IRAK Türklerinin
Milli
Dava, Milli
Mücadeleleri
Kerkük’tür
(Araştırma)
Yazan: Sadun
KÖPRÜLÜ
Diktatör
Saddam rejimi ortadan kalktıktan sonra, bu Irak halkı, milletinin kurtuluşu mücadelesiyle, Saddam’ın sonu gelmekle, ortalık
sakinleşmeden her türlü acı oylara Irak toprakları sahna olmuştur artık gözyaşı
her bir evde akmaya başlayarak binlerce insan toprak yerlerini bırakmışlardır
üçüncü ülkelere geçmişlerdir, yüzlerde ölülü arkada bırakan bu olaylar her
yerde patlama, yangın suikastlar büyük güvensizlik yaratmıştır, Irak
Türkleri için azıcık olsa bile onları
yok etmeye çalışan Saddam rejimin düşmesi büyük zafer sayılmakla, demokrasi
diye haklarını alacaklardı diye özgürcesine yaşayacaklar diye çok umutlu
olmuşlardır.
Ama
bu dönemde yine yenildiler, bu defa Saddam’ın kopyaları olan Faşist, ırkçı
Barzani, Talabani bu süreden yararlanarak kendi Kürt varlıkların ortaya
bırakarak, Saddam gibi Irak Türklerine karşı kötü davranışları baskıları
sürdürerek, Kerkük Türk şehri üstüne eylemler, acı, işkence tehditler artarak,
Yüz
binlerce Kürtleri dağlardan ve başka topraklardan Kerkük şehri ve TÜRKMENELİNE
yerleştirmeye başlayarak tüm Türklerin yerlerine topraklarına el koymaya anıdan
başladılar ve sahta oyunları düzenleyerek Kerkük Türk şehrinin demografisini
değiştirmeye İsrail, Amerika, Müttefik devletlerin yardımıyla gücüyle sürekten
yaralanarak Kuzeyi ve Irak’ın birçok yerini ele geçirmişlerdir.
Her
bir yerleri Kürtleştirerek her türlü patlama, kaçırma, suikast, acı olayları
silah zoruyla, Amerika gücüyle gerçekleştirmişlerdir.
Saddam
rejimi düştükten öncede, yine bırakmış
oldukları ve uygulamış oldukları katliam, acılarını hiçte unutmadık, 14 Temmuz
1959 yıllarında Molla Mustafa Barzani,
Talabani bu süreden fırsat alarak 1959 yıllarından Molla Mustafa Barzani’nin
hayal ettikleri, Kürt devleti ve dikte rejimi kurmaya yönelmektedirler, bu
dikta rejimin tümü finans bakımından Kerkük petrolünün kaynağı sayılmakta
önlerinde onu hedef almışlardır ve Türkmenleri yok etmek çıkarlarına
geleceklerini düşünmüşlerdir.
Kürtler
İsrail, Amerika, İngiltere, Fransa’nın destek yardımı ile Kerkük Türkmen
şehrini bu gün Kürt bölgesi diye, dünyaya tanıtmaktadırlar ve bunu yapmaya tüm
çabaları harç etmektedirler.
Öte
yandan Araplarsa Kerkük’ün bir Arap şehri olduğunu Saddam döneminde olduğu gibi
bu günlerde öne sürmektedirler. Ve Kürtler gibi Aslan payı almak için bir safta
durarak, onlarda kazanç elde etmek için çırpınıyorlar.
Kerkük
Türkmen şehrine bakıldığında, yüce Türklük kokan tarihiyle hiçbir zaman ne
geçmişte ne bugün, ne gelecek, yarında bir Arap, Kürt şehri olmamıştır ve
olmayacaktır.
Kerkük
Türkmen elini savunmak, onun hakkında kararlar vermek yalnız Türkmenlere düşer
ve yalnız Türkmen milleti, bu Türkmen şehrini koruyarak tek varlıkları olduğunu
koruyacaklardır.
Yeni
Irak’ın Saddam rejiminden sonra, yapılma kurulması, Türkmenler açısından tarihi
bir olay kazanmakla, sayılmakla mücadeleye devam ederek yüzlerce şehitler
vermektedirler.
ABD,
İsrail, İngiltere politikası, Irak Türklerine yönelmekle, onları
uzaklaştırmayla 4 milyon olan sayılarının gizli tutarak, yaşamış oldukları,
yerlerini, topraklarını Kürtlere dağıtarak ve yüz binlerce Kürtlerin
TÜRKMENELİNE yerleşmelerini desteklemektedirler, gerçekleştirmiştir.
Bunun
yanında Türkmenlere karşı, uygulamakta olduğu ABD’n ırkçı, ayrımcı politikası
bu gün Türkmenelinde göz önündedir.
Kürtlerle
birlikte birkaç seneden beri Türkmen TELAFER şehrine VE ÖTEKİ Türkmen
bölgelerine karşı her türlü saldırıda, baskıda bulunarak yüzlerce Türkmen
TALEFER kardeşlerimizi öldürmeye, kurşuna dizmektedir.
Kadın,
çocuk, Erkek, yaşlı ayrımı yapmadan, uçar savarlarla, tanklarla, hızlı
araçlarla, onları yok etmeye, Kürtlerle birlikte evlerinden, topraklarında
kendi anayurtlarından uzaklaştırmakla, Kürtleri yerleştirmektedir.
Yiğit
Alp aslan atılgan Türkmen TALEFER Türk milletini, iyice düşmanlar
tanımalıdırlar İngilizlerde hatırlamalıdırlar 1920 Kaça kaç TALEFER devrimini
nasıl büyük bir ders vermiştir, onlar ve yine öteki düşmanlara tekrar bu dersi
vermeye, tüm Türkmeneli bu milli yolda mücadelelerini başlatacaklardır.
1921
yılında kurulan Irak devleti, Irak’ta tarihten 6000 yıl önce yaşayan Türklerin,
bugün Arapların yönetimi içinde bırakılarak, günümüzde Irak Türkleri, Kürt
gruplarının egemenliği altında, zorla kurulmaktadırlar. Ve her türlü yok
edilmeye maruz kalmaktadırlar.
Osmanlı
İmparatorluğundan, sonra Irak Türklerin konumları ve demografileri üzeride
oyunların en kötü etkisi süreçleri, bu gün bizler yaşamaktayız.
Saddam’dan
sonra Irak’ın yeni anayasasının, Türkmenlerin üçüncü unsur olmalarının
yazılmalıdır, bir daha Kerkük, Erbil, Musul ve tüm Türkmen elinde baş
asimilasyon politikaları sona ermesi ve tüm hakların tanıması gerekmektedir.
Türkmen
milleti eskiden olduğu gibi, gizli örgüt teşkilatlarıyla, uzun yıllardan
politikada çalışarak, hiç ayrılmamışlardır,
Ağırlıklarını
Kerkük’te, ERBİL, Musul, DİYALA, Bağdat birçok ilçe, köylerde kurmuşlardır,
Örgütlü olarak 1959 yılında Kerkük katliamında vermiş oldukları şehitlerin
kanlarını, her türlü bahasına olarak canlarıyla ve mücadeleci milliyetçi
insanlarıyla almışlardır.
