Friday 15 October 2010

ITC TT Dr. Hicran Kazancı, TRT Türk Kanalında Canlı Yayın Konuğu Oldu.



ITC TT Dr. Hicran Kazancı, TRT Türk Kanalında Canlı Yayın Konuğu Oldu.


15 Ekim 2010, Cuma



Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Dr. Hicran Kazancı, TRT Türk kanalında canlı yayın konuğu oldu. Programda, 7 Mart Irak genel seçimlerinin ardından, Irak Denklemi içinde kendilerini nasılkonumlandırıyorlar? Gelecek planları nedir? Diğer gruplarla eşit statüde olma noktasında, geçmişten gelen sıkıntılar aşılabildi mi? Türkiye'den beklentiler ve Kerkük konuları ve diğer güncel konular konuşuldu.



Irak'ta sekiz aydır kurulamamış bir hükümet var, bu durum Türkmenleri nasıl etkiliyor?

Irak'ta son günlerde iki önemli gelişme gündemini korumakta. Birincisi sekiz aydır kurulmayan hükümet. İkincisi sayım. Hükümet sekiz aydır kurulamaması, bölge ülkeleri ve egemen güçlerin müdahalesinden kaynaklanıyor söylemine ben pek katılmıyorum. Bence Iraklı siyasetçilerin kendi arasındaki sorunlardan kaynaklanıyor. Iraklı siyasetçilerin birbirine güvenmemesi, aralarında güven kaybı ve Iraklılık kimliğinden bahseden siyasetçiler, etnik ve mezhebi siyaset yürütüyorlar. Irak pastasından en büyük payı alma gayreti içindeler. Bütün gruplar arası görüşme devam ediyor. Birbirlerine söz veriyorlar ancak ertesi gün bundan vazgeçiyorlar. Bu tavırları Irak halkını düşünmediklerinin en önemli göstergesidir.

Peki, bu sıkıntı içinde Türkmenlerin durumu nedir? Özellikle sayım konusu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Sayım periyodik olarak yapılması gereken bir uygulama, bir ülke sayım verilerine göre kendi gelecek stratejisini belirliyor, tedbirler alıyor, yatırımlar yapıyor. Ancak bu doğru şartlarda yapıldığı zaman sonuç alınabilecek bir durum. Peki, Irak'ta bunun yapılması için şartlar uygun mu? Hayır. Sayım adil ve şeffaf bir şekilde yapılmadığı zaman etnik bir çatışmaya yol açacaktır. 2003 sonrası lağıv edilen devlet kurumların yeniden yapılandırılması için bir başvuru forumu hazırlandı. Bu forum aynı şimdi hazırlanan sayım formu gibi etnik kimlik sorusu mevcuttu. Sonrasında şekillenen devlet kurumlarında esas olarak bu başlık dikkate alındı. Sayım da etnik mezhep başlığı kaldırıldığında ve demografik yapı eski haline getirildiğinde biz bu sayıma karşı olmayız. Planlama bakanlığı verilerine göre 950 bin olması gereken Kerkük nüfusu 1.650.000'dır, 2,650 000 olması gereken Musul 3,450 000'dır, Duhuk 520 000 olması gerekirken 978 000'dırı ve Basra 2 milyon olması gerekirken 2,5 milyondur. Buna ek olarak da hükümetin yokluğunda sayımın yapılması başlı başına ciddi bir sorundur.

Özellikle son 4-5 yılda ciddi gerginlikler yaşandı. Şimdi geldiğimiz nokta da o gerginlikler aşılabildi mi? Artık daha rahat bir iletişim ortamı var mı? Uzlaşmaya yönelik yeterli platformlar somut anlamda oluşturulabiliyor mu? Ne dersiniz? Bir beş yıl önce ile bugünün fotoğrafını çekseniz, neler söylersiniz.

9 Nisan 2003'de yapılanlar planlı bir organizasyondu. Elektrik dairesi yakılmadı, nüfus ve tapu daireleri yağmalandı, yakıldı. O gerginlikler, haksızlıklar giderilmedikçe sorunlar devam edecektir. Sorunlar, kalıcı çözüme ihtiyacı var. Aksi takdirde, kalıcı çözümlerin yerini ötelenen sorunlar alır.

