Monday 21 May 2012

Hapishaneler, Diktatörler, Acı olaylar Yazan: SADUN KÖPRÜLÜ



İnsanlar, özellikle dünya Türkleri, Bir inanç ile, Milli davasına

İnanarak, hapishaneye düşenler, hiçbir zaman üzülerek, yollardan

Dönmeden, daha fazla gönülden milletlerine, yurtlarına, topraklarına,

Bayraklarına, ilkelerine bağlılıkla, iç duygularıyla milli davalarını

Savunarak, kan, can vermek üzere tüm acılara, baskılara katlanarak, öz

Veride bulunurlar haklarını savunurlar.



Hapishane günleri, onlara ne kadar acı, çok üzücü olsa bile, dört Duvarının arasında dünya Türkleri yaşam özgürlüğünü kayıp ederek, tüm Haklardan yoksun kalmaktadırlar, özellikle politika ile mili davayla

ilgili tutuklananlar, dehada kötü anlarda yaşayarak, günlük olarak,

işkenceyle baş başa yaşamaya dayanarak, kitap, basın medya yasak

Olması yanında, radyo haberleri dinmekte yasaklanmıştır.

Dünyadan haberleri kesilerek, çileler acı anlarla günlerin geçmesi de

Çok zor olmaktadır. Hapishane ürkütücüdür, düşündürücüdür. Çekilmeyen günleri anları vardır.



Dünya Türkleri olarak, bu baskılı, milli konuları yaşayarak, Türklükten, Türkiye aşkından hapis olan Türklerinin acı durumlarıyla,Dikta rejim devletler tarafından baskılar artarak, her zaman verilen Aflarının dışında kalırlardır, birçok Türkler dünyanın her bir yerinde, hapiste olarak, özgürlüğünü kayıp etmekle, milli ilkelerinden vazgeçmeden, haklarını elde etmek için, haklarını savunmak için Doğruyu konuştuklarından, milletlerini düşündüklerinden dolayı, hapishanelere bırakılmışlardır. Çoğu uzun hapishanelerin acısına, baskı işkencesine dayanmayarak can

verip ölmektedirler.



Türk milliyetçileri milli davalarından dolayı, en önemli günlerini,

Gençliklerini uzun yıllarını hapishanelerde geçirmişlerdir. İç milli

Duygularını, Türk ilkelerini savunduklarından dolayı, tüm Türk

Dünyasında, dönemin dikta rejimleri tarafından birçok Türkler yıllarca

Hapishanelerde özgürlükten alınarak yatmışlardır.



Hapishanede milli davadan dolayı, yargılananlar bu süreden yaralanarak, gizli olursa da gecenin son saatlerinde bile, okumayı bir

Görev olarak, almışlardır, kendilerini yetirmişlerdir, büyük çabalar elde ederek, gelecek günler için, milli bir projeler başlatmaları Millet için gerekmektedir.



Arık çok insanlarımız Yusuf iye medresesinden yaralanarak geleceğin

Kurtarıcısı, iyi işlerin yapılması için kendi çalışmalarıyla yetirmiştir.

Saddam dönemi Irak'ta hapishane kolay olmadan, Hapishanelerdeki

İşkence, baskı sorunlarla yaşamak, dehada işkenceli, tehlikeli

Olmuştur, insanlar sıkıyönetim altında okuma, yazma yasaklığı yanında,

Saddam önemli saray güçleri, Abu Garip gibi ve Irak'ın başka Hapishaneleri yürütmekteydiler.



Hapishanede kalacağımız sürede, yapacağımız çalışmalarda, kendimizi

Verimli bilgili, politikçi olarak, yaşayacağımız tüm zorluklara

Karşın, hapishanede yeni bir kuşağın varlığını, geleceğini Planlayarak, milli davamızı onlara anlatarak, bırakarak, milletimize Daha fazla yararlı olacaklarımızı, şimdiden ön sıraya almalıyız.



Hapishanede okumuş olduğumuz kitaplardan almış olduğumuz milli

Politikayı, dışarıya çıkararak, bilgi dolu ürünlerin önemlisini

Kuşaklarımıza aktararak, gelecek parlak yaşamlarının umutlarını

Gerçekleştirmeliyiz.



Hapislerle karşı Saddam ve tüm Türk dünyasında kıyıcılar tarafından

İşlenen şiddet, işkence, baskıları uygulayanlar, duyarsız olarak

Düşmancasına insanların elinden özgürlüğünü almaları yanında, onlara

Hiçbir yaşam hakkı vermeden, yok etmeye sinsi politikalarla

Bıktırmakla, hayattan bezdirmeye çalışmaktadırlar.



Hapishanede olduğu gibi, bugün devletinin bir bölüm yerlerinde, koltuk

Hastası olan insanlar ellerinde olan görevleriyle, diktatörlük

Payesini aşmaya çalışarak, her ne türlü olursa da insanları kendi

çıkarları için, kullanmaya çalışarak, insanları yaşamdan, dünyadan

Bıktırmaya çalışarak, kendilerini üst düzeyde görerek, başkalarını yok

Etmeye, yok saymaya ellerinden geldikte baskılı yöntemleri yürüterek,

insanları küçüksemekle, güzel dünyayı onlara dar etmekle, hapishaneye

Döndürmekle, başkalarına acılar vererek, onları usandırmakla,

Hapishane gönlerini andırmaya uğraşıyorlar, Ve kendileri de hıyanet mertebesinde ön planda olmakla, ilkesiz olarak her bir düşmanlarla kendi yararı için işbirlikçilik, ajanlık Yapmaktadır bu tür hasta, zayıf insanlar her bir toplumlarda Bulunmaktadır.



Türkleri sevmeyenlerde, bir görev sahibi oldukları zaman, dünya yüzünü

Hapishane gibi dar etmeye çalışarak, gardiyan olmayı isterler, yok

Olan, elinden bir iş gelmeyen kıskançlık duyan insanlarda hiçbir zaman

Kendisinden başka hiç kimseni sevemez ve sonunda yokluğa doğru yok

olarak unutulacaktır..



Saddam döneminde Irak siyasi Abu garip hapishanesinde, uzun yıllardan

Güçsüz, umutsuz olarak, insanlar yaşamaktaydı ve her türlü kendi milli

Görüşünden ve bir siyasi parti, milli duygularından dolayı ömürlerinin

güzel günleri anlarını rejime karşı hapishanede geçirmekle, her türlü

Baskı, işkenceye maruz kalarak, her bir haklardan yoksun kalarak, bu

acı günlerde unutulmuş bir duruma gelerek, milli duygusundan dolayı,

Ölmeyen millet, vatan için umutlarla yaşamaktadırlar.



Saddam rejimi döneminde, birçok politikacılar, yazar, şair, ses

Sanatçılar şahsiyetler 1979 yılında ve Saddam rejimi düştükten sonra,

9 Nisan 2003 tarihinde, Amerika işgalinden sonra, Kuzey Irak yönetimi

Tarafından birçok hapishanelerde, çok sayıda Irak Türkleri uzun

Yıllardan beri daha fazla, acılarla tüm baskı, işkencelere rağmen

Yaşamını ölüm kalım anlarında sürdürmektedir. Birçok Telafer, Kerkük,

Erbil, Yengice, Tuzhurmatu, Altunköprü, Türkleri Beloka, Mahmur,

Süleymaniye Asayiş, Zanharı, Karaçolan, Dahuk, Akra, Kandil Hapishanelerinde Amerika tarafından yönetilen Abu Garip

Hapishanelerinde yaşamaktadırlar.



Ve birçok Türkmenler Saddam döneminde ve bugünde, aybolmuşlardır,

İzleri bile hala görünmemiştir, Saddam döneminde 17 yıl Türkiye, Türklükten dolayı kalmış olduğum Abu Garip hapishanesi, fitil gibi işleyen bir yara olarak, gençlik günlerini burada yaşayarak, o Günlerinin izleri acıları canımın her bir yerinde kalarak,

Sızlamaktadır, bu acıları gecenin son saatlerinde, kalemle kâğıtlara

Dökerek, yazarak gizli olarak annemin görüş gününde, saklamaları ile

Eve gönderdim, onu gizli bir yerde sakladıktan sonra, günü gelecek

Diye, gün ışığına çıkarak, bu milli yolda baş, can koyanlara, Saddam

Rejiminin geçmiş acı, işkencelerini anlatacaktır.



Abu Garip hapishanesinde, kendi, kendime gecelerin son saatlerde,

Sesiz olarak, bu gibi değerli yazıları, şiirleri yazarak, her şeyin

Yasak olmasına rağmen, ölümü, korkuyu başa, göze alarak, hep okudum,

yazdım bu kötü rejimi, tüm dünyaya anlatarak, tüm dikta rejimlere, bir

Ders olmalıdır, Saddam rejimin sonu BM, İnsan hakları ve Türkiye

Cumhuriyetinin baskısıyla, özgür olduktan sonra, yazdıklarımı ve

usumda kalanları kâğıtlara dökerek, Nasıl olursa büyük Türk

Milletimle, bu acıları paylaşarak, Türklerin tüm Türk dünyasında,

neler çektiklerini bildirmek için, bu kutsal görevi başarmalıyım,

Üstlenmelin ndiye yola çıktım, yalnız Irak Türkleri değil, Rusya,

Türkistan, Suriye, Filistin, İran, Tebriz, Türkmen Sahra, Ahiska,

Bulgaristan, Batı Trakya, Kırım, Kafkasya, Kosava ve dünyanın her

Yerinde, bu acıları Türkler çekmişlerdir, görmüşerdir ve

Çekmektedirler, dünyaları bile zindana dönmüştür.



Nemrut geliş sıralarıyla, Mussolini 1992, Stalin 1924, Hitler 1933

-aynı sıralamada anılması gereken Franco'yu (1936), büyük çapta dış

Müdahaleler sonucu iktidara geldiği için, ele almıyorum-. Siyonist,

Komünist Örneğin işkenceleri ellerim arkasından bağlandı ve sorgucular

Kollarımı havaya kaldırıp bükmeye başladılar. Çok acı veren bu

Pozisyonda uzun süre tuttular. Daha sonra vücuduma elektrik verdiler.

Dili ve her bir organ da dâhil olmak üzere tüm vücudumuza elektrik

Veriliyordu. Bacaklarıma ahşap elektrik sopalarla vuruyorlardı.

Görmediğim işkence türü kalmayarak günlerde cansız, dilsiz, sesiz düşmekteydim.



Hapisler korkmadan, İşkenceye karşı mücadelede ederek, zorluklar ve

acı olaylarda artarak, hiçte değişemezdi. İşkencenin herhangi belli

Bir siyasi sisteme özel olmaktaydı, en çok bu işkence Türklere karşı

idi, işkence, baskılar Saddam'a benzer diktatörlüklerde olduğu gibi,

Demokrasilerde de, askeri hükümetlerde olduğu gibi, sivil hükümetlerde

de meydana gelmekteydi.



Hapishane, tutuk evlerinde, işkence kurbanlarının, siyasi tutukluları

milli, inançlarından dolayı olduğu kadar Türk kimlikleri nedeniyle, hedef alınanlar olduğu da, bir o kadar açıktır.

Kurbanlar Saddam döneminde, Amerika, Kürt Peşmergeler Mesut Barzani ve Sonraki dönemde erkek, kadın, çocuklardır Türk olma nedeniyle, tüm Acıları, ölümü, yalnız daha fazla onlar görmekteydi.

Özellikle Kerkük, Erbil, Telafer, Altunköprü, Tuzhurmatu, Tazehurmatu,

Türkleri görmekteydiler.



İşkence, idamlar dünyanın birçok yerlerde yasaklanarak, insan hakları

her tür işkenceye karşı durmakla, BM kıyıcı insanlık Dışı onur kırıcı

Yakma, yandırma, kezzap suyu dökmek, asmak, kesmek en çok siyasi

Durumlarda yapılan ihlalleri kapsamaktaydı, yene dikta rejimleri

Hiçbir rapor uyarıya uymadan, insanlık dişi tüm baskıyla acıyla her

Türlü işkencelerini sürdürmekteydiler.

Korkutma, ya da baskı amaçlı, ya da " ayrımcılığa dayanan herhangi bir

siyasi nedenle", muhaberat, emniyet, istihbarat tarafından her tutuklu

kişiye fiziksel ve ruhsal olarak, ağır acı işkence veya ıstırap veren

kasten yapılarak, konuşmak itiraf elde etmek amacıyla, her türlü kötü

Muamele, baskılar, işkenceler yapılmaktaydı.



İnsanlara bedensel ceza bir organın kesilmesi, damgalama, kamçılama ve

Kırbaçlama, göz çıkartama, yandırma, canavar, yırtıcı hayvanlara yem

etmekle ön sırada sayılmaktaydı. Bu tür gibi işkence ile kötü muamele

Tüm diktatör kıyıcı rejimler tarafından uygulanırdı.



Bir gün işkence sırasında, beni betondan yapılan bir yatağa uzatarak,

ellerimi halkalara kelepçelediler, bağladılar ve sonra ayaklarımı

Zincire vurarak, zincirleri halkalara kelepçelediler. Birkaç defa

levhayla vurarak ve onu üzerimde ayak parmaklarımın üç tırnağını

Sökmeye başladılar. Beni öldüreceklerini sandım.

48 saat kadar yalnız olarak, tek başıma bırakılarak, hep işkence

Sürmekteydi. Saddam rejimi bizlere

Ve sonrada yokarı kata çıkararak alta doğru beni üç defa atmak

İstediler, yerler kanlar içinde bıçak, şişe, şişler ekilerek bir

yanda insanların başlarını, vaücüclerini ayak ellerini birbirinden

Ayrı olduğunu gördüm beni atmak istediler ama ölümü göze almıştım,

Çünkü karar verdim hiç konuşmayacağım ve arkadaşlarımın, soydaşlarımın

Adlarını vermeyeceğim her türlü yolu denediler ama Allah'a şükür

Konuşmadım dayandım durdum.



