Yazan: Sadun Köprülü
Acı baskılarla, Asimilasyon politikasıyla
yaşamakta olan Türk
Dünyasında Kardeşlerimiz, Soydaşlarımız
bugün olduğu gibi eskiden
yüzlerce katliam, soykırım acısıyla yüz
binlerce Türkler öldürülerek,
şehit olmuşlardır,
Yerlerinden, topraklarından uzaklaşarak,
sürgün olarak, göçe zorlanmışlardır.
Düşmanlar binlerce kadın, çocuk, yaşlıları
her türlü işkenceyle,
baskıyla öldürerek, yaşamlarını kayıp
etmişlerdir,
Açlıktan, hastalıktan dolayı öldürülmüştür.
Türkler dünyada ilk millet olarak her bir
dönemde dünyanın her yerinde
Rusların, Çinlerin, Sırpların, Amerika,
İngilizlerin, Bulgarların,
Rumların, Ermenilerin, Yunanların,
Farsların, Arapların katliamına,
soykırımına maruz kalarak,
Önde gelen yüz binlerce insanlarını Türk
olduklarından dolayı
katliamda şehit vermişler.
yerinde, bölgesinde gözü olarak baskı
zoruyla Türkleri göçe,
uzaklaştırmaya her türlü sindirme
politikasını uygulamıştır.
Amerika 100 Milyon Kızılderili Türkünü,
Çinler yüz binlerce, Uygur,
Doğu Türkistan Türkünü, Ruslar milyonlarca
Azerbaycan, Kırım,
Türkmenistan, Kırım, Tatar, Özbek Kafkas, Gagavuz, Ahıska Türküne
soykırım, katliamla Sürgün ederek öldürmüştür.,
Sırplar
Kosova, Bosna Türkünü, Emriler
yüz binlerce Türkiye, Azerbaycan, Karabağ,
Hocalı, Bakü, Irak Türkünü,
İngilizler 1920 Telafer Kaçakaç katliamını,
1944, 1924 Kerkük Katliamı
düzenlemişlerdir.
İran Farslar yüz binlerce Tebriz, Erdebil,
Urumya, Türkmen Sahra,
Tahran Horasan, Kaşgar, Zincan, Hazar
Türkünü,
Romlar Yunanılar Kıbrıs, Lefkoşa, Yeşil Ada
Türkünü
Araplar ve Kürtler, komünistler, Irak
Kerkük Katliamı 14 Temmuz 1959,
Telafer Katiamı 2004- 2007,
Erbil Katliamı 31 Ağustos 1996
Altunköprü Katliamı 28 Mart şehit
etmişlerdir.
Suriye yüz binlerce Lazikiya, Helab, Colan,
Hama, Hamıs Türkünü,
Filistin, Lübnan, Cezayir, Mısır Türkünü her
türlü baskı, işkenceyle
şehit ederek topraklarına el koyarak
Türkleri kendi ana yurtlarında
sürgüne göndererek yok etmeye her yolu
deneyerek, her yönüyle acı,
çile, ölüm dolu soykırım politikasını
uygulatarak sürdürmüşlerdir.
Balkan Ülkeleri yaşanan en çok bu acıların kaynağı olarak
güzel bir ülkeden veremeye dönmüştür.
Balkan Ülkeleri
Dağlık yer bilinerek, Karadeniz ile
Adriyatik denizi
Arasında dağlık ve engebeli alanlar
kapsamaktadır.
Eski Yugoslavya'nın parçalanması ile
kurulan Slovenya, Bosna-Hersek,
Sırbistan, Karadağ, Hırvatistan,
Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Romanya,
Türkiye,
Makedonya
Yunanistan ve
Bulgaristan’ı içermektedir.
Balkanlarda ülkelerinizde Alp dağları ile
Dinar, Pindus, Balkan, Rodop ve Karpat
dağlarının çoğunlu bölgeyi almaktadır.
Balkan Devletlerinin Dağlarını ormanlar
kaplamakla ormanlarında
ovalar ve geniş akarsu vadileri
bulunmasıyla buralarda önemli tarım alanları yapılmakla
Ülkelerde tarım önde gelen insanların geçim
kaynakları tarım ürünleri; tahıl
Buğday, mısır, tütün,
Ayçiçeği, üzüm ile çeşitli sebze ve
meyvelerdir. Hayvancılık
Gelişmiş durumdadır
Öte yandan sanayi ilerlemiştir.
Balkan ülkelerinin çoğu, 14. yüzyıldan 20.
yüzyıl başlarına kadar
Osmanlı Devleti'nin yönetiminde uzun yıllar
kalarak, Osmanlılar, bu
Ülkelere her türlü yatırımda bulunarak
cami, yol, çeşme, köprü ve okullar gibi birçok eser inşa
Ederek izleri kalmaktadır.
Balkanlarda, çok sayıda etnik grubunun
olduğu bir bölgedir.
Buralarda
Türkler, Slavlar, Bulgarlar, Sırplar,
Hırvatlar, Boşnaklar,
Arnavutlar, Yunanlılar yaşarlar.
Dinleri Müslüman Hıristiyan olanlar yaşamaktadırlar.
Türk Osmanlı İmparatorluğun çoğunluk
Türklerin yaşadıkları Balkan
topraklarından çekilişiyle arkada bırakmış
olduğu milyonlarca Müslüman
Türkler sahipsiz, kimsesiz, çaresiz Türk
düşmanı olan aşırı komünist
kıyıcı dikta rejimlerin
Baskı, işkencesi katliamı, soykırımı
altında kalmıştır.
14. yüzyılın yarısında Anadolu'ya baskı,
soykırım, işkence nedeniyle
çok sayıda Türkler Balkanlar'dan
Göçler gerçekleştirerek 19. yüzyılda
Osmanlı Devleti'nin birçok dünya,
Arap devletlerini, bölgeyi adalet, hoşgörü,
kardeşlik eşitlik,
felsefesi ile yöneltmiş olduğu için Osmanlı
devletine birçok milletler
İmparatorluğuna sıkınayı, barınmayı göz
alarak yerleşmiştir.
Balkanlarda yalnız başına kalan Türkler
etnik kimliklerden dolayı
düşmanlar tarafından yok etme, sinsi,
temizleme politikasına uğrayarak
devletler arasına çıkan savaşların ve
trajedim olayların, dikta
rejimlerinin kurbanı olmuşlardır ve çok
sayıda Türkler vatanlarından,
topraklarında uzak ülkelere trenler
Türklerle taşarak Sibirya gibi
ölüm yolcuğuna bırakılarak, boz karlar,
Soğuktan
Canlarını kayıp etmişlerdir.
Türklerin kendi toprakları olan Balkanlarda
uzun tarihlerden beri
yaşayan Türk soydaşlarımıza yönelik
katliamlar, soykırımlar, acı
işkence baskılar her yönüyle sürerek, ölüme
bırakılan Türkler artık
yok olmaya doğru acı hayatlarını, göz göre,
göre vahşi Avrupa'nın
karşısında sessiz kalarak yok olmaya
gidiyorlar.
Evet, Türk kardeşlerimiz, soydaşlarımız
Balkan Savaşları 93 savaşında
Türkler öldürülüyorlar, şehit oluyorlar ve
daha acısı 1992-1995
yıllarında Bosna'da yaşanan katliam,
soykırım başta olarak binlerce
insanlar Müslüman Türk olduklarından dolayı
öldürmüştür.
Soğuk Savaşlar dönemi ve sonrasında acılar
artarak her Türk kendisini
güvenceye alınmadan gecenin son saatlerinde
ve gündüzün başlangıcıyla
ölüm karşılamaktaydı düşman her an Türkleri
yok etmeye, ortadan
kaldırmaya soykırıma doğru planlarını
çizmekteydi, yönetmekteydi kendi
toprakları olan Bulgaristan ve Yunanistan
Türkleri acı, baskılı,
çileli günleri bitmeden her Türk'e yönelik
sistematik asimilasyon
politikalar sürmekteydi.
1999 yılında
Yugoslavya’daki Sırplar, Kosova'da yaşayan
Türklere karşı katliam düzenlemekle Türkleri, öldürerek
Kosova'da yönetim ele almak isteyerek
NATO devreye girmesiyle
Sırpların Kosova'dan
Çekilmeye başladılar Kosova Türkleri bir
bölüm haklarına kavuşmalarına rağmen yene acıları vermiş oldukları şehit
kardeşlerini unutmadılar.
Ahıska Türkleri uzun yıllar Ruslarının acı
baskı, soykırım, katliamına maruz kalarak dikta rejini tarafından binlerce Ahıskalı
Türklerinin çocukları, kadınları, gençler, yaşlıları öldürülerek, Vatansız
yaşayan Ahıska Türkleri sürgün olarak kimsesiz, sahipsiz 9 devlette acı
durumları sürdürerek yaşamaktadırlar,
Bu acı asimilasyon baskılar 1877-78
Osmanlılar, Ruslar arasındaki
Savaşlarla, Balkan Savaşları doğrultusunda
çok tehlikeli acılı günler,
ölüm korkusunu Bosna Hersek Türkleri
Müslümanları Yaşayarak, yüz
binlerce suçsuz yere dünyanın BM, İnsan
Hakları Örgütünün, Af Örgütü,
Avrupa devletlerinin gözü önünde
öldürülmekteydi.
1877-78 Osmanlı ile Ruslar Savaşı söylenen,
93 savaşı tam olarak etnik
Irklara karşı sinsi, yok Etme politikası
korkunç, dünyanın sonu geldi
diye yok olma Savaşta söylenmekteydi.
1877- 1878 Osmanlı-Rus Savaşında
1.253.500 Türk Müslüman insani göçmen
olarak yurdundan, toprağından
ayrı kalma durumunda yaşamaktaydı.
İnsanların canları yok olarak, bu
savaşlarda göç edenlerinin sayıları
birçok kaynaklara göre 1 milyonun üstünde
olmaktaydı,
93 savaşında bizler için en acı taraf ise
bu korkunç savaşta 260.000
Türk kardeşlerimizin şehit olması,
öldürülmesidir, ayrıca çok üzücü,
acılı olarak çok sayıda uzaklaştırma,
sürgün olan kardeşlerimiz
soğuktan ve açlıktan, hastalıktan
ölmesidir.
Ayrıca 93 savaşında Türk Balkanlar
topraklarında önemli birçok Türk,
İslam kültür yapıtları, anıtları, eserleri
bina, camiler sanat
eserleri kalıntıları tahribata uğrayarak,
yıkılarak yok olmuştur.
Türklerinin Balkan Devletlerinde çoğunluk
olmalarına rağmen düşmanının
acımasız sinsi politikasıyla
93 savaşında ne yazık ki azınlık konumuna düşmüşlerdir yerlerine,
topraklarına, yurtlarına el koyunmuş duruma
gelmiştir.
1912-1913 yıllarında
Balkan Savaşlarının başlamasıyla tüm
düşmanlar bir araya gelerek
Osmanlı Türk devletine karşı Bağımsız 5
Balkan devletlerinden olan
Bulgaristan, Karadağ, Sırbistan, Romanya ve
Yunanistan aralarında
birleşerek Osmanlı Devleti'ne savaş
açmışlardır.
Bu Balkan Savaşında Osmanlı Devleti 93
savaşı ile birlikte çok sayıda
soydaşlarımızı şehit vererek, milli
topraklarımız ağır saldırılar
sonucu Ruslar, Bulgaristan, Yunanistan
düşmanların toprağına
katılmıştır.
Bu korkunç savaşta düşmanlar Türklere karşı
saldırılarını
yoğunlaştırarak Bulgar ordusu kıyıcı
Çeteleri Balkanlarda
topraklarında yaşayan Türklere ve
Müslümanlara saldırarak, birçok
yerde soykırımlar, katliamlar
uygulamışlardır.
Bu acı durumdan, katliamdan çok Türkler
Müslümanlar göç ederek, kendi
yerlerini, yurtlarını, evlerini
bırakmışlardır.
Balkan Savaşları tüm hızıyla sürerek bu
dönemlerde soykırım katliamlar
gerçekleşerek, 500.000 Müslüman Türkler
Bulgarlar, Sırplar, Yunanlılar
tarafından öldürülerek, şehit edilmiştir.
Aynı durum Balkan Savaşlarından sonrası
1912-1920 yıllarında 413.000
Türk Türkiye'ye göç ederek yaşamış
oldukları işkence, acıları,
Türklerinin vahşice öldürülmesi yaşamış
oldukları üzüncü, çileleri
önemli trajedinin anları gönül yakıcı,
kadınlarının, çocukların,
yaşlıların iniltisini, ağlayışını gözler
önünde ibret verici anları
sergilemektedir.
1992-1995 yıllarında daha acı durum,
soykırım, katliam, üzüntüler,
çileler Bulgaristan, Yunanistan, Doğu
Türkistan'da olduğu kadar
Balkanlarda Türk ve Müslümanlar Bosna'da
kendi topraklarında
Yaşamaktaydılar.
Türklere, Müslümanlara karşı toplu
katliamlar
başlatılmıştır.
Sevinç, mutluluk içinde bağımsızlığını
dünyaya bildiren Bosna Hersek,
düşman Sırplar tarafından kanlı bir iç
savaşı başlatılmıştır.
Bosnalı Sırpların Türklere Müslümanlara ve
Hırvatlara karşı saldırlar
katliamlar düzenleyerek 200.000 insan
suçsuz, günahsız yere
öldürülmüştür, her türlü işkence yapılarak,
Ayrıca yüz binlerce
Müslüman Türkler Bosnalılar göçmen durumuna
geçmiştir ve ülkelerini
bırakmışlardır.
İşkenceler katliamlar sonucu
Srebrenitsa'da 8.000 Bosnalı Türk
Müslümanlar Sırpların ordusu
tarafından topluca öldürülmüştür.
Bosna Hersek’te yaşanan bu iç savaş, Dünya
Savaşının hatırlatarak
Avrupa'da en büyük soykırım yaşanarak
Türkler Müslümanlar zorla
Sırplar eliyle öldürülmüştür.
Artık buna savaş söylemeden yanı başında
düşmanlar tarafından uzun
yıllardan planlanan ve gerçekleşen büyük
bir soykırımdır bu acı
duruma, ölüm kokusunu seyir eden Batı
Avrupa Bosna'da olan soykırım
gündem olmalıdır cezalar buna neden
olanlara doğrudan verilmelidir.
Balkanlar'da uzun yıllar yaşanan acı
olaylar, soykırım katliamlar Türk
ve Müslümanlar çok sayıda insanları kayıp
ederek Türk nüfusuna daha
fazla etkisi olmuştur. Çünkü bu büyük
kıyımları çoğunluk ölenler hep
Türkler olmuştur
Ve bu nedenle Türklere yönelik değişik
yönlerde şiddet ve baskı,
saldırılar, korkutma, soykırım süreci
uygulanmıştır ve yeniden
uygulama birçok Türk düşmanları Ermeniler
gibi soykırımını Karabağ ,
Hocalı, Bakü Nahçivan Azerbaycan
topraklarını işgal ederek baskısını
sürdürmektedir.
Türklere karşı her Türk topraklarında
baskılar, soykırım politikası,
işkence acılar her yönüyle
Sürmek üzere
Bulgaristan, Batı Trakya'daki Türklerin
durumu başka ülkelerden hiçte
farklı değildir her Türk dünyasında olduğu
gibi buralarda da her türlü
baskılara Maruz kalarak Türkler her türlü
ana yasal, kültürel,
insanlık haklarından yoksun olarak
Katliamlar, acı, işkenceler Bulgaristan ve
Batı Trakya'da Türklere
yönelik sistematik açıda baskı,
asimilasyon, sindirme politikaları
kapsamlı olarak yürütülmektedir.
Bu yönden acıların, baskıların devam
etmesiyle Türklerin göçleri bu
ülkelerden anavatan Türkiye'ye kurtuluş,
yaşam mücadelesi sonucu
zorluklarla artmaktadır.
Ayni durum Türklere karşı Yugoslavya'dan
Türklerin göçleri imzalanan
Yugoslavya ile Serbest Göç Antlaşması
gereği ile 1953-1967
tarihlerinde 175.392 Türk milli siyasi,
ırk, Dil, dini sosyal,
ekonomik nedenlerden dolayı Türkiye'ye
yerleşmişlerdir.
Bulgaristan devletinin kendi Türk
topraklarında yaşayan Türklere karşı
Bulgar Devleti her dönemde, acı baskısı
sonsuz asimilasyon
politikaları artarak Türkler Dillerinden,
Dinlerinden dolayı
öldürülmektedirler çoğunluk olarak
Bulgaristan Türkleri azınlık duruma
konularak göç ettirmeye kendi yerlerinden,
topraklarından değişik
bölgelere gönderilmektedirler.
1951 yılından başlayan Türk göçleri
Moskova Sofya'nın izlemiş olduğu baskılı
politikasıyla 154.000 Türk
Bulgaristan Türkiye'ye zorla, baskı
nedeniyle göç ettirilmiştir.
Bulgaristan yönetiminin Türklere karşı
asimilasyon politikasının
artması en önemli nedenler biri Türklerinin
diğer Balkan Türklerinin
nüfus daha fazla görünmesi Bulgaristan'ın
demografik dengelerinin
bozmakla tehdit etmesi nedeniyle
Türklerinin nüfusunun az göstermesi
için her bir yolu denemektedirler.
En çok Bulgaristan'ın komünist dönemlerinde
Türkleri Türkiye'ye göç
ettirmek için Bulgaristan'ın temel politika
olarak 1968 yılında
imzalanan Göç Antlaşması'yla 130.000
Bulgaristan Türkü 1978 yılına
kadar Türkiye'ye göç ettirilmiştir.
Bulgaristan rejimi bununla yetinmeyerek
Kendi topraklarında yaşayan Türkleri etnik
kimliklerini yok etmek,
kaldırmaya yönelik her türlü acımasız
baskılar politikalar uygulamaya
başlamıştır.
1972-1974 tarihlerinde Türk Pomakların,
1981'de ise Romanların ana
dillerinde bırakmış oldukları adlarını
baskıyla, zorla değiştirerek
1984 yılından tam olarak bu politika
Türklere karşı uygulamıştır.
Bulgaristan Türkleri değişik dönemlerde her
zaman tehlikeli, baskılı
anlar, karanlık günlerini yaşayarak
Bulgaristan Dikta rejimi Türkleri
azınlık göstererek sistematik olarak baskı,
ölüm kalım politikasına
maruz kalarak Türklerin adları zorlukla
Bulgarcaya değiştirilmiş,
İslam dininin görevler yasaklanarak, her
türlü din ibadet
engellenmiştir komünizm diye camilerin
kapılarına kapatılarak, kilit
vurulmuştur.
Ekonomik bakımından Türklerin yoğun
yaşadıkları bölgelerde yerlerde
yatırım, ticaret yapılması
yasaklanarak, Türkçe konuşmalar
kaldırılarak konuşanlar para cezasına
çarptırılmıştır okullarda Türkçe
eğitim yasaklanarak kaldırılmıştır. Bu
uygulamalara karşı duranlara
karşı her türlü baskı işkence yapılarak
Belene'de bulunan hapishane
götürerek toplama, yok etme kampına gönderilerek
işkence altında
öldürülürlerdir.
Bulgaristan yönetimi Bulgaristan Türklerine
karşı asimilasyon
politikçi değişmeden yine Irk Ayrımı
sürmektedir, birçok Medeni ve
Siyasi, eğitim, Ekonomik Sosyal, Kültürel
hakları bulunmamaktadır
İnsan Hakların Evrensel Beyannamesi ve
Helsinki'nin birçok
antlaşmasını da çiğneyerek yerine
getirmemektedir..
Türklere İnsan Haklarını, Anayasal, eğitim,
yayın, basın haklarını
uygulamamanın yanında 1989 yılında 350.000
Bulgaristan Türkünü
Türkiye'ye göç ettirmiştir. Buda günümüze
kadar gerçekleşen en büyük
göç hareketi sayıla bilinmektedir.
Batı Avrupa, Balkanlarda sinsi Asimilasyon
politikası, tüm yönüyle
hareketlenerek Avrupa'da, Türk bölge,
topraklarında insanların değeri
olmadan birçok haklardan yoksun kalmaktadırlar.
Ve Türklere karşı olayları İngilizler,
Ruslar tarafından
Kışkırtmalar sürerek, Ermenilerin,
Teröristlerin kanlı eylemleri
birçok ülkede görünmektedir.
Bu son dönemde Bulgaristan Türkleri
kendileri nasıl olursa da
toparlayarak, demokratik yollarla kısıtlı
olarak Partileşme haklarını
elde etmeye çalışmaktadırlar.
Bulgaristan Türklerine Komünist döneminden
iyi olsa bile birçok
sorunlar yaşanmaktadır.
Bulgaristan Anayasası'nın 36/2. maddesinde
Türklere haklar tadılmasına
rağmen bir millet ve bir Bulgar Vatandaşı
olarak Anadillerinde birçok
haklardan, etnik kimlikleri yok durumuna
düşmektedir.
Son yıllarda Bulgaristan Anayasasında
Türklere ana dillerinde
okumaları, Türkçe Eğitim: yapmaları 1999
yılında kabul edilen bir
yasa olmasına rağmen tam olarak yerine
getirilmemektedir.
Türkçe ders vermek, okumak için Türkçe
kitaplar basılmasında devlet
çok sıkıntılar yaratmaktadır.
Eğitim yanında Türkçe Yayın basın, Türkçe
TV ve radyo programlar yok
sayılmaktadır,
Bulgar Devleti günlük olarak yayın
Organlarını yasaklayarak Yalnız birkaç
dakika yayınlanan Türkçe TV'nin
devlet kaldırmaya uğraşıyorlar.
Bulgaristan Türklerinin başka bir önemli
sorunlar ise Ekonomik
alanında Türk nüfusun yoğun olduğu
kentlerde, bölgelerde yatırımların
yasaklanması, nedeniyle Türklerinin arasında işsizlik
oranının
artmaktadır.
Bulgaristan Türkleri Ekonomikten sonra
devlet kademelerinde dairelerde
görev almak genel olarak siyasette
yeterince temsil etmek, kamu
personeli olmak birçok engeller ile
karşılaşıl anarak,
Ayrıca orduya katılmak subay ve önemli
görevlerde bulunmak Türklere
karşı hiçbir fırsat tanınmamaktadır.
Bulgaristan yönetimi Türklerin Müslüman
omlarına karşı birçok Dini
ayinlerini, camilerde Din derslerini,
Türkçe konuşmalara sert çıkarak
Dini Sorunlar yaratmaktadır. Türkçe
Müslüman din adamı, öğretmen
atanmak
konusunda da kendisini göstermektedir.baskılar yaranmaktadır.
Ayrıca Türk-İslam kültür miraslarına,
camilere, Türk Osmanlı
yapıtlarına, izlerine eserlerine provakatif
saldırılar düzenleyerek,
camilere çeşmelere tahribe etmektedirler
Bulgaristan olduğu gibi bu saldırılar,
asimilasyon, planlı sindirme
politikalar Yunanistan, Batı Trakya'da
Türklere karşı artarak büyük
ırk, milliyet sorunları yaşamaktadır.
Batı Trakya'da Türkler de her yönüyle baskı,
işkence asimilasyon
politika eskiden olduğu gibi bu günlerde
artmak üzeredir.
Türkiye'ni Kıbrıs adasında Türkleri
kurtarma nedeniyle günümüze kadar
Türk Yunan ilişkileri bozulmuş durumdadır.
Ortaya çıkan her olumsuz sorunlar Batı
Trakya Türklerini ilgilendirmektedir.
Batı Trakya'daki Türklerin anayasal hakları
Lozan Antlaşmasının
güvencesi altına alınması rağmen birçok
insan hakları sorunları
yaşanmaktadır.
Yunanistan devletinin 1967 yılında Batı
Trakya Türkler Vatandaş olarak
tüm haklara sahip olarak bu dönemlerde ise
Yunanistan Türklerinin
olduğunu yok saymaktadırlar ve tüm
haklardan yoksun bırakmaktadırlar.
Etnik kimliğin inkârı ederek tabelasında
Türkçe yazılan, dernek, vakıf
kuruluşları kapatmaktadırlar.
Bu kapatılan kuruluşlardan
Türk Gençler Birliği, Batı Trakya Türk
Öğretmenler Birliği dernekleri
baskıyla Türkleri tutuklayarak 1987 yılında
Ve İskeçe Türk Birliği
2005 yılında kapatılmıştır. Yunanistan
devleti Türkleri birbirinden
ayırmak,
bölmeye yönelik girişimlerde bulunarak Türk Pomak, başka
Türkleri birbirinden ayırmak politikasını
ne kadar uygularsa bile
sonuç getirmeden tüm Türkleri birbirlerine
karşı sevgi birlik
göstermektedirler.
Bu politikayı birçok dikta rejimler Türk,
Türkmen, Özbek, Kırgız,
Türkmen, Gagavuz, Uygur, Ahıska, Tebriz, Azeri,
Kızılderili Türklerine karşı
bu siyaseti uyguladılar.
Yunanistan yönetimi son yıllarda Türklere
yönelik önemli kararlarından
vatandaşlıktan çıkarmayı tüm hızıyla
uygulamaktadır.
Yunanistan Vatandaşlık yasasına göre 19.
maddeye dayanarak Haziran
1998 yılına kadar 46.638 Türk Yunan
Vatandaşlığından çıkarılmıştır.
Bir bölüm kaynaklara göre 60.000 olarak
bilinmektedir.
Yunanistan'ın Bu asimilasyon politikası
binlerce Batı Trakya
Türklerini yurtsuz, yersiz bırakmaktadır.
Ve imzalanmış olduğu tüm İnsan Haklarının
Birleşmiş Milletlerin Vatandaşlık ve öteki
Sözleşme kararını İhlal
etmiş olmaktadır, ama buna ilişkin hiçbir
devlet, hiçbir kuruluş sesiz
çıkarmamaktadır.
Yunanistan İslam Dinine karşı durarak Türk
müftülerini kendisi seçerek
göreve atamaktadır. Ayrıca görkemli
camilerin yapılmasına karşı
durarak İslam Diniyle ilgili çok engelleri
çıkarmaktadır.
Önde gelen önemli konulardan sayılan
Anadilde eğitim yapmak Batı
Trakya Türklerinin bölgesinde büyük bir
sorun olarak yasaklama yönüne
gedmektedir.
Ekonomik alanında yatırım yapma, çalışma iş
görme, Hükümet
dairelerinde, Siyasette Orduda görev alma
büyük bir sorun olarak her
bir bakımdan Türklere karşı her türlü
engeller büyümektedir.
Balkan devletlerinde tarihimiz boyunca
Türklere yönelik soykırım,
katliam ve acı, çile, işkenceler
yapılmasıyla asimilasyon ve baskı,
saldırı kin düşmanlık politikaları sürekli
olarak her Türk Dünyasına,
bölgesine, yurduna yayılmaktadır.
Ve kendi yurdundan, yerinden göçe
zorlanarak soykırım, katliam
uygulanmasıyla yok olarak, asimilasyon ve
zorunlu göç politikaları
Balkanlar'da olduğu gibi birçok Türk
dünyasında günümüzde İran, Irak
Kerkük, Suriye, Uygur Türkistan Türklerine
uygulanmaktadır.
Ve tüm
Avrupa, dünya devletleri, insan Hakları,
BM, Af Örgütleri uluslar
arası hukuk hukuksal bir işlem alınmadan
ceza verilmeden bu acı
durumları görerek, ser ederek ses
çıkamamaktadır.
Buda bunu gösteriyor
Sorun Türkler olduğu için çifte standartlı
ve art niyetli
politikaların göz önüne serilmektedir.
Uzun yıllardan, günümüze kadar
yapılmamış ve yapılmakta olan acı
soykırımları bizlere uygulayanlardan
karşı kayıtsız şartsız kalmaları ile sesiz
durarak kımıldamadan birde
gelip İnsan Hakları, sevgiden,
kardeşlikten, haktan eşitlikten söz
ederek konuşmaktadırlar.
Artık biz Türkler olarak kendi yaramızı
kendimiz sarmalıyız, kendi,
acımıza, halımıza, yanmalıyız
kaynaşmalıyız, bir olalım, birleşelim, Türk
olduğumuzu tüm düşmanlara, dikta rejimlere,
dünya devletlerine
gösterelim.
Biz, Bize dost oluruz, Kardeş oluruz ama
yabancılardan, Türk
olmayandan bizlere hiçte, dost, kardeş
olamaz.
Kaynak:
1-Balkanlar Tarihi 1912'den Günümüze
2-Balkanlar Tarihi, 1912 Yılına Kadar
3-Osmanlı Tarihi (1402-1451) Kuruluş .
4-Yıldırım Ağan oğlu, Osmanlı'dan
Cumhuriyet'e Balkanlar'ın Makûs Talihi
Göç, Kum Saati Yayınları, İstanbul, 2001
5- Balkan SvaşlarıI Birinci Balkan Savaşı I
Ord.Prof. Dr. Bayur, Yusuf Hikmet
Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık
A.Ş.
İstanbul
Haziran 1999
No comments:
Post a Comment