Biraz daha yatıştı izlenimini alıyoruz. Yanlış mı görüyoruz.

Tabi eskisi gibi değil. Sayım yapıldığında sorunlar körüklenecektir. Yapılanlar geleceğe dönük çalışmalardır.

Türkmenler arasında bir birlik yok konusu... Bu Türkiye'nin de dile getirdiği bir konudur? Niye bu bağlamda sıkıntı yaşanıyor sizce?

Birlik ve beraberlik tabanda var. Ancak yöneticiler arasında olmayabilir. Bu geçmişteki yanlış stratejilerimize dayanıyor. Her grubun silahlı bir milisi var, sadece Türkmenlerin yok. 1925 yılından günümüze kadar olan süreç içerisinde Irak'a gelen tüm rejimler Türkmenlere baskı ve asimilasyon yaptı. Bütün bu rejimler Türkiye'nin Türkmenlerin kaderiyle müdahaleci bir rol oynadığı algısını geliştirerek ve bunu bir anlayış haline getirdi Irak'taki tüm rejimler. Bununla beraberinde baskıyı getirdi. Peki, biz buna karşı ne yaptık? Bölgenin en güçlü ülkesi olan Türkiye, başta Türkmen meselesi olmak üzere bölgedeki sorunlarla ilgileneceği düşüncesine kapılarak Türkiye'de kurdukları dernekler ile Irak'taki Türkmen politikasını yönetmeye çalıştılar bizimkiler. Diğer Iraklı gruplar ise, batılı ülkelerin desteğini alarak, ordu ve devlet teşkilatlanmasına gittiler. 2003'e gediklerinde her şeye hazırdırlar. Biz maalesef böyle bir strateji geliştiremedik. Bunun da en büyük sebebi geçmişteki siyasetimizin hatasıdır.

ABD, Irak'tan çekiliyor. Bu bölgede istikrarın sağlanması açısından yardımcı bir rol müdür? Ya da sizi nasıl etkileyecek bu durum?

Irak'ı olumsuz etkileyecek. ABD muharip güçlerinin çekilmesi üç ana sorunu meydana getirecek. Birincisi Irak'ın genel güvenlik durumu. İkincisi Uyanış Konseylerinin son zamanlarda merkezi hükümetle olan ilişkilerinin kötüleştiğini görüyoruz. Üçüncüsü, silahlı milisler. ABD sonrası Irak hükümeti bu silahlı milisleri ne kadar kontrol edebilir. Bu durumdan en çok, silahlı bir gücü olmayan Türkmenler zarar görecektir. Maalesef Ortadoğu'da geçerli olan şey, güç politikasıdır. Silahlı milisin olmadığı zaman, politikaya uyduğunda kaybediyorsun.

Türkiye'de Güneydoğu ve Kürt sorunu ile ilgili önemli gelişmeler var. Erbil, Kerkük, Türkmenler buna nasıl bakıyor?

Türkiye'deki açılım Türkiye'nin iç meselesidir. Türkiye'de demokrasi ilerledikçe ve kurumlaştıkça başta Türkmenleri, Irak ve bölge ülkelerini de olumlu yönde etkileyecektir. Bu açılıma zaman zaman Barzani ve Talabani büyük destek verdi. Ancak bazı Kürt grupları bunu büyük bir devletin zaafı olarak gördüler ve hataya düştüler veya hataya düşürdüler. Açılım bugün gerçekleşmiş olsaydı. PKK terör örgütü tasfiye olmuştu. İçinde bulunan bine yakın Suriyeli ve İranlı var bu ülkelere de istikrar getirmişti. Kandil dağı ile ilgili, BM 52. Maddesi gereği, bir ülke komşusuna tehdit oluşturuyorsa, sosyal huzurunu ve istikrarını bozuyorsa o ülkenin müdahale hakkı var. Eğer Barzani, ABD, Kandili kontrol edemiyorsa, Türkiye'nin müdahale hakkı vardır.

Kerkük hala Türkmenlerin midir?

Planlama Bakanlığının verilerine göre Kerkük'ün nüfusu 950 bin olması gerekirken, 1.650.000'dir. Nerdeyse iki katı. Dolayısıyla hayır. Türkmenler 2. - 3. sıradadır. 2003 sonrası il meclisi yasaları, 23.madde, seçim yasasının 6. Maddesi var. Bunlar düzgün uygulandığında sayım sonuçları doğru çıkacaktır. O zaman Kerkük Türkmenlerin olduğu görülecektir.

Son seçimlere baktığınızda farklı sonuçlar çıktığını görüyoruz. İşbirliği ve beraberliğin ortaya getirdiği bir sonuç oldu bu. Önümüzdeki dönemde birlik ve beraberliğin önemi de yaşamsal bir şekilde öne çıkıyor ne dersiniz?

Türkmeneli bölgesinde Türkmenler dağınık bir şekilde yaşıyor. Kendimize ait herhangi bir özgü yer yok. Burada hareket etmek istiyorsanız, kendi stratejinizle örtüşen gruplarla hareket etmemiz gayet doğaldır. Bu seçimde Irakiye listesi ile seçime katıldık. Doğru bir stratejiydi. Bu şekilde parlamentoya bir milletvekili gönderme sendromunu da kırdık. Altı bizden dört milletvekili de başka gruplardan olmak üzere toplamda 10 Türkmen milletvekilimiz parlamentodadır. Bu şekilde bir Türkmen grubu oluşturulmuştur. Birlikte hareket edebilme adına çok önemli bir adımdır.

Birlik hareket edebilmek için başka neler yapılabilinir sizce?

Parlamentoda grup oluşturulması, zira grup oluşturulmadığında orada sözün geçmiyor. 6 kişi Türkmen Cephesi'ndendir, diğer 4'ü farklı partidendir. Türkmen milletini ilgilendiren hayati konularda birlikte hareket edeceklerdir. Sayım konusunda, Kerkük konusunda... Buda başka birlikteliklerin başlangıcıdır.

Demokrasi deneyimi en azından şunu gösterdi. Irak'ta veya Kuzey Irak'ta söz sahibi olmanız için siyasi bir gücünüz olması gerekmektedir. Türkmenlerde bunu zaman içinde yaşaya yaşaya öğrendiler bir noktaya geldiler gibi.
Çok doğru geçmişteki kaybettiklerimizi artık kaybetmeye tahammülümüz kalmadı. Elde ettiğimiz kazanımlarımızı kaybetmemek için bu adımların atılmasında yarar var.
Türkiye'den beklentiler var mıdır?

Türkiye'den beklentiler sorusu yerine biz orada ne yapabiliriz? Kendi milli stratejimiz var mı? Bu stratejiyi halkımıza benimsetebildik mi? bu sorunun sorulmazı gerekir. Türkiye yeterince destek veriyor. Basına bakıyorum, sanki Türkiye Türkmenleri ilgisiz bırakmış. Tam tersine... Yeterinden fazla destek verdi. Milli stratejimiz ve bunu gerçekleştirmek için milli siyasetimiz olmadığı için verilen destekler görülmüyor. Biz iç sorunlarımızı hafifleştirmemiz gerekmektedir. Biz bunu sağladığımız takdirde çok şeyleri yapabiliriz.

Kerkük bizim atardamarımız demişsiniz, Kerkük'ün bir tarafa geçmesi dünyayı değiştirir. Bunlar çok vurucu sözler ama aynı zamanda doğru sözler. Çünkü Kerkük'ün altında iştah kabartan bir petrol var. Ne olacak bu Kerkük'ün durumu?

