Yazan: Sadun KÖPRÜLÜ
Türk dünyasının
bir parçası sayılan Suriye
Türkleri Arap Baas
Partisi tarafından her türlü haksızlığa maruz kalarak, anayasal, kültürel
haklarından uzun yıllardan beri günümüze kadar yoksun kalarak, ana dillerinde
okumak eğitim yapmak kitap, gazete, dergi yayınlamak yanında, Türkçe bir
Televizyon radyo evi, İnternet site alanında her bir çalışmaları
yasaklanmıştır.
Uzun yıllar
Suriye’ni yöneten Arap Baas partisi diktatörü Hafız Esad tüm baskı asimilasyon
politikasını yöneterek, çok sayıda Türkleri idam ederek, uzun yıllar
hapishaneye atarak, tüm mülklerine, evlerine, arazilerine el koymuştur.
Bu dönemde de
Hafız Esadın oğlu Devlet Başkanı Beşar Esad’ın aldığı tüm önlemlere rağmen, tüm
Suriye Türk bölgelerine olayların yayılması devam ederek, tüm Suriye halk
yanında Türklerinde gösteriş ve ayaklanmaları Suriye’nin her şehrine köşesine
yayılmıştır.
Artık milletlere
baskı soykırım Düzenleyen diktatörler biran önce yok olmalıdır, düşmelidir.
Özellikle Saddam
rejiminin düştüğü gibi Esad rejimi gibi tüm rejimlerde düşmelidir.
Hiçbir hakları
olmayan Suriye Türklerinin tüm hakları verilerek, zorlukla kanla, canla birden
alınmalıdır.
Hafız Rejimi
acımadan sivil halkın üstüne göstericilerin üzerine ateş açarak, göstericilerin
arasında çok sayıda ölenler, yaralılar olmuştur.
Suriye’de yaşayan
Türkler uzun yıllardan ve son gösterilerde büyük kayıplar vermektedirler.
Dünya birden bu
kıyıcı eylemlere sessiz kalmaktadırlar.
Bu gün Suriye’deki
protesto gösterilerinde şehit olan Türklerin sayısının gösterilenlerden daha
çok fazladır ve birçok Suriyeli Türklerde yönetim tarafından kayıp olarak
izleri bile bulunmamaktadır, Sivil halka karşı, görülmemiş biçimde baskı şiddet
uygulanması ve bu şiddetin ölümlerle sonuçlanmaktadır,
Artık Suriye’deki
olayları, durumlar durduramayacak, daha da artıracaktır.
Artık Baas rejimi
düşecektir
Suriye’nin büyük
kentlerinde başlayan gösteriler yüzde yüz Türk olan şehirlere, kentlerine de
sıçradığı görülüyor.
Günümüze yüz
binlerce insanlar ölmektedir.
Suriye Hama
kentinde yüzlerce
Türk şehit olarak,
yüzlerce Suriyeli Türkler kayıplar listesine geçmiştir.
Ve birçok bölümleri Türkiye’ye
yerleşmişlerdir,
Suriyeli Türkler
1982 yıllarında Hama Türkleri Hafız Esad döneminde de on binlerce şehitler
vermiştir.
Günümüz dede Beşar
Esad’a karşı başlatılan gösterilerde, ayaklanmada Hama şehrinde binlerce
Türkler gösterişe katılarak, haklarını isteyerek canlarının , kanlarını vererek
şehit düşmüşlerdir.
Suriye Türklerinin
eylemleri, mücadeleci sürerek, kentte bugüne kadar yapılan rejime karşı en
büyük gösterilerilerle milli davaya sarılan Sıriyeli Türkler seve, seve şehit
olarak
Suriye’nin Teslima
Türkmen şehrinde Türkmenlere uzun yıllardan baskılar artarak çok sayıda
insanlar hapishaneye atılarak, kurşuna dizilmişlerdir.
Son olaylarda Esad
Rejimine karşı yapılan mücadele ve gösterilerde binlerce Türkmen öldürülmüştür.
Çok sayıda
Türkmenlerde ise kayıp olmuştur, yaralanmıştır.
Teslima’daki bu
katliamda Muhammed İsmail ile Kassan Halife gibileri Türkmenler şehit
olmuşlardır.
Birçok
Türkmenlerinde hakkında hiçbir bilgi bulunmamaktadır.
Hafız Esad
Rejiminin güvenlik güçleri son derece orantısız Suriye Türklerine karşı her bir
türlü güç kullanmaktadır.
Suriye devleti,
Asya’da Müslüman bir Arap ülkesi olarak uzun yıllardan beri Araplardan önce bu
topraklara hep Türkler yaşamışlardır.
Uygarlık
kurmuşlardır
Ortadoğu’da
bulunan Suriye ülkesi coğrafyada yer alan pek çok dinin, ırkın, dilin bulunduğu
demografik bir yapısı bulunmaktadır.
Bugünkü Suriye’de
yaşayan Türklerin durumuna Irak Saddam döneminden hiçbir farkı olmadan acılar,
baskılar, işkenceler uygulanan bir ülkedir
Suriye de
Türklerden başka Türk Sümerler, Asurlular, Makedonyalılar ve Romalılar, Hunlar
devletler kurmuşlardır.
İslamiyet nurunun
doğuşuyla bölgede, Hz. Ömer’le başlayan bir İslami hareketi görünmekteydi.
Emevi ve Abbasi döneminde de sürmüştür.
Türklerin
Suriye’ye gelişleri ise, 11. yy’dan başlayarak 19. yy sonlarına dek sürmüştür.
Özellikle
Türklerin Oğuzların kolu Türkmenler olarak bu toprakları bu yurtları
kurmuşlardır.
Türklerin bölgeye
yerleşmeleri, Büyük Selçuklu Devleti’nin Gazneliler’le giriştiği Dandanakan
Savaşından sonrası olmuştur.
Büyük Selçuklu
Devleti 1063 yılından kendi yaşam hayatlarını uygun buldukları için bu bölgeye
yerleşmişlerdir, özellikle Halep, genel olarak Türklerin yaşamış oldukları
toprakları Lazkiye, Trablus Şam ve Asi Irmağı vadisi boyunca Hama, Humus ve Şam
bölgelerine olmuştur.
Yoğunluk olarak
Türklerin buraya yönelik akınları savaşları Afşin ve Sandık Beyler komutasında
Halep şehrine kadar uzanmıştır, şimdi baktığımızda bu bölgeler tam olarak
Türk’tüler ve
Türkler buralarda yaşamaktadırlar.
1069-1070
tarihlerinde Kurlu ve Atsız Beyler, Güney Suriye’yi birden ele geçirerek,
Sultan Melikşah, 1078 yılında Tutuş’a Suriye Selçuklu Devleti kurularak,
Türkmen Oğuzların Yıva, Bayat Boyu ile Avşar, Begdilli, Döğer ve Üçoklar
oymakları Şam ve Halep’te devletlerini kurarak buraya yerleşmişlerdir.
Türk boyları, 1096
yılında Haçlı ordularına karşı Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlar
birleşerek, bölgeyi savunmuşlardır.
Selahattin Eyyubi
öldükten sonra bölgede başka bir Türk devleti Memluklular kurmuşlardır.
Selçuklu Devleti sonradan Anadolu’ya hâkim olarak Türkiye ise, 1243 yılında
Moğollarla yaptığı Kösedağ Savaş’ıyla sonrası ağır Moğol baskısı
başlamıştır.
Kayseri ve
Sivas’ta yaşayan Türkmenler ise, Memluk Sultanı Baybars döneminde Suriye
bölgesine Şam’a yerleşmişlerdir.
Türkmenler,
güçlerini elde ederek, İlhanlı hükümeti Ebu Said Bahadır Han öldükten sonra
1337’de Elbistan civarında Dulkadiroğulları beyliğini kurmuşlardır.
Yavuz Sultan
Selim, 1516 yılında Mercidabık’ta Memlukluları sürerek, Suriye topraklarını
Osmanlılara katmıştır.
1918 yılına kadar
bu bölgedeki Türk yönetimi kesintisiz olarak 402 yıl hüküm sürmüştür.
Türk olmayan
milletler ise Türk kültürü etkisi altında kalarak, Türkçe tam olarak her bir
bakımdan öğrenerek uygulamışlardır.
I. Dünya Savaşı
sonuna kadar Şam, Trablus Osmanlı yönetiminde kalmıştır.
Türkler Suriye,
Halep eyaletinde, Türk yönetimi altında olduğu sırada kültürel, ekonomik,
sosyal bakımından kalkarak ve en iyi huzurlu dönemlerini yaşamışlardır.
Uzun süreden
Türkler vatanlarını severek,
Halep ve
Lazkiye’de avunma güçleri kurarak işgalcilere karşı mücadele vermişlerdir.
Bugün Suriye’deki
Türkler birçok yerlerde şehirlerde yoğun olarak Lazikiye ve Halepte
yaşamaktadırlar.
Başta Şam olmak
üzere diğer bölgelerde de Türkler bulunmaktadır.
Lazkiye,
Suriye’nin en büyük liman şehri sayılmaktadır ve oralarda büyük bir gelişme,
ticaret alanı vardır.
Şehrin tümü Türk
nüfuslu olarak, en çok sayıda Türkmenler köylerinden şehir merkezlerine göç
etmiştir.
Lazkiye merkezi ve
yakında toplam 265 Türk köyü bulunmaktadır.
Osmanlı döneminde
ise Gazı Antep, Şanlıurfa, Hatay gibi Türk nüfus bölgeler idari olarak Halep
şehrine bağlı idi.
Günümüzde de Halep
Türk mimari ve sanat eserleri ile Türk şehri olarak, tüm yöresinde sokaklarında
insanlar yalnız Türkçe konuşmaktadırlar.
1906 yılında
yayınlanan Halep Vilayeti salnamesinde şehrin nüfusu 116.248 olduğu göstererek
80.113’nün Müslüman Türk oluşturduğunu görmekteyiz.
Halep Mahalle,
sokakların adları Türkçedir Halep şehrinde bulunan Türk mahallelerinden başka
bölgede 350 Türk köyü bulunarak, Türkçe konuşmaktadırlar.
Halep bölgesinde
200.000, Lazkiye bölgesinde 150.000, Telkele yöresinde 50.000, Kunteyra
yöresinde 100.000, muhtelif diğer bölgelerde de 400.000 olmak üzere, Suriye
topraklarında yaşayan Türk nüfusu doğru sayım olursa üç milyon üstünde olası
görünecektir devlet tarafından ne yazı iki milyon bildirilmektedir, bu sağlam
bir kaynak olmayarak Genel olarak Suriye Türklerinin nüfusu üç Dört Milyondur.
Suriye Arap Baas
yönetimi Arap milliyetçiliği anlayışıyla nüfus sayımlarında Suriye Türklerini
Müslüman adı altında kayıt ettirdiğinden dolayı geniş bir alana yayılan
Türklerin kesin olarak sayıları belli olmamaktadır.
Eski Irak Arap
Baas partisi gibi Suriye dikta rejimin izlemiş olduğu Araplaştırma politikası
nedeniyle ana Vatanları olan Suriye Türkleri hızla milli benliklerini
kaybetmektedirler.
Türklerin yoğun
olarak yaşadığı bölgelerden Lazikiye, Halep, Milli Mücadele sürerken Misakı
Milli sınırları içine alınmak istenilerek, Kuvayı Milliye kurularak, ne yazık
20 Ekim 1920’de Ankara imzalanmasıyla bu bölge, Fransız mandası olan Suriye’ye
bırakılmıştır.
Tüm baskılara
rağmen Halep’te, 1922’de, Doğru Yol adlı Türkçe bir gazete yayınlanmış ve
1926’a kadar devam edebilmiştir. Sonradan yine Halep’te Vahdet Gazetesi ve
haftalık Yeni Mecmua yayınlanmıştır.
Bu dergi Yeni Gün
adını alarak, 1936’ya kadar sürmüştür.
Suriye yönetiminin
bu tarihten baskısı artarak Suriye’de her türlü Türkçe yayın yasaklanmıştır.
Suriye de
Kitap, mecmua,
dergi, gazete gibi Türkçe yayınlar bulunmayarak ve evleri aramaları sırasında
rejimin bulmuş oldukları yok edilmektedir.
Bugün Suriye’de
yoğun olarak Türkler yaşamasına rağmen varlıkları kimlikleri Arap Baas rejimi
tarafından tanınmayarak, okulları, yayın organları, dergi, gazete, dernekleri,
Radyo, Televizyon olmayan azınlık gözüyle bakılan Suriye Türkleri(Türkmenleri)
yaşam, ölüm kalım, milli anayasal hakları mücadelesi vermektedirler.
Ayrıca Türklerin
Türkiye, Suriye sınırına yakın köylerinde, yerlerde yaşamaları nedeniyle Suriye
yönetimi her türlü baskı yapmaktadır.
Suriye sınır
bölgesinde yaşayan Türkleri geri çekmeye çalışarak, 10 km’lik bir şerit ile
Arap köylülerini Türkmen bölgelerine yerleştirmiştir.
Her bir Türk’ün
Türk büyükelçilik ve konsolosluklara girmek bir Türk ile ilişki kurmak Vatana
hainlik damgasıyla suçlanarak, idam olunmaktadır.
Diktatör Suriyeli
rejimin baskısından, zulmünden korkan Türkler sıkıntılara girmemek için resmi,
milli görevlilerden uzak durmaktadırlar.
Suriye’de yaşayan
Türklere karşı her yönüyle Araplaştırma politikası uygulanmaktadır.
Tek umudumuz bu tür baskılara karşı Suriye
Türkleri örgütlenmelidirler kendi haklarını elde etmek için her türlü çabalarla
birleşerek, anayasal haklarına kavuşmalıdırlar.
Suriye rejimi
Türklere karsı Hatay’ın anavatana katılmasıyla uygulanan baskılarının dozu
artarak yüzlerce Türkler işkencelere maruz kalarak, hapishane atılarak, idam
olmuşlardır.
Hafız Esad ve
günümüzde oğlu Beşar Esad Türklere karşı asimilasyon politikası artmak üzere
Türkleri Saddam rejimi gibi yok etmeye tüm gücüyle çalışmaktadır.
Bu baskıların
yanında
Türkiye’ye gitmek
isteyen Suriye Türklerine pasaport verilmemektedir, gizli olarak Türkler
Türkiye’ye gelmeleriyle Suriye vatandaşlığından çıkartılıp, malları, evleri, iş
yerleri ellerinden gasp edilmektedir.
Suriye Türklerinin
yoğun olarak yaşadıkları yerlerde Türkçe eğitim yapan hiç bir ilkokul
bulunmamaktadır, Uzun yıllardan beri Okullarda eğitimin Arapça olarak
yapılmaktadır.
Dillerine,
kültürlerine bağlı olan Türkler, Türkçe okumayı benimseyip severek, ama her
türlü yasak bırakan Türkçeye karşı Dikta Suriye rejimi birçok şehir, köylerde
insanların Türkçe konuşmasına karşı olduğu sırada Suriye topraklarında birçok
Türkler Irak, Lübnan’da olduğu gibi Arapça konuşarak, Araplaşmışlardır.
Ana dillerini
seven Suriye Türkleri Türkiye’de okumak için ancak bir başka Arap ülkesinden
Türkiye’ye gelerek okumaktadır.
Suriye’de
Türklerinin pek çok ana siyasal hakları gasp edilerek, seçme ve seçilme hakları
bile bulunmamaktadır.
Türklerin elinde
bulunan kendi toprakları devletleştirilerek, Araplara verilerek, yerlerine Araplar yerleştirilmektedir.
Suriye yönetimi
acımasız politikasıyla Türklere yönelik her türlü baskı, asimilasyon ve
sindirme politikaları sergileyerek, Türklerin yaşamış oldukları Bölgedeki Türk
varlığının izlerini, tarihini silerek ve Türk köylerinin adlarını bile
değiştirmeyle kıyarcasına her türlü çıkmaz yasaları uygulamaları yürütülmek
üzeredir.
Ayrıca İran, Irak,
körfez savaşında olduğu gibi Suriye’nin katıldığı her bir savaşlarda Türkleri
ön sıraya bırakarak, arkadan öldürmektedir.
Suriye’de Türkler
birçok kendi topraklarında büyük gruplar halinde yaşamaktadırlar, tüm baskıya
rağmen varlıklarını, milli benliklerini her yerde Türkler, korumaktadırlar, bir
bölüm Türler ise daha fazla önemli ölçüde Araplaştırma politikasına maruz
kalmaktadırlar.
Buda Arapların
Türklere karşı duygularını kin ve baskı biçimde yansıtmaktadırlar.
Ayrıca Suriye
rejimi yoğun olarak uyguladığı sinsi, baskı politika planlı Ekonomi, kültürel
ve idari baskıların yapması, günlük olarak Türklerin Arapça konuşmaları, Türk
radyo, Televizyon, Basın, yayın, dergi, gazete yayınlarının uzun yıllardan
Suriye’den yasaklanması,
Spor ve Edebiyat,
Kültürel faaliyetlerinin engellenmesi daha fazla Türkleri Türkiye’den, Türk dünyasından
koparmaktadır.
Eski, Irak Baas
partisi gibi Suriye Arap Baas partisi Suriye Türklerine karşı her bir alanda
uygulanan baskı politikası ekonomik alanında da daha faza görünmektedir.
Kırsal kesimde
yaşayan Suriye Türkleri genellikle ziraat, tarım hayvancılık, dokumacılıkla
uğraşarak, Suriye rejiminin izlemiş olduğu siyaset nedeniyle Türklerin
arazilerini, topraklarını ellerinde alarak Türklerin ekonomik durumları her gün
dehada kötüleşmektedir.
Suriye Bayır,
Bucak Türklerin, etrafları her yönleri orman olmalarına rağmen kışın günlerinde
yakmak için kendi odunları bile rejim zorla kendi Araplara dağıtmaktadır.
Bölgedeki Türkler
çok başarılı olarak tütüncülük alanında birinci sırada gelmektedir ve yene
Türklerin gelir kapısı olmaktan çıkarılmıştır Tütünden gelir elde edemeyen
Türkler Suriye yönetimi bu ürünü çok ucuza almasıyla bundan da bir gelir
sağlanmamaktadır.
Suriye Türk
bölgelerinde dağlık ve ormanlık olduğundan dolayı çok az buğday ve arpa
yetiştiriliyor, hayvancılık ise o kadar önem taşmamaktadır.
Türk şehri olan
Halep’te yaşayan Türkler diğer Türk yöre, bölgelerinden farklıdır, daha iyi
durumda olarak uygulanan toprak reformu sonucu ellerinde büyük toprak, araziler
bulunmaktadır,
Ama Devlet, diğer
konularda yaratmış olduğu baskılar tarıma verdiği kredi kullanımında da
Türklere zorluklar göstermektedir.
Çiftçilik ve
hayvancılıkla Türklerin kalkınması için çalışıp uğraşması gerekmektedir.
Öte yandan
uğraşmayanlar, Türkiye’de eğitim yüksek tahsili görenler ise bölgelerine
döndüklerinde işsiz kalmaktadırlar.
Suriye Türkleri
diğer ülkelerde yaşayan soydaşlarımız gibi çok zorlukla ağır insan hakları
ihlalleri altında varlıklarını sürdürmekle ölüm, kalım çabası veriyorlar.
Birçok Suriye’deki
soydaşlarımız ne yazık ki Araplaşmaktadır. Türklere karşılık Suriye rejiminin
baskısını daha çok günümüzde artmaktadır yoğun bir katliam endişesi
yaşamaktadırlar.
Suriye Türklerine
bir Türk dünyası, Türkiye olarak sahip çıkmalıyız onlarının haklarını korumak
için demokrasi bir politika izlemelidir ve tüm ana haklarına bir gün önce
kavuşmalıdırlar.
Suriye Türkleri
arasına tanınan aşiret, oymaklar, boylar Irak, İran Türkleri, Türkiye, dünya
Türklerinde olduğu gibi yoğun olarak görünmektedir.