Osmanlı
İmparatorluğun döneminde Musul, Kerkük, Erbil, Süleyman yeni kapsayan Musul
vilayeti 1921 tarihinde Irak devletinin sınırları içerisine alınmıştır.
O
sıradan Türkmen bölgeleri Arap yönetimleri altında kalmıştır. Ve Irak‘a gelen
yönetimler, Irak Türklerinin demografisin değiştirmeye kalkmışlardır.
Türkmenler
önceleri Türk Osmanlı İmparatorluğu topraklarında özgürce yaşayarak, sonradan
kendi ırklarından, dillerinden olmayan başka bir milletle karşı karşıya
kalmışlardır.
Artık
durum öncesinden daha ayrıntılı olarak, sosyal, ekonomi, politik, kültürel
bakımından değişmiştir.
Irak
Türkleri önceleri bu topraklarda İmparatorluklar, Atabeyler, Devletler kurarak,
tarihte rolleri çağlar boyunca büyük olarak, hüküm sürerek, yönetim ellerinde
iken, bugün ırkçı, ayrımcılık yapan bir yönetimin, baskı, işkencesi altında
kalarak, onların azınlık bir duruma getirilmiştir.
Ve
Irak’ın üçüncü bir milleti olduğunu bile anayasaya yazdırmadan, Türkmenlerin
milli varlığını yok etmeye, İster Kürtler ister Araplar, düşmanlar birlikte
çalışmaktadırlar.
Irak
Türkleri nüfus bakımından üçüncü millet, yoksa ikinci millet sayılarak doğru
bir seçim, sayım olursa sayıları, başkalarından az değildir, Türkmenlerin
önemli yerleşim yerleri, tüm TÜRKMENELİDİR bu topraklarda milletimize karşı,
her türlü işkence baskı uygulanmaktadır.
Irak
devletinin kurulmasıyla, kraliyet döneminde ve 1924 – 1946 tarihinde
Gâvur
bağı katliamları olmuştur, kraliyetten sonra 1959 yılında Irak Türklerine
komünist Kürtler tarafından kanlı işkenceli katliam yapılmıştır, 1963 – 1968
yılına kadar
ABDURSELAM,
ABDURRAHMAN ARİF kardeşler döneminde, milletimiz kültür sanat haklarına
kavuşmuşlardır, 17 Temmuz 1968 yılında Baasçılar iktidara gelmesiyle
Türkmenlerin yerleşim yerleri, idari demografisi değişilerek, Kerkük Türk
şehrinin adı bile Arapçaya değişmiştir, eğitimde Türkçeden Arapçaya dönmüştür
ayrıca Türkmen elinde eskiden Türkçe yazılan şehir, bölge, ilçe, köy, semt,
Pazar, cami, mahalle, cadde adları bile Arapça olmuştur ve türlü baskılar
artmıştır ve Araplaştırma politikası tüm yönüyle uygulanarak sürdürülmüştür..
Bunun
yanında Kerkük’ün ve Türkmenlerin tüm Türkmen bölgeleri ile bağlantılarını koparmak
amacıyla, yeni bir Selahattin adında yerleştirmekle, Tuzhurmatu, Kifri’ni,
Altunköprü nü Çamçamal, Kerkük’ten ayrılmakla almışlardır. Ayrıca güney
kesimden, Arap ailelerini Kerkük şehrine yerleştirmekle, onlara para ev
vermekle, seslerini çoğaltmışlardır.
İlkönce
Kerkük’ün demografisin değiştirmeye BAAS rejimi kalkarak, sonradan Kürtler
baskı zoruyla Amerika gücüyle asimilasyon acımasız ayrımcılık politikalarını
uygulamışlardır.
Saddam
döneminde TÜRKMENELİNDE , eski Türkçe
yazılan bölge, ilçe, köy, semt, Pazar,
cami, mahalle, caddeler adları Arapça olmuştur, bunun yanında Kerkük’ün ve
Türkmenlerin tüm Türkmen bölgeleri ile bağlantılarını koparmak amacıyla, yeni
bir şehir Selahattin adında yerleştirmekle, TUZHURMATU, KİFRİ, ALTUNKÖPRÜ’NÜ,
ÇAMÇAMALI, Kerkük’ten almışlardır, ayrıca güney kesimlerden Arap ailelerini,
Kerkük şehrine yerleştirmekle, onlara para, ev vermekle Kerkük’ün demografisin
değiştirmeye, Baas rejimi sinsi, yok etme asimilasyon politikasını yıllarca
uygulamaya kalkmıştır.
Saddam
döneminde Araplaştırma politikası uzaya ulaşmıştır.
Bu
alanda Türkleri Araplaştırmak amacıyla tüm yollara başvurulmuştur Türkmen
aşiret, oymakları zorla Arap yazılarak, dillerini baskı, zorlu unutulmaya her
yolları denemişlerdir.
1927
yılından Kerkük petrolünün çıkmasıyla, Arap yönetimleri Kerkük’e karşı temel
politika Araplaştırma, Türkleri bölgeden çıkartama, uzaklaştırma, sürdürme
oluşturmuşlardır.
Kürtlerde
bugün aynı Kerkük’te Kürtleştirme politikasını kendi yararlarına kullanarak,
her türlü yollara başvurmaktadır.
Araplar
1930 yıllarından beri Irak yönetimleri tarafından Kerkük’e yerleştirmeye
çalışmışlardır.
Araplar
ilk olarak bir solama projesi iş nedeniyle, HAVİCE’Yİ kurmuşlardır, artık
Araplar Kerkük’e göçleri iş gücüne ihtiyaçla, ekonomi durumundan daha fazla
artmıştır.
Irak
Türkmenleri Kerkük’te 1966 yıllarında nüfusları % 95 olmakta bu gün %70
düşmüştür, Kürtlerin son akınlarından Kürtlerin ilk göç akınları 1959 yılından
değişik nedenlerden dolayı olmuştur. Özellikle Petrolun iş alanını olduğu için
ve siyasi nedenlerden dolayı olmuştur.
Kerkük’te
İlk Kürt semti Şorca yapılmıştır, İmam Kasım mahallesinde olanlarda hep Türkçe
konuşmaktaydılar, Böylece Türk şehri Kerkük hiçbir zaman Kardeş şehri, küçük
Irak şehri olmamıştır. Kerkük yalnız bir Türk şehridir, Türk şehri kalacaktır.
Türkmen
Kerkük şehrinin, kimliğinin Arap ve Kürt yönetimleri tarafından gündeme
sürülmektedir ve bu nedenle Kürtler 1959 katliamını uygulamalarının tek nedeni
kendi nüfuslarını artırmak ve Türkleri öldürmekle yok etmek kendileri
yerlerine, topraklarına yerleşmektir ve az göstermektir.
Artık
bu baskıların sürmesiyle ırkçı, mezhepçi nedenlerle ilk körfez savaşından
sonra, tüm dengeler, durum değişmeye başlamıştır, kuzey Irak’ın ERBİL,
SÜLEYMANYA, DAHUK, ZAHO, KİFRİ Kürt
yönetimi ve diğer çoğunluğu Irak eski rejimi kontrolünde kalmıştır, Kerkük’te,
Bağdat Saddam yönetimi kontrolünde katılmıştır.
Artık
bu dönemde büyük Araplaştırma politikası, tam zirveye ulaşmıştır, Türkmenler bu
dönemde, her türlü işkence, baskı idama maruz kalarak, kurşuna dizilerek,
çoklarda hapishanelere atılmışlardır.
Ve
Kerkük Türkmen elinde, çok sayıda Türkmenler, büyük ölçüde göç ederek,
yerlerine topraklarına Irak’ın orta ve güneyinden Araplar yerleştirmişlerdir.
Bu
Araplaştırma durumu olayı, Saddam’ın 9 Nisan 2003 devrilmesiyle, son bulmuştur.
Bu
defa Kerkük Türkmen şehri, ve öteki TÜRKMENELİMİZ, Kürtlerin İsrail,
Amerika’nın yardımıyla, kontrolü altına geçerek, yüz binlerce Kürtler bölgeye akın ederek, hızla Kürtleşme planı
başlamıştır.
İkinci
körfez savaşından sonra, daha fazla Kürtler Kerkük ve Türkmenlere karşı
politikasını uygulamaya başlamıştır.
Bu
sırada Kürtler, Türkiye’ye boyun eğerek, ihtiyaç duymaktaydılar.
Savaşla
tüm kesimler insanlar topluluklar, Türkiye’nin kuzey Irak‘a girmesi
söylentileri Kürtleri tedirgin olarak, karşılık göstermişlerdir.
ve
Türkmen politikasına, ve Irak Türkmen Cephesine Türkmen kuruş partilerine karşı
çıkılmışlardır.
Kürtlerse
yoğun bir şekilde Amerika, Müttefik güçlerle, TELAFER, Kerkük, Musul’a girmekle,
bir Kürt devletinden konuşma söz konusu olarak Türkiye’de bu durumda Kuzeye
müdahalesinden anlaşılmaktaydı.
Türkiye’ye
karşılık olarak, Kürt parti, grupları ise, ABD ile iş birliği yapmaya, yıllar
önceleri başlatmışlardır.
9
Nisan 2003 Iraklılar için, en mutlu, yeni bir dönem başlamıştır. Saddam
yönetimi devrilmiştir, Kürtler bölgede yoğun nüfus sağlamak için, bölge Kürtler
tarafından kontrol edilmiştir. Kürt ABD desteğini kazanmak üzere Türkmenlere
karşı baskılar, saldırılar artmıştır.
Saddam
düştükten sonra, ABD Türkmenleri dışlamakla, kendi bilgisizliği nedeniyle,
Irak’ı yanlış yönlendirilmekle ve Kürtler tarafından yanlış
bilgilendirilmekteydiler.
Saddam
döneminden sonra Kürtlerin baskı tutumları, Türkmenleri rahatsız etmekle,
gelecek ilişkileri endişe yaratmıştır.
Kürtler
22 Ağustos 2003 TUZHURMATU’YA saldırmakla, KYB Peşmergeleri dini Murisi Ali
yatırı mezarlığı tahrip ederek, buna karşılık Kerkük’te, TUZHURMATU’DA Türkmen
milleti girişime karşı, bir barış gösterisi düzenlemekle, gösteri sırasında
Kürtler silahlı Peşmergeleri ateş kurşun açması sonucu, 7 Türkmen şehit
düşerek, çok sayıda Türkmenlerde yaralanmışlardır.
Karşılıklı
olarak, Kürtlerden çok sayıda Peşmergeleri ölerek yaralanmışlardır.
Ayrıca
bunun yanında, 1996 tarihinde ERBİL Türkmen şehrinde, liderlerimize, mücadeleci
insanlarımıza baskı, saldırılara maruz kalarak, birçok Türkmenleri Mesut
Barzani tarafından, cellât Saddam’a teslim edilerek, idamlarına sebep olmuştur.
Kürtler ERBİL‘DE her bir zaman Türkmen varlıklara haklarına karşı durmuşlardır
onları yok etmeye çalışmışlardır.
Türkmenler
düşmanlar tarafından, yok olma
politikalarına karşı ve haklarını aramaya mücadelelerini sürdürmekle, ERBİL,
Süleymaniye, Kerkük, TELAFER, Musul’da olan haksızlığı, baskı saldırıya karşı,
Türkmen milleti haklarını kazanabilmek için, seslerini tüm dünyaya duyurmak
için, adlarını ana yasaya yazmak tarihsel, siyasal, kültürüne kavuşmak için,
150 bine yakın Bağdat’ta büyük gösteriş gerçekleştirmişlerdir.
Ayrıca
Türkmen bölgesi, TUZHURMATU saldırısını, Türkmenler protesto ederek, Ağustos
2003 Türkmenler KYB Peşmergeleri tarafından, kurşun ateşleri sonucu üç Türkmen
şehit olmuştur, ayrıca Kürtler Kerkük’te tüm kuruluş dairelere bayraklarını
asmaya kalkmışlardır.
Türkmenler
her türlü zulüm, baskı ölüme rağmen, kendilerini koruyarak, ayakları üzerinde
durmayı sağlamakla, yeterli olarak örgütlemeye, teşkilat kurmaya çalışmakla,
önemli roller oynama çaba göstermişlerdir.
Amerika
yönetiminde, Irak’a yapılan operasyon sonrası, Saddam rejiminin devrilmesiyle, Irak Türkleri grupları, siyaset alanında
çalışmalarını genişletmekle, Saddam yönetiminin kontrolünden kurtaran
Türkmenlerin, Irak’ın her bir yerine her bir bölgesine dağılmışlardır.
Saddam
sonrası, yeni bir siyaset aşaması başlamışlardır, böylece Irak Türklerini
yaşamında, Kerkük, ERBİL, Musul, ALTUNKÖPRÜ, TELAFER, TUZHURMATU, DİYALA,
HANAKIN ve tüm TÜRKMENELİNDE, yoğunluk
teşkil eden Türkmenler, kuzey, güney,
batı, doğudan bölgelerinde bütünleşerek, birlik, beraberlik yaratarak, bu yeni
dönemde üstlerine düşen milli erek yolunda ve Türkçülük davalarına, can, kan
vererek, Kerkük ve tüm Türkmen elinde, çalışmalar hızlı olarak başlamıştır
ve demokrasiyi tam uygulamak için
Türkmen kuruşları faaliyetleri sürdürerek yeni kuşaklar için her bir alanlarda
mücadele temek iiçn kendilerini milli davaya adamışlardır.
Türkmenler
siyasi yapıdan, Türkmenler milli gruplarını seçerek, teşkilatlanmaya
örgütlenmeye başlamışlardır, meşru temsilcilerini tanımakla ve milli kuruluş
onurlu mücadeleci, Türkmen milleti akın yaparak, milli davalarına katılmaya tüm
güçleriyle başlamışlardır.
12
– 15 Eylül 2003 tarihlerinde, Kerkük Türkmen şehrinde düzenlenen, Türkmen
kurultaya, dünyanın her bir yanından, binlerce Türk insanları katılarak,
başkanlarını demokratik bir yolla seçmişlerdir.
Irak’ta
yapılan 30 Ocak 2004 tarihinde, milletimiz çoğunluğu seçimlere katılarak, oyunu
kendi milletine vererek, değer kazanmışlardır.
Kürtlerin
tüm sahta oyunları, sandık kaçırmalarına yasaklarına karşı, ve defalarca oy
kullanmalarına rağmen, tüm dünya, Türkmenlerden konuşarak, Irak’ta üçüncü millet olduklarını
yansıtmışlardır.
Türkmenler
seçimde, her etnik ve ya mezhep grubu, etniği yanında, kendi çıkarlarını düşünmekle, haklarını
birlikte tüm acı baskıya sindirme karşı savunmuşlardır.
Her
siyasi kurum, kuruluşlarımız meşru haklarını ve seçimlerde
Varlıklarını
göstermeye, hızlı adımlar atarak, çalışmışlardır.
Türkiye
Cumhuriyeti, 2003 Yıllarından Saddam düştükten sonra her bir bakımdan yardımlar sürerek patlama
olaylarında çok sayıda Türkiye hastanelerine kaldırılarak, Kızılay tarafından
gıda, çadır yardımında bulunmuştur Irak Türklerine son günlerde, önem vermekle,
Kerkük Türkmeneli politikasını, yakından izlemekle, ilgilenmekle, Irak Türkmen
Cephesine destek sağlayan, tek meşru temsilcileri uzun yıldan beri sayılmakla
öğrenci, hasta, insanların Türkiye’ye getirmesinde çok yardımda bulunmuşlardır.
Artık
Türkmen, Kerkük konusu o dönemlerde tam olarak Türkiye’nin büyük sorun ve
önemli bir gündemı halına gelmiştir, tüm medya, basın, yayın hep Kerkük, Irak
Türkleri ile ilgilenmekteydi, günümüzde 2010 yıllarından bu ilgilenme, gündem
ged, gide azalmaktadır ve Irak Türklerinin yaşamış oldukları bu günkü acıları,
Kerkük konusu artık mazıya kavuşmaktadır.
Artık
Türkmen milletinin milli davasını savunmakla, bir an önce, milli, idari, siyasi
haklarına kavuşmalarını ve başka milletsever Türkmen toplumunun, birlikle bir
arada olması kaynaşması bu milli davaya katılması her kes kendi çabasıyla,
yönüyle, milli Türkçülük davasıyla, ilgilenerek, birbirlerine sarılarak hizmet etmek için can
atmalıdır, birbirimize güvenerek, çalışkan, temiz, sağlam iyi insanlarımızı
sevmeliyiz, desteklemeliyiz,
İster
Irak’ta ve Irak’ın dışında, en büyük siyasi organizasyon sağlamakla, siyasi
kuruluşlarla, örgüt deneklerimiz mücadeleyi uzun yıllardan sürdürdük ve
sürdürmeliyiz.
Önceleri
daha güçlü olmakla 1995 yılında Irak Milli Türkmen partisi, Türkmen birlik
partisi(Türkmen eli partisi ) Türkmen Bağımsızlar hareketi, Türkmen Adalet
partisi derneklerimiz bir çatı altında, toplanmışlardır.
Birçok
toplantılara önderlik yapmışlardır. Ayrıca günümüzde yeni kurulan öteki önemli
Türkmen parti, derneklerimizle birlikte bir arada çalışmaları, kaynaşmaları
milletimizin mücadelesi, haklarına kavuşması yolunda çok önemli olacaktır.
Kurulan
parti kuruluşlarımız Türkmen mücadelesi yolunda çok önemli bir bölüm haklarına
kavuşmalarıyla çok tehdit unsuru olarak, KDP Mesut Barzani, Saddam yönetimi ile
iş birliği yaparak, her türlü idam, saldırıya, baskıya Türkmen milleti maruz
kalmışlardır.
1996-
1998- 2000 - 2002 ve 2003 tarihlerinde,
Saddam desteği ile, KDP Kürt grupları, büyük saldırılara uğramışlardır, ITC
üçüncü kurultayını gerçekleştirmekle, Irak içinde dört partiyle katılarak, ve
yabancı ülkelerden, yüze yakın Türkmen
kuruluş, teşkilat, örgütlerimiz ve sivil toplum, derneklerimiz katılarak, demokrasi sınavını
kazanarak, kurultay sonucu Türkmen bölgelerinden, temsilciler seçilmiştir, ve
Türkmen meclisi ortaya çıkmıştır .
ITC
Türkmenlerin varlığını kurarak, Irak’ın
kuzeyinde radyo, basın, yayın, Türkçe eğitim okullar açılmıştır. Ve 500 yakın
silahlı kurma birliği güçleri akıncılar Askeri eğitim görmüşlerdir.
Dikta
Saddam rejiminin devrilmesinden sonra,
geçici yönetim konseyindeki, ilk Türkmen temsilcisi Songül Çabuk
adanmıştır. Türkmenlerin meşru haklarını savunmak için artık işbaşına gönlü
yananlar, acı görenler çekenler, Türkmen milletinden olanlar mücadele verenler
getirmelidirler.
Kürtler
Bugün Irak’ın kuzeyini ele geçirmekle, Peşmergeleri Irak’ın ordusuna
katılmasıyla, Cumhurbaşkanı bir çeteden olması, Irak’ta federal bir yapı
oluşturmaktadır. Buda bugün Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit altına
almaktadır.
Ayrıca
bununla yetinmeyen Barzani Kürt davetinden konuşarak Suriye’de olan Kürtleri
Türklere karşı kullanarak savaş, silah
eğitimi vermektedir, öte yandan Türkiye’de Kürtleri kandil toplamış olduğu
bölgesinde Türkiye, Türk milletine karşı kullanarak türlü eylemlerde
bulunmaktadır, öte yandan tüm çıkarını, ticaret, yatırımını, Türkiye HABUR
kapısından elde ederek önlerce Türk iş yerleri, firma, fabrikaları Barzani için
kazanç elde ederek iş görmektedir.
Irak
Türkleri ise tüm bunlardan yoksun kalarak tüm haklarına kavuşmadan,
bölgelerinde hiçbir gelişme yatırım olmadan, her gün patlama, kaçırma, suikast
olaylarındansa insanlarını şehit vermektedirler.
Kürtler
Türkiye’den beslenerek ve Türkiye hakkında türlü oyunlara kalkarak hala
Terörist Kürtleri bir araç diye tehdit unsuru diye kullanmaktadırlar.
Türkiye’nin
tek çıkarı Türkmenlerdir, nasıl olursa kendi soydaşları, kendi milletidir,
onlara yardım etmekle, onları güçlendirmektir, onlarla bir ittifak halında
olmakla, en uygun işbirliği platformu Irak Türklerinden olmalıdır.
Türkmenlerde
tüm insanlarıyla, aşiretlerle birlikte, silaha sarılarak, bir Türkmen gücü
olaştırmakla, her bir bakımdan milletimizin, bütünleşmesi ve milli Türkmen
davasına silahlı milislerle güce sahip olmazı gerekmektedir.
Artık
gücümüzü birleştirerek, Sünni, Şiilerde ve Hıristiyan Türkmenlerle birlikte,
tüm Türkmenleri bir çatı, bir bayrak, bir yürek bir gönül altında, bir kuruluş
altında çalışarak birleştirmeliyiz ve içten, doğrudan birbirimizi sevmeliyiz.
Milli
davaya katılarak, tüm partilerin birer temsilcisi olmakla, bir alanda
çalışmakla, iklim, köycülük, Şii, Sünni mezhepsel din sorunlar ortaya çıkmadan,
ortadan kaldırılarak milletimize bağlılığımızı göstermeliyiz.
Birliğimizle,
varlığımızla daha fazla, kimlik Türkçülük davasını esas tutulması, bugünümüzde
davamız milli kimlikleriyle, mücadele ederek, birlikte siyasi, idari, kültürel
haklarımızı var ederek, büyük millet olduğumuzu ana yasaya yazdırmalıyız.
Ve
yasal olarak bir sayımın olmasıyla, Araplaşan, Kürtler kendi dillerine,
milletlerine dönmeleriyle artık Irak’ın her bir yerinde yoğunluğumuz ortaya
çıkarak büyük millet olduğumuzu bizleri göze Almanlara sert bir cevap
verilecektir.
Türkiye’ye
gelince, Türkmen için ve milli davaları için, güvenlik sağlamak, her bir yolla,
onları korumalıdır, Kürtlerin Türkmenlere karşı saldırmalarında, yanlarında
olmasıyla, aktif olmalıdır. ve bu alanda büyük Türkmen milleti, konusunda,
büyük rol göstermekle, Türkiye Türkmenlere güvenceli olmakla, çünkü Türkiye
Türkmenlere en önemli faktör sayılmakla, Türkmenler Kürtlerle, Arapların
asimilasyon politikasına karşı, direnme güçleri artarak,
Varlıkları
her bir alanda Türkiye’nin yanlarında olduğu ile göstermelidir.
Türkmen
bir olarak her zaman doğru insanları, mücadele veren, acı gören insanları
hiçbir ayrım yapmadan birbirlerini, tarihlerini severek bir araya gönül bağı
ile gelmektedirler.
Türkmen
Sünni, Şiiler birbirine sarılarak, Türkmen davalarına kanlar akıtmışlardır,
buda Ağustos 2003 TUZHURMATU, KERKÜK olayları büyük bir kanıttır birlik
beraberliklerine doğru, Birleşmelerine doğrudan mirinin bir yeri kanadığı zaman
ötekinde kanayacağını göstermektedir, hiçbir zaman bizler mezhep peşinde
koşmadık her zaman kardeşçesine, iç duygumuzla, gönül sevgimizle bir arada
yaşadık ve yaşamaktayız..
Türkiye
Cumhuriyeti ve tüm Türk yetkileri, bunu da iyi bilmelidir, Irak Türkleri
Türkiye ile ve tüm dünya Türkleri ile soydaşlık, güçlü Türkçülük bir bağın
olduğunu görmektedir ve tüm Türklerden fazla, Irak Türkleri Türkiye’ye Türk
dünyasına bağlıdırlar, her Türk’ün yarası, acısı, sevinci, özlemi kendisinin
olduğu duymaktadır, her zaman gönlü, kanı
Türk kardeşleri ile coşmaktadır. Türklerin tüm cereyan eden sorunları
kendi sorunları olduğuna inanmaktadır ve her zaman işbirlikçilere, ajanlara,
Terörlere, düşmanlara, hainlere
karşıdır, ve onları yok etmeye, ortadan kaldırmaya görevlidir.
Irak
Türklerinin her türlü baskı, işkence, hapishaneye rağmen evlerinde Mustafa
Kemal Paşa, Ata Türkün, Sultanların, Boz kurt, Türkeş’in birçok liderlerin Türk
büyüklerinin fotoğraf resimleri bulunmaktadır, çocuklarının her türlü baskı
karşı birçok isimlerde Kürkçedir.
Irak
Türklerinin her bir yerleri, topraklarında her yerde Türk izleri, Türk tarihi
görünmektedir.
O
kadar Türkiye, Türk milletini sevdikleri için can atıkları için Türkiye’den
dolayı, binlerce Irak Türkleri idam olarak, yüzlerce Türkler hapishaneye uzun
yıllar atılmışlardır.
Ve
Türkiye’ni, Türkleri sevmeyen düşmanlar Türkmenlere karşı, Araplar, Kürt
grupları, harekete geçerek, büyük bir baskı operasyonu düzenletmiştir.
Ve
düzenlemektedirler.
1959
yılında Kerkük kanlı katliamı, Molla Mustafa Barzani’nin tarafından
başlatılmıştır. Aynı zamanda Celal, Nuri Talabani da ve başka Kürt büyükleri
katılmışlardır.
Kürtler
uzun yıllardan, Molla Mustafa Barzani’nin politiksi yolunda, Türk şehri olan
Kerkük şehrinin kendilerinin bir şehri olduğunu öne sürmekle, onlardan bir
parça olmasını ve Irak devletine bağlı olmadığını söylemekle, kuracak
olacakları Kürt devletinin başkentleri boş sözle olmakla, Türkmenleri azınlık
olarak, göstermektedirler.
Kürtlerin
bu topraklarda hiçbir hakları olmadığı için, Kerkük Türkmen yurdunu kendilerine
mal etmeleri, tek nedeni onların eğitim,
kültür ve tarihten bilgileri olmadığını yansıtmaktadır.
Kerkük’ün
her bir yeri, her bir köşesi Türkmen diye, bağırmaktadır adları, şiarları,
Şiir, hoyratları, türküleri, şarkıları, yazarları ses sanatkârları, , bilgili
insanları, mezarlıkları, Kerkük Türkmen milletinin kendi şehirleri, toprakları
ve her zamanda orada, Türkmenler tek bir millet sayılmaktadır.
Türkmen
milleti Kerkük uğrunda, tarih boyunca mücadele ederek, binlerce şehitler
kanlarını adak vermişlerdir.
Türkmenler
bir damla kanlarına kadar, mücadele ederek, anayurtları Kerkük’ten ve tüm
TÜRKMERNELİNDEN, hiçbir an ayrılmayacaklardır.
Kerkük’te
ve tüm Türkmenelinde, kan kardeşlerimiz, milli dava yolunda, mücadele
etmektedirler. Ve milletimiz her zaman, milli meşru haklarını savunmaktadırlar.
Türkmen
grupları çalışmalarını, stratejik programları, temelleri, ilkeleri Türkçülük
yolunda, çalışmaktadır, birleşmektedir ve faaliyetlerini sürdürmektedirler,
demokratik yollarını haklarını elde etmeye uğramaktadırlar, bunun biz
Türkmenlerde, hiçbir zaman iklim, köy, şehir, mezhep, Şii, Sünni ayrımı
olmamıştır. Hepsi birden Türkmen davasına hizmet, yardım etmektedirler. Tümü
birden genel olarak, bir politika izlemektedirler.
Ve
Irak’ın toprak bütünlüğünü, birliğini savunmaktadırlar.
Ve
Kerkük bir Türk şehri olarak Başkente Bağdat yoksa TÜRKMENELİ bölgesine
bağlanması kendi başına bir iklim olmasını tercih etmektedir ve katiyen hiçbir
zaman kuzey Irak, Kürt bölgesine bağlanmayacaktır canımızla, kanımızla buna
karşıyız.
Tüm
Türkmenler arasında, ister Şii, Suni grupları arasında, iş birliği ve tüm aktif
olmakla, davranış milli ruha sahip olmaktadırlar
Bizim
Türkmenler partilerini, teşkilat, örgütlerini, Şii, Sünni mezhep üzerine değil,
milli Türkçülük kimliği ile ilgili olarak, kurulmuşlardır, her kes kendi
kardeşine mezhebine bakmadan kardeşine yanaşmaktadır acımaktadır. Hiçbir zaman
ayrımcılık yapmamaktadır.
Ama
bu ayrımcılık tohumunu düşmanlar sokmaktadırlar, çünkü tarih boyun Türkmen bir
olarak beraber birlikte kardeşçesine yaşamaktadırlar, aralarında bugün KDP ve
KYP partileri Türkmenlere karşı dehada sert düşmanlık tutumu ortada
sergilenmektedirler.
Ara
sıra Türkmen şehri Kerkük ile ilgili, tavırlarını ortaya atmaktadırlar, öte
yandan, Mesut Barzani, Celal Talabani anlaşmazlık olmasıyla, Türkmenleri
azınlık olarak, Saddam rejimi gibi göstermektedirler. Ve Türkiye devletinin
Irak‘in ve Kürt bölgesine karşı, içişlerine girişimi vurgulamaktadır.
Ayrıca
Türkiye Türkmenlere destek verdiğini açıklamaktadırlar, Türkmenlerin Kerkük
konusunda, planlarından Türkmenlerin
hiçbir hak kazanmasınlar, her türlü yollara başvurmaktadırlar.
Kürtler
bu gün tam olarak İsrail, Amerika, İngiliz ve başka devletler tarafından
uşaklım bir durumda kendi çıkarları için kullanılmaktadır.
Ama
Türkmenler çok farklı çünkü Türkiye kendi ırklarından, soylarından,
dinlerinden, dillerinden kardeştiler, yabancı değildiler.
Kürtlerin,
Kürtleştirme politikası ve Irak yönetimleri Araplaştırma uzun yıllardan
başlayarak, Türkmenlerin özellikle Kerkük şehrine, binlerce Arapları, para ev
karşılığı Kerkük’e yerleştirmiştir.
Kürtler
bölgedeki petrol konusunda birleşerek, önemli bir ekonomi alanında, başarı
olacaklarını düşünmektedirler. Ve onların Kerkük değil, özellikle Kerkük petrol
gelecekte, elde edecekleri en önemli kaynak olduğunu gündeme getirmek üzere,
her türlü tehditlerde bulunmaktadırlar.
Bununla
Kürtler 9 Nisan 2003 tarihinde, Saddam rejimi düşmeden ve Amerika ile
ittifakları Irak’ı işgal etmeden, önce Kerkük’e Kürtleri göç etmeye çapa
göstermişlerdir.
ERBİL
bir Türkmen şehri olmasına rağmen, göç ettirme politikası Kürtler tarafından,
başlatarak bugün Türkmenler büyük millet olmalarına rağmen her türlü baskıya
işkenceye maruz kalmaktadırlar.
Ve
Saddam rejiminde sonra, Kerkük ve petrolü hedef alınmakla, Kürtler Kerkük’ün
demografik yapısını değiştirmekle, yıllar önceleri planlamışlardır ve Kerkük
her bir yönüne bayrakları ve Kürtçe tabaları asarak, Kürt dilinin birinci dil
olduğunu ve son günlerde, KYB Kerkük’te Kürt ailelerinden, söz ederek
700
000 binden fazla kürdü belgelerle, Kerkük Türkmen şehrine yerleştirmişlerdir.
Ayrıca
Kerkük’teki demografik düzeni değiştirmek amacıyla, SÜLEYMANİYE, DAHUK, ZAHO
ilçesinde doğum yapan, Kürt çocuklarını Kerkük’e kayıt etmişlerdir. Bunun
karşında ev maaşta bağlamışlardır.
Kuzey
Irak’ta 1992 yılında, başlayan iki Kürt partilerinin, savaşı ABD Kürt
gruplarını Washington anlaşması sonucu, bir araya getirmiştir. Ve hızlı olarak
yakınlaşma görülmüştür. KDP ile KYP arasında liderlik mücadelesi sürekli
çatışmalara neden olmuştur
KDP
İle KYP partileri arasında 7- 8 Eylül 2002 ‘de Kürt parlamentosunu Mesut
Barzani ve Celal Talabani birliğiyle, kurulmuştur.
Bu
iki Kürt sorumlusu Türkmenlere karşı, daha tutumları sert olarak, ve Kerkük
Türkmen şehrine karşı, hiç taviz vermeden, tavrı hiç değişmeden, tehditlerde
bulunmuştur.
Türkmenlerin
azınlık olduklarını göstermekle, ayrıca Türkiye’nin Kürtlerin içişlerine
karışmasın diye, defalarca vurgulamayarak, Türkmenlerin hiçbir haklar
kazanmasın diye, elinden geldiğini yapacaklarını söylemekle, hayali tehditle,
bu sözle Kürt devletinin gerçek olduğunu tamamlandığı ve bir Kürt ordusunun
kurulmasını demeçlerin de her kese yaymaya çalışmışlardır.
O
günden beri Amerika ve Müttefik güçleri, Irak’lı işgal edilmesiyle, Kerkük ve
diğer Türkmen bölgelere giren Kürt Peşmergeleri, Kerkük’ün ve Türkmen köy
ilçelerinin, Kürtlerin yerleri, topraklarının Kürtlerin bir parçası olduğunu
Dile getirmektedirler.
Kürtler
partilerinin aralarında iş birliğiyle, Irak Cumhuriyetini işgal eden, ABD ve
müttefik güçlerin sonucu, Bush’un
Kürtler federasyon, Kürtlere destek vermesiyle, Kürtler sevinerek,
coşmuşlardır.
Bu
nedenle Kerkük ve Musul konusu öne çıkmıştır, TELAFER, Musul’u Amerika’nın
yardımıyla, işgal ederek, yüzlerce Türkmenleri öldürerek, yaralamışlardır, Musul’un birçok ilçe, köylerinin Kürt
olduğunu öne sürmektedirler.
Artık
Kürtler iyice akıllarına almalıdırlar, sokmalıdırlar Musul, Kerkük, ERBİL,
DİYALA öteki yerler ilçe bucakları, köyleri, toprakları tarihle, coğrafiye
ayrıca sosyal, Kültürel bakımdan bir Türkmen olarak ve Türkmen kalacaktır,
hayâlı boş kafalarıyla, Kürtlerin Kürt devleti, gerçek olmadığı belli, her
türlü açıklamalarda rağmen bir gün yakında sonları gelecektir.
Ne
kadar Mesut, Celal Kerkük, Musul,
TELAFER demografik yapıyı değiştirmeye kalkarsa da ve Kürtleri Kerkük
Türk şehrine göce teşvik etsellerde, yine boş hayalle, engellerle
karşılanacaklar, ikinci körfez savaşından sonra, Kürt grup partileri çalışarak,
Türkmen şehri EERBİ’İ kontrolüne geçirmekle, 1991 yılından Kürtleşme politikası
başlatan, ERBİL’İN Kürtler demografik yapı değiştirmekle, sonuçta Kürt varlığı
ERBİL’DE, yokluğa uğramıştır.
ERBİL
Türkmen kendileri kayıp etmeden, dillerine tarih Kültürlerine, bağlı
kalmışlardır, Türkçe eğitim okullarına candan, kandan bağlı olarak, güzel
kitap, gazete, dergileri ortalıkta görünerek, tüm hainlere lanet okuyarak,
kendilerini dilleri canlarından fazla savunmaya başlamışlardır.
Irak’ın
yeni yapılmasında, Türkmen şehri Kerkük’ün, çok önemli olarak Türkmenler hiçbir
zaman Kürt bölgesine karşı olmakla, Kürt federasyonu Irak anayasasına aykırı
olarak, Irak’ın coğrafi federasyonunu, artık Kerkük şehri Irak’taki Kürt
gruplarına, yerel yönetimlerine bağlı olmayacaktır.
Kerkük’ün
her bir yeri, toprağı taşı Türkmen olmakla, hiçbir bölgeye bağlanmayacaktır.
Kerkük
konusu doğru yasal olarak ve BM denetimi altında, genel bir sayım yapılırsa ve
Kerkük şehrine yerleşen Kürtler, Araplar çıkarılsa o zaman belirlenecektir.
Bu
sayımı Kürtler istemiyorlar.
Yasal
ve Avrupa, BM katılımıyla olan sayıma karşı durmak, 1968 yılında Kerkük yapısın
gözden geçirirsek, idari sınırları dışında kalan KİFRİ, TUZHURMAT, Kerkük
sınırları içine girmesi, çünkü bu ilçeler, köylerin Türkmen ağırlığıdır.
KİFRİ,
TUZHURMATU son günlerde, Kürtler göç etmişlerdir. Ne kadar Kürtler bu ilçelerin
demografik yapısına değişmeye kalkarsalar da, bu Türkmen ilçelerimiz nüfusunun
yoğunluğu çoğunluğunu tümü Türkmen teşkil etmektedir.
Türkmen
Kerkük şehrine yüz binlerce Kürtlerin, akın göç etmesine rağmen, şehir her bir
yönden, Türkmen şehri olarak, Türkmen yoğunluğudur, ne kadar da Kerkük şehrine
yerleşen, Kürt Peşmergeleri bir bölüm daireler de ellerinde Amerika’nın
baskısı, desteği ile ortaya çıkarmakla geçirmişlerdir.
Bugün
Amerika her türlü Kürtlere, yakınlık gösterseler bile, gün gelir haksızlığa son
verilecektir. Zorla alınan tüm yerler, topraklar Türkmen milletine dönecektir.
Çünkü Kerkük’ün tek sahibi Türkmenlerdir.
Bugün
TELAFER Türkmen şehrinde, yapılmakta olan Kürtleşme politikası, hiçbir zaman
onları yok etmeyecektir. Sonsuza tek TELAFER Türkmenleri kendilerin
kuruyacaklardır.
Türkmen
milleti tarihten önce, Irak’ın önemli aslı unsurudur, uygarlığını geçmişini,
elleriyle kurarak, parlak Irak’ın uzun bir tarihleri, kültürü, edebiyat
yapıları göz önünde yıllar boyu kormuş olduğu devletler, İmparatorlar,
Atabeyler, bugün çok haksızlığa uğramaktadırlar bu nedenle BM ve Avrupa’nın
gözetimi, denetimi altında, bir doğru sayım yapılırsa, Irak’ta Türkmenler aslı
unsur olmakla, sayıları hiçbir zaman Arap, Kürtlerden az olmayacaktır. Kürt’le
eşit, yoksa Kürtlerden daha fazla, olacakları belgelerle belli olacaktır.
Türkmenler
eskiden örgütlenerek, teşkilatlanmaya başlamışlardır. Eskiden ve bugünkü Irak
yönetimleri tarafından, Türkmenleri tüm siyasi faaliyetleri yasaklanmasına rağmen,
gizli olarak, Türkmen örgütleri mücadelesi sürdürmekle, atılgan, temiz, yiğit
onurlu, töreli erlerini gençlerini milli davalarından dolayı şehit
vermişlerdir.
Uzun
yıllardan politikaya başlayan Türkmenler, Irak’ın toprak bütünlüğünü savunan
Türkmenler ve Irak’ın gelecek konusu düşünmekle, çok önemli projeleri
önermiştir.
Bunlardan
18 eyalet sistemiyle ve
4
lük federasyonu projesi bu coğrafi, bir federal yapı sayılmaktadır.
3/
5 milyondan fazla olan Türkmenler, nüfus yapılarına potansiyellerine, yakın
uygun olmakla, projeler gençlerine, erlerine tüm halk kesimine, milli
milliyetçilik, Türkçülük, mücadelecilik, teşkilatçılık, örgütleme sistemi,
projeleri üretmek sırasıdır.
Artık
bu gibi sistem, yeni politika projeleri, o zaman milletimize avantajlar sağlaya
bilir. Türkmen Sünni, Şii, Köycülük, İklimcilik, Büyüklük, Liderlik peşinde
olmadan kendi çıkarını bir yana bırakarak birçok arzu isteğinden vazgeçmeli,
birlik, beraberlik yaratmaları, bir arada çalışmalı, teşkilatlanma,
örgütlemeyle, silaha sarılıp mücadeleleri sürdürmek, bölgede yaşayan
Kürtlerinde, hâkimiyetleri azalacaktır.
Ve
Türkmenlerde sağlam dengesin kurarak, üçüncü değil, ikinci millet seviyesine,
varacaklarına hızlı olarak yorulmalı, çalışmalıdırlar.
Artık
Türkmenler, bir çatı altında birleşmeleri ile kendilerini göstermekle,
projelerini çalışarak, yorularak uygulamasını ortaya atmalı.
Türkmenlerin
DAHUK, ZAHO, SÜLEYMENİYE, EERBİL, DİYALA, VASİT, BAĞDAT, MUSUL’DA bir çok
yerlerde yoğun olmaları gündeme yetirmekle, varlıklarını ortaya
sinirlendirmekle yansıtmalıyız.
Türkmenler
çoğunlukta olduğu, Musul, TELAFER’İN, Kürt, Arapların egemenliği hâkimiyeti
altından kurdurmak, Telaferin bir il statüsü olması, 18 eyalet projesini
uygulamakla Kerkük Türkmen şehrinin Türkmenlerin hâkimiyetine dönmesini
sağlamak, çünkü Kerkük’te doğru bir sayım veya seçim BM İnsan hakları gözetimi,
denetimi altında yapılırsa, Türkmenlerin çoğunluğu olduğunu gerçeği belli
olacaktır.
Artık
Kürtlerin Kerkük’te Kürtleştirme politikasına karşı çıkarak, Hayallarında yerleşen
politikayı değiştirmek gerekmektedir.
Kürtler
birçok Türkmen bölgelerini kendilerine katmak isteyerek ve Irak’ın yapımında
Kürt grupları son beklentileri, erekleri bağımsız bir Kürt devleti kurmaya
çalışmaktadırlar.
Ve
Kürtlerin politikası Irak hükümeti merkezi otoriteden uzak olarak, bir Kürt
devleti peşindedirler, bunun yanında, Kürtler üzerinde durmuş oldukları en
önemli doğal kaynak Kerkük petrolünün Kürt idaresine katılmasıdır.
18
Eyalet coğrafi federal sistem, Türkmen davasına daha fazla hizmet edecektir,
aynı zamanda Türkmen milletinin haklarını garanti altına almaktır.
9
Nisan Saddam Hüseyin tutuklanarak, BAAS rejimi düştükten sonra, Şiiler yeni
Irak’ın yapılmasında, Kürtlerin iyi ilişkilerde olmakla, birlikte
çalışmaktadırlar.
Şiilerin
tek amacı, Irak’ın nüfus çoğunluğuna
sahip olmaktır, seçimlerde ağırlıklarını bırakmışlardı.
Ayrıca
Irak’ın üzerinde, tüm Şiileriyle birlikte, bir Şii iktidarı kurmaya çalışarak,
tüm arzularını gerçekleştirmişlerdir.
ve
tutumları ortaya koyulmuştur.
ABD
Kerkük politikasında, Kürtlere önem vererek, Irak Operasyondan öncesi, Irak
muhalefeti toplantısı 15 Aralık 2002 de Londra da yapılarak, Kerkük haklarında
kararlar alınmıştır.
Saddam
rejiminden sonra, Irak muhalefet liderlerin George w. Bush ve temsilcisi Zalmay
Halil Zad ile görüşmüştür ve temel hedef olarak Kerkük olduğunu
gerçekleşmiştir.
ABD
ile Kürt grupları arasında, olan bu oyunun farkına varan Türkiye Cumhuriyeti,
Kerkük’ün geleceği ile ilgili Türkiye ABD üzerinde baskısı artarak, sonuçta
Ankara 19 Mart 2003 tarihinde ABD Türkiye, ITC, KDP ve KYP arasında toplantı
yapılmıştır, toplantı sonucu Türkiye Kerkük ile ilgili olarak önemli kararlar
almıştır bunlardan:
1-Kürt
Peşmergeleri Kerkük ve Musul şehrine girmeleri yasaklanmak gerekmektedir.
2- Kerkük’ün demografik yapısını değiştirmemeli,
Kürtler.
Kürtler
alınan kararlara karşı, saygı göstermeden yoğun bir şekilde baskı yaparak,
Kerkük şehrine girmişlerdir, bunun yanında Kerkük’ün demografisini değiştirmeye
başlayarak, yüz binlerce Türkiye, Suriye, İran Kürtlerini PKK’yı Kerkük’e
yerleştirmişlerdir.
Ayrıca
Irak’ın başkenti Bağdat seçimlerde çoğunluk sahta oyunlarla, 30 Ocak 2005
kırmızıçizgileri ihlal ederek, sahtelik yaparak kazanmışlardır.
ABD
Kürtlerin politikasına karşı durmadan, onları desteklemiştir
Ve
Kerkük’te Kürtlerin akınlarına, saldırılarına ilişkin göstergeler görünmüştür.
Ayrıca
Kerkük’te oluşturulan şehir meclisinde hâkimiyet Kürtlere verilerek, Ve
çoğunlukta meclis Kürtlerden oluşmuştur, ABD Kerkük konusundaki politikası
Kürtlerin çıkarlarına olmuştur.
Ve
Kerkük’ün dengeleri de değişmiştir.
Çünkü
Kürtler seçimlerde çok sahtelik yaparak, sandıkları ortadan kaldırmakla,
DİYALA, MUSUL, ERBİL, TELAFER ve birçok yerlerde seçim TÜRKMENELİNDE
yapılmadan, kendilerini yoğunluk göstermişlerdir.
Her
zaman olduğu gibi Türkmenler, Irak’ın toprak bütünlüğünü savunarak tavırlarını
ortaya koymuşlardır.
Ama
öteki milletir ise tam olarak Irak’ı bölmeye kalkmaktadır.
Türkmenler
büyük roller oynamaları için, hazırlıklı olarak, harekete başlamakla, gereken
hakların kazanmak amacıyla, milli mücadele davalarına sarılmakla, seslerini
uluslar arası, tüm dünya ülkelerine bölgesel alanlara duyurmalı ve bu uğurda
her türlü özveriliğe doğru çalışmakla, yorulmaya atılmalıdırlar.
Irak
devletinin kuruluşundan bu güne kadar, Kürtler büyük bir sorun olarak
büyümektedir.
Kürtler
eskiden günümüze bölgeye hâkim olmak isteyerek, Kerkük Türkmen kimliğini kendi
yararlarına kullanmaktadır. Ve petrolün bulunmasından bu yana, Kürtlerin
Kerkük’ü istemeleri dehada artmıştır.
Kerkük’ün
önde gelen Türkmen unsuru, her türlü baskı, işkence akına uğramıştır, binlerce
yıllardan beri, Kerkük Irak Türkmen elinde yaşayan ve kendi toprakları olan
yerler, bu topraklar büyük haksızlığa uğrayan, sahipsiz kalan, Türkmenler
kanlarıyla, canlarıyla haklarını savunmaktadırlar.
Türkmen
milleti, 1920 yıllarından milli haklarını kazanmak amacıyla, mücadele eden
Türkmenler bugünkü durumlarına bakılırsa, her hangi bir kazanç olmamıştır.
Irak
devleti kurulması, İngiliz politikası sonucu, Irak Türk topraklarından, Musul
vilayeti, Kerkük, Musul, ERBİL, Süleymaniye koparılmıştır.
Türkmen
şehri Kerkük, Arap yönetimine bırakılmıştır.
Bugünde
Kerkük ABD ve İngilizlerin politikası sonucu, Kerkük Kürtlere bırakılmasına
planlar çizmektedirler.
Artık
Türkmenler Irak’ın yeni yapılmasında, haklarını savunarak, seslerini her bir
yana duyurmakla, bugüne kadar haklarını barışçı bir yolla, politikasını
izlemektedir.
,Türkmenlerin
milli davası ve Türkçülük politikası,
sürerek Kerkük ve tüm TÜRKMENELİ yerleri, toprakları ellerine yakın bir süreçte
dönerek, önceden kurmuş oldukları, büyük devletlerinin idari, siyasi, kültürel,
tarihsel varlıklarını mutlu, umutlu günleri yaşayarak, mücadelelerini varlı
güce sahip olmakla büyük Türk dünyasıyla, anavatanları Türkiye ile
sürdüreceklerdir, Haklarını al kanlarıyla kanıtlanarak, birbirlerine sarılarak,
birleşerek almalıdırlar.
No comments:
Post a Comment