Ben şunu söylüyorum, Kerkük'ün aideti üzerinde konuşmayalım. Oturalım bir masaya sorunları konuşalım. Sorunlar diyalog ile çözülür. Tüm gruplar ulusal çıkarlarını korumaya yönelik siyaset uygularlar. Bu gayet normaldir. Bunu uyguladığı zaman bizim Türkmenlerin çıkar alanına girebilir. Önemli olan bizim alanımıza girdiği zaman, teslimiyetten, düşmanlıktan uzak temelli bir siyaset uygulayarak, onlarla bir işi yürütmek. Bunu başardığımız zaman Kerkük başta olmak üzere Türkmeneli bölgesinde patlak veren bir çok sorunları henüz çıkış noktasında iken çözülür.
Kerkük meselesine gelince, biliyorsunuz Kerkük Irak'ın %30, Dünyanın %5'lik petrol rezelerine ev sahipliği yapıyor. Sadece iki etnik arasında yaşanan bir sorun değil. Kerkük'teki tüm kesimleri ilgilendiren bir sorun, Bağdat yönetimi ile Erbil yönetimi arasında bir sorun, Irak'a komşu olan ülkelerin sorunu ve uluslar arası aktörlerin sorunudur. Dolayısıyla Kerkük penceresinden Irak sorununa bakmamamız gerekir. Sorunlara doğru teşhis koymamız lazım, Kerkük'teki sorun etnik sorunu değil, egemen güçlerin çıkar çatışmasından doğan bir sorun. Dolayısıyla, bu sorunun çözümündeki rolümüzü ve davranışlarımızı belirlememiz gerekir.

Türkmeneli Tv Genel Müdürü ile 2 yıl önce bir röportaj yapmıştık. Çok güzel bir şey söyledi aslında. İdealini belki de vurguladı. Irak birlik için kendi değerlerini, kendi zenginliklerini birlikte paylaşmalıdır. Biz sadece bize ait olsun istemiyoruz. Ama kim yaşıyorsa bu rezervler üzerinde söz sahibi olmalıdır demişti.

Irak anayasası da böyle söylüyor. Halk tarafından onaylanmış bir anayasa da böyle söylüyor. Ama maalesef uygulanmıyor. Irak'ta normalleştirme yaşandığı zaman bundan en çok menfaat sağlayacak olan kesim Türkmenlerdir.

En başa dönecek olursak, sekiz aydır hükümetin kurulamamış olması, her şeyin oluşmasına başlaması için en büyük engel herhalde.

Evet haklısınız.

Diğer sunucu hemen araya giriyor Bunun bir takvimi bir süreci var mıdır?

Ama benim şahsi kanaatim son bu yılın sonunu bulabilir. Önümüzdeki ay kurulacağı söyleniyor.

Yavaş yavaş toplamak gerekirse, konuştuklarımız çerçevesinde, Irak Türkmenleri olarak gelecekten umutlu musunuz? Nasıl bir Irak? Nasıl bir Kuzey Irak görüyorsunuz?

Önümüzdeki süreç çok çetin bir süreçtir. Çok sancılı olacaktır. Irak'taki şartlar eninde sonunda normalleşecektir. Bundan en fazla faydayı Türkmenlere olacaktır. Bakıldığı zaman son dönemde atılan adımlar çok olumludur. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde iç meselelerimiz olmak üzere birçok sorunlarımız hafifletilecek, uluslar arası gelişmelere paralel olarak değişime çok olumlu yönde cevap verilecek.

En büyük şans bölgedeki normalleşme eğilimi olsa gerek öyle değil mi? Her ülke sizinde işaret ettiğiniz gibi normalleştirme, barış huzur ortamı istiyor.

ABD'de bunu istiyor. Kurduğu düzenin çekildikten sonra bozulmamasını istiyor. ABD'nin büyük destek verdiği gruplara bugün bakıldığı zaman, ABD desteğinin yarı yarıya düşürmüş durumda. Aşırı isteklerini törpülemiş durumda. Düzenin bozulmaması başta Kuzey Irak'taki yaşayan insanlar ve bölge insanı için hayırlı olacaktır.

Sayın Kazancı çok teşekkür ediyoruz. Keyifli sohbet oldu. Gerçek bir porte çizdiniz birazda öz eleştiri yaptınız, en güzeli de o... geçmişe dönük olarak. Öz eleştiri yapmadan da gelecek sağlam temeller üzerine kurulmuyor. Tekrar teşekkürler.

Ben teşekkür ederim. Sağ olun.

No comments: