Wednesday, 5 December 2012

Suriye Türklerine karşı baskılar, İşkenceler sürmektedir



 Yazan: Sadun KÖPRÜLÜ


Türk dünyasının bir parçası sayılan Suriye
Türkleri Arap Baas Partisi tarafından her türlü haksızlığa maruz kalarak, anayasal, kültürel haklarından uzun yıllardan beri günümüze kadar yoksun kalarak, ana dillerinde okumak eğitim yapmak kitap, gazete, dergi yayınlamak yanında, Türkçe bir Televizyon radyo evi, İnternet site alanında her bir çalışmaları yasaklanmıştır.

Uzun yıllar Suriye’ni yöneten Arap Baas partisi diktatörü Hafız Esad tüm baskı asimilasyon politikasını yöneterek, çok sayıda Türkleri idam ederek, uzun yıllar hapishaneye atarak, tüm mülklerine, evlerine, arazilerine el koymuştur.

Bu dönemde de Hafız Esadın oğlu Devlet Başkanı Beşar Esad’ın aldığı tüm önlemlere rağmen, tüm Suriye Türk bölgelerine olayların yayılması devam ederek, tüm Suriye halk yanında Türklerinde gösteriş ve ayaklanmaları Suriye’nin her şehrine köşesine yayılmıştır.

Artık milletlere baskı soykırım Düzenleyen diktatörler biran önce yok olmalıdır, düşmelidir.
Özellikle Saddam rejiminin düştüğü gibi Esad rejimi gibi tüm rejimlerde düşmelidir.

Hiçbir hakları olmayan Suriye Türklerinin tüm hakları verilerek, zorlukla kanla, canla birden alınmalıdır.
Hafız Rejimi acımadan sivil halkın üstüne göstericilerin üzerine ateş açarak, göstericilerin arasında çok sayıda ölenler, yaralılar olmuştur.

Suriye’de yaşayan Türkler uzun yıllardan ve son gösterilerde büyük kayıplar vermektedirler.

Dünya birden bu kıyıcı eylemlere sessiz kalmaktadırlar.
Bu gün Suriye’deki protesto gösterilerinde şehit olan Türklerin sayısının gösterilenlerden daha çok fazladır ve birçok Suriyeli Türklerde yönetim tarafından kayıp olarak izleri bile bulunmamaktadır, Sivil halka karşı, görülmemiş biçimde baskı şiddet uygulanması ve bu şiddetin ölümlerle sonuçlanmaktadır,
Artık Suriye’deki olayları, durumlar durduramayacak, daha da artıracaktır.

Artık Baas rejimi düşecektir
Suriye’nin büyük kentlerinde başlayan gösteriler yüzde yüz Türk olan şehirlere, kentlerine de sıçradığı görülüyor.
Günümüze yüz binlerce insanlar ölmektedir.

Suriye Hama kentinde yüzlerce
Türk şehit olarak, yüzlerce Suriyeli Türkler kayıplar listesine geçmiştir.
 Ve birçok bölümleri Türkiye’ye yerleşmişlerdir,

Suriyeli Türkler 1982 yıllarında Hama Türkleri Hafız Esad döneminde de on binlerce şehitler vermiştir.

Günümüz dede Beşar Esad’a karşı başlatılan gösterilerde, ayaklanmada Hama şehrinde binlerce Türkler gösterişe katılarak, haklarını isteyerek canlarının , kanlarını vererek şehit düşmüşlerdir.

Suriye Türklerinin eylemleri, mücadeleci sürerek, kentte bugüne kadar yapılan rejime karşı en büyük gösterilerilerle milli davaya sarılan Sıriyeli Türkler seve, seve şehit olarak
Suriye’nin Teslima Türkmen şehrinde Türkmenlere uzun yıllardan baskılar artarak çok sayıda insanlar hapishaneye atılarak, kurşuna dizilmişlerdir.  

Son olaylarda Esad Rejimine karşı yapılan mücadele ve gösterilerde binlerce  Türkmen öldürülmüştür.
Çok sayıda Türkmenlerde ise kayıp olmuştur, yaralanmıştır.


Teslima’daki bu katliamda Muhammed İsmail ile Kassan Halife gibileri Türkmenler şehit olmuşlardır.

Birçok Türkmenlerinde hakkında hiçbir bilgi bulunmamaktadır.

Hafız Esad Rejiminin güvenlik güçleri son derece orantısız Suriye Türklerine karşı her bir türlü güç kullanmaktadır.

Suriye devleti, Asya’da Müslüman bir Arap ülkesi olarak uzun yıllardan beri Araplardan önce bu topraklara hep Türkler yaşamışlardır.
Uygarlık kurmuşlardır
Ortadoğu’da bulunan Suriye ülkesi coğrafyada yer alan pek çok dinin, ırkın, dilin bulunduğu demografik bir yapısı bulunmaktadır.
Bugünkü Suriye’de yaşayan Türklerin durumuna Irak Saddam döneminden hiçbir farkı olmadan acılar, baskılar, işkenceler uygulanan bir ülkedir
Suriye de Türklerden başka Türk Sümerler, Asurlular, Makedonyalılar ve Romalılar, Hunlar devletler kurmuşlardır.

İslamiyet nurunun doğuşuyla bölgede, Hz. Ömer’le başlayan bir İslami hareketi görünmekteydi. Emevi ve Abbasi döneminde de sürmüştür.

Türklerin Suriye’ye gelişleri ise, 11. yy’dan başlayarak 19. yy sonlarına dek sürmüştür.

Özellikle Türklerin Oğuzların kolu Türkmenler olarak bu toprakları bu yurtları kurmuşlardır.

Türklerin bölgeye yerleşmeleri, Büyük Selçuklu Devleti’nin Gazneliler’le giriştiği Dandanakan Savaşından sonrası olmuştur.

Büyük Selçuklu Devleti 1063 yılından kendi yaşam hayatlarını uygun buldukları için bu bölgeye yerleşmişlerdir, özellikle Halep, genel olarak Türklerin yaşamış oldukları toprakları Lazkiye, Trablus Şam ve Asi Irmağı vadisi boyunca Hama, Humus ve Şam bölgelerine olmuştur.

Yoğunluk olarak Türklerin buraya yönelik akınları savaşları Afşin ve Sandık Beyler komutasında Halep şehrine kadar uzanmıştır, şimdi baktığımızda bu bölgeler tam olarak
Türk’tüler ve Türkler buralarda yaşamaktadırlar.

1069-1070 tarihlerinde Kurlu ve Atsız Beyler, Güney Suriye’yi birden ele geçirerek, Sultan Melikşah, 1078 yılında Tutuş’a Suriye Selçuklu Devleti kurularak, Türkmen Oğuzların Yıva, Bayat Boyu ile Avşar, Begdilli, Döğer ve Üçoklar oymakları Şam ve Halep’te devletlerini kurarak buraya yerleşmişlerdir.


Türk boyları, 1096 yılında Haçlı ordularına karşı Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlar birleşerek, bölgeyi savunmuşlardır.

Selahattin Eyyubi öldükten sonra bölgede başka bir Türk devleti Memluklular kurmuşlardır. Selçuklu Devleti sonradan Anadolu’ya hâkim olarak Türkiye ise, 1243 yılında Moğollarla yaptığı Kösedağ Savaş’ıyla sonrası ağır Moğol baskısı başlamıştır. 

Kayseri ve Sivas’ta yaşayan Türkmenler ise, Memluk Sultanı Baybars döneminde Suriye bölgesine Şam’a yerleşmişlerdir.
Türkmenler, güçlerini elde ederek, İlhanlı hükümeti Ebu Said Bahadır Han öldükten sonra 1337’de Elbistan civarında Dulkadiroğulları beyliğini kurmuşlardır.

Yavuz Sultan Selim, 1516 yılında Mercidabık’ta Memlukluları sürerek, Suriye topraklarını Osmanlılara katmıştır.

1918 yılına kadar bu bölgedeki Türk yönetimi kesintisiz olarak 402 yıl hüküm sürmüştür.

Türk olmayan milletler ise Türk kültürü etkisi altında kalarak, Türkçe tam olarak her bir bakımdan öğrenerek uygulamışlardır.

I. Dünya Savaşı sonuna kadar Şam, Trablus Osmanlı yönetiminde kalmıştır.

Türkler Suriye, Halep eyaletinde, Türk yönetimi altında olduğu sırada kültürel, ekonomik, sosyal bakımından kalkarak ve en iyi huzurlu dönemlerini yaşamışlardır.

Uzun süreden Türkler vatanlarını severek,
Halep ve Lazkiye’de avunma güçleri kurarak işgalcilere karşı mücadele vermişlerdir.

Bugün Suriye’deki Türkler birçok yerlerde şehirlerde yoğun olarak Lazikiye ve Halepte yaşamaktadırlar.
Başta Şam olmak üzere diğer bölgelerde de Türkler bulunmaktadır.
Lazkiye, Suriye’nin en büyük liman şehri sayılmaktadır ve oralarda büyük bir gelişme, ticaret alanı vardır.

Şehrin tümü Türk nüfuslu olarak, en çok sayıda Türkmenler köylerinden şehir merkezlerine göç etmiştir.
Lazkiye merkezi ve yakında toplam 265 Türk köyü bulunmaktadır.

Osmanlı döneminde ise Gazı Antep, Şanlıurfa, Hatay gibi Türk nüfus bölgeler idari olarak Halep şehrine bağlı idi.
Günümüzde de Halep Türk mimari ve sanat eserleri ile Türk şehri olarak, tüm yöresinde sokaklarında insanlar yalnız Türkçe konuşmaktadırlar.

1906 yılında yayınlanan Halep Vilayeti salnamesinde şehrin nüfusu 116.248 olduğu göstererek 80.113’nün Müslüman Türk oluşturduğunu görmekteyiz.

Halep Mahalle, sokakların adları Türkçedir Halep şehrinde bulunan Türk mahallelerinden başka bölgede 350 Türk köyü bulunarak, Türkçe konuşmaktadırlar.
Halep bölgesinde 200.000, Lazkiye bölgesinde 150.000, Telkele yöresinde 50.000, Kunteyra yöresinde 100.000, muhtelif diğer bölgelerde de 400.000 olmak üzere, Suriye topraklarında yaşayan Türk nüfusu doğru sayım olursa üç milyon üstünde olası görünecektir devlet tarafından ne yazı iki milyon bildirilmektedir, bu sağlam bir kaynak olmayarak Genel olarak Suriye Türklerinin nüfusu üç Dört Milyondur.

Suriye Arap Baas yönetimi Arap milliyetçiliği anlayışıyla nüfus sayımlarında Suriye Türklerini Müslüman adı altında kayıt ettirdiğinden dolayı geniş bir alana yayılan Türklerin kesin olarak sayıları belli olmamaktadır.

Eski Irak Arap Baas partisi gibi Suriye dikta rejimin izlemiş olduğu Araplaştırma politikası nedeniyle ana Vatanları olan Suriye Türkleri hızla milli benliklerini kaybetmektedirler.
Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerden Lazikiye, Halep, Milli Mücadele sürerken Misakı Milli sınırları içine alınmak istenilerek, Kuvayı Milliye kurularak, ne yazık 20 Ekim 1920’de Ankara imzalanmasıyla bu bölge, Fransız mandası olan Suriye’ye bırakılmıştır.

Tüm baskılara rağmen Halep’te, 1922’de, Doğru Yol adlı Türkçe bir gazete yayınlanmış ve 1926’a kadar devam edebilmiştir. Sonradan yine Halep’te Vahdet Gazetesi ve haftalık Yeni Mecmua yayınlanmıştır.
Bu dergi Yeni Gün adını alarak, 1936’ya kadar sürmüştür.

Suriye yönetiminin bu tarihten baskısı artarak Suriye’de her türlü Türkçe yayın yasaklanmıştır.

Suriye de
Kitap, mecmua, dergi, gazete gibi Türkçe yayınlar bulunmayarak ve evleri aramaları sırasında rejimin bulmuş oldukları yok edilmektedir.

Bugün Suriye’de yoğun olarak Türkler yaşamasına rağmen varlıkları kimlikleri Arap Baas rejimi tarafından tanınmayarak, okulları, yayın organları, dergi, gazete, dernekleri, Radyo, Televizyon olmayan azınlık gözüyle bakılan Suriye Türkleri(Türkmenleri) yaşam, ölüm kalım, milli anayasal hakları mücadelesi vermektedirler.

Ayrıca Türklerin Türkiye, Suriye sınırına yakın köylerinde, yerlerde yaşamaları nedeniyle Suriye yönetimi her türlü baskı yapmaktadır.

Suriye sınır bölgesinde yaşayan Türkleri geri çekmeye çalışarak, 10 km’lik bir şerit ile Arap köylülerini Türkmen bölgelerine yerleştirmiştir.

Her bir Türk’ün Türk büyükelçilik ve konsolosluklara girmek bir Türk ile ilişki kurmak Vatana hainlik damgasıyla suçlanarak, idam olunmaktadır.

Diktatör Suriyeli rejimin baskısından, zulmünden korkan Türkler sıkıntılara girmemek için resmi, milli görevlilerden uzak durmaktadırlar.

Suriye’de yaşayan Türklere karşı her yönüyle Araplaştırma politikası uygulanmaktadır.

 Tek umudumuz bu tür baskılara karşı Suriye Türkleri örgütlenmelidirler kendi haklarını elde etmek için her türlü çabalarla birleşerek, anayasal haklarına kavuşmalıdırlar.

Suriye rejimi Türklere karsı Hatay’ın anavatana katılmasıyla uygulanan baskılarının dozu artarak yüzlerce Türkler işkencelere maruz kalarak, hapishane atılarak, idam olmuşlardır.

Hafız Esad ve günümüzde oğlu Beşar Esad Türklere karşı asimilasyon politikası artmak üzere Türkleri Saddam rejimi gibi yok etmeye tüm gücüyle çalışmaktadır.

Bu baskıların yanında
Türkiye’ye gitmek isteyen Suriye Türklerine pasaport verilmemektedir, gizli olarak Türkler Türkiye’ye gelmeleriyle Suriye vatandaşlığından çıkartılıp, malları, evleri, iş yerleri ellerinden gasp edilmektedir.

Suriye Türklerinin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde Türkçe eğitim yapan hiç bir ilkokul bulunmamaktadır, Uzun yıllardan beri Okullarda eğitimin Arapça olarak yapılmaktadır.
Dillerine, kültürlerine bağlı olan Türkler, Türkçe okumayı benimseyip severek, ama her türlü yasak bırakan Türkçeye karşı Dikta Suriye rejimi birçok şehir, köylerde insanların Türkçe konuşmasına karşı olduğu sırada Suriye topraklarında birçok Türkler Irak, Lübnan’da olduğu gibi Arapça konuşarak, Araplaşmışlardır.

Ana dillerini seven Suriye Türkleri Türkiye’de okumak için ancak bir başka Arap ülkesinden Türkiye’ye gelerek okumaktadır.

Suriye’de Türklerinin pek çok ana siyasal hakları gasp edilerek, seçme ve seçilme hakları bile bulunmamaktadır.

Türklerin elinde bulunan kendi toprakları devletleştirilerek, Araplara verilerek,  yerlerine Araplar yerleştirilmektedir.

Suriye yönetimi acımasız politikasıyla Türklere yönelik her türlü baskı, asimilasyon ve sindirme politikaları sergileyerek, Türklerin yaşamış oldukları Bölgedeki Türk varlığının izlerini, tarihini silerek ve Türk köylerinin adlarını bile değiştirmeyle kıyarcasına her türlü çıkmaz yasaları uygulamaları yürütülmek üzeredir.

Ayrıca İran, Irak, körfez savaşında olduğu gibi Suriye’nin katıldığı her bir savaşlarda Türkleri ön sıraya bırakarak, arkadan öldürmektedir.

Suriye’de Türkler birçok kendi topraklarında büyük gruplar halinde yaşamaktadırlar, tüm baskıya rağmen varlıklarını, milli benliklerini her yerde Türkler, korumaktadırlar, bir bölüm Türler ise daha fazla önemli ölçüde Araplaştırma politikasına maruz kalmaktadırlar.

Buda Arapların Türklere karşı duygularını kin ve baskı biçimde yansıtmaktadırlar.

Ayrıca Suriye rejimi yoğun olarak uyguladığı sinsi, baskı politika planlı Ekonomi, kültürel ve idari baskıların yapması, günlük olarak Türklerin Arapça konuşmaları, Türk radyo, Televizyon, Basın, yayın, dergi, gazete yayınlarının uzun yıllardan Suriye’den yasaklanması,
Spor ve Edebiyat, Kültürel faaliyetlerinin engellenmesi daha fazla Türkleri Türkiye’den, Türk dünyasından koparmaktadır.

Eski, Irak Baas partisi gibi Suriye Arap Baas partisi Suriye Türklerine karşı her bir alanda uygulanan baskı politikası ekonomik alanında da daha faza görünmektedir.

Kırsal kesimde yaşayan Suriye Türkleri genellikle ziraat, tarım hayvancılık, dokumacılıkla uğraşarak, Suriye rejiminin izlemiş olduğu siyaset nedeniyle Türklerin arazilerini, topraklarını ellerinde alarak Türklerin ekonomik durumları her gün dehada kötüleşmektedir.
Suriye Bayır, Bucak Türklerin, etrafları her yönleri orman olmalarına rağmen kışın günlerinde yakmak için kendi odunları bile rejim zorla kendi Araplara dağıtmaktadır.

Bölgedeki Türkler çok başarılı olarak tütüncülük alanında birinci sırada gelmektedir ve yene Türklerin gelir kapısı olmaktan çıkarılmıştır Tütünden gelir elde edemeyen Türkler Suriye yönetimi bu ürünü çok ucuza almasıyla bundan da bir gelir sağlanmamaktadır.

Suriye Türk bölgelerinde dağlık ve ormanlık olduğundan dolayı çok az buğday ve arpa yetiştiriliyor, hayvancılık ise o kadar önem taşmamaktadır.

Türk şehri olan Halep’te yaşayan Türkler diğer Türk yöre, bölgelerinden farklıdır, daha iyi durumda olarak uygulanan toprak reformu sonucu ellerinde büyük toprak, araziler bulunmaktadır,
Ama Devlet, diğer konularda yaratmış olduğu baskılar tarıma verdiği kredi kullanımında da Türklere zorluklar göstermektedir.
Çiftçilik ve hayvancılıkla Türklerin kalkınması için çalışıp uğraşması gerekmektedir.

Öte yandan uğraşmayanlar, Türkiye’de eğitim yüksek tahsili görenler ise bölgelerine döndüklerinde işsiz kalmaktadırlar.

Suriye Türkleri diğer ülkelerde yaşayan soydaşlarımız gibi çok zorlukla ağır insan hakları ihlalleri altında varlıklarını sürdürmekle ölüm, kalım çabası veriyorlar.
Birçok Suriye’deki soydaşlarımız ne yazık ki Araplaşmaktadır. Türklere karşılık Suriye rejiminin baskısını daha çok günümüzde artmaktadır yoğun bir katliam endişesi yaşamaktadırlar.

Suriye Türklerine bir Türk dünyası, Türkiye olarak sahip çıkmalıyız onlarının haklarını korumak için demokrasi bir politika izlemelidir ve tüm ana haklarına bir gün önce kavuşmalıdırlar.

Suriye Türkleri arasına tanınan aşiret, oymaklar, boylar Irak, İran Türkleri, Türkiye, dünya Türklerinde olduğu gibi yoğun olarak görünmektedir.

Bunlardan 
Bayat, Afşar, kadirli, arabli, Begmishli , HajAli , Karakeçili, İsabeğli, Musabeğli, Elbeyli, Akar, Hayran ,kara Şahlı, Çandırlı, güneyli, Sincar, Efendi, Ağalar,Bekler gibi Türkmen oymakları, boyları yaşamaktadır.
Bu Türkmen oymakları, boyları ile İran, Irak Anadolu'daki uzantıları bulunmaktadır, Türk boyları, oymakları arasında inançlar, gelenekler, göreneksel ve folklorik pratikler bakımından çok önem taşarak birdir, bir kaynaktan gelmektedir, Özellikle Türkiye’nin Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Çorum, Tönceli, Adana, Kırşehir, Kırıkkale, Yozgat,  İran’ın Tebriz, Erdebil, Horasan, Türkmen Sahra, Urumya,
 Irak Türklerinin, Kerkük, Erbil, Musul Telafer, Altunköprü, Tuzhurmatu gibi bir ırktan bir boy bir oymaktandırlar.
Bir dildendiler.

Son yıllarda Suriye’de Türkçe yer adlarını bile Arapçaya çevirmiştir bunlardan, İsabeğli, İseviye, Kabamazı, Belutiye,Merhan (Balva) Salva, Dashlihoyuk Talhajr, Tırınca Ümitüyur, Karınca, Behlüliye çavılmıştır.

Suriye'de Türkçe eğitim yapan okullar radyo, Televizyon, basın, yayın dergi, gazete olmadığı için, Suriye Türkmenleri bir arada toplayan her hangi bir kuruluş, dernek, teşkilat yoktur.

Hiç bir hakları olmayan Türklerin   Suriye’de yüzlerce Türkmen köyleri bulunmaktadır.
Bunlardan Kara Mustafa, Büyük pınar, Köy Çiçekli yazı mahalleleri ise , hayat, sallor, yamama, samra, ğassaniye, kastalmaaf, ğamam, um tüyür, zınzıf, Turunç, Meydancık, Hacranlı Hasancık Saray, Camuslu, Bödirsiye, Karaca, Çamurlu, Bostancık, Fakı Hasan, Kara bacak, Mollo Mahmutlu, Ubeydiye, Karamanlı, Kara Cücük, Türkmenli, Çalkamanlı, Sağırt, Ali, Elmalı, Abanlı gibi.

Suriye’nin Bayır ilçesinde ise Gebelli, Derviş han, Gebere, Şeren, Kara Ahmet, Gökdağ, Yumuşak, Mılıklı, Kebir, Murtlu, Kara kisa, Ulucak, Kara pınar, Aşağı Karamanlı, Yukarı Karamanlı, Saldıran, Karacağız, İsa pınar, Kulcuk Pınar, Kulcuk, Çukurcak, Nisibin, Dağdağan, Çovkaran, Sarraf, Kapı kaya, Ablaklı, Kapaklı, Çanacık, Korali, Çınarlı, Kızık çuracık, Kasaplar, Kislecik, Mahruka, Kuruca, Kızınca, Ağca bayır, Cümeren Yamadı, Burc İslam, Sulayıp gibileri.

Suriye Türkmen şehirlerinden Halep şehrin Türkmenleri
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk nüfusunun idari merkezi Halep sayılmaktaydı
.
Halep şehirde günümüzde olduğu gibi, sokaklarda, evlerde her bir yerde Türkçe konuşulmaktadır. Türk mimari yapıtları ve sanat, kültür eserleri, konutları Halep'te oldukça Türklüğün kalesini yansıtmaktadır.

Suriye'de Halep şehrinde uzun yıllardan bu topraklar kendilerin olarak atalarının Vatanı diye hep buralarda yaşayarak daha çok Türkmenlerde birçok yerlerde vardır.

Ayrıca 
Kürtdağı, Cerablus, Mümbiç, Musabeyli, Azez ilçeleri ve yörelerinde yalnız Türkmenler yaşamaktadır, Bu şehir bağlı ilçelerde Türkmenlerin yaşadığı köyler yörelere göre şöyledir. Cebeli Sema'nın doğusunda ilçe merkezinde Kilis'in güneyinde Azez kasabasına bağlıdır, Azez ile Aferin Suyu arasında Azez'in doğusunda güneyinde Halep'e bağlı Çobanbeğ ilçesinde
Mümbiç kasabanın doğusunda, aynı kasabanın güneyinde Baraklı Oymağı'ndan Cerablus ilçesine bağlı Sacır Suyu'nun güneyinde Urfa sınırı ilçesi Mürşid Pınarı ve Akçakale Kasabası’nın güneyine isabet eden ve Belih Irmağı'na kadar uzanan topraklarda ilçe, köy olmak üzere yüzlerce Türkmen köyleri bulunmaktadır.
Her türlü baskıya dayanarak kimliklerini, dillerini unutmayarak, konuşmaktadırlar.

Halep yakın olan bir bölüm Türkmen köylerinden mirza, kerpiçli, arabazi, merhan balva, halisa ,dashlih oyuk ,karsanle ,ayaşa ,talaysa, sakizlar ,sande ,arabjurduk ,dabis ,bizaah ,bozilja ,agdaş, beyliz, nabğa, kanlı koy, eşekli, usbağılar, gavur eli, amerne, bel veren, taflı, lilve, yusuf başa, kadılar, memeli, kurucu höyük, taş atan , buyan, dadlı, belli, sakal veran, kara Yakubi, kara taş, kara kuz, balali köy, bandarlık, duraklı, anbarlı, hacı Hasanlı, kara baş, bir elli, Avşar, küllü, dabık, yazlı bağ, ıral, şüvirin, delha, iğde, Türkmen barıh, kara köy, kara mazraa, harab mamal, azak, hava köy, telile, beş curun, sinekli, ziyaret, okuf, çoban bey, hedebet, tiral, kurt, öküz öldüren, cubbon, üvilin, zülüf, kalkum, bablimun, tat hums, çeke ,daş kapı, saman dere ,bahvarta ,harjala, kandra gibi.

Suriye’nin tanınan Türkmen şehirlerinden olan
Hama ve Humus Türkmenleri

Humus’ta günümüze kadar hep Türkmenler yaşayarak temiz Türkçe konuşırlar tarihe göre eski 11. yy Humusu büyük bir deprem vurarak yıkmıştır, sonra Türkmenler Humusu yeniden tamir edmişlerdir onarım yapmışlardır.

Tarihte Zingilar ve Selçuklular, Nureddin Mahmut zingi tarafından, yapılan Humusun merkezinde eski Türkmen harası ve eski şehir kapılarından birisi ise babu Türkmen,Türkmen kapısı diye adlanmıştır ama ne yazık Suriye Arap Baas partisinin Türkmenlere baskısıyla
Bu haralarda yaşayan Türkmenler günümüzde çok zorlukla
Araplaşmıştır.


Bu gün bu Türkmenler Suriye'nin Hama,Humus şehirleri ile Lübnan sınırı arasında kalan Türkmenlerdir, genellikle Humus, köylerinde ve Hama köylerinde yalnız Türkmenler yaşamaktadırlar.
Osmanlı İmparatorluğun döneminden yerleşen
Bu topraklar Türkmenlerin toprakları olarak günümüzde Türkmen oymakların bir bölümü buralarda yaşamaktadırlar
Kara Avşar, İnallu, Döğer oğlanı, Hama Değeri Mustafa kethüda, Hama Düğeri tabii Derviş kethüda, Şam Beğmişlüsü, Hüccetlü, Kapu, uşak, Eymiri Dündvarlu, Çozlu Çerkez oğulları, îdris Kethüdaya tabi Abalu, Dokuz han Harbend elüsü, Kara Tohtemürlü, Köse Kethüdaya bağlı Şerefli, Uşak obası, Beşir oğulları obası, Eymiri Sincarlu, Bozlu, Ebu Derda'ya bağlı olan Bozlu ,Tohtemürlüsü, Salur, Sellüriyye Türkmenleri, Dindaş oğlu İsmail Bozulus'a bağlı olan Genceli Avşarı, Kızıl Ali, Danişmendlü'ye tabi Kara Halillar gibi.

Türkmen Humusa şehrine bağlı bir bölüm Türkmen köylerinden, baba Amir harası, Türkmenler Mahallelerine, gelince zara, mitras, bdada, arcun, alhusun, dar kabira, kızhıl, kasaplaer, samalil, burc kaya.

Türkmen şehri Hama’ya bağlı bir bölüm Türkmen köyleri ise akrab, kara Halili, tulluf, hazzur, huvvır Türkmen, bıt natır , hırmıl

Kunteyra Bölgesinde yaşayan Türkmenler
Bu Türkmen bölgesi ise özellikle Filistin sınırına yakın olmaktadır.
ve Filistin Türkmenleri ile akrabadırlar. Bu Türkmenler buraya  1878'de Kafkasya'dan gelerek yerleşmişlerdir.

Günümüze kadar Filistin, Lübnan devletlerinde Araplaşan çok sayıda Türkmenler yaşamaktadırlar.
Bu sinire yakın Türkmen köylerinden, hafr, al kadırıye, kafr nafah, zabya, rezzanıye, Ahmadıye, Huseynıye, ayn kura, ayn sümsüm, ayn alak, üleyka, ayn ayşa.

daha geniş yer alan Şam ve draa Türkmenleri bölgede büyük bir nüfusları bulunmaktadır.
Bir bölüm Türkmenlerde Havran ovasında da yaşamaktadır.
Şama şehrine bağlı Türkmen olan köylerden kaldun, ruhaybe, adra ayrıca Şam haraları,  hecer, esvad, tadamün , cöber gibi draaya şehrine bağlı olan Türkmen köylerinden dara şehir merkezi tam Türkmendır, busra, maarba, Burak gibi

Suriye Türkmenleri, Irak Türkmenleri gibi
20. yüzyılların ortalarında çok sayıda Türkmenler sinsi, yıkıcı, soykırımla Araplaşmış ve her türlü işkence soykırım, katliam görmüşlerdir.

Böylece bu Türk topraklarında uzun yıllardır süren asimilasyon son politikası birçok dönemlerde olduğu gibi günümüzde de sürmektedir,

Türkmenler doğduğu ana topraklarında yaşamak istiyorlar haklarını başka milletler gibi almak istiyorlar, eşitlik, demokrasi, özgürlük milli, , kültürel, siyasal haklarına kavuşmak istiyorlar ama bir türlü Suriye’de ve başka topraklarda tüm tutsaklık yaşayan dünya Türkleri özellikle İran, Irak, Suriye, Türkistan, Uygur Türkleri rahat yüzü görmediler yaşam tadını almadılar hep baskılar, işkencelerle, acılarla yaşadılar büyüdüler.

Her türlü engellerle uzaklaştırma, yok etme, göç etmeye zorlandılar. Yerlerini terk etmeye haksızlığa uğradılar birçok bölgelerde yaşayan Türkler Suriye’de ve birçok topraklarda sahipsiz kalmaları ile her türlü baskılarla ve dillerini unutmalarına çalışanlara karşı canlarını, kanlarını vererek şehit düşerek topraklarını, ana yurtlarını savundular, korudular.

Bizlerin istek arzumuz dünyada her bir insan hangi haklara sahipse, Suriye, Irak, İran, Ahiska, Uygur Türkleri de bu vatandaşlık haklarına sahip olmalıdırlar.

Artık bu tüm Türkiye’nin ve Türk dünyasının politikasının dış Türklere karşı olması gerekmektedir ve kendimizden, dilimizden, varlığımızdan, kanımızdan canımızdan olan tüm dünya Türklerinin yanlarında olmak onlara sahip çıkmak, destek, moral vermek onları savunmak, en kutsal görevimizdir çünkü Türklük sevgisi, aşkı ile yaşamak ölmek bizler için çok önemlidir, çok kutsaldır.




No comments: