinin dünya Türklerinin bilinç, iç duygusunda,
gönlünde Kanında yaşayarak ölmeyecektir.
ALTUNKÖPRÜ HAKKINDA
Altunköprü bir Türk ilçesi olarak Stratejik, Tarih, coğrafik, uygarlık, kültür bakımından, çok eski Türk tarihinde özel yeri olan bu ALTUN KÖPRÜ Türk kasabası, Türk Şehri (Kerkük, Bağdat ve Kerkük, Türk şehirleri Erbil, Musul) gibi kuzey şehirlerle ilişkisi bulunmaktadır. ticaret ve turizm yolu üzerine düşen bu Türk kasabası eskiden beri ve bu güne kadar da Irak’ın diğer şehirleri ile yolculuk geçidi sayılmaktadır.
Tabii güzellikte de her gönlü vurgun âşık olana yeri barınak milletine kucak açarak, bu kasabanın havası güzel, kokusu mis amber, suyu bal tatlı sabah erkenden ılık meltem kokusu esen rüzgâr, yeli, küçük zabta rengi avluya düşerek, etrafı çam, orman, ağaçlarla sarılarak, süsleyerek gönüllerde sevgi, Aşk büyütmektedir, milleti yüzde yüz temiz Türk olan ülkücülük davasına sahip çıkarak, Türklükle coşan serin, şirin havası, yeri güzel baharda renkli, renkli güller kokular açılarak, umutlar, mutluluklar insanlara vermektedir, hiçte solmayan büyütücü tadıyla, kokusuyla milli duygular gönülden, gönülle eserek, İnsanları birbirine bağlamaktadır.
2.
3. ALTUN KÖPRÜ Türkmen bölgesi bam başka anavatan Türkiye’yle ilişkisi olarak bir gezici yer sayılmakla, çok önemli kapsamlı yeri bu günümüze kadar bulunmaktadır.
Altun köprü Türk şehri Kerkük kuzeybatısından 44 kilometre sağına düşerek, Türk Erbil şehrinden ise 50 kilometre uzaktadır.
Aşağı Zab, Küçük Zab söylenen ırmak Altunköprü'nün yukarısından ikiye bölünmüştür her biri kasabanın bir yanından akmaktadır, iki kilo aktıktan sonra kayabaşı köyünden dalgalanarak altında birleşir ve bir tek ırmak oluşturmakla kasaba böylece üç yere ayrılır, yukarı, aşağı, orta Kerkük’e yakın olan semte (Salıhıya) orta adaya (Orta yaka) Erbil yoluna düşene (Tısın) adı söylenir.
Tasın tümü Türk olarak önce kasaba iken şimdi Kerkük’ün büyük bir mahallesi sayılmaktadır ikiye ayrılmıştır yeni ve eski Tısın, kıyıcı Saddam Tısın Türklerinden çok sayıda idam ederek, uzun yıllar Mahpushaneye atmıştır, baba, anne, oğul yaşlı genç kadın olarak, her evden üç dört masum suçsuz Türkmenleri idam ederek, kurşuna dizmiştir, birçoğunda yıllar boyu kayıp etmişti.
Bugün Tisin önceden olduğu gibi Türkistan’da bulunmaktadır.
Altunköprü da iki köprü bulunmaktadır, büyük köprü, küçük köprü,ve Altun su köprüsü da söylenir, son yıllarda diktatör Saddam bu zavallı milletin durumunu ekonomi, siyasi durumunu ele almakla, kasabanın uzaklığında Altunköprü Türk kasabasına gelmekte olan araba yolcular, ticaretten, gelirden Türkler yararlanmasın diye başka bir köprü yapmakla, kasabada işler çalışmalar durgun hala gelmiştir..
Altunköprü eskiden kervanlar buraya uğramak zorunda Kalmakla,
Şimdide güney, orta bölgelerini kuzeye bağlamakta, ve yıllarca seyyah gezicilerin Avrupalıların aramış oldukları önemli büyük yol olarak buraya
Uğramaktaydılar, ve çok yapıtlarda da Altunköprü ye yer verilmiştir.
Kasabanın kuzey batısından gelen (Haçar) deresi ise ırmakla karşılaşmaktadır.
Altunköprü'nün ne zamandan kurulduğu belli değil, çok eski bir tarihi verdir Irak devletinin kuruluşundan daha öncelere gelmektedir
4. Tarihte köprülere önem vermekle milattan binlerce yıl önce buralara
5. Uygar lık gelişme kalkınma ve Türk adında bir Milletin yaşadığını kaydederek, yazmaktadırlar.
6. Artık buralarda hiç Bir millet olmadan Türk milleti varmış yaşarmış- buralarda sayısız devletler büyük Türk milletimiz kurmuştur.
7. Altunköprü Türkçe birleşik ad olarak hakkında Tarih ve millet arasında da neden bu adın verilmesi hakkında yazılar, söylentilerde çoktur..
ALTUNKÖPRÜ İLE İLGİLİ SÖYLENTİLER
1-Altunköprünün ilk yapılışında bir Altun halka köprüye takılmasıyla ilgilidir.
2-Altunköprünün, köprüsünün yapılmasında millet onu kolaylaştırmak için aralarında parça, parça Altın toplamakla hükümete vererek, Türk ALTUNKÖPRÜ, kalkınması ve ilerlemesi iktisadının dehada iyileşmesi için ve kasabanın varlığı geleceği için bu yardıma katılmışlardır.
3-Altun köprü toprağının çok önemli, verimli olduğu için, Altun ocağı olmakla, geçit yol olarak gelir sağladığından dolayı bu ad verilmiştir.
4-Altunköprü yapılırken uzaktan gelen kervanlar büyük Köprüsünde bir halka gömmüş, küçük köprüsünde bir halka Altun görmekle ve çırak gibi aydın ışıklı yanarak Altun ocağı söyleyerek oradan kalmışlardır.
5-Altunköprü hakkında tarihte de küçük zabin yukarısı (Altun su ) diye tanıtmakla, köprü yapıldıktan sonra (Altun su köprüsü) Söylenmiştir. kısaltmak üzere (Altunköprü )ye dönmüştür.
(Hofman)
6-Tanınmış tarihçi dördüncü sultan Murat 1638 miladi yılında Bağdat yolculuğunda küçük Zab üzerinde bir köprünün yapılmasını emir vermiştir, Altun ağırlığında olmasını söylemiştir, böylece iki köprü olmuştur.
ALTUNKÖPRÜNÜN ADI
7-ALTUNKÖPRÜ adına sultan Murattan 78 yıl önce seyahate başlayan, Portekizli (Efso ) yapıtında Altunköprüden] konuşulmuştur..
8-Tarihçi (Rüstem paşa ) uzun, uzun Altunköprüyü anlatmaktadır.
9-Fars tarihçisi(Şerafeddin ali yazdı ) Altunköprünü miladi 1424 yazmış olduğu (Zafer name )yapıtında Altunköprüyle ilgilenmiş (Faruk Sümer ) Türk tarihçisi ise Altunköprü adı 14 yüzyılın ortalarında var olduğunu anlatmaktadır.
8. 10- Hüseyin Namık Orhun’un yapıtında ise iki köprünün Zab üzerinde dördüncü sultan Murat 1907 yapıldığını Musul salnamesinde belli etmektedir.
Altunköprü Türklerinin arasında geçen açıklama söylenti dördüncü sultan Murat, Şah Abbas’a karşı giriştiği Bağdat seferinde Kerkük Türk şehrine bir kumandan göndermiştir, kumandan Altunköprüye geldiği zaman bir köprü yapılmasıyla uğraşır, savaş vaktinde kumandanın boş yere vaktini geçirdiğini gören sultan savaşa katılmadığını ve korkak olduğunu düşünerek, çok kızıp öfkelenerek yapmış olduğu köprüye yaklaşmadan, binmiş olduğu atla suya sürerek, Irak Türkleri arasında tanılan (Hoyrat ) bir tür şiir cinaslı bir kaç anlam taşıyan hoyratını söyler.
Su seni
Su büyütmüş, Süseni
Geçme namert Köprüsünden
Koy aparsın, su, seni
Yatma tilki yatağında[gölgesinde]
Koy(bırak) yesin Aslan, seni
Türk ordusunun kahraman yiğit olduğundan dolayı Sultan ister kumandan, asker er olsun savaştan kaçmak olmaz, çünkü düşmanla karşı karşıya korku ölüm bilmeden savaşmalı cephede durmalıdır.
BURALAR TÜRKLERİN YERİ
Eski çağdan beri Türk milleti bu bölgelerde yaşamışladır, Karakoyunlu devleti başbuğu Bayram hoca 14 yüzyılın ortasında kış mevsimi Altunköprü, Kerkük’te geçirtmekteydi.
Altunköprü kasabası Türk yerleşim merkezi olarak, buradaki Türkler milattan önce burası Türk’ün vatanları olduğu tarih kitaplarında görünmektedir, böylece Irak Türkleri bir bölüm yazarların söylediklerine göre, bizler Osmanlı imparatorluğundan,ve Abbasiler, Amavilarla Irak’a yerleşmiştik, Irak’ta hiç bir millet olmadan bizler burada olmamız bellidir. daha Milattan önce (Şemiro) olan Altunköprü adı (Derin köy) olmuştur ayrıca Sümerlerin Türk oldukları tüm tarih kitap, yapıtlarında bellidir, Sümerler
ilk millet olarak Irak’ın kuzeyi ve güneyinde yaşayarak uygarlığı kurmuşlardır, her bir alanda ilerlemişlerdir, böylece bizler Sümerlerden bir parça olarak Irak olmadan bu topraklar bizlerden kalmıştır.
9.
10. Kerkük şehri yüzde yüz bir Türk şehri olarak etrafı ve içi Türklükle yaşamaktadır. Altunköprü gibi.
Bayat, Oğuz , Ak koyunlu, Kara koyunlu, gibi bu bölgede yerleşen Türk kabilelerde gelmişlerdir birde dördüncü(Murat) dönemindeki Osmanlı imparatorluğundan ve Selçuk imparatorluklarından bir bölümü burada kalmışlardır,.
ALTUN KÖPRÜ OYMAKLARI
Altunköprü Oymaklarına gelince, Demirel, Ateş, Acem, Ağalar, Bekler, Allaf, Attar, Bakkal, Balıkçı, Balyemez, Bayraktar, Behlüller, Dilber, Azizler, Hayyav ,Oruç, Sıncana, Bayat, şurba, Salıhı, Seyitler, Kervancı, Doğramacı, Sarhoş, Dağstanı, Acem evi, acemli, siyan, düşap, Ateş, Fereç, Keleş evi, divana,haydara,Köprülü,Derviş, Zade ve başka oymaklarda bulunmaktadır..
ALTUNKÖPRÜ KASABASINDA TANINANLAR
ALTUNKÖPRÜ bir Türk bölgesi olarak çok sayıda yazarlar, şairler ses sanatkarı, bilginler yetiştirmiştir bunlardan Şükür Han zad, Şevket Ateş oğlu, Muhsin Behçet, Av Tarik Zeynel, Ziyat Köprülü, Sadun Köprülü, Faruk Faik, Zanun Taha, Bektaş Köprülü, Molla Sadun, Molla Haşim Köprülü, Ümit Osman Köprülü, Satıh Köprülü, Zühdü Namık, Abdurrahman Gör ses, Kamil Köprülü, Sinan Köprülü, Abid Köprülü, Sitar Köprülü, Ablukadır Ömer, Zanun Tüfik, Kara Sadi, Cuma Kasapoğlu, Mahmut, Adnan Kasap, Diyar Köprülü, Ömer Köprülü ve başkaları.
ALTUNKÖPRÜ 1959 Kerkük katliamı
11.
12. 14 Temmuz 1959 Yılında Kürtler hazırlık görerek Altunköprü kasabasına saldırı yapmaya plan çizerek Peşmergeler üç gün bekleyerek, bir türlü Altunköprü’ye giremediler çünkü Türk milleti tüm güçleriyle karşı durmaya ölmeye can, kan vermeye toprağa, bayrağa ant ederek bir yabancını Altunköprü’ye girmesini yasaklayarak engel durdular. kadınlar, çocuklar yaşlılar bile hazırlık görerek her türlü kollanan aletleri eve bırakarak gece gündüz uyumadan uyak kaldılar, beklediler gelenleri saldıranları yok etmeye tüm insanlarımız birleştiler böylece düşman Altunköprü’ye korkudan giremediler.
ALTUNKÖPRÜ VE KÖPRÜLÜ SOYADI.
Altunköprü kasabasında Köprülü soy adı bugün Türkiye’nin bir çok yerinde bulunmaktadır özellikle İstanbul, Ankara Altunköprü aileleri Türkiye’de bulunan Köprülü Zada Ailesiyle akraba olarak dördüncü Sultan Murat döneminde Altunköprü kasabasına yerleşerek, o dönemde bir çok Altunköprülü Türkiye’ye yerleşerek ,Köprülü soyadını kollanmaktadırlar Türkiye’de tanınan Köprülü zada ailesinden önde gelenlerden Mehmet Fuat Köprülü zadadır. Dünyanın neresinde olursa olsun tüm Türkler bir ailedir kan kardeş olarak birbirleriyle kan ırk Türkçülük duyguları bulunmaktadır.
ALTUNKÖPRÜ SADDAM REJİMİNDEN SONRA
ALTUNKÖPRÜ Türkleri Saddam düştükten sonra çok sevinerek, kutsal şehitlerinin mezarda ruhları şad olarak, demokrasiye inanarak, ana dilleri Türkçe’yi tüm çalışma çabaları ile Türkçe okullar açarak çocuklarını kendi ana dillerini öğrenmek için yazdırmışlar bugün tüm baskı engellere reğman Türkçe okullar ve Türkmen Cephesinin kolu ile Türkmen milli parti ,dernekler açılarak adlar Türkçe bırakılmıştır. Ve tüm evlerde Türkçe kanallar ve Türkmeneli televizyonu izlenmektedir.
13.
14. Her ne Kadar Kürtlerin baskılarına karşı Altunköprü Türkleri direnerek, haklarını şehitlerin kanıyla milli mücadele ile korumaktadırlar..
DİKTATÖR SADDAM’IN ALTUNKÖPRÜ SOY
KIRIMI ,KANLI KATLİAMI
Irak baas hükümeti iktidara gelmesinden bu yana, uyguladığı baskı politikasından Türk Şehirleri canım Kerkük, Erbil, Musul, Diyala
Türk Telafer, Kifri, Ömer mandan, Şahreban, Selamiye, Karakoyunlu, Tuzhurmatu,Tazehurmatu, Beşir, Tısın, Hanekın, Mendili, Köy, bucak, İlçe,
Kasabalarımız, Türk Altunköprü özellikle nasibini almıştır.
Buların hesabı çok zor olmuştur, çünkü kendileri Türk, dilleri Türk
Tarihleri Türk, Altunköprü da Türk’ten başka hiç bir millet yoktur, ve olmamıştır köyden, dağdan başka Türk olmayan yerlerden gelenler hiçte Kerküklü, Erbil’i, Musullu ,Altunköprü, Telaferli olamazlar, bu yerlerde öteki Türk yerlerimizle Türk’tür, Türk kalacaktır, Kerkük ve tüm Türk yerlerimiz ne Kürdün, ne Arap başkalarının boş sözüyle Türklüğünden soyluğundan yurdundan toprağından ölse de ayrılamaz vazgeçmeyecektir..
Çünkü büyük milletimiz ahlaklı, dürüst, şerefli, çalışkan, gelenek, göreneklerine bağlı olmaları nedeniyle, iktidarın zulmüne maruz kalmışlardır.
Nice kötü kara günler yaşamışlardır.
28 Mart 1991 tarihinde ayaklamada Kürtler Türk toprağına girmekle,yağma talan ettikten sonra, Türk olduklarından dolayı, onları korumak istemeyerek, Irak İstihbarat askeri güce engel olmadan,bu yerleri korkudan bırakarak, kaçarak ve bu milletin yok olmasına çalışarak, Kendilerini kurtarmakla, milletimizi ölüme karşı bırakmışlardır.
Bu milletin bir kısmı rejime, karşı ölümü göze alarak, yollarından dönmeden,
durup mücadele vermeye başlamışlardır, çünkü diktatör yıllarca gençlerini idam etmekle, zindana atarak, milletini sürgün etmiştir.
diğerleri ise korkusundan, arkası olmadığından kimsesiz olduğunu
düşünerek başka ülkelere kaçmışlardır, çoğunluk Anavatan Türkiye’ye yerleşmişlerdir.
Baas partisinin (1968)yılından itibaren iktidara gelip planlı olarak
çizilmiş siyaset programlarını bu kimsesiz talihsiz halka uygulamakta idi. milli duygularını yok etmek için uygarlığa ahlak Şerefe uymayan insan ilkesine aykırı davranış baskı yollarla tecavüzde bulunmuştur.
Saddam istihbarat askerleri 28 Mart 1991 ayaklanmasından sonra Türk
ALTUNKÖPRÜ kasabasında yaşlı kadın erkek çocuğa karşı hava destek vermekle, bu kasabaya girerken herkese ateş açarak evleri basarak, tank zırhlı birliklerle saldırarak top ateşine tutuktan sonra, toplu halde kaçanların önüne geçerek hepsini birden soruşturmasız kurşuna dizerek, idam etmiştir ve cesetlerini (Şafulla) kepçeyle toprağa gömerek gizli tutmuştur, bunların içinde[(7-8) yaşında çocuklarla,80 yaşında yaşlılarda, kadılarda bulunmaktadır, bu yaralı günahsız silahsız Türkler kutsal Ramazan ayı dolayısıyla, oruç olarak susuz yemeksiz oruçlarını bile açmadan toprak altına atılmışlardır gömülmeden, kanlı giysileriyle, artık bu doğru hak uğrunda şehitlerimizin haberlerini bayramdan 15 gün sonra öğrenilmiştir, bu soykırımda, iki yüzden fazla Türkmen Altunköprü kasabasında kurşuna dizilerek, şehit olmuşlardır. bu korkunç canavarcasına.ülküdeş soydaşlarımıza yapılan kıyıcılık sorgusuz, yargısız olarak en acı, haincesine yapılmıştır.
Bu katliam Bağdat’tan cellatlar Saddam ve oğulları Kusay, Uday, Ali hasan Mecit tarafından uygulanmıştır. zalim diktatörün özel askerleri eliyle işlenmiştir böyle canavarca, vahşice insanlık dışı, uygarlığa yakışmayan bu olay zevatlı AltunKöprü Türklerine uygulandı.
aylarca birden (kız, çocuk, yaşlı) ayrımı yapmadan yalnız Türk oldukları önlerine gelen herkesi suçsuz kanlarıyla ailesine vermeden, yer altına bırakmıştır, Saddam rejimini Irak Türkleri için büyük bir felakettir sayılmaktaydı. Ama ne mutlu bugün milletimizi bu kanlı rejimden kurtararak şehitlerimizin ruhları mezarlarında şad olmuştur. .
Saddam’ın acı olaylarından (Altun Köprü. Dibis) ilçesindeki Bay Hasan bölgesinde insafsızca gün ertesi uygulanan Altunköprü katliamında vicdansız Baas Saddam zalimleri bunlara hiç Acımadan göz yaşlarına bakmadan kıyasıca acı bir sahne ile (oğlum diye Çırpınır sitemleri göğe çıkan Anneler ağlayarak, Babam diyen yetim öksüz kalan çocuklar, vah ah kardeşim seni niçin zalimler Saddamcılar, kıyıcılar, öldürdüler bağırıp, çağıran bacılar kardeşler) kollarını ellerini, gözlerini bağlamakla suçsuz yere zalim Saddamcılar hepsini ölüm cezasına çaptırdı.
15. Irak Türklerini azınlık gören tüm millet örgütler nerde idi bilsinler ki bizler Irak’ın her bir yerinde varız ve Irak bizimdir kimsenin değil bizleriz Irak’ın kültürünü, tarihini, şeref, töresini koruyan en eski ve büyük millet bizleriz, her şeyimiz belli, nerde, kim bu zavallı insanların hakkını alacak uluslararası örgütler neredeydi, İnsan hakkını savunan Birleşmiş Milletler bu hakkı neden niçin savunmuyorlar? Siyasi teşkilatların görevi nedir? yeni çağda din, ırk ayrımı yapılmadan insanlar sevgi,,barış güven içinde yaşama arzusu duyarken talihsiz, kimsesiz bu millet kanlı ve korkunç olayları yaşaması acaba haksızlık değil mi?
Milletimize karşı baskısı önüne gelen her şeyi yıkıp, yıkıp, Türkleri berbat perişan etmiştir.
16.
17. Ne zaman zalimlerin hesabı sorulacak?
Uluslararası adalet mahkemesi ve adalet yerin bularak Saddam cezalandı ve hakkını alarak şehitlerimizin kanları yerde kalmadı..ve Türk milletine karşı çıkan başka düşmanlarla, böylece utanç verici olaylardan kıyıcı rejim Türkmen halkına Altunköprü Milletini tedirgin edip korkuda yaşatıyorlar Saddam gibi Altunköprünün adını değiştirmeye kalkıyorlar yüzlerce Kürt aileleri ilçeye bölgeye yerleştiriyorlar .
işkence , güç , idam, Kurşuna dizmekle bu Türk milletini yok etmek silmeye çalışmaktadır, artık Saddam’ın yok olmasıyla tüm düşmanlarda bir gün yok olacaklar.
TÜRK ALTUN KÖPRÜ KASABASINDA ŞEHİT OLANLARIN ADLARI.
1-Ahmet köprülü–1948
2-Hazım Enver Abdullah–1962
3-Atilla Ahmet Enver- 1976
4-Turan Ahmet Enver–1974
5-Adnan Halit Menden–1958
6-Mehmet Halit Menden–1952
7 -Oğuz Semi Emin–1983
8-Cengiz Mazlum Nuri–1968
9-Mensur Mazlum Nuri–1967
10-Nuri Mazlum Nuri–1971
11-Hani Mithat izzet–1970
12-Isam Mithat İzzet–1964
13-Amir Mithat İzzet–1960
14-Melik Faysal Süleyman–1966
15- Şalan Faysal Süleyman–1967
16-Abbas Salih Sait–1973
17-Abdullah Kâhya–1973
18- Ali Abdullah Kâhya–1974
19-Abdul selam Reşit Hasan–1966
20-Adil Bayız Hurşit–1972
21-Ali Hüseyin Abbas–1973
22-Atilla Nasıh Bezirgân–1968
23-Ayat Kadir Rahman–1966
24-Aziz Ali Sait- 1955
25-Aziz TACIL–1953
26-Cebbar Sıdık–1957
27-Celil Fethi Mehmet- 1945
28-Cemal Ahmet Ferac–1962
29-Cemal Şükür Sait–1964
30-Cevdet Haydar Behrem–1959
31-Çetin Esat Behçet–1974
32-Erdal İhsan Mahmut–1972
33-Erşat Hurşit Reşit–1955
34-Eyüp Salah Sait -1975
35-Fazıl Cihat Fettah–1954
36-Halil Fettan–1945
37-Halil Fethi Mehmet–1956
38-Hamit Garip- 1942
39-Haşim Haydar–1968
40-Haşim Mehmet Tavik–1966
[iki kardeş görmek halı olmayan]
41-Kasım Mehmet Tavik–1962
42-Haydar Gaydan–1956
43-Hışam İhsan Ali–1971
44-Hüseyin Ali Ahmet -1958
45-Hüseyin Ali Ekber–1965
46-İhsan Ali Feyzullah–1932
47-İhsan Mahmut Veli–1940
48-Mehmet Reşit Veli–1925
49-İmat Mehmet Reşit–1960
50-Isam Osman Cemil–1964
51-İsmail Şükür–1973
52-Yıldırım Kakıl kerim–1979
53-Mahmut Attar -1940
54-Mehmet Selim–1982
55-Mustafa Süleyman1974
56-İskender Ali -1957
57-Necat Teki–1967
58-Necip Sait Salih–1957
59-Nevzat Kadir Rahman–1968
60-Nihat Abdülkerim Ali–1965
61-Nizamettin Şükür Hamdı–1958
62-Nurettin Terzi Ve İki Çocuğu
63-Orhan Hamit–1967
64-Osman Cemil–1930
65-Ömer Hurşit Salih–1936
66-Amir Ömer Hurşit–1954
67-Sabah Ahmet Hamdı–1944
68-Saddam Reşit Hasan -1971
70-Saib Tatar Kadir–1955
71-Salah Sait Salih–1938
72-Sattar Rahman Aziz–1945
73-Suud Hattap Osman–1967
74-Şahap Ahmet Ferac–1961
75-Şahin Nasıh Bezirgân–1975
76-Şükür Hamdı Mehmet–1932
77-Tarik Bayız Hurşit–1963
78-Adnan Bayız Hurşit–1964
79-Yaşar Hamit Abdurrahman–1965
80-Zaim İsmail Hasan -1961
81-Zeynel abdın Fazıl -1946
82-Zeynel abdın İbrahim- 1975
83-Hasip Müşir Rıza–1953
84-Abdurrahman Müşir Rıza–1995
85-Selam Reşit -1954
86-Nedim Reşit -1965
87-Hışam İhsan Ali Rıza–1957
88-İhsan Ali Rıza -1958
89- Mahmut Reşit -1954
90-Cünit Seat Behçet–1972
91-Cemil Süleyman Abbas–1983
92-Kemal Sabır Ahmet–1981
93-Sezer Cuma Yasin–1978
94-Secide Hişam Tüfik–1975
95-Şükriye Semin hasan–1944
96-Bedriye Halit–1936
97-Şamil Abdulrrahim–1947
98-Kabil Abbas Burhan–1928
99-Rüştü Halil–1967
100-Nazar Mehdi–1957
101-Ercuman Keylan Mehmet- 1956
102-Abdülmecit Abdülkerim–1941
103-Adıl Ömer Hurşit–1965
7 Nisan 1986 kıyıcı Kürtler tarafından arkadan kurşunla vurulmuştur.
104-Mehmet hac Halil -1968
14 Haziran 1986 Kürtler tarafından şehit olmuştur.
105-Rüştü hac Halil–1967
106–1987 yılında Kürtler tarafından arkadan vurularak şehit edilmiştir.
107- Nazar Mehdi–1957
1986 kıyıcı Kürtler tarafından arkadan kurşunla vurularak şehit olmuştur.
108- Ayet Müşir–1970
Kürtler tarafından arkadan kurşunla vurularak şehit olmuştur.
109- Orhan hac Ekram1971
Kürtler tarafından arkadan kurşunla şehit edilmiştir.
110-Fatih Nefi -1956
Türkiye mezunu Türklük Turancılıkla Türkiye’yle suçlanarak tutuklanarak bir arabaya bomba bırakarak Saddam rejimi el ayağını
1980 keserek şehit etmişlerdir. Mühendis
111- Hüsamettin hac Nuri Behçet–1952
Türkiye mezunu mühendis Milli Türklük doygusundan dolayı Saddam diktatörü arabasına bomba bırakarak şehit olmuştur.
112-Mehmet Hac Nuri–1955
Bir süre kayıp olduktan sonra Saddam cellâdı tarafından idam olmuştur...
113-Selahattin köprülü -
14 Temmuz 1959 tarihinde Kürtler komünistler tarafından canavarcasına asılarak şehit edilmiştir.
203-Kemal Abdul Samet Ferit -
14 -Temmuz 1959 Kürtler komünistler tarafından işkenceyle Şehit Edilmiştir.
114- Muzaffer Müzhir–1962
1982 yılında Türkiye ile ilgili Saddam rejimi cellâdı Şehit Etmiştir.
115- Abdulkadır Esat -1932
1982 tutuklanarak 1986 de özgür olduktan sonra Irak Muhaberatı Tarafından zehirlenerek şehit olmuştur…
YAZAN: SADUN KÖPRÜLÜ
Irak Topraklarında uzun çağlardan beri Irak Türkleri yaşayarak dillerini, tarih, varlıklarını hiçbir zaman unutmadılar her türlü asimilasyon, soykırıma karşı Irak Türkleri topraklarına kanlarını vererek onlarca devletler, atabeyler kurmuşlardır.
Altunköprü Türkleri milli mücadele yolunda yüzlerce şehitler vererek kendilerini bu davaya adayarak kendi çıkarlarını düşünmeden kahramanca, yiğitçe çalışarak tüm Irak Türklerinin , dünya Türklerinin yanında oldular,Eski tarihine bağlı olarak Altunköprü hep gelenek,göreneklerine dayanarak tüm iktidarlarının baskısına rağmen Tarih boyunca adı Altunköprü olarak hiçbir güçler onu değiştiremez.ve Altunköprü Türkçe olan adıyla sonsuza dek tüm düşmanlara karşı var olacaktır yaşayacaktır. Araplaştırma, ve Kürtleşme politikasına karşı Altunköprü hep Türk kalacaktır. Türk diye gençleri, yaşlıları, kadınları ölecektir.
1. 28 Mart 1991 yılında ALTUNKÖPRÜ Türklerine yapılan katliam,
kıyıcı Saddam rejiminin işlemiş olduğu büyük cinayeti, bizleri Türkçülük mücadelemizden bıktıramadan, bıktıramaz tüm şehitler onurlu, temiz Irak Türklerinin dünya Türklerinin bilinç, iç duygusunda,
gönlünde Kanında yaşayarak ölmeyecektir.
ALTUNKÖPRÜ HAKKINDA
Altunköprü bir Türk ilçesi olarak Stratejik, Tarih, coğrafik, uygarlık, kültür bakımından, çok eski Türk tarihinde özel yeri olan bu ALTUN KÖPRÜ Türk kasabası, Türk Şehri (Kerkük, Bağdat ve Kerkük, Türk şehirleri Erbil, Musul) gibi kuzey şehirlerle ilişkisi bulunmaktadır. ticaret ve turizm yolu üzerine düşen bu Türk kasabası eskiden beri ve bu güne kadar da Irak’ın diğer şehirleri ile yolculuk geçidi sayılmaktadır.
Tabii güzellikte de her gönlü vurgun âşık olana yeri barınak milletine kucak açarak, bu kasabanın havası güzel, kokusu mis amber, suyu bal tatlı sabah erkenden ılık meltem kokusu esen rüzgâr, yeli, küçük zabta rengi avluya düşerek, etrafı çam, orman, ağaçlarla sarılarak, süsleyerek gönüllerde sevgi, Aşk büyütmektedir, milleti yüzde yüz temiz Türk olan ülkücülük davasına sahip çıkarak, Türklükle coşan serin, şirin havası, yeri güzel baharda renkli, renkli güller kokular açılarak, umutlar, mutluluklar insanlara vermektedir, hiçte solmayan büyütücü tadıyla, kokusuyla milli duygular gönülden, gönülle eserek, İnsanları birbirine bağlamaktadır.
2.
3. ALTUN KÖPRÜ Türkmen bölgesi bam başka anavatan Türkiye’yle ilişkisi olarak bir gezici yer sayılmakla, çok önemli kapsamlı yeri bu günümüze kadar bulunmaktadır.
Altun köprü Türk şehri Kerkük kuzeybatısından 44 kilometre sağına düşerek, Türk Erbil şehrinden ise 50 kilometre uzaktadır.
Aşağı Zab, Küçük Zab söylenen ırmak Altunköprü'nün yukarısından ikiye bölünmüştür her biri kasabanın bir yanından akmaktadır, iki kilo aktıktan sonra kayabaşı köyünden dalgalanarak altında birleşir ve bir tek ırmak oluşturmakla kasaba böylece üç yere ayrılır, yukarı, aşağı, orta Kerkük’e yakın olan semte (Salıhıya) orta adaya (Orta yaka) Erbil yoluna düşene (Tısın) adı söylenir.
Tasın tümü Türk olarak önce kasaba iken şimdi Kerkük’ün büyük bir mahallesi sayılmaktadır ikiye ayrılmıştır yeni ve eski Tısın, kıyıcı Saddam Tısın Türklerinden çok sayıda idam ederek, uzun yıllar Mahpushaneye atmıştır, baba, anne, oğul yaşlı genç kadın olarak, her evden üç dört masum suçsuz Türkmenleri idam ederek, kurşuna dizmiştir, birçoğunda yıllar boyu kayıp etmişti.
Bugün Tisin önceden olduğu gibi Türkistan’da bulunmaktadır.
Altunköprü da iki köprü bulunmaktadır, büyük köprü, küçük köprü,ve Altun su köprüsü da söylenir, son yıllarda diktatör Saddam bu zavallı milletin durumunu ekonomi, siyasi durumunu ele almakla, kasabanın uzaklığında Altunköprü Türk kasabasına gelmekte olan araba yolcular, ticaretten, gelirden Türkler yararlanmasın diye başka bir köprü yapmakla, kasabada işler çalışmalar durgun hala gelmiştir..
Altunköprü eskiden kervanlar buraya uğramak zorunda Kalmakla,
Şimdide güney, orta bölgelerini kuzeye bağlamakta, ve yıllarca seyyah gezicilerin Avrupalıların aramış oldukları önemli büyük yol olarak buraya
Uğramaktaydılar, ve çok yapıtlarda da Altunköprü ye yer verilmiştir.
Kasabanın kuzey batısından gelen (Haçar) deresi ise ırmakla karşılaşmaktadır.
Altunköprü'nün ne zamandan kurulduğu belli değil, çok eski bir tarihi verdir Irak devletinin kuruluşundan daha öncelere gelmektedir
4. Tarihte köprülere önem vermekle milattan binlerce yıl önce buralara
5. Uygar lık gelişme kalkınma ve Türk adında bir Milletin yaşadığını kaydederek, yazmaktadırlar.
6. Artık buralarda hiç Bir millet olmadan Türk milleti varmış yaşarmış- buralarda sayısız devletler büyük Türk milletimiz kurmuştur.
7. Altunköprü Türkçe birleşik ad olarak hakkında Tarih ve millet arasında da neden bu adın verilmesi hakkında yazılar, söylentilerde çoktur..
ALTUNKÖPRÜ İLE İLGİLİ SÖYLENTİLER
1-Altunköprünün ilk yapılışında bir Altun halka köprüye takılmasıyla ilgilidir.
2-Altunköprünün, köprüsünün yapılmasında millet onu kolaylaştırmak için aralarında parça, parça Altın toplamakla hükümete vererek, Türk ALTUNKÖPRÜ, kalkınması ve ilerlemesi iktisadının dehada iyileşmesi için ve kasabanın varlığı geleceği için bu yardıma katılmışlardır.
3-Altun köprü toprağının çok önemli, verimli olduğu için, Altun ocağı olmakla, geçit yol olarak gelir sağladığından dolayı bu ad verilmiştir.
4-Altunköprü yapılırken uzaktan gelen kervanlar büyük Köprüsünde bir halka gömmüş, küçük köprüsünde bir halka Altun görmekle ve çırak gibi aydın ışıklı yanarak Altun ocağı söyleyerek oradan kalmışlardır.
5-Altunköprü hakkında tarihte de küçük zabin yukarısı (Altun su ) diye tanıtmakla, köprü yapıldıktan sonra (Altun su köprüsü) Söylenmiştir. kısaltmak üzere (Altunköprü )ye dönmüştür.
(Hofman)
6-Tanınmış tarihçi dördüncü sultan Murat 1638 miladi yılında Bağdat yolculuğunda küçük Zab üzerinde bir köprünün yapılmasını emir vermiştir, Altun ağırlığında olmasını söylemiştir, böylece iki köprü olmuştur.
ALTUNKÖPRÜNÜN ADI
7-ALTUNKÖPRÜ adına sultan Murattan 78 yıl önce seyahate başlayan, Portekizli (Efso ) yapıtında Altunköprüden] konuşulmuştur..
8-Tarihçi (Rüstem paşa ) uzun, uzun Altunköprüyü anlatmaktadır.
9-Fars tarihçisi(Şerafeddin ali yazdı ) Altunköprünü miladi 1424 yazmış olduğu (Zafer name )yapıtında Altunköprüyle ilgilenmiş (Faruk Sümer ) Türk tarihçisi ise Altunköprü adı 14 yüzyılın ortalarında var olduğunu anlatmaktadır.
8. 10- Hüseyin Namık Orhun’un yapıtında ise iki köprünün Zab üzerinde dördüncü sultan Murat 1907 yapıldığını Musul salnamesinde belli etmektedir.
Altunköprü Türklerinin arasında geçen açıklama söylenti dördüncü sultan Murat, Şah Abbas’a karşı giriştiği Bağdat seferinde Kerkük Türk şehrine bir kumandan göndermiştir, kumandan Altunköprüye geldiği zaman bir köprü yapılmasıyla uğraşır, savaş vaktinde kumandanın boş yere vaktini geçirdiğini gören sultan savaşa katılmadığını ve korkak olduğunu düşünerek, çok kızıp öfkelenerek yapmış olduğu köprüye yaklaşmadan, binmiş olduğu atla suya sürerek, Irak Türkleri arasında tanılan (Hoyrat ) bir tür şiir cinaslı bir kaç anlam taşıyan hoyratını söyler.
Su seni
Su büyütmüş, Süseni
Geçme namert Köprüsünden
Koy aparsın, su, seni
Yatma tilki yatağında[gölgesinde]
Koy(bırak) yesin Aslan, seni
Türk ordusunun kahraman yiğit olduğundan dolayı Sultan ister kumandan, asker er olsun savaştan kaçmak olmaz, çünkü düşmanla karşı karşıya korku ölüm bilmeden savaşmalı cephede durmalıdır.
BURALAR TÜRKLERİN YERİ
Eski çağdan beri Türk milleti bu bölgelerde yaşamışladır, Karakoyunlu devleti başbuğu Bayram hoca 14 yüzyılın ortasında kış mevsimi Altunköprü, Kerkük’te geçirtmekteydi.
Altunköprü kasabası Türk yerleşim merkezi olarak, buradaki Türkler milattan önce burası Türk’ün vatanları olduğu tarih kitaplarında görünmektedir, böylece Irak Türkleri bir bölüm yazarların söylediklerine göre, bizler Osmanlı imparatorluğundan,ve Abbasiler, Amavilarla Irak’a yerleşmiştik, Irak’ta hiç bir millet olmadan bizler burada olmamız bellidir. daha Milattan önce (Şemiro) olan Altunköprü adı (Derin köy) olmuştur ayrıca Sümerlerin Türk oldukları tüm tarih kitap, yapıtlarında bellidir, Sümerler
ilk millet olarak Irak’ın kuzeyi ve güneyinde yaşayarak uygarlığı kurmuşlardır, her bir alanda ilerlemişlerdir, böylece bizler Sümerlerden bir parça olarak Irak olmadan bu topraklar bizlerden kalmıştır.
9.
10. Kerkük şehri yüzde yüz bir Türk şehri olarak etrafı ve içi Türklükle yaşamaktadır. Altunköprü gibi.
Bayat, Oğuz , Ak koyunlu, Kara koyunlu, gibi bu bölgede yerleşen Türk kabilelerde gelmişlerdir birde dördüncü(Murat) dönemindeki Osmanlı imparatorluğundan ve Selçuk imparatorluklarından bir bölümü burada kalmışlardır,.
ALTUN KÖPRÜ OYMAKLARI
Altunköprü Oymaklarına gelince, Demirel, Ateş, Acem, Ağalar, Bekler, Allaf, Attar, Bakkal, Balıkçı, Balyemez, Bayraktar, Behlüller, Dilber, Azizler, Hayyav ,Oruç, Sıncana, Bayat, şurba, Salıhı, Seyitler, Kervancı, Doğramacı, Sarhoş, Dağstanı, Acem evi, acemli, siyan, düşap, Ateş, Fereç, Keleş evi, divana,haydara,Köprülü,Derviş, Zade ve başka oymaklarda bulunmaktadır..
ALTUNKÖPRÜ KASABASINDA TANINANLAR
ALTUNKÖPRÜ bir Türk bölgesi olarak çok sayıda yazarlar, şairler ses sanatkarı, bilginler yetiştirmiştir bunlardan Şükür Han zad, Şevket Ateş oğlu, Muhsin Behçet, Av Tarik Zeynel, Ziyat Köprülü, Sadun Köprülü, Faruk Faik, Zanun Taha, Bektaş Köprülü, Molla Sadun, Molla Haşim Köprülü, Ümit Osman Köprülü, Satıh Köprülü, Zühdü Namık, Abdurrahman Gör ses, Kamil Köprülü, Sinan Köprülü, Abid Köprülü, Sitar Köprülü, Ablukadır Ömer, Zanun Tüfik, Kara Sadi, Cuma Kasapoğlu, Mahmut, Adnan Kasap, Diyar Köprülü, Ömer Köprülü ve başkaları.
ALTUNKÖPRÜ 1959 Kerkük katliamı
11.
12. 14 Temmuz 1959 Yılında Kürtler hazırlık görerek Altunköprü kasabasına saldırı yapmaya plan çizerek Peşmergeler üç gün bekleyerek, bir türlü Altunköprü’ye giremediler çünkü Türk milleti tüm güçleriyle karşı durmaya ölmeye can, kan vermeye toprağa, bayrağa ant ederek bir yabancını Altunköprü’ye girmesini yasaklayarak engel durdular. kadınlar, çocuklar yaşlılar bile hazırlık görerek her türlü kollanan aletleri eve bırakarak gece gündüz uyumadan uyak kaldılar, beklediler gelenleri saldıranları yok etmeye tüm insanlarımız birleştiler böylece düşman Altunköprü’ye korkudan giremediler.
ALTUNKÖPRÜ VE KÖPRÜLÜ SOYADI.
Altunköprü kasabasında Köprülü soy adı bugün Türkiye’nin bir çok yerinde bulunmaktadır özellikle İstanbul, Ankara Altunköprü aileleri Türkiye’de bulunan Köprülü Zada Ailesiyle akraba olarak dördüncü Sultan Murat döneminde Altunköprü kasabasına yerleşerek, o dönemde bir çok Altunköprülü Türkiye’ye yerleşerek ,Köprülü soyadını kollanmaktadırlar Türkiye’de tanınan Köprülü zada ailesinden önde gelenlerden Mehmet Fuat Köprülü zadadır. Dünyanın neresinde olursa olsun tüm Türkler bir ailedir kan kardeş olarak birbirleriyle kan ırk Türkçülük duyguları bulunmaktadır.
ALTUNKÖPRÜ SADDAM REJİMİNDEN SONRA
ALTUNKÖPRÜ Türkleri Saddam düştükten sonra çok sevinerek, kutsal şehitlerinin mezarda ruhları şad olarak, demokrasiye inanarak, ana dilleri Türkçe’yi tüm çalışma çabaları ile Türkçe okullar açarak çocuklarını kendi ana dillerini öğrenmek için yazdırmışlar bugün tüm baskı engellere reğman Türkçe okullar ve Türkmen Cephesinin kolu ile Türkmen milli parti ,dernekler açılarak adlar Türkçe bırakılmıştır. Ve tüm evlerde Türkçe kanallar ve Türkmeneli televizyonu izlenmektedir.
13.
14. Her ne Kadar Kürtlerin baskılarına karşı Altunköprü Türkleri direnerek, haklarını şehitlerin kanıyla milli mücadele ile korumaktadırlar..
DİKTATÖR SADDAM’IN ALTUNKÖPRÜ SOY
KIRIMI ,KANLI KATLİAMI
Irak baas hükümeti iktidara gelmesinden bu yana, uyguladığı baskı politikasından Türk Şehirleri canım Kerkük, Erbil, Musul, Diyala
Türk Telafer, Kifri, Ömer mandan, Şahreban, Selamiye, Karakoyunlu, Tuzhurmatu,Tazehurmatu, Beşir, Tısın, Hanekın, Mendili, Köy, bucak, İlçe,
Kasabalarımız, Türk Altunköprü özellikle nasibini almıştır.
Buların hesabı çok zor olmuştur, çünkü kendileri Türk, dilleri Türk
Tarihleri Türk, Altunköprü da Türk’ten başka hiç bir millet yoktur, ve olmamıştır köyden, dağdan başka Türk olmayan yerlerden gelenler hiçte Kerküklü, Erbil’i, Musullu ,Altunköprü, Telaferli olamazlar, bu yerlerde öteki Türk yerlerimizle Türk’tür, Türk kalacaktır, Kerkük ve tüm Türk yerlerimiz ne Kürdün, ne Arap başkalarının boş sözüyle Türklüğünden soyluğundan yurdundan toprağından ölse de ayrılamaz vazgeçmeyecektir..
Çünkü büyük milletimiz ahlaklı, dürüst, şerefli, çalışkan, gelenek, göreneklerine bağlı olmaları nedeniyle, iktidarın zulmüne maruz kalmışlardır.
Nice kötü kara günler yaşamışlardır.
28 Mart 1991 tarihinde ayaklamada Kürtler Türk toprağına girmekle,yağma talan ettikten sonra, Türk olduklarından dolayı, onları korumak istemeyerek, Irak İstihbarat askeri güce engel olmadan,bu yerleri korkudan bırakarak, kaçarak ve bu milletin yok olmasına çalışarak, Kendilerini kurtarmakla, milletimizi ölüme karşı bırakmışlardır.
Bu milletin bir kısmı rejime, karşı ölümü göze alarak, yollarından dönmeden,
durup mücadele vermeye başlamışlardır, çünkü diktatör yıllarca gençlerini idam etmekle, zindana atarak, milletini sürgün etmiştir.
diğerleri ise korkusundan, arkası olmadığından kimsesiz olduğunu
düşünerek başka ülkelere kaçmışlardır, çoğunluk Anavatan Türkiye’ye yerleşmişlerdir.
Baas partisinin (1968)yılından itibaren iktidara gelip planlı olarak
çizilmiş siyaset programlarını bu kimsesiz talihsiz halka uygulamakta idi. milli duygularını yok etmek için uygarlığa ahlak Şerefe uymayan insan ilkesine aykırı davranış baskı yollarla tecavüzde bulunmuştur.
Saddam istihbarat askerleri 28 Mart 1991 ayaklanmasından sonra Türk
ALTUNKÖPRÜ kasabasında yaşlı kadın erkek çocuğa karşı hava destek vermekle, bu kasabaya girerken herkese ateş açarak evleri basarak, tank zırhlı birliklerle saldırarak top ateşine tutuktan sonra, toplu halde kaçanların önüne geçerek hepsini birden soruşturmasız kurşuna dizerek, idam etmiştir ve cesetlerini (Şafulla) kepçeyle toprağa gömerek gizli tutmuştur, bunların içinde[(7-8) yaşında çocuklarla,80 yaşında yaşlılarda, kadılarda bulunmaktadır, bu yaralı günahsız silahsız Türkler kutsal Ramazan ayı dolayısıyla, oruç olarak susuz yemeksiz oruçlarını bile açmadan toprak altına atılmışlardır gömülmeden, kanlı giysileriyle, artık bu doğru hak uğrunda şehitlerimizin haberlerini bayramdan 15 gün sonra öğrenilmiştir, bu soykırımda, iki yüzden fazla Türkmen Altunköprü kasabasında kurşuna dizilerek, şehit olmuşlardır. bu korkunç canavarcasına.ülküdeş soydaşlarımıza yapılan kıyıcılık sorgusuz, yargısız olarak en acı, haincesine yapılmıştır.
Bu katliam Bağdat’tan cellatlar Saddam ve oğulları Kusay, Uday, Ali hasan Mecit tarafından uygulanmıştır. zalim diktatörün özel askerleri eliyle işlenmiştir böyle canavarca, vahşice insanlık dışı, uygarlığa yakışmayan bu olay zevatlı AltunKöprü Türklerine uygulandı.
aylarca birden (kız, çocuk, yaşlı) ayrımı yapmadan yalnız Türk oldukları önlerine gelen herkesi suçsuz kanlarıyla ailesine vermeden, yer altına bırakmıştır, Saddam rejimini Irak Türkleri için büyük bir felakettir sayılmaktaydı. Ama ne mutlu bugün milletimizi bu kanlı rejimden kurtararak şehitlerimizin ruhları mezarlarında şad olmuştur. .
Saddam’ın acı olaylarından (Altun Köprü. Dibis) ilçesindeki Bay Hasan bölgesinde insafsızca gün ertesi uygulanan Altunköprü katliamında vicdansız Baas Saddam zalimleri bunlara hiç Acımadan göz yaşlarına bakmadan kıyasıca acı bir sahne ile (oğlum diye Çırpınır sitemleri göğe çıkan Anneler ağlayarak, Babam diyen yetim öksüz kalan çocuklar, vah ah kardeşim seni niçin zalimler Saddamcılar, kıyıcılar, öldürdüler bağırıp, çağıran bacılar kardeşler) kollarını ellerini, gözlerini bağlamakla suçsuz yere zalim Saddamcılar hepsini ölüm cezasına çaptırdı.
15. Irak Türklerini azınlık gören tüm millet örgütler nerde idi bilsinler ki bizler Irak’ın her bir yerinde varız ve Irak bizimdir kimsenin değil bizleriz Irak’ın kültürünü, tarihini, şeref, töresini koruyan en eski ve büyük millet bizleriz, her şeyimiz belli, nerde, kim bu zavallı insanların hakkını alacak uluslararası örgütler neredeydi, İnsan hakkını savunan Birleşmiş Milletler bu hakkı neden niçin savunmuyorlar? Siyasi teşkilatların görevi nedir? yeni çağda din, ırk ayrımı yapılmadan insanlar sevgi,,barış güven içinde yaşama arzusu duyarken talihsiz, kimsesiz bu millet kanlı ve korkunç olayları yaşaması acaba haksızlık değil mi?
Milletimize karşı baskısı önüne gelen her şeyi yıkıp, yıkıp, Türkleri berbat perişan etmiştir.
16.
17. Ne zaman zalimlerin hesabı sorulacak?
Uluslararası adalet mahkemesi ve adalet yerin bularak Saddam cezalandı ve hakkını alarak şehitlerimizin kanları yerde kalmadı..ve Türk milletine karşı çıkan başka düşmanlarla, böylece utanç verici olaylardan kıyıcı rejim Türkmen halkına Altunköprü Milletini tedirgin edip korkuda yaşatıyorlar Saddam gibi Altunköprünün adını değiştirmeye kalkıyorlar yüzlerce Kürt aileleri ilçeye bölgeye yerleştiriyorlar .
işkence , güç , idam, Kurşuna dizmekle bu Türk milletini yok etmek silmeye çalışmaktadır, artık Saddam’ın yok olmasıyla tüm düşmanlarda bir gün yok olacaklar.
TÜRK ALTUN KÖPRÜ KASABASINDA ŞEHİT OLANLARIN ADLARI.
1-Ahmet köprülü–1948
2-Hazım Enver Abdullah–1962
3-Atilla Ahmet Enver- 1976
4-Turan Ahmet Enver–1974
5-Adnan Halit Menden–1958
6-Mehmet Halit Menden–1952
7 -Oğuz Semi Emin–1983
8-Cengiz Mazlum Nuri–1968
9-Mensur Mazlum Nuri–1967
10-Nuri Mazlum Nuri–1971
11-Hani Mithat izzet–1970
12-Isam Mithat İzzet–1964
13-Amir Mithat İzzet–1960
14-Melik Faysal Süleyman–1966
15- Şalan Faysal Süleyman–1967
16-Abbas Salih Sait–1973
17-Abdullah Kâhya–1973
18- Ali Abdullah Kâhya–1974
19-Abdul selam Reşit Hasan–1966
20-Adil Bayız Hurşit–1972
21-Ali Hüseyin Abbas–1973
22-Atilla Nasıh Bezirgân–1968
23-Ayat Kadir Rahman–1966
24-Aziz Ali Sait- 1955
25-Aziz TACIL–1953
26-Cebbar Sıdık–1957
27-Celil Fethi Mehmet- 1945
28-Cemal Ahmet Ferac–1962
29-Cemal Şükür Sait–1964
30-Cevdet Haydar Behrem–1959
31-Çetin Esat Behçet–1974
32-Erdal İhsan Mahmut–1972
33-Erşat Hurşit Reşit–1955
34-Eyüp Salah Sait -1975
35-Fazıl Cihat Fettah–1954
36-Halil Fettan–1945
37-Halil Fethi Mehmet–1956
38-Hamit Garip- 1942
39-Haşim Haydar–1968
40-Haşim Mehmet Tavik–1966
[iki kardeş görmek halı olmayan]
41-Kasım Mehmet Tavik–1962
42-Haydar Gaydan–1956
43-Hışam İhsan Ali–1971
44-Hüseyin Ali Ahmet -1958
45-Hüseyin Ali Ekber–1965
46-İhsan Ali Feyzullah–1932
47-İhsan Mahmut Veli–1940
48-Mehmet Reşit Veli–1925
49-İmat Mehmet Reşit–1960
50-Isam Osman Cemil–1964
51-İsmail Şükür–1973
52-Yıldırım Kakıl kerim–1979
53-Mahmut Attar -1940
54-Mehmet Selim–1982
55-Mustafa Süleyman1974
56-İskender Ali -1957
57-Necat Teki–1967
58-Necip Sait Salih–1957
59-Nevzat Kadir Rahman–1968
60-Nihat Abdülkerim Ali–1965
61-Nizamettin Şükür Hamdı–1958
62-Nurettin Terzi Ve İki Çocuğu
63-Orhan Hamit–1967
64-Osman Cemil–1930
65-Ömer Hurşit Salih–1936
66-Amir Ömer Hurşit–1954
67-Sabah Ahmet Hamdı–1944
68-Saddam Reşit Hasan -1971
70-Saib Tatar Kadir–1955
71-Salah Sait Salih–1938
72-Sattar Rahman Aziz–1945
73-Suud Hattap Osman–1967
74-Şahap Ahmet Ferac–1961
75-Şahin Nasıh Bezirgân–1975
76-Şükür Hamdı Mehmet–1932
77-Tarik Bayız Hurşit–1963
78-Adnan Bayız Hurşit–1964
79-Yaşar Hamit Abdurrahman–1965
80-Zaim İsmail Hasan -1961
81-Zeynel abdın Fazıl -1946
82-Zeynel abdın İbrahim- 1975
83-Hasip Müşir Rıza–1953
84-Abdurrahman Müşir Rıza–1995
85-Selam Reşit -1954
86-Nedim Reşit -1965
87-Hışam İhsan Ali Rıza–1957
88-İhsan Ali Rıza -1958
89- Mahmut Reşit -1954
90-Cünit Seat Behçet–1972
91-Cemil Süleyman Abbas–1983
92-Kemal Sabır Ahmet–1981
93-Sezer Cuma Yasin–1978
94-Secide Hişam Tüfik–1975
95-Şükriye Semin hasan–1944
96-Bedriye Halit–1936
97-Şamil Abdulrrahim–1947
98-Kabil Abbas Burhan–1928
99-Rüştü Halil–1967
100-Nazar Mehdi–1957
101-Ercuman Keylan Mehmet- 1956
102-Abdülmecit Abdülkerim–1941
103-Adıl Ömer Hurşit–1965
7 Nisan 1986 kıyıcı Kürtler tarafından arkadan kurşunla vurulmuştur.
104-Mehmet hac Halil -1968
14 Haziran 1986 Kürtler tarafından şehit olmuştur.
105-Rüştü hac Halil–1967
106–1987 yılında Kürtler tarafından arkadan vurularak şehit edilmiştir.
107- Nazar Mehdi–1957
1986 kıyıcı Kürtler tarafından arkadan kurşunla vurularak şehit olmuştur.
108- Ayet Müşir–1970
Kürtler tarafından arkadan kurşunla vurularak şehit olmuştur.
109- Orhan hac Ekram1971
Kürtler tarafından arkadan kurşunla şehit edilmiştir.
110-Fatih Nefi -1956
Türkiye mezunu Türklük Turancılıkla Türkiye’yle suçlanarak tutuklanarak bir arabaya bomba bırakarak Saddam rejimi el ayağını
1980 keserek şehit etmişlerdir. Mühendis
111- Hüsamettin hac Nuri Behçet–1952
Türkiye mezunu mühendis Milli Türklük doygusundan dolayı Saddam diktatörü arabasına bomba bırakarak şehit olmuştur.
112-Mehmet Hac Nuri–1955
Bir süre kayıp olduktan sonra Saddam cellâdı tarafından idam olmuştur...
113-Selahattin köprülü -
14 Temmuz 1959 tarihinde Kürtler komünistler tarafından canavarcasına asılarak şehit edilmiştir.
203-Kemal Abdul Samet Ferit -
14 -Temmuz 1959 Kürtler komünistler tarafından işkenceyle Şehit Edilmiştir.
114- Muzaffer Müzhir–1962
1982 yılında Türkiye ile ilgili Saddam rejimi cellâdı Şehit Etmiştir.
115- Abdulkadır Esat -1932
1982 tutuklanarak 1986 de özgür olduktan sonra Irak Muhaberatı Tarafından zehirlenerek şehit olmuştur…
Wednesday, 21 March 2012
ITFTurkey Representative visited the Kirkuk Governor’s Office
Iraqi Turkmen Front Turkey Representative and MKYK member Dr. Hicran Kazancı visited the Kirkuk Governor’s Office. Dr. Kazancı met with Kirkuk Governor Dr. Necmettin Kerim and with Head of Kirkuk Province Assembly Hasan Turan. The recent events in Kirkuk, the political, social and security issues were the topics of the meeting
kerkuk.net
Subscribe to:
Posts (Atom)