Diktatörlerin, hainlerin düşmanlığı artarak, işkence yapmada

Başkalarına karşı ayrımcılık yaparak, Türkmenlere karşı durum başka

Değişirdi.

Türkmenler siyasi veya etnik gruptan ise, onları insanlıktan

Uzaklaştırma süreci daha kötü olurdu, farklı uygulama, yok etme

Politikası uzun tarihten günümüze kadar olmuştur.



Ayrımcılığa uğrayan Türkmenler insan haklarını savunma mücadelesi

İçin, onlara çok önemli sayılırdır. Her gün Türkmenlere karşı bu

Ayrımcılık kendisini gerek aile içi şiddet, gerekse ırkçılık

Düşmanlığı biçiminde şiddet olarak, gösteriliyordu. Bu dönemde

Teknolojik gelişmeler alanında, hem işkence yöntemlerini, hem de

onurla mücadele etme yollarını etkilemiştir.

Beni Bağdat'ta bulunan gizli Irak servisi olan Muhaberatta götürmek

İçin, yaklaşık 50 dakika sonra bir yere geldik. Arabada sürekli

Dövdüler. Dayak ve işkence yaklaşık birkaç saat kadar sürdü. Daha

Sonra arabadan indirdiler. Dayak ve tehdit burada da devam etti. Bu

Sırada göz bağım açıldı, tam olarak etrafta olanları iyice görmeye

Başladım, idamlar, kanlar, canlar, başlar hepsi birden birbirinden

Ayrılmış durumda, başka bir yerde, insanlar demirlere. Direklere asılı

ölüm halında duruyordular,



Beni döverek vurarak neden gözünü açtın diyerek, tekrar gözümü

Bağladılar ama işkenceler tüm yönüyle artmaktaydı, gözüm bağlı olduğu

İçin, tekrar etrafımda olanların kim olduğunu fark edemiyordum.



Irak Türklerine yapılan zulmün uygulanan soykırımı ise, insanlık

Tarihinde az rastlanan bir af edilmeyen bir olaydı. İnsanları adının

Bile ürperttiği, korktuğu ölüm adasındaki hapishaneden toplama kampına

Yıllar sonra insanları tekrar toplayarak, bir bölümünü kurşuna

Dizerek, çok sayıda insanlara aylarca buralarda acı, işkence

Çektirmesini ilk günden son gününe kadar görüp yaşadım, artık her

Yerden ölüm, kan kokusu yükseliyordu.



Evet, bir yıl 4 ay 22 gün günde dört defa bu durunu yaşadım gördüm çok

zor Allah kimseye bir toluma göstermesin bu acı günleri durumlar.



Son günlerde, Arap Baas Partisi'nin aldığı bir kararla, artık bu

Ülkede Türk ismi, kalıntıları yapıtları ve Türk varlığı diye bir şey

Kalmayacaktı diye planlı çalışmalarda bulundular, idamla, ölümle

Korkutarak, zorlu insanları Arap yazdırdılar. Türk nüfusun yüzde

Onunun imha edilmesi bile Saddam yönetimi tarafından göze alınmıştır.



Bu çağ asrın sonunda bu tutuklamalar, kurşuna dizme olayları, Irakta

Tüm hızıyla yaşanıyordu. Türk'ün yok olmasına dünya kamuoyu bile ses

Çıkarmadan göz yummaktaydılar.



Bizler şu anda, böyle bir aptal politikanın mağdurları, öz verileri

olarak, arkamızda gözü yaşlı ana-babalar, bacılar, kardeşler, eşler,

Çocuklar ve akrabalar, dostlar sevgililer bırakmışız. İdam olmuşuz

ağaçlara asılmışız, yok olmuşuz suçumuz ise Türk olmak nedeniyle,

kimliğiyle.

Evet, Türk dünyası, Uygur Türkleri Doğu Türkistan, Tebriz, İran

Türkleri, Irak, Suriye, Kızılderililer, Ahiska, Bulgar, Bunsa Hersek,

kıbrız, Irak Kerkük Türkleri yalnız Türk olduklarından dolayı bu acı

Günleri, işkence, hapishane günlerini yaşamışlardır.



Eskiden günümüzde Ruslar, Çinler, Bulgarlar, ve Araplar, Kürtler,

Ermeni, İngilizler tarafından yalnız Yüzlerce Türkler Irakta olduğu

gibi Türk dünyasında tutsaklık durumunda olarak, eski Sovyetler

birliği Rusya, Tataristan, Tacikistan, Özbekistan, Kazakistan,

Türkmenistan, Kırgızistan, Azerbaycan, İran Avşar, Kağşar, Tebriz,

Erdebil, Tahran, Horasan, Urumya Türkleri, Çin Türkistan, Batı Trakya,

Suriye, İran, Irak Türkleri ve tüm Türkler bu acı durumları

yaşayarak, asimilasyon politikasına uğrayarak, yüz binlerce Türkler

idam olarak, kurşuna dizildiler, yerlerinden, topraklarından

uzaklaştırıldılar, katliamlara, soykırımlara maruz kalmışlardır.



Atık büyük Türk devleti kurulunca bu kimsesiz, zavallı insanların,

şehitlerimizin hakları bin katına kadar alınacaktır.





1979 yılında tutuklandığım sırada, gizli olarak bir yıl dört ay gizli

yerlerde bulunarak, habersiz kalmıştım, günde dört defa hızlı

işkenceler sürerek, Bağdat Muhaberat tutuk evinde, baskı, işkenceler

dolu bir hücreye, bir katlı görünen bir yatak odası olarak, avluda

bulunan bir koğuşa attılar, döşek, battaniye gibi, hiçbir şey yoktur,

bir koru yerde uzanarak, hiçbir koğuşta soba kaloriferde yok idi bu

koğuş kış günü buzdolabını yansıtıyormuş,

geceler uykusuz geçerek, rahatsız olarak, hiçbir kimse uyumak

bilmiyordu, sürekli işkence ara vermeden sürmekteydi.



Sabahın ilk saatlerinde, yaşamış olduğum işkence koğuşundan, vurarak

aldılar beni bodrumun alt katına indirdiler ameliyat odası diye

biliniyordu, ismimi numara diye söylemeye başladılar, arkadaşlarımı,

akraba, tanındıklarımı, yedi bin sülalemi bilmek istediler, bir türlü

nerde olduğumu bile bilmiyordum, Ama bir cehennemden farkı yoktur

buralar hep işkence hep korkutmaya, yandırma, dağlama her taraftan kan

kokusu vardır, burası gizli bilinmeyen bir yer idi, geceleri uyurken

ellerim başımın altında yastıksız, döşeksiz, geceler çok korkulu, uzun

tükenmiyordu, gözlerimiz tavanda, her an, her dakika kapının

açılışında şıraklanmasında sonumuzun gelecek diye, ölümü, korkuyla her

an yaşıyordum. alıp götürecekler, idama beni hep düşünüyordum.

Her an kapı açılır, çıkın korkusu ise içimizden yaşayarak, eksik

olmuyordu ve günde defalarca korku, işkence ne zaman bitecekti bu

kâbus baskı, acılar, her bakımdan ölümü özlemekteydim kurtuluş için

ama ölümde bir türlü yaklaşmıyordu.



birkaç yıldan sonra kardeşim Ümitten ayrıldım, onun özgür olması beni

çok sevindirdi, altı yıl Türkçülk davasında yargılanmıştır, şimdi tek

başıma kaldım nasıl olursa birimizin kurtarması ailemiz için iyi

olacaktır, Hapishanede yalnızlık da sıkıcıydı, tek başıma kalmıştım,

Yatağa uzandığım an. Geçmiş yıllarımı çocukluğumu, okul hayatımı ilk,

orta, lise, üniversite ve destlerimi düşünüyordum.

önce o günler canlı olarak, karşımda canlandı, hafızamda, artık bir

çok ülkelerde insan ölümle, göz yaşıyla, acıyla yaşamaktaydı, o an ki

okumuş olduğum Atom bombasıyla yok olan Hiroşima ve Nagasakaki,

Türkistan geceleri İran rejimi Şah Rıza pehlevi 50 bin Türk'ü

Öldürmesi Azap toprakları, Kerkük 14 Temmuz1959 katliamı, 28 Mart

Altunköprü, katliamı olayında binlerce suçsuz yere ölenler, beni bu

Gecede uyutmuyordu, bende ölmek istiyordum hala Tutsak dünya

Türklerinin öyküleri, dramları karşımda canlısı gibi, sesim

Çıkmıyordu, içimden bağırmak geliyordu, çok dertli özgün, çileli idim,

o kadar insanların acılarını paylaşmakla, kendi acılarımı unutmuştum,

Hiroşima, Türkistan, İran, Irak, Çeçenistan, Filistin, Suriye,

Karabağ, Kıbrıs, Azerbaycan, Kızıl deriler, Kafkasya, Bosna Hersek,

Bulgaristan, Azerbaycan, Kıbrıs, Kaşğar, Türkmen Sahra, Tebriz, Avşar,

Horasan, Kosava, Kırım, Kırgızistan, Karabağ Türkleri derdinize,

Acınıza, çilenize vermiş olduğunuz şehitlerinize saygıyla, sevgiyle

Milli mücadelelinize destek oluyoruz, sizleri seviyoruz unutmuyoruz,

İnanın her an günlümüzdesiniz bizimle yaşıyorsunuz, sizleri anıyoruz,



Artık bu vermiş olduğumuz şehitler, Türk dünyası gökyüzünde, parlak

Işık saçan büyük coşkuyla birer, birer simge olmuşlardır, milletimizi

Kurtaran Oğuz han, Atilla, Cengiz han, Şah Şamil, Kara Murat, Sultan

Fatih, Alparslan, Enver, Niyazi Paşa, Atatürk Mustafa Kemal paşa,

Nihat Astsız, Kırım oğlu, Türkeş, Elçi Bey, Ata Hayrullah, Kasım

Neftçi, Necdet Koçak, Abdullah Abdulrahman, Çeçenistan lideri Cohar

Musayevich Dudaev' gibi yollarımızı, geleceklerimizi aydınlatan, Türk

Dünyamıza yeniden doğan bir güneştiler

Tarihimizde yazılan unutulmayan Simge sayılmaktandılar.



Artık vermiş olduğumuz şehitleri insanların acılarını, mücadelelerini

Yüreğimizin, gönlümüzün en derinden duymalıyız, acılarına ortak

Olarak, onları mücadelelimizde yazılarımıza dile getirmeliyiz acı

Verenleri, katliam yapanları, gözyaşı döktürenleri, insanları

Öldürenleri çocukları öksüz

Bırakanların cezaları verilmelidir.



Abu Garip hapishanesinde ve Türk dünyasının, Birçok yerinde, Türklere karşı şiddet yeğinlik artmaktaydı, bu şiddet insanlar kimliğini milli görüşlerini savunmakla, daha çok insanlar

Otorite sağlamakla hayatlarını tehdit demektedir ve sindirecektiler ve

İnsanlarda zarar etki yaratmakla, psikolojik davranışlar bilinçli

Olarak, insanlara şiddet uygulanmakla, buda işkence yapan karşı taraf

insanlar arasında, ayrımcılık sağlamakla, fiziksel şiddet uygulaması,

Dikta rejimler tarafından gündem olarak, yerini almıştır, ayrıca

Şiddet bir bölüm, korum kuruşlar örnekler vermek gerekir, Şiddet

Yanında baskıda insanlara her türlü yapılmaktadır.



Bireylerin kişisel özgürlüklerini konuşmuş oldukları dillerini,

Özelliklerini engelleyen, dikta rejimler, kendi iradeleri ve istekleri

Koltuklarına umutlarına karşı duran düşünmelerini tek planı toplumda

olanları yok etmektir, kıyıcı düşmanlar Türklerin düşünce, ilkelerine

karşı durmaktırlar.



Baskı, fiziksel şiddet kapsamlı olarak, baskı açık, ya da gizli

olarak, şiddetin birçok bölüm işkencenin parçası, ya da bir biçimi

Sayılmaktadır, bu şiddet, işkencelerden, baskılardan, itmek, vurmak,

Tekmelemek, yere yatırmak, sürüklemek, saçlarını yolmak, tehlikeli

Aletlerle vücuduna yandırmak, yakmak, asmak, insanları istediklerinden

yok etmek, sindirmekte, kimliğini silmek, fiziksel şiddetten

Sayılarak, baskı, işkence, şiddet uygulamanın tek nedeni ise, daha çok

Bir sonuca varmak amacıyla, bireylerin konuşmasını istemektir, boşu,

boşuna zorlukla, insanlarının yalan olursa bile konuşmasıyla ken

Dostu, arkadaşının, ailesinin bile adlarını vermektir.



Dünya dikta rejimleri bireylerin, kişisel özgürlüklerini, konuşmuş

Olduğu dillerini, özelliklerinin engellemek için, her kese şiddet,

Belirli bir amaçla, kişileri belirli şekillerde, genelliklede kendi

Çıkarları, ya da istekleri aleyhine hareket edenleri kapsamakla,

Ortadan kaldırmak, yok etmeye yönelmektedir.



İşkence, şiddet yanında dikta rejimler insanlara baskı, zorlamak ile

Konuşmalar alınmaktadır baskılarının tek amacı ise, birine bir şey

Yaptırmak için, zor kullanmak, kişiyi bir şey yaptırmaya, zorlamak.

Devletlerde dikta rejimin baskı uygulaması sıklıkla, gündeme gelen

İnsan hak ihlallerinin başında yer alan uygulamalardandır ve

İnsanları ayrımcılık nedeniyle, toplumdan ayırmak, uzaklaştırmaktır.



Her yıl dünyanın her yerinde, özellikle Türk dünyasında, Türkler

Baskılara maruz kalarak, yüzlerce insanlar baskıyla ölüm altına

Alınarak, can vermektedirler.

İnsanlara baskı uygulama, otoriteye ve güce sahip konumda olanların,

Gücü olmakla, diktatörler kendilerine, tabi olanlara yanlarında,

Olanlara, destek verenlere, ya da onlarında, olduklarını

Düşündüklerine, yakınlık gösterenlere, ya da destek verenlere,

Birlikte olanlara istediklerine bu amaçla uyguladıkları bir tür şiddet

Türüdür, gündemde yer almaktadır, baskılar, işkenceyle birlikte farklı

Etnik kimlikler gruplara, ya da siyasi düşünceli, ekonomik kimlikler

Açık ve gizli olanlara şiddet, baskıyla baş başa kalmaktadırlar.

Bu yönetimler tarafından ayrımcılık yapmakla sevmedikleri milletlere

karşı baskı, şiddet, işkence yanında insanlara kötü muamelede

Yapılmaktadır.



Saddam döneminde olduğu gibi, Irak İstihbarat, Muhaberat ve Abu Garip

Hapishanesinde cesedi vurma, yakma elektrik işkencesi ile birlikte,

Çoğunluk Psikolojik işkence uygulanırdı, özellikle korku, suçluluk

duygusu gecenin son saatlerinde asma, bağırma hayvanatlarla korkutma

insanlara cezaları yanında, her türlü yöntemlerle bu Psikoloji

İşkencelerin yapılmasının tek amacı, kalp rahatsızlığı yaratma, ölüme

yol açmak idi, işkenceler günlük, gecelik olarak, uzayarak insanlara

Daha fazla acı çektirmeye cellâtlar mutlu olurdular, ceza verici

Yöntemlerinde korku vermek için, gözleri bağlamak, bunları psikolojik

İşkence diye insanları konuşturmaya çalışırlardır, buda fiziksel

olarak, zarar vermekteydiler.



İşkence, ister fiziksel, Psikoloji olsun, ister ruhsal, bilgi toplama

Aracı olarak, bilinçli şekilde insanlara ağır acı çektirmektir. Buda

İnsanlardan konuşmak, İtiraf almak amacıyla olmaktadır, İşkence ayrıca

Bir baskı yöntemi sayılarak, tehdit etmek, konuşmak için

Kullanılırdır, Saddam döneminde insanlar özgürlüklerini düşünerek, bu

Uğurda canlarını, kanlarını vermekteydiler, İnsan hakları yolunda,

ırk, din, dil ve cinsiyet ayrımı yapılmadan, dikta Saddam rejimi

Türklere karşı, insan haklarına aykırı olan tüm yolları denetmiştir ve

Uygulamıştır ve Irak Türkleri günümüze kadar hiçbir haklardan

Yararlanmamıştır.



Öteki milletler gibi, haklarını kullanmada, eşitti olarak tarihsel,

yasal haklarına kavuşmamışlardır.

Artık tüm Türkmenler hak ve saygınlık açısından, eşit ve özgür olması

doğduğu anlayışına dayanır. İnsan hakları, her bir bireye bağımsız,

özgür olması, seçim yapma, yeteneklerini geliştirme, özgürlüğü

sağlamalıdır, iyice kullanmalıdır.

Bu özgürlükler yolunda, Irak Türklerin haklarına saygılı olmalıdırlar

ve bu hakları hiçbir güç Saddam döneminden sonra çiğnememelidir.



Dünyada tüm diktatör, rejimlerin uygulamış oldukları bir bölüm

işkenceler bunları Saddam döneminde Irak gizli servisi, Muhaberat,

Irak emniyeti, istihbaratı uygulamaktaydı, bu işkencelerin bir sene

dört ay 22 gün günde dört defa görmekteydim, bu işkencelerin bir

Bölümü dünyanın birçok yerinde uygulanmaktaydı.



Göz dağlama, Ağırlaştırılmış, diş sökme, Falaka, Dövme ve fiziksel Taciz, Bağlama, bükme, Işıkla Körleştirme, Kaynatarak öldürme, Kemik kırma, Dağlama, Yakma üzerinde sigara söndürme, Boğma (elle) Boğma

(suda), Kesme, Yaşlılara kötü muamele (fiziksel) Kırbaçlama, Deri

yüzme Ayak kırbaçlama, Saç yakma, Dizden vurma, Kol, parmak koparma,

Oksijensiz bırakma, Dipçikle vurma, Kafa derisi yüzme gibi.



