Türkiye
Günlük siyasi gazete
Röportaj Engin Şenol 19 Ocak
1997 Pazar
Bağdat’ta 17 Yıl Zindan Zulmü
Kerküklü
Sadun Köprülü, sırf ben Türkmen’im dediği için aylarca işkencenin her çeşidini
görmüş yıllarca hapis yatmış. Anlattıkları, Iraktaki korkunç zulmü bir defada
gözler önüne seriyor.
Sultanahmet
Yüzyıllık
medeniyetlerin iç içe geçtiği meydan, ışıklandırılmış Ayasofya ve Sultanahmet Caminin
ruha derinlik veren güzelliği.
Gece
vakti.
Üzerimize
sinen karanlığının etkisiyle
adımlarımızı biraz yavaş. Sultanahmet sadun köprülü adlı bir Kerküklü bir
gençle buluşacağız. Sadun Bağdat üniversitesi Kanun ilahiyat fakültesi mezunu.
Kendisi kerkükte tanınmış bir şair, yazar birkaç kitabı yanında
Altın
köprü adlı bir şiir kitabı mevcut.
Sessizce
kapıdan giriyor. Biraz ürkek, biraz da çekingen. Selamlaşıyoruz. Çaylarımızı
yudumlarken başlıyor anlatmaya.
Bir yıl 8 ay sürecek işkence yolculuğu
Fakülteden sonra Bağdat’a evlilik ve boşanma, şeriat
konusunda staj yapıyordum. Bir hafta sonra Kerkük’e gittim. Hiç unutmuyorum
tarih 29.1.1980 saat de 12.00 eve girdiğimde sivil kıyafetli iki görevli sizinle beş dakikalık işimiz var deyip
koluma girdi babam kapıyı tuttu. Aylar önce oğlum, Ümit’ide böyle götürdünüz.
Hala haber alamıyorum çocuğumun suçu ne? Fakat
ne fayda.
Biri
kapalı jeep iki araç Kerkük sokaklarında yol alırken Sadun elleri, gözleri
sıkıca bağlanır. Ensesine şiddetli bir dipçik iner. Kerkük Emniyet Müdürlüğü
bodrumundaki ilk saatlerinde işkenceyle tanışır. 5-6 sivil, tekme tokat vurur
neresine gelirse. Akşama kadar devam eder bu dayak. Sonra ara verirler.
‘’NEDEN BAAS’ KAYDOLMADIN?’’
Sadun
kendine geldiğinde işkence tekrar başlar. Dönen dev bir vantilatöre bağlanır.
Döndükçe bakır telle vurulur. Sonra üst katlardaki Emniyet müdür’ünün karşısına
çıkarılır. Tek bir soru sorulur. ‘‘ Neden
ailenizden hiç kimse Baas Partisi’ne kaydolmadı? Türkiye ile bağlantın var mı?
Sadun’un
bir yıl 8 ay süren işkence günlerinde hiç değiştirmeyeceği günlerinde hiç
değiştirmeyeceği ifadeler dökülür ağzından.
‘‘Hiçbir örgütle ilişkim yok Türkmen’im. Kimliğimi
değiştirmeyeceğim. Türkmen Ocağı’na giderim. Şiir yazmayı çok seviyorum. Bunlar
suçsa suçumu kabul ediyorum.’’
Emir
verilir.
‘‘Ameliyathaneye indirin.’’
Tekrar
işkence Üstellik metotlar daha ağırlaşır. Sadun 17 saattir gözaltında, gece
Kerkük Emniyet Müdürlüğü’nün bodrumunu feryatlar sarar. Türk, Yezidisi,
Hristiyanı, Kürdü, komünisti Hizip Allah, Dava her kesimden insan vardır işkence merkezinde.
Kısaca BAAS partisine kaydolmayan herkes. Konuşmayanlar için karar verilir.
Onlar başkentte gönderilecektir.
Bağdat’a
sevk edilenler 11 kişidir. Sadun da bunlarda biri… Sabahın 5’inde yola çıkan tutuklularının yüzü
soluk. Nasıl olmasın? Bağdat’a sevk demek, devrim mahkemesi demek. Onarlın
hükümü ise değişmez kural gibi: idam.
‘‘ Bağdat emniyet Müdürlüğü’ne vardık. İlk iş bizi soyup
elbise verdiler. Sadun köprülü yerine bana 12 numara demeye başladılar. Beni
her tarafı kırmızıyla boyanmış bir odaya attılar. Bu renk çekilir gibi değil.
Kapı vuruluyor.’’ ‘Şimdi idama giriyorsunuz.’ Diye bağırılıyor, garip sesler
çıkarılıyor. Yerde uzanmışım. Yer beton. Gece yarısına doğru 3 kişi geldi. Biri
karnıma tekme attı. Ayağa kalktım. İşkence odasına götürdüler. Devamlı dua
ediyorum. Etraf her türlü işkence aletiyle dolu. Bir masaya oturttular.
‘Konuş.’ Ne konuşayım. Ardından bir
yumruk. Masadan düştüm. Kaldırdılar. ‘Neden Baas’a kaydolmadın. Gizli
cemiyetteki arkadaşların kim?’ Yine aynı
cevabı verdim. Biri yüzüme balyoz gibi bir yumruk indirdi. Ardından elime değen
bir sopa. Kendimi kaybettim. Elektrik vermişlerdi. Tekrar ayağa kaldırdılar. Bu
sefer başka bir aletle elektrik verdiler. Karşı duvara fırladım. Ardından
tekmeler, yumruklar… Gerisini hatırlamıyor. Kendimden geçmişim. Üzerime su
döktüler. Uyandım. İşkence odasının gökyüzüne açılan küçük bir penceresi var.
Hafif bir güneş ışığı sızıyor. ‘Demek ki gündüz olmuş diyorum.’
Sadun
Köprülü’yü Bağdat Emniyet Müdürlü Sebavi sorgular Sebavi devlet Irak başkanı
Saddam Hüseyin’in üvey kardeşidir defalarca işkence odasına gönderir çağırır
tekrar sorgular fakat sonuç alamaz Kerküklü genç Bağdat
Emniyet
müdürlüğü muhaberat kısmına sevkedilir.
Saddamın kardeşinden tokat
Yine bir gece götürdüler
gözlerim bağlı üst katlara çıkıyoruz. Bir odaya soktular biri gür sesle emir verdi. ‘Açın gözünü.’Açtılar sesimi duyuyor musun? Duyuyorum dedim. ‘Nerede olduğunu biliyor musun? Hayır, yine duvara bakmamı isteyerek sordu.
Bu resmi tanıyor musun? Saddam Hüseyin.
Irak devleti başkanı peki Beni tanıdın mı hayır tanımadım Berzan Tikriti
amcanı nasıl tanımazsın? Şiddetli bir
tokat attı suratıma. Bir o tokatı bir de kötü laflar ‘Dünyada bir tane iyi Türk
gösterebilirmisin ki? Türkmen’im diye inat ediyorsun’ sözünü hiç unutamıyorum sonra yine işkence günleri
Kedi kezzap küvetinde yok
oldu
Sadun günde tam 4 kez işkence seansına tutulurdu sabah 8.00 öğlenden
sonra 14.00 akşam 19.00 ve gece 02.00’de bazen günlerce baygın yatar. Hatta bir
defasında 8 günlerce baygın yatar. Hatta bir defasında 8 gün yemek yiyemez. 70
kiloluk Türkmen genci 48 kiloya düşerdi
Defalarca gelsin Türk hükümeti sizi kurtarsın. Basa kaydolup rahatınıza
baksanız Kerkük, Musul’u Türkiye’ye bağlamayı hayal etmekten kurtulsanız olmaz mı?
Hakaretlerine uğrar
71 yıllık esaret
Kimliğim
her şeyim Kerküklü şair, gazeteci Sadun köprülü, baskı işkence 17 yıllık zindan
hayatına rağmen bugün dimdik ayakta kaya gibi davasına sadık şimdi Irak’ta
olsam yine kimliğimden vazgeçemiyor diyor
Çile insanları
Irak
deyimi ilk defa 642 yılında kullanılmaya başlandı. Bölge 1055 yılında
Selçuklu,1534 yılında Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetine girdi.
1.dünya
savaşı sonrası sahneye İngiltere çıktı hedef bölgedeki zengin petrol
yataklarını ele geçirmekti. Bir bir 100 yılık Sina planlar sahneye konuldu bu Irak
Türkmenlerinin acılarla dolu hayatının da başlangıcı demektir.
İngiltere
ilk olarak bölgenin yönetiminin Milletler Cemiyeti’ne geçmesini sağladı.
Böylece bölgede yüzyıllarca süren Türk hâkimiyeti sona erdi.
Osmanlı
devleti kararı tanımadı. Lozan ardından haliç konferansı sonuç vermedi. 5 Haziran
1926’daki Ankara Antlaşması ile bugünkü sınırlar tespit edildi. Bu antlaşmayla Türkiye,
Irak üzerindeki hakkından vazgeçti. Türkiye antlaşmaya göre 25 yıl süreyle Musul,
Kerkük Petrolarından yüzde 10 pay alacaktı Sonra 500 bin İngiliz sterlini
karşılığında bu baktın da vaaz geçildi
Vahşet başlıyor
1924
yılında bölgede ilk Türkmen soykırımı yaşandı. 1946 da gavurbağı 1959 ‘da
Kerkük katliamında binlerce Türkmen şehit edildi hele Kerkük katliamında
yaşananlalar vahşetin son perdesidir Türkmen ileri gelenlerin bazıları çıldırdı.1968
yılında Irakta Baas yönetimi iktidara geldi… İşkenceler, kanunsuz uygulamalar
yine devam etti. 28 Mart 1991’de 7-8 yaşlarındaki çocukların bile kurşuna
dizildiği Altın köprü katliama gerçekleşti…
İşte Canlı Şahit
Türkmenler,
Kerkük, Musul, Erbil, Süleymaniye ‘de yaşar. Irak’ta Türkmen denilince akla,
baskı, hapis, idam gelir. Bunun en canlı şahidi Sadun Köprülü adlı Türkmen
genci. Gazeteci şair olan Sadun Köprülü, 8 ay boyunca bizzat Saddam’ın üvey
kardeşleri Barzani Tikriti ve Sebavi tarafından sorgulandı. Vücudunda
işkencenin her çeşidi denendi. Devrim mahkemesi tarafından sorgulandı.
Vücudunda işkencenin her çeşidi denendi. Devrim mahkemesi tarafından ömür boyu
hapis cezasına çarptırıldı. Irak yöntemi tam 23 defa bütün mahkûmları içine
alan af çıkarttı fakat Sadun bunlardan yararlanamadı. O şimdi Türkiye ‘de hangi
suçlarla yargılandı? Nasıl gözaltına alındı? Hapishaneden nasıl çıktı,
sonrasında neler yaşandı? Şuanda ki duyguları ne?
17 YIL ZİNDAN ZULMÜ
Bir gün
yine gece yarısı işkence odasını incelediler. Yatırdılar ve ayaklarını
bağladılar kerpetenle sağ ayak tırnağını söktüler. Sonra da düşüp bayıldım,
vücudum yanıklarla ayakaltlarım hal işkence izleri ile dolu yine gözümün önünde
bir kediyi kezzap dolu bir küvete attılar. Kedi bir anda yok oldu. ‘Kardeşi ümit ile karşılaşır.’ Bağdat
emniyet müdürlüğü salonundan aylardan berri kayıp olan kardeşi Ümit ile
karşılaşır. Ümit kardeşim diye haykırır, bir dipçikle yere yığılır. Ümit’i de
sürükleyerek götürürler. Sarılamaz bile artık işkence dolu 1 yıl 2 ay gözaltı
sonuna gelinir. Sadun’nun yargılamadan dosyasına idam Ümit’inkine 6 yıl hapis
hükmü düşürür. Güya Irak devleti bu iki Türkmen kardeşleri avukat’ta tutmuştur.
Ne var ki avukatların savunması yargılama komedisidir adeta müvekilerime öyle
bir ceza verin ki bütün Türkmenlere ibret olsun diye savunma yapar, yargılanma
sonunda Sadun Köprülü ömür boyu hapis Ümit’te 6 yıl hapse çarptırılır. Ümit
1986 affından dışarı çıkar. Fakat Sadun bu aftan nedense yararlanamaz. ‘
yararlanamıyordum çünkü devrim mahkemesi dosyama cezasını doldursa bile Salı
verilmeyecek. Şerh’i düşmüş.
Özgürlük ve Merhaba Türkiye
Tam 17
yıl geçer. Tarih 30 kasım 1995 babası gelir ve genel bir affın çıktığını söyler
oğluna affın birleşmiş milletler ve
insan hakları örgütlerinin baskısı ile çıktığını öğrenir akşama doğru salıverir
Kerkük’e gece yarısı ulaşır sabahında mevlüd okutur hemen. Ne var ki Kerkük
emniyetinden gelen bir yazı huzurunu kaçırmaya yeter hemen emniyet müdürlüğüne
gelmeniz gerekir giderler ailece Köprülü ailesinin 12 ferdi Irak’ın güneyine
sürgün edilmiştir karar verilir aile kuzey bölgesine kaçar. Anne kardeşlerinin,
bir yolunu bulup Türkiye’ye geçmelerini sağlar. Kendi Türkmen Kuruluş Cephesinin
yayın organı Türkmen eli gazetesinde yazı işleri müdürü olarak çalışmaya
başlar.
Toprağı Kokladım Öptüm
Bir
yolunu bularak Haburdan Türkiye’ye geçtim ilk iş olarak eğildim bir avuç toprak
aldım kokladım öptüm ağladım aklıma kollarımda can veren Enver Neftçi geldi
1993 yılı ocak ayında kollarımda can verdi. Türkiye’de en büyük yardımı Enver
ağa beyin oğlu Aras Neftçiden gördüm bu dramatik konuşma boyunca fotoğraf çeken
Arasa bakıyorum çünkü bu Aras hapishane zindanlarında can veren Sadun’un kollarında
ebedi hayata kavuşan işte o Enver Neftçinin oğlu.
Türkiye Günleri
Sadun
köprülü şimdi 20 milyon maaşla bir şirkette çalışıyor kardeşi Ümit Aksaray’da
seyar satıcılık yapıyor tabi zabıtanın izin verdiği ölçüde 11kişilik Köprülü
ailesi fatihte iki odalı bodrum katında yaşıyor. Türkiye sevgisi uğruna işkence
gören Sadun, konuşmanın sonuna doğru çözülüyor gözleri buğulanıyor ‘’ en çok gücüme giden ne biliyor musunuz? Anneme,
kardeşlerime ikamet vermiyorlar. Her an sınır dışı edilme, Saddam zulmüne
gönderilme korkusu yaşıyoruz Demirlere Kerkük türküsü iki gün geçiyor aradan
evime bir telefon sesinden tanıyorum artık yine ürkek bir sesle konuşuyor
Türkmen genci ağabey birleşmiş milletler Ankara bürosundan dan bir mektup
aldım. Bana ve Aileme siyasi mülteci hakkı tanımışlar Amerika’ya gidiyorum.
Fakat anam, babam gelmiyorlar öteki kardeşlerim ne olacak? Ya yurt dışı
ederlerse? Sonra susup bir de istekte bulunuyor acep sizin gazeteyi Cumhurbaşkanımız
Süleyman Demirel okur mu ki? Okur diyorum o zaman bir olanı daha anlatacağım.
Yazar mısın? Tabi ki diyorum başlıyor türkü mırıldanmaya
Ağam Süleyman
Paşam
Süleyman
Evleri
köprü dibinde
Boyuna
hayran
Boyu
boylardan güle
Ağam
Süleyman
Benziysen gonca güle
Men
sana hayran
Kerkük’ün
bu Sarayı
Acaba
yoktur neyi?
Asılıp
da bayrağı
Hani ne
yılduzu ne ayı
O zamanın
Başkanı Süleyman Demirel 1967-1977 yılında Kerkük’e geldi şimdi Cumhurbaşkanı
olan Süleyman ağamıza koro halinde, milli kıyafetlerle bu türküyü okuduk. Çok
neşelenmişti o zaman. Demirel Iraktan
ayrıldıktan sonra bizi 8 Ay hapsettiler
ağabey bilirmisin o türküyü okuyan gençlerden 8 tanesi bugün şehit edilmiş
durumda.acaba Cumhurbaşkanımız.1967 yılındaki bu olayı hatırlar mı acaba?
Boğazıma bir şey düğümleniyor inşallah diyebiliyorum.
NOT: Bu yazı Türkiye gazetesinde 19 Ocak 1997
yılında engin Şenol röportajı olarak yayınlanmışıdır.
No comments:
Post a Comment