Bunlardan
Bayat, Afşar,
kadirli, arabli, Begmishli , HajAli , Karakeçili, İsabeğli, Musabeğli, Elbeyli,
Akar, Hayran ,kara Şahlı, Çandırlı, güneyli, Sincar, Efendi, Ağalar,Bekler gibi
Türkmen oymakları, boyları yaşamaktadır.
Bu Türkmen
oymakları, boyları ile İran, Irak Anadolu'daki uzantıları bulunmaktadır, Türk
boyları, oymakları arasında inançlar, gelenekler, göreneksel ve folklorik
pratikler bakımından çok önem taşarak birdir, bir kaynaktan gelmektedir,
Özellikle Türkiye’nin Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Çorum, Tönceli, Adana,
Kırşehir, Kırıkkale, Yozgat, İran’ın
Tebriz, Erdebil, Horasan, Türkmen Sahra, Urumya,
Irak Türklerinin, Kerkük, Erbil, Musul
Telafer, Altunköprü, Tuzhurmatu gibi bir ırktan bir boy bir oymaktandırlar.
Bir dildendiler.
Son yıllarda
Suriye’de Türkçe yer adlarını bile Arapçaya çevirmiştir bunlardan, İsabeğli,
İseviye, Kabamazı, Belutiye,Merhan (Balva) Salva, Dashlihoyuk Talhajr, Tırınca
Ümitüyur, Karınca, Behlüliye çavılmıştır.
Suriye'de Türkçe
eğitim yapan okullar radyo, Televizyon, basın, yayın dergi, gazete olmadığı
için, Suriye Türkmenleri bir arada toplayan her hangi bir kuruluş, dernek,
teşkilat yoktur.
Hiç bir hakları
olmayan Türklerin Suriye’de yüzlerce
Türkmen köyleri bulunmaktadır.
Bunlardan Kara
Mustafa, Büyük pınar, Köy Çiçekli yazı mahalleleri ise , hayat, sallor, yamama,
samra, ğassaniye, kastalmaaf, ğamam, um tüyür, zınzıf, Turunç, Meydancık,
Hacranlı Hasancık Saray, Camuslu, Bödirsiye, Karaca, Çamurlu, Bostancık, Fakı
Hasan, Kara bacak, Mollo Mahmutlu, Ubeydiye, Karamanlı, Kara Cücük, Türkmenli,
Çalkamanlı, Sağırt, Ali, Elmalı, Abanlı gibi.
Suriye’nin Bayır
ilçesinde ise Gebelli, Derviş han, Gebere, Şeren, Kara Ahmet, Gökdağ, Yumuşak,
Mılıklı, Kebir, Murtlu, Kara kisa, Ulucak, Kara pınar, Aşağı Karamanlı, Yukarı
Karamanlı, Saldıran, Karacağız, İsa pınar, Kulcuk Pınar, Kulcuk, Çukurcak,
Nisibin, Dağdağan, Çovkaran, Sarraf, Kapı kaya, Ablaklı, Kapaklı, Çanacık,
Korali, Çınarlı, Kızık çuracık, Kasaplar, Kislecik, Mahruka, Kuruca, Kızınca,
Ağca bayır, Cümeren Yamadı, Burc İslam, Sulayıp gibileri.
Suriye Türkmen
şehirlerinden Halep şehrin Türkmenleri
Osmanlı
İmparatorluğu döneminde Türk nüfusunun idari merkezi Halep sayılmaktaydı
.
Halep şehirde
günümüzde olduğu gibi, sokaklarda, evlerde her bir yerde Türkçe
konuşulmaktadır. Türk mimari yapıtları ve sanat, kültür eserleri, konutları
Halep'te oldukça Türklüğün kalesini yansıtmaktadır.
Suriye'de Halep
şehrinde uzun yıllardan bu topraklar kendilerin olarak atalarının Vatanı diye
hep buralarda yaşayarak daha çok Türkmenlerde birçok yerlerde vardır.
Ayrıca
Kürtdağı,
Cerablus, Mümbiç, Musabeyli, Azez ilçeleri ve yörelerinde yalnız Türkmenler
yaşamaktadır, Bu şehir bağlı ilçelerde Türkmenlerin yaşadığı köyler yörelere
göre şöyledir. Cebeli Sema'nın doğusunda ilçe merkezinde Kilis'in güneyinde
Azez kasabasına bağlıdır, Azez ile Aferin Suyu arasında Azez'in doğusunda
güneyinde Halep'e bağlı Çobanbeğ ilçesinde
Mümbiç kasabanın
doğusunda, aynı kasabanın güneyinde Baraklı Oymağı'ndan Cerablus ilçesine bağlı
Sacır Suyu'nun güneyinde Urfa sınırı ilçesi Mürşid Pınarı ve Akçakale
Kasabası’nın güneyine isabet eden ve Belih Irmağı'na kadar uzanan topraklarda
ilçe, köy olmak üzere yüzlerce Türkmen köyleri bulunmaktadır.
Her türlü baskıya
dayanarak kimliklerini, dillerini unutmayarak, konuşmaktadırlar.
Halep yakın olan
bir bölüm Türkmen köylerinden mirza, kerpiçli, arabazi, merhan balva, halisa
,dashlih oyuk ,karsanle ,ayaşa ,talaysa, sakizlar ,sande ,arabjurduk ,dabis
,bizaah ,bozilja ,agdaş, beyliz, nabğa, kanlı koy, eşekli, usbağılar, gavur
eli, amerne, bel veren, taflı, lilve, yusuf başa, kadılar, memeli, kurucu
höyük, taş atan , buyan, dadlı, belli, sakal veran, kara Yakubi, kara taş, kara
kuz, balali köy, bandarlık, duraklı, anbarlı, hacı Hasanlı, kara baş, bir elli,
Avşar, küllü, dabık, yazlı bağ, ıral, şüvirin, delha, iğde, Türkmen barıh, kara
köy, kara mazraa, harab mamal, azak, hava köy, telile, beş curun, sinekli,
ziyaret, okuf, çoban bey, hedebet, tiral, kurt, öküz öldüren, cubbon, üvilin,
zülüf, kalkum, bablimun, tat hums, çeke ,daş kapı, saman dere ,bahvarta
,harjala, kandra gibi.
Suriye’nin tanınan
Türkmen şehirlerinden olan
Hama ve Humus
Türkmenleri
Humus’ta günümüze
kadar hep Türkmenler yaşayarak temiz Türkçe konuşırlar tarihe göre eski 11. yy
Humusu büyük bir deprem vurarak yıkmıştır, sonra Türkmenler Humusu yeniden
tamir edmişlerdir onarım yapmışlardır.
Tarihte Zingilar
ve Selçuklular, Nureddin Mahmut zingi tarafından, yapılan Humusun merkezinde
eski Türkmen harası ve eski şehir kapılarından birisi ise babu Türkmen,Türkmen
kapısı diye adlanmıştır ama ne yazık Suriye Arap Baas partisinin Türkmenlere
baskısıyla
Bu haralarda
yaşayan Türkmenler günümüzde çok zorlukla
Araplaşmıştır.
Bu gün bu
Türkmenler Suriye'nin Hama,Humus şehirleri ile Lübnan sınırı arasında kalan
Türkmenlerdir, genellikle Humus, köylerinde ve Hama köylerinde yalnız
Türkmenler yaşamaktadırlar.
Osmanlı
İmparatorluğun döneminden yerleşen
Bu topraklar
Türkmenlerin toprakları olarak günümüzde Türkmen oymakların bir bölümü
buralarda yaşamaktadırlar
Kara Avşar,
İnallu, Döğer oğlanı, Hama Değeri Mustafa kethüda, Hama Düğeri tabii Derviş
kethüda, Şam Beğmişlüsü, Hüccetlü, Kapu, uşak, Eymiri Dündvarlu, Çozlu Çerkez
oğulları, îdris Kethüdaya tabi Abalu, Dokuz han Harbend elüsü, Kara Tohtemürlü,
Köse Kethüdaya bağlı Şerefli, Uşak obası, Beşir oğulları obası, Eymiri
Sincarlu, Bozlu, Ebu Derda'ya bağlı olan Bozlu ,Tohtemürlüsü, Salur, Sellüriyye
Türkmenleri, Dindaş oğlu İsmail Bozulus'a bağlı olan Genceli Avşarı, Kızıl Ali,
Danişmendlü'ye tabi Kara Halillar gibi.
Türkmen Humusa
şehrine bağlı bir bölüm Türkmen köylerinden, baba Amir harası, Türkmenler
Mahallelerine, gelince zara, mitras, bdada, arcun, alhusun, dar kabira, kızhıl,
kasaplaer, samalil, burc kaya.
Türkmen şehri
Hama’ya bağlı bir bölüm Türkmen köyleri ise akrab, kara Halili, tulluf, hazzur,
huvvır Türkmen, bıt natır , hırmıl
Kunteyra
Bölgesinde yaşayan Türkmenler
Bu Türkmen bölgesi
ise özellikle Filistin sınırına yakın olmaktadır.
ve Filistin
Türkmenleri ile akrabadırlar. Bu Türkmenler buraya 1878'de Kafkasya'dan gelerek yerleşmişlerdir.
Günümüze kadar
Filistin, Lübnan devletlerinde Araplaşan çok sayıda Türkmenler yaşamaktadırlar.
Bu sinire yakın
Türkmen köylerinden, hafr, al kadırıye, kafr nafah, zabya, rezzanıye, Ahmadıye,
Huseynıye, ayn kura, ayn sümsüm, ayn alak, üleyka, ayn ayşa.
daha geniş yer
alan Şam ve draa Türkmenleri bölgede büyük bir nüfusları bulunmaktadır.
Bir bölüm
Türkmenlerde Havran ovasında da yaşamaktadır.
Şama şehrine bağlı
Türkmen olan köylerden kaldun, ruhaybe, adra ayrıca Şam haraları, hecer, esvad, tadamün , cöber gibi draaya
şehrine bağlı olan Türkmen köylerinden dara şehir merkezi tam Türkmendır,
busra, maarba, Burak gibi
Suriye
Türkmenleri, Irak Türkmenleri gibi
20. yüzyılların
ortalarında çok sayıda Türkmenler sinsi, yıkıcı, soykırımla Araplaşmış ve her
türlü işkence soykırım, katliam görmüşlerdir.
Böylece bu Türk
topraklarında uzun yıllardır süren asimilasyon son politikası birçok dönemlerde
olduğu gibi günümüzde de sürmektedir,
Türkmenler doğduğu
ana topraklarında yaşamak istiyorlar haklarını başka milletler gibi almak
istiyorlar, eşitlik, demokrasi, özgürlük milli, , kültürel, siyasal haklarına
kavuşmak istiyorlar ama bir türlü Suriye’de ve başka topraklarda tüm tutsaklık
yaşayan dünya Türkleri özellikle İran, Irak, Suriye, Türkistan, Uygur Türkleri
rahat yüzü görmediler yaşam tadını almadılar hep baskılar, işkencelerle,
acılarla yaşadılar büyüdüler.
Her türlü
engellerle uzaklaştırma, yok etme, göç etmeye zorlandılar. Yerlerini terk
etmeye haksızlığa uğradılar birçok bölgelerde yaşayan Türkler Suriye’de ve
birçok topraklarda sahipsiz kalmaları ile her türlü baskılarla ve dillerini
unutmalarına çalışanlara karşı canlarını, kanlarını vererek şehit düşerek
topraklarını, ana yurtlarını savundular, korudular.
Bizlerin istek
arzumuz dünyada her bir insan hangi haklara sahipse, Suriye, Irak, İran,
Ahiska, Uygur Türkleri de bu vatandaşlık haklarına sahip olmalıdırlar.
Artık bu tüm
Türkiye’nin ve Türk dünyasının politikasının dış Türklere karşı olması gerekmektedir
ve kendimizden, dilimizden, varlığımızdan, kanımızdan canımızdan olan tüm dünya
Türklerinin yanlarında olmak onlara sahip çıkmak, destek, moral vermek onları
savunmak, en kutsal görevimizdir çünkü Türklük sevgisi, aşkı ile yaşamak ölmek
bizler için çok önemlidir, çok kutsaldır.
No comments:
Post a Comment