Önce Abu Garip hapishanesi Mahzen bölümünde, işkenceler geceler

Sürerek, tüm insanlara farkı olurdu, kişiyi öne eğik bir sandalyeye

Bağlayarak, kafasına çuval geçirdikten sonra, uyumasına izin

Verilmeyerek, yüksek sesle müzik dinletme yöntemi uygulamakla, birde

Hayvanatlarının seslerini tutuklar zorlukla yapardılar. Mahzen

Bölümünde, uzun geceler uykusuz bırakmakla, Yüksek, sese maruz

Bırakmak, günlerce aç bırakmak, Suya sokup çıkarma, her türlü zorlukla

İşkence uygulanırdı.



Saddam'ın üvey kardeşi Berzan El Tikriti, Rusya'da bulunan her türlü

İşkenceyi tam olarak, Türkmenlere uygulardır, İşkence veya

Sorgulamanın sırasında modern bir yöntemle vücuda elektrik şokları

Vermekteydi. Etkisini güçlendirmek için, işkenceciler şokları

İnsanların tüm organlarına verilirdi ve bu tür işkenceler karşılandım

en çok Irak gizli servisi muhaberat bölümünde, her türlü işkenceler

İnsanlara göz açtırmadan, gecenin son saatlerine kadar sürmekle, bu

İşkencelerden uzun süreli tek kişilik odalara kapatılmakla, ölümle

Korkutmak, tehdit etmek,

ayrıca örümcek, böcek dolu bir odada bırakılma, uzun süreli uykusuz

Bırakılma, Zincire, kelepçeleme, vurulma, bir bölüm insanları karşımda

Benim konuşmam için yakarak öldürmek, Dövmek, Kan kaybından öldürmek,

Canlı gömmek, Parçalara ayırmak, Boğmak, ör. Vahşi hayvanlara atmak,

Elektrikli sandalye ile öldürmek, Kurşuna dizmek, Zehirlemek, Testere

ile kesmek,



İşkence yöntemi aleti Saddam döneminde, Rusya'dan farklı değildir,

Tutuk evinde olan işkenceler, Abu Garip hapishanesi Saddam döneminde,

Çile, acı dolu korkunç, bir hapishane olmasına rağmen, tüm yöntemler

Günlük uygulanırdı,



9 Nisan 2003 tarihinde, diktatör rejimden sonra, Amerikan askerlerin

işgal altında, Abu Garip Cezaevinde, işkenceler artarak, tutuklara

Karşı kötü işkenceler, zorluk, kötü muamele kullanmaya başlamıştır,

Irak'taki işkenceler bugüne kadar anlatılması gerekir, kamuoyuna

Gizlenmeden aktarmalı, raporlarla tüm dünya, basınında yer almalıdır.



Artık Irak büyük hapishaneye dönerek, işkencede Teknolojinin son

Modern ürünleri İnsanlara karşı, onları ölüme götürmeye kullanılıyor,

Dünyada işkencenin yasa dışı olmasına rağmen, bugün dünya Türklerine

Karşı, dikta rejim devletlerinde uygulanarak, işkence yapanlar

Uluslararası ceza mahkemeleri önünde, hesap karşında durarak

Yaptıklarının bedelini vermelidirler, en çok soykırım, katliamlar

Yapanlara uygulanmalıdır,

bu işkenceler insanlara karşı askerler, istihbarat muhaberat, gizli

Servis, emniyet elemanları, hapishane gardiyanları tarafından

Gözaltına alınarak, İşkence aynı zamanda, silahlı, siyasal gruplar

Irakta ön planda tutulmaktadır,



Bu kuzey Irak Mesut Barzani ayni yöntemi, eletleri işkenceleri

Kendi bölgesinde insalara karı suçsuz yere kullanmaktadır yıllarca çok

Sayıda Irak'ın kuzeyinde Mesut Barzani hapishanesine her türlü acı

İşkencelere sürmektedir bu yöntem Saddam rejiminden hiçbir farkı

Olmayarak uygulanmaktadır.



Artık Diktatörler, siyasi hapishane dönemi, acılar bir an önde dünyada

Türklere karşı bitmelidir, sona ermelidir doğru bir demokrasi, çoğul

Partiler kurularak, tüm insanlar eşit olarak, siyasi, tarihsel ana

Haklarını bir an önce kavuşmalıdırlar özellikle Irak ve dünya

Türkleri, bugün dün gibi olmadan diktatörlük dünyası tüm evrende yok

Olmuş gedmiştir kendi dünyamızı milli dava yolunda mücadelemizi

Sürdürmekle haklarımız tüm rejimlerden el birliğ ile çalışarak

aşmalıyız, yüce kutsal tarihimizi kutsal şehitlerimizin kanlarıyla

Yazmalıyız ölene dek Milli yolumuzdan dönmemeliyiz. yolumuz

Liderlerimizin, büyüklerimizin bu uğurda kan, can verenlerin yoludur,

Vatanını, bayrağını, topraklarını kuruyanların, Türk milleti için

Şehit düşenlerin yoludur.